Bu tür gezegenlerde(Dünya gibi) ışıldayan haleler iki kutup da da görülür. Fakat Satürn’ün ana auroral ovali uzun bir süredir gökbilimcilerin kafasını karıştırıyordu. Dünya ve Jüpiter’dekilerin aksine, araştırmacılar Satürn’deki kutup ışıklarının üç süreçten hangisine uyduğunu saptayamıyorlardı. Bunları tartışmak için henüz hazır değiliz fakat İngiltere ve A.B.D’den bilimadamları Nature dergisinin 18 Haziran sayısında daha da ilginç birşeyi belirttiler: Satürn’ün ikinci auroral ovali Dünya’dakinden çok farklı işliyor. Kutup ışıkları yüklü parçacıkların gezegenin manyetik alanına girdikten sonra atmosfere girip oradaki parçacıklarla etkileşmesiyle ortaya çıkıyor. Dünya’ya bu parçacıklar Güneş rüzgarıyla geliyor. Magnetosfer tabakasına giren bu parçacıklar kutuplarda birleşen manyetik çizgiler üzerinde hareket ederek kutup noktalarına ulaşıyor. Jüpiter’de ise durum farklı. Jüpiter’in atmosferine giren parçacıklar Jüpiterin ayı Io’daki volkanik patlamalardan geliyor. İnce iyonize gaz Jüpiterin manyetik alanı tarafından yakalanıyor ve hızla gezegene doğru yol alıyor. İyonlar Jüpiter’in çok hızlı dönen ekvatoruna ayak uyduramıyor ve manyetik alan çizgileriyle kutup bölgelerine ulaşıyor. Satürn’de de yeni keşfeidilen ikinci auroral ovale göre bu durum gözleniyor. Yeni oval ana ovalin yalnızca dörtte biri kadar. Araştırmacılar, keşfe yol açan kızılötesi ışınları pekiştiren morötesi ışın çalışmalarını henüz daha tamamlayamadılar. Araştırmacılar Satürn’e yüklü parçacıkların nerden geldiği sorusuna hâla cevap veremediler. Leicester Üniversitesi’nden araştırmacı Tom Stallard Satürn’ün plazama kaynağının, büyük ihtimalle, buzullarla kaplı uyduları ve haleleri olduğunu söylüyor. Enseladus’un buz kaynaçlarının Io’nunkinin 4’te 1’i olduğunu da belirtiyor. Yine de Satürn’ün auroralarının Jüpiter’deki ve Dünya’dakilerin bir karışımı olduğu modeli artık makul değil. |