gokyuzu.org

Güneş Patlamaları

Hiç 1.4 milyon kilometre çapında bir mıknatıs gördünüz mü ? Evet bu mıknatıs yaklaşık Dünyanın çapının 110 katı kadar büyüklükte. Sanırım bu soruya cevabınız büyük ölçüde hayır olacaktır ama aslında bahsettiğimiz bu büyük mıknatıs dünyamızda yaşamın oluşmasını ve devam etmesini sağlayan Güneş’ten başka bir şey değildir. Güneş’in de tıpkı bir mıknatıs gibi kutupları bulunmakta ve bu kutuplar arasında çok büyük manyetik kuvvetler oluşmaktadır. Bu manyetik kuvvetler bazen güneşin yüzeyinde siyah noktaların oluşmasına neden olurlar bu siyah noktalar güneş lekesi olarak adlandırılırlar. Bu lekelerin siyah görünmesinin nedeni güneşin yüzey sıcaklığından yani yaklaşık 5500 dereceden daha soğuk olmalarından kaynaklanmaktadır tabi burada soğuk kelimesi biraz anlamsız kalmaktadır çünkü güneş lekelerinin olduğu yerler de yaklaşık 4000 derece civarındadır. Güneş lekelerinin olduğu yerlerde diğer bir güneş etkinliği gerçekleşir ki bu da güneş patlamalarıdır. Patlamalar Güneş’in ürettiği yüksek enerjili ışınım ve atomik parçacıkların aniden boşalması sonucu oluşur. Bu ani ve şiddetli boşalma güneş lekelerinden çıkan parçacıkların manyetik alanlara yakalanmamasından dolayı gerçekleşir. Bu enerji atımını bir hortumdan tazyikli suyun dışarı çıkışı olarak düşünebiliriz. Astronomlar bu patlamaları X-ray ışımalarının şiddetine göre üçe ayırmışlardır buna göre X sınıfı patlamalar en büyük ve şiddetli M sınıfı patlamalar orta şiddetli ve C sınıfı patlamalar ise genellikle M sınıfı patlamalardan sonra meydana gelen küçük patlamalardır. Bu patlamalar sonucunda uzaya güneşin normal zamanda fırlattığından on milyon kat daha fazla sayıda atomik parçacık fırlatılır. Bu parçacıklardan biri olan nötrinolardan bir saniye içerisinde vucudumuzdan milyarlarcası biz hissetmeden geçmektedir. Nötrinolar elektrik yükü ve hatta neredeyse kütlesi olmayan, ışık hızında hareket eden ve çok ender olarak diğer bir maddeyle etkileşime giren temel parçacıklardır.

Güneş etkinliklerinden belkide en tehlikelisi yüzeyden yani güneşin taç tabakasından kütle atımıdır. Bu olay genellikle güneş patlamalarıyla ilgili olsada her zaman aynı şekilde gerçekleşmiyor. Yüzeyden kütle atımı sırasında atomik parçacıklar güneş yüzeyinden sanki bir balon gibi ayrılıyorlar ve hızları saniyede 2000 km’ye miktarları ise 10 milyar tona kadar çıkabiliyor.

Güneş patlamaları ve yüzeyden kütle atımları sırasında uzaya büyük hızlarla bırakılan bu atomik parçacıkların Dünya üzerinde de büyük etkileri bulunmaktadır. Güneş’ten çıkan bu parçacıklar Dünya’ya yaklaşık 8 dakikada ulaşır ve ulaşan bu parçacıklar atmosferin iyonosfer tabakasını etkileyerek uzun radyo dalgalarının iletimini bozup haberleşme uydularının yörüngelerinde değişikliğe sebep olmaktadır. Ayrıca elektrik santralleri de bu parçacık bombardımanından olumsuz yönde etkilenmekte ve devre dışı kalabilmektedir. Nitekim 1989 Mart ayında olağanüstü şiddetli bir güneş fırtınası Kanada Quebec eyaletinde tüm elektrik sistemini 9 saat süreyle felç etmiştir.

Güneş patlamaları, her ne kadar dünya üzerinde olumsuz etkiler yaratsa da bu patlamalar sonucu dünyaya ulaşan parcacıkların atmosfere girerek ordaki diger parçacıklarla etkileşiminden kaynaklanan çok güzel bir doğa olayınada neden olurlar ki bu doğa olayına Aurora yani kuzey ışıkları adı verilir. Kuzey ışıkları genellikle kutup noktasına yakın enlemlerde gerçekleşir. Ülkemizin olduğu enlemlerde oluşmamasının nedeni gelen parçacıkların dünya atmosferine dünyanın manyetik kutuplarından yani kuzey ve güney kutup noktalarından girmesidir. Ancak çok büyük patlamaların neden olduğu kuzey ışıklarının çok az da olsa ülkemizin olduğu enlemlere inme şansı vardır. Kuzey ışıklarının gözlenebildiği enlemlerde değişik renklerin gökyüzünü sanki bir perde gibi süslediği görülebilir.

İlk güneş lekesi milattan önce 325 yılında Yunanlı bilimadamı Theophrastus tarafından fark edilmiştir. Güneş üzerindeki ilk güneş patlaması ise 1 Eylül 1859 tarihinde Richard C. Carrington and Richard Hodgson adlı iki bilimadamı tarafından aynı anda gözlenmiştir. Güneş üzerindeki bu patlamalar 11 yıllık bir döngüyle birbirini takip etmekte ve bu dönem içinde maksimum seviyeye ulaşmaktadır .

Güneş’inde tıpkı dünyamız gibi mevsimleri vardır ama güneşin bir yılı 11 yılda tamamlanır. Bu 11 yıllık döngü içerisinde güneş lekelerinin hızlı bir şekilde arttığı zamanlar güneşin etkinliğinin en fazla olduğu anlardır. Güneş lekelerinin sayısı azaldıkça güneşin etkinliği de azalır. Güneş bu 11 yıllık dönem içerisinde maksimum etkinliğine genellikle bir kere ulaşır. Şu anda içinde bulunduğumuz devre 1996 yılında başlamış olup 2007 yılında sona erecektir. Bu dönem içinde güneş maksimum etkinliğine 2000 yılında ulaşmış ve patlamalar sonucu Dünya çapında iletişim uydularında bazı aksaklıklara neden olmuştu 2000 yılından sonra gitgide etkinliğini kaybeden güneş 2002 yılıyla birlikte tekrar aktif hale geçti ve güneş lekeleri artmaya başladı. Yeniden uyanan Güneş’te sık sık patlamalar olmaya başladı. Bilim adamlarının yaptığı açıklamalara göre içinde bulunduğumuz döngü çift zirveli yani güneşin iki kez maksimum etkinliğe ulaştığı devre olarak tanımlanıyor. Güneş üzerinde şimdiye kadar oluşan en büyük patlama ise 4 Kasım 2003 tarihinde gerçekleşti. Bu patlamanın hızı yaklaşık saniyede 2300 kilometreye ulaştı ama patlamanın olduğu yön dünyaya uzak olduğu için dünyamız bu patlamadan çok fazla etkilenmedi.

Güneş yaşamımız için gerekli ısı ve ışığı sağlayarak dünyayı yaşanır bir hale getiren bizim için çok önemli bir yıldızdır fakat her an güneş fırtınaları bu dengeyi bozabilir ve dünya üzerindeki yaşamı yok edebilir. Güneş üzerinde meydana gelebilecek büyük bir patlama ve beraberinde getirdiği yüklü parçacıklar dünyanın manyetik alanına zarar verek atmosferde ani değişikliklere ve ozon tabakasının delinmesine neden olabilir. İşte o zaman dünyamız güneşten ve uzaydan gelen radrasyona maruz kalıp yok olmanın eşiğine gelebilir. Bizim ise kendimize sormamız gereken soru şu acaba güneşimiz bize ne kadar dost? Ve ya daha ne kadar dost kalacak? Sanırım bu iki soruya da cevap bulmak için beklememiz gerekecek.

Yorum yapın