gokyuzu.org

Takımyıldızlar

Takımyıldız, gökyüzünün (veya gök küresinin) bölündüğü 44 güney yarımkürede 44 kuzey yarımkürede olmak üzere toplam 88 alandan her birine verilen isimdir. Terim genellikle, yanlış bir biçimde, görünüşte birbiriyle ilgili gözüken yıldız gruplarını tanımlamak için kullanılır.

Bazı ünlü takımyıldızlar, çeşitli nesnelere benzetilen parlak yıldız düzenlerine sahiptir. Örnek olarak, bir avcı figürünü çağrıştıran Avcı Takımyıldızı (Orion) ve aslan figürü çağrıştıran Aslan Takımyıldızı (Leo) verilebilir.

Günümüzde Geçerli 88 takımyıldız:

Andromeda | Pompa | Cennetkuşu | Kova | Kartal | Sunak | Koç | Arabacı | Çoban | Çelikkalem | Zürafa | Yengeç | Av Köpekleri | Büyük Köpek | Küçük Köpek | Oğlak | Karina | Koltuk | Erboğa | Kral | Balina | Bukalemun | Pergel | Güvercin | Berenis’in Saçı | Güneytacı | Kuzeytacı | Karga | Kupa | Güneyhaçı | Kuğu | Yunus | Kılıçbalığı | Ejderha | Tay | Irmak | Ocak | İkizler | Turna | Herkül | Saat | Suyılanı | Küçüksuyılanı | Hintli | Kertenkele | Aslan | Küçük Aslan | Tavşan | Terazi | Kurt | Vaşak | Çalgı | Masa | Mikroskop | Tekboynuz | Sinek | Cetvel | Sekizlik | Yılancı | Avcı | Tavus | Kanatlıat | Kahraman | Anka | Ressam | Balık | Güneybalığı | Pupa | Kumpas | Ağcık | Okçuk | Yay | Akrep | Heykeltraş | Kalkan | Yılan | Altılık | Boğa | Dürbün | Üçgen | Güney Üçgeni | Tukan | Büyük Ayı | Küçük Ayı | Yelken | Başak | Uçanbalık | Tilkicik

Andromeda

Andromeda, modern 88 takımyıldızdan biridir. Ayrıca, batlamyus’un 48 takımyıldızdan oluşan listesinde de geçer. Adını yunan mitolojisindeki bir karakter olan prenses Andromeda’dan alır. Kanatlı At (Pegasus) takımyıldızının yanında bir kuzey yarımküre takımyıldızıdır. Andromeda Gökadası’nı barındırıyor olması en dikkat çekici özelliğidir. Kimi zaman Zincirli Prenses olarak da anılır.

Orion (Avcı)

Gökyüzünde hem güney hem de kuzey yarıküresinde bulunan ve bu sayede tüm dünyadan görülebilinen, oldukça parlak yıldızlardan oluşan dolayısıyla da kolay bulunabilinen takım yıldız. Avcının belirgin şekli dört belirgin yıldızdan oluşan boyu eninin iki katı kadar olan bir dikdörtgen ve bu dikdörtgenin merkezinde çapraz durmakta olan üç ayrı yıldızdır. Betelgeuse avcının sağ omzuna, Bellatrix sol omzuna, Rigel sol ayağına ve Saif de sağ ayağına denk gelir. Ortadaki üç çapraz yıldız (alttan üste sırayla Alnitak,Alnilam ve Mintaka) avcının kemerini (Orion kuşağı olarak da bilinir) oluşturur. Kuşağın altında bulunan M 42 bulutsusu (nebulası) avcının kılıcıdır. Heka adındaki avcının başını simgleyen kısım aslında üç daha sönük yıldızdan meydana gelir. Betelgeuse’un üstündeki yıldızlar avcının sag kolunu Bellattrix’den ötede olan yıldızlarda avcının kalkanını oluşturur.

Avcı kış ayları boyunca Türkiye’den rahatlıkla gözlemlenebilir. Avcıyı gözlemlemek isteyenler güney ufkuna bakmalıdır. Avcının yeri bulunulan aya göre güneybatı ile güneydoğu arasında değişir. Bünyesinde gökyüzünün en parlak yıldızlarından Rigel (7. en parlak yıldız) ve Betelgeuse (10. en parlak yıldız)’  ün bulunması ve etrafındaki takımyıldızların solukluğu Avcının kolaylıkla gözlemlenebilmesini sağlar. Avcının komşuları Boğa, İkizler, Eranus nehri, Tavşan takımyıldızlarıdır.

Aquila (Kartal) Takımyıldızı

Aquila, modern 88 takım yıldızdan biridir. Görünüm olarak Samanyolu üzerinde yer alır. En parlak yıldızı Altair’dir ve bu yıldız yaz üçgeni oluşturan üç yıldızdan birdir. Yaz üçgenin diğer yıldızları Vega Lir (Çalgı) Takımyıldızında, Deneb ise Cygnus (Kuğu) Takımyıldızında bulunur.

Lyra (lir [Çalgı]) Takımyıldızı

Lir Takımyıldızı bir çok takımyıldıza nazaran gökyüzünde oldukça küçük bir alan kaplar. Lir Takımyıldızın en parlak yıldızı Vega’dır. Bu Yıldızın kadir değeri + 0,03 dür ve diğer yıldızların parlaklıklarını karşılaştırmada referans olarak alınabilir. Vega yaz üçgenin üç yıldızından birdir.

Cygnus (Kuğu) Takımyıldızı

Cygnus (Kuğu) modern 88 takımyıldızdan biridir. Bir çok parlak yıldız içerir. Bu yıldızlardan en önemlisi ve en parlak olanı Deneb ‘dir ve yaz üçgeninin üç yıldızından biridir. Kuğu takımyıldızı görünüm bakımından Samanyolu üzerinde güneye doğru uçan bir kuşu andırır.

Ursa Major (Büyük Ayı) Takımyıldızı

Ursa Major özellikle kuzey yarım kürenin büyük bir bölümünde yıl boyunca görülebilir. Oldukça parlak yıldızlardan oluşmuştur. Belirgin kepçe biçimi sayesinde diğer takımyıldızlardan ayırması oldukça kolaydır. Kepçenin sapındaki üç parlak yıldızdan ortadaki; ünlü bir çift yıldız olan Mizar’dır ve ona yakın görünümde daha sönük olan başka bir çift yıldız; Alcor yer alır. Ursa Major ‘ün en parlak yıldızdarı Dubhe ve Merak’tır. Bu iki yıldız cezvenin ucunda, sap kısmına en uzak görünümde bulunurlar. Bu yıldızların aralarındaki mesafeyi referans alarak Merak-Dubhe yönünde 5 birim gittiğimizde Kutup Yıldızı’na (Polaris) ulaşırız. Kutup Yıldızı ise Ursa Minor (Küçük Ayı) Takımyıldızında yer alır. Ayrıca kepçenin sap kısmını oluşturan üç yıldızın çizdiği kavisi takip ederek Bootes (Çoban) takımyıldızının en parlak yıldızı olan Arcturus’a ulaşabiliriz. Bu özellikleri ile Ursa Major: Gökyüzünde diğer takımyıldızları bulurken oldukça kolaylık sağlar.

Ursa Minor (Küçük Ayı) Takımyıldızı

Küçük Ayı Takımyıldızı’da büyük kardeşi gibi kuzey yarımkürenin çok büyük bir kısmında, yıl boyunca görülebilir. Şekli Büyük Ayı gibi kepçeyi andırır. Sap kısmının en son yıldızı Kuzey Yıldızı olarak bilinen Polaris’tir. Bu yıldız sayesinde açık bir havada, yönümüzü kolayca belirleyebiliriz.

Scorpius (Akrep) Takımyıldızı

Bu takımyıldız Scorpio olarak da bilinir. Batıda Libra (Terazi), doğuda ise Sagittairus (Yay) takımyıldızları arasında yer alır. Birçok parlak yıldız barındırır. Bunların en önemlisi ve en parlağı Antares, akrebin kalbi olarak bilinir. Antares ömrünün sonlarına gelmiş bir kızıl devdir. Astronomik olarak yakın bir gelecekte bir süper novayla yaşamını noktalayacaktır.

Sagittarius (Yay) Takımyıldızı

Sagittarius (Yay) Takımyıldızı: Sembol olarak okunu Scorpius (Akrep) Takımyıldızına doğrultmuş bir yay olarak tasvir edilmiştir. Ophiuchus (Yılancı) ve Capricornus (Oğlak) Takımyıldızları arasında yer alır.

Phoenix’in Yaşam Mücadelesi

18 Ocak’la birlikte, NASA’nın Mars yörüngesinde dolaşan Odyssey Uzay Aracı’nın, 2008 Kasım’da Mars’ın kutup bölgesindeki 5 aylık çalışmasını tamamlayan Mars yüzey aracı Phoenix’in yaydığı radyo dalgalarını, imkânsız gibi görünse de dinleyebileceği düşünülüyor.

Süper Dünya

Phoenix Uzay Aracının bulunduğu yer. Üstte ve ortada işaretli alanlar Phoenix’in ısı kalkanları. Alttaki alan ise uzay aracını gösteriyor. Telif Hakkı: NASA/JPL-Caltech/ Arizona Üniversitesi    
Güneş enerjili Mars yüzey aracı, Güneş ışınlarının mevsimsel düşüşü çalışmalarını engellemeden önce, 3 aylık ana görevinden 2 ay daha uzun bir süre boyunca çalıştı. O zamandan beri Phoenix’in bulunduğu bölge sonbahar, kış ve ilkbahar geçirdi. Yüzey aracının donanımı, Mars’ın kutuplarındaki aşırı sıcaklığa ve soğuğa karşı tasarlanmamıştı. Son derece kötü bir durumda olan Phoenix’in, bilgisayarındaki talimatları takip edebileceği düşünülüyor. Eğer güneş panelleri pozitif enerji dengesi kurabilecek kadar elektrik üretebilirse, Dünya’yla yeniden iletişime geçebilmek için Mars’ın yörüngesinde dolanan herhangi bir araca ulaşmayı periyodik olarak deneyecek. Her iletişim girişimi sırasında, araç dönüşümlü olarak her iki telsizini ve her iki antenini de kullanacak. Odyssey, bu ay üst üste 3 gün sürecek dinleme ile Şubat ve Mart’taki daha uzun iki dinleme boyunca, Phoenix’in çalışma alanının üstünden günde yaklaşık 10 kez geçecek. “Phoenix’in kurtulacağını sanmıyoruz, bu yüzden ondan sinyal almayı da ummuyoruz. Phoenix radyo dalgalarını iletiyorsa, Odyssey duyacaktır.” diyor NASA’nın Pasadena, Kaliforniya’daki Jet İtki Laboratuarı’nda çalışan Mars Keşif programında baş telekomünikasyon şefi Chad Edwards. ”Odyssey’le yararlı olabilecek temas girişimlerinde bulunmaya çalışacağız çünkü, Phoenix’ten herhangi bir sinyal alamazsak, aracın aktif olmadığından da emin olacağız.” diye sözlerine ekliyor Edwards. Ufkun üzerinde her gün yaklaşık 17 saat kalan Güneş ile birlikte Phoenix’in bulunduğu bölgedeki güneşli alan miktarı şu an, araçla son iletişimin kurulduğu 2 Kasım 2008 ile aynı. Dinleme girişimleri, aracın en yüksek enlemi dolayısıyla, Güneş tüm 1 Mars günü içinde ufkun üzerinde kalıncaya kadar sürecek. Daha sonraki Şubat ve Mart’taki denemeler süresince, Odyssey, Phoenix’in duyabileceği radyo dalgaları gönderecek. Eğer Odyssey, Phoenix’ten herhangi bir sinyal alırsa, Phoenix’e bilgi edinmek için kilitlenecek. Öncelikli görev Phoenix’in kaybetmediği yeteneklerinin ne olduğunu ve NASA’nın daha sonraki adımlar için karar alırken dikkate alacağı bilgileri tespit etmek. Kaynak: NASA

En Küçük İkinci Gezegen Bulundu

Gezegen avcıları, Dünya’nın sadece 4 katı ağırlığında (ki bu da onu ikinci en küçük Güneş-ötesi gezegen yapar) Güneş Sistemi dışında bir gezegen keşfetti.  Gökbilimciler, Havai’deki Keck Gözlemevi’ndeki 10 metrelik Keck I Teleskopu’nu kullanarak yaklaşık 4.15 Dünya kütlesindeki ‘HD156668b’yi buldular. Dünya’dan yaklaşık 80 ışık yılı uzaklıkta Herkül Yıldız Takımı’nda yer alan bu gezegen,  yıldızının etrafında dört günden fazla bir sürede dönüşünü tamamlıyor. Bu keşif,  genişleyen ‘Süper-Dünya’lar listesine de eklenmiştir.

A view of a canyon with the sun setting

AI-generated content may be incorrect.

Sanatçının gözünden yıldızının etrafında dönen ‘Süper Dünya’ Telif Hakkı: ESO/L. Calcada  
‘Bu oldukça önemli bir keşif’ diyen Berkeley- Kaliforniya Üniversitesi’nden Andrew Howard,  bu keşfin, çok daha küçük gezegenler bulabileceklerini gösterdiğini belirtti. Araştırmacılar, dairesel hız veya yalpalama yöntemini kullanarak, Keck Gözlemevi’nin Yüksek Çözünürlüklü Ölçekli Tayfçizer ile (High Resolution Echelle Spectrograph), bileşen dalga boylarındaki ışıkları topladılar ve renklerine ayırdılar. Gezegen yörüngesinde dolanırken yıldızın arka tarafına geldiğinde;  gezegenin yerçekimi, yıldızın tayfını kırmızı dalga boyuna doğru değiştiren bir kuvvet uyguladı. Gezegen yıldızın ön tarafına geçtiğinde ise, yıldıza diğer yöne doğru bir kuvvet uygular ve yıldızın tayfı maviye doğru değişti. Bu renk değişimleri gökbilimcilere gezegenin kütlesi ve yörüngesi hakkında bilgiler verdi. Yıldızların etrafında dönmekte olan neredeyse 400 gezegen de bu teknikle keşfedildi.  Ancak bu gezegenlerin büyük bir çoğunluğu büyük kütleli cisimlerdi. Gökbilimcilerin uzun bir süredir daha düşük kütleli gezegenler keşfetmek istediğini fakat bunun bir hayli zor olduğunu söyleyen Howard, bu yeni buluşun, sadece bir gezegen keşfi olmadığını, aynı zamanda gezegen ve gezegen sistemlerin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini çözmelerini sağlayacağını belirtti. Gökbilimciler yüzlerce büyük kütleli gezegenin keşfi sayesinde gezegenlerin oluşumu ve evrimi hakkında bilgi sahibiler. Ancak, “Birçok önemli bilgi var, henüz biz bilmiyoruz. Bilmemiz gereken küçük kütleli gezegenlerin (‘Süper-Dünya’lar gibi) nasıl oluştuğu ve göç ettiğidir. ETA – Earth Araştırması’nın amacı (fikir babası Berkeley Kaliforniya Üniversitesi’nden Geoff Marcy) amacı bu ‘süper-Dünya’ları bulmak.” Howard, şimdiye kadar Dünya kütlesine yakın iki gezegenin bulunduğunu ve daha başka gezegenlerin de bulunacağını belirtti. Bu araştırmada çalışan diğer bilim insanları ise Yale Üniversitesi’nden Debra Fischer, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden John Johnson ve Penn Devlet Üniversitesi’nden Jason Wright. Bu keşif Washington’da düzenlenen 215.  Amerikan Astronomi Derneği’nin toplantısında duyuruldu. İlgili Bağlantılar: Keck Gözlemevi (Keşifin yapıldığı gözlemevi) Kaynak: Universe Today

WISE’ın İlk Görüntüsü

WISE (Geniş-Alan Kızılötesi Araştırma Kâşifi – Wide-Field Infrared Survey Explorer)  Uzay Aracının proje yöneticisi Bill Inace, 215. Amerikan Astronomi Derneği’nin toplantısında  ‘Pek çok açıdan, bir teleskobun en önemli anı ilk görüntüdür ve ‘WISE’ ulaştırdığı ilk görüntüyü sizlerle paylaşabilmekten dolayı çok mutluyuz’ dedi.

A person in a white suit working on a machine

AI-generated content may be incorrect.

WISE’dan alınan ilk görüntü. Telif Hakkı: NASA/JPL-Caltech/UCLA Bu fotoğraf, dolunaydan üç kat daha büyük bir alanı kaplamaktadır. Fotoğrafın sol üst tarafında bir yıldızlararası toz bulutu ve tam ortada parlak bir nesne olarak  yaşlı bir soğuk dev ‘V 482 Carina’ görülüyor. Bu görüntü WISE’ın standart 8.8 saniyelik bir pozlamasıyla alındı. Sonuçta, WISE 10 ay içinde, araçları soğuk tutan donmuş hidrojenin buharlaşıp yok olmasından önce, bütün gökyüzünü incelemek için milyonlarca görüntü elde edecek.
Bu poz, WISE’ın dört dalga boyu bandından 3 kızılötesi ışığı gösteriyor: sırasıyla 3.4, 4.6 ve 12 mikron karşılığına gelen mavi, yeşil ve kırmızı. WISE, asteroid, çökmüş yıldızlar, güçlü gökadalar, ve ışık yayamayacak kadar soğuk ya da Proxima Centauri’den Dünya’ya daha yakın olma potansiyeline sahip kahverengi cüceler gibi milyonlarca saklı nesneyi araştıracak. Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Irace ve David Leisawitz yaklaşık bir ay içinde bilim ekibinin, ilk araştırmadan alınan görüntüleri yayınlayacağını söyledi. Uzun bir süredir, Dünya’daki astronomi topluluklarının bunu beklediğini, tüm verilere 2011 Nisan ayından itibaren 2012 Mart ayına kadar herkesin ulaşabileceğini söyledi. Ayrıca bu verilerle her bir nesnenin görüntüsünü kapsayan bir atlas oluştuğunu da belirtti. Leisawitz, muhteşem ve şaşırtıcı WISE’ın COBE uzay aracındaki kızılötesi aygıtlardan yüz kat daha iyi açısal çözünürlük sağlandığını söyledi. Bu görüntünün kesinlikle bir mühendislik ürünü olduğunu açıklayan Irace, aldıkları 6 görüntüden, içlerinde en güzel olanın bu olduğunu söyledi. Bu görüntüyü alırken belirli bir noktaya odaklanmadıklarını, ve bu hızda böyle bir görüntü alabileceklerini hiç düşünmediklerini, bundan dolayı da rastgele bir görüntü elde ettiklerini söyledi. Bilim ekibi, uzay aracının 10 aylık ana misyonu takip eden 3 ay daha faliyet göstereceğine inandıklarını ve devam etmek için de NASA’ya ödenek sağlamaları konusunda önerge sundular. Kaynak: Universe Today

Güneş Tutulması

15 Ocak 2010 Cumartesi günü bir Güneş tutulması gerçekleşecek. Ay’ın gölgesi, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nden başlayıp 4 saat içince Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Uganda, Kenya, Somali, Hint Okyanusu ve Maldiv Adaları’nın bir bölümü, Sri Lanka ve Hindistan’ın güney ucu, Bengal Körfezi, Bangladeş, Myanmar’ı ve son olarak Çin’i geçerek Sarı Deniz’e ulaşacak. Gölgenin geçtiği yerlerde halkalı Güneş tutulması gözlenebilecek.
Güneş Tutulması

31 Mayıs 2003’te gerçekleşen parçalı Güneş tutulmasının görünüşü. 15 Ocak’taki tutulma sırasında da buna benzer bir görüntü ortaya çıkacak. Fotoğraf: Tunç Tezel
Halkalı Güneş tutulması sırasında Ay, sözü geçen yerlerden bakıldığında Güneş’in tam önünden geçecek. Ancak 15 Ocak’ta Ay’ın görünen büyüklüğü Güneş’ten daha küçük olacağından, tutulmanın ortasında Güneş, Ay’ın çevresinde ışıklı bir halka biçiminde görünecek. 15 Ocak’taki güneş tutulması sırasında Ay, elips şeksindeki yörüngesi üzerinde Dünya’ya en uzak konumunda bulunacağı için olabildiğince küçük görünecek. Aynı zamanda Dünya’nın da yörüngesi üzerinde Güneş’e en yakın konumundan 3 Ocak günü geçmiş olması nedeniyle ortalamadan %1.5 büyük görünüyor. Bu nedenle halkalı tutulma en büyük evresinden geçeceği Hint Okyanusu’nda 11 dakika 8 saniye sürecek. Hatta, 23 Aralık 3043’e tarihine kadarki en uzun halkalı Güneş tutulması olacak. Ayrıca Afrika’nın batı ucu dışında tamamı, güneydoğu Avrupa ve Asya’da bu Güneş tutulmasının parçalı evreleri görülebilecek.

Güneş Tutulması

15 Ocak 2010 halkalı Güneş tutulmasının izlenebileceği yerler.   Parçalı Güneş tutulması, yaklaşık 07:30 – 09:00 saatleri arasında Türkiye’den de gözlenebilecek. İzmit-Antalya hattının batısında Güneş doğarken tutulma başlamış olacak. Bu Güneş tutulması sırasında Ay, Türkiye’de gözlem yapılan yere göre saat 08:10 – 08:30 gibi, Güneş’in %12’si ile 20’si kadarını kapatmış olacak. Tutulmanın oranı Güney Ege ve Batı Akdeniz’de %20’ye kadar ulaşırken, Doğu Karadeniz’de %12’lerde kalacak. ———————————-
Dikkat: Bu Güneş tutulması, kesinlikle Güneş’in zararlı ışınlarını geçirmeyen bir Güneş filtresi kullanılarak gözlenmelidir. Doğarken ve batarken bile Güneş’e uzun süre bakmak göz sağlığı için tehlikelidir. Güneş’e uzun süre bakmak, acı hissi uyandırmaksızın kalıcı göz hasarı, hatta körlüğe yol açar.
———————————- Bundan sonraki ilk tutulma 11 Temmuz 2010 Pazar günü güney Pasifik Okyanusu’nda gözlenebilecek tam Güneş tutulması. Bu tutulma Türkiye’den görülemeyecek. Bundan sonra ülkemizden görülebilecek ilk Güneş tutulması ise 4 Ocak 2011 Salı günü gerçekleşecek parçalı tutulma olacak.

Güneş Gözlemi

Amatör gökbilim denince genelde ilk akla gelen gece gözlemleridir. Buna karşın Güneş’ imiz gözlemlenmesi en elverişli yıldızdır gökyüzünde. Güneş’ ten bize fotonlar yaklaşık 8 dakikada, sistemimize en yakın yıldız olan Alfa Erboğa’dan ise 4 yılda ulaşır. Aradaki bu büyük farktan dolayı gökbilimciler uzak yıldızlar hakkında bilgi edinmek için Güneş’ten yararlanırlar. Amatör gökbilimciler için Güneş gözlemi hem ilginç hem de zevklidir.

Güneş yarım derecelik görünür çapıyla, yüzeyindeki ayrıntıların açığa çıkması için yeterli büyüklüktedir. Fakat Güneş ışınları yoğun bir enerjiye sahiptir ve bu yüzden gözlemi yapılırken çok dikkatli olunmalıdır. Aksi takdirde hem gözlem aletleriniz hem de gözlerinizde kalıcı hasarlara yol açabilirsiniz. Gerekli tedbirleri almadan kesinlikle Güneş’ e doğrudan bakmayınız!

Güneş gözlemi sırasında çok dikkatli olmalısınız. Işığının yoğunluğu küçük bir mercekle bile bir kağıdı tutuşturmaya yeter. Korunmadan Güneş’e bakmak anında gözümüzde körlüğe kadar giden kalıcı hasarlar yaratabilir. Bu yüzden asla Güneş filtreleri olmadan asla Güneş’e doğrudan bakmayınız!

Amatör gökbilimciler güvenli Güneş gözlemi için genellikle iki yöntem kullanırlar. Birincisi ve en basit olanı teleskop veya dürbün yardımıyla Güneş’in görüntüsünü beyaz bir ekrana yansıtmaktır. Görüntünün büyüklüğünü ve parlaklığını ayarlamak için ekran ve alet arası uzaklık değiştirilir.

İkinci yöntem ise güneş filtresi kullanmaktır. Kaliteli güneş filtreleri teleskobun veya dürbünün ön kısmını tamamen örtecek şekilde üretilir. Güneş ışınlarını alete girmeden önce azaltmak zararlı ışınımı ve sıcaklığı gözlemciden ve aletten uzak tutar.

Filtreyi asla göz merceği ile gözünüz arasına koymayınız. Aksi takdirde filtre yoğunlaşmış Güneş enerjisinden dolayı çabucak çatlayacak ve size zarar verecektir. Bazı ucuz teleskoplarla birlikte göz merceğine takılan güneş filtreleri satılmaktadır. Bu filtreler kesinlikle güvenli değildir.

Yansıtma yöntemi bir topluluğa sunum yapmak için çok iyi bir yöntemdir; fakat genellikle Güneş’in yüzeyindeki ayrıntıları çok iyi görmemize engel olur. Filtreler pahalı olmasına ve tek gözlemciye izin vermesine rağmen daha detaylı bir görüntü sunar.

Bir başka uyarı: Ayarlama yaparken asla Güneş’e bulucu dürbünden bakmayınız. Bulucu dürbünün önünü ışığı geçirmeyen bir maddeyle kapatın.

Teleskobu Güneş’e yöneltmek için eksenlerde hareket ettirirken, onun yerdeki gölgesini izleyin. Teleskop tüpünün gölgesi en küçük hali aldığında teleskop da Güneş’e tam olarak yönelmiş demektir.

Neleri Görebilirsiniz?

Her iki yöntem de size ışık küreyi (fotosfer) gösterecektir. Bilindiği gibi ışık küre üzerinde siyah benekler olarak görülen güneş lekeleri vardır. 60 mm’lik bir teleskopla bile bu lekeler gözlenebilir. Güneş lekeleri yakından gözlemlendiğinde, gölge olarak adlandırılan merkez bölgelerinin,yarı gölge olarak bilinen dış bölgelere göre daha karanlık olduğu görülür.

Güneş lekelerinin sayılarını,büyüklüklerini,şekillerini ve kümelerinin desenlerini düzenli olarak gözlemleyerek bunları not edebilirsiniz.

Güneş lekeleri ışıkküre üzerinde daimi değildir. Şekilleri ve büyüklükleri günden güne değişir. Galileo, lekelerin Güneş üzerinde hareket ettiğini fark eden ilk kişidir. Yaptığı gözlemler sonucunda Güneş’in yaklaşık 1 ay sürede kendi ekseni etrafında döndüğünü anladı. Bugün Güneş’in ekvatorunun 25 günde; kutuplarının ise 36 günde döndüğünü biliyoruz.

Bir Güneş lekesi ile Dünya’nın boyutlarının karşılaştırması. (Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız) © Muhammed Raşid Tuğral

Güneş lekelerinin sayısı sürekli değişir ve bu değişim 11 yıllık dönemler halinde gerçekleşir.(Güneş Döngüsü -Güneş Leke Çevrimi) En etkin dönemde düzinelerce leke gözlenirken, etkinliğin en düşük olduğu dönemde hemen hemen hiçbir leke gözlemlenemeyebilir.

Güneş Patlamaları

Hiç 1.4 milyon kilometre çapında bir mıknatıs gördünüz mü ? Evet bu mıknatıs yaklaşık Dünyanın çapının 110 katı kadar büyüklükte. Sanırım bu soruya cevabınız büyük ölçüde hayır olacaktır ama aslında bahsettiğimiz bu büyük mıknatıs dünyamızda yaşamın oluşmasını ve devam etmesini sağlayan Güneş’ten başka bir şey değildir. Güneş’in de tıpkı bir mıknatıs gibi kutupları bulunmakta ve bu kutuplar arasında çok büyük manyetik kuvvetler oluşmaktadır. Bu manyetik kuvvetler bazen güneşin yüzeyinde siyah noktaların oluşmasına neden olurlar bu siyah noktalar güneş lekesi olarak adlandırılırlar. Bu lekelerin siyah görünmesinin nedeni güneşin yüzey sıcaklığından yani yaklaşık 5500 dereceden daha soğuk olmalarından kaynaklanmaktadır tabi burada soğuk kelimesi biraz anlamsız kalmaktadır çünkü güneş lekelerinin olduğu yerler de yaklaşık 4000 derece civarındadır. Güneş lekelerinin olduğu yerlerde diğer bir güneş etkinliği gerçekleşir ki bu da güneş patlamalarıdır. Patlamalar Güneş’in ürettiği yüksek enerjili ışınım ve atomik parçacıkların aniden boşalması sonucu oluşur. Bu ani ve şiddetli boşalma güneş lekelerinden çıkan parçacıkların manyetik alanlara yakalanmamasından dolayı gerçekleşir. Bu enerji atımını bir hortumdan tazyikli suyun dışarı çıkışı olarak düşünebiliriz. Astronomlar bu patlamaları X-ray ışımalarının şiddetine göre üçe ayırmışlardır buna göre X sınıfı patlamalar en büyük ve şiddetli M sınıfı patlamalar orta şiddetli ve C sınıfı patlamalar ise genellikle M sınıfı patlamalardan sonra meydana gelen küçük patlamalardır. Bu patlamalar sonucunda uzaya güneşin normal zamanda fırlattığından on milyon kat daha fazla sayıda atomik parçacık fırlatılır. Bu parçacıklardan biri olan nötrinolardan bir saniye içerisinde vucudumuzdan milyarlarcası biz hissetmeden geçmektedir. Nötrinolar elektrik yükü ve hatta neredeyse kütlesi olmayan, ışık hızında hareket eden ve çok ender olarak diğer bir maddeyle etkileşime giren temel parçacıklardır.

Güneş etkinliklerinden belkide en tehlikelisi yüzeyden yani güneşin taç tabakasından kütle atımıdır. Bu olay genellikle güneş patlamalarıyla ilgili olsada her zaman aynı şekilde gerçekleşmiyor. Yüzeyden kütle atımı sırasında atomik parçacıklar güneş yüzeyinden sanki bir balon gibi ayrılıyorlar ve hızları saniyede 2000 km’ye miktarları ise 10 milyar tona kadar çıkabiliyor.

Güneş patlamaları ve yüzeyden kütle atımları sırasında uzaya büyük hızlarla bırakılan bu atomik parçacıkların Dünya üzerinde de büyük etkileri bulunmaktadır. Güneş’ten çıkan bu parçacıklar Dünya’ya yaklaşık 8 dakikada ulaşır ve ulaşan bu parçacıklar atmosferin iyonosfer tabakasını etkileyerek uzun radyo dalgalarının iletimini bozup haberleşme uydularının yörüngelerinde değişikliğe sebep olmaktadır. Ayrıca elektrik santralleri de bu parçacık bombardımanından olumsuz yönde etkilenmekte ve devre dışı kalabilmektedir. Nitekim 1989 Mart ayında olağanüstü şiddetli bir güneş fırtınası Kanada Quebec eyaletinde tüm elektrik sistemini 9 saat süreyle felç etmiştir.

Güneş patlamaları, her ne kadar dünya üzerinde olumsuz etkiler yaratsa da bu patlamalar sonucu dünyaya ulaşan parcacıkların atmosfere girerek ordaki diger parçacıklarla etkileşiminden kaynaklanan çok güzel bir doğa olayınada neden olurlar ki bu doğa olayına Aurora yani kuzey ışıkları adı verilir. Kuzey ışıkları genellikle kutup noktasına yakın enlemlerde gerçekleşir. Ülkemizin olduğu enlemlerde oluşmamasının nedeni gelen parçacıkların dünya atmosferine dünyanın manyetik kutuplarından yani kuzey ve güney kutup noktalarından girmesidir. Ancak çok büyük patlamaların neden olduğu kuzey ışıklarının çok az da olsa ülkemizin olduğu enlemlere inme şansı vardır. Kuzey ışıklarının gözlenebildiği enlemlerde değişik renklerin gökyüzünü sanki bir perde gibi süslediği görülebilir.

İlk güneş lekesi milattan önce 325 yılında Yunanlı bilimadamı Theophrastus tarafından fark edilmiştir. Güneş üzerindeki ilk güneş patlaması ise 1 Eylül 1859 tarihinde Richard C. Carrington and Richard Hodgson adlı iki bilimadamı tarafından aynı anda gözlenmiştir. Güneş üzerindeki bu patlamalar 11 yıllık bir döngüyle birbirini takip etmekte ve bu dönem içinde maksimum seviyeye ulaşmaktadır .

Güneş’inde tıpkı dünyamız gibi mevsimleri vardır ama güneşin bir yılı 11 yılda tamamlanır. Bu 11 yıllık döngü içerisinde güneş lekelerinin hızlı bir şekilde arttığı zamanlar güneşin etkinliğinin en fazla olduğu anlardır. Güneş lekelerinin sayısı azaldıkça güneşin etkinliği de azalır. Güneş bu 11 yıllık dönem içerisinde maksimum etkinliğine genellikle bir kere ulaşır. Şu anda içinde bulunduğumuz devre 1996 yılında başlamış olup 2007 yılında sona erecektir. Bu dönem içinde güneş maksimum etkinliğine 2000 yılında ulaşmış ve patlamalar sonucu Dünya çapında iletişim uydularında bazı aksaklıklara neden olmuştu 2000 yılından sonra gitgide etkinliğini kaybeden güneş 2002 yılıyla birlikte tekrar aktif hale geçti ve güneş lekeleri artmaya başladı. Yeniden uyanan Güneş’te sık sık patlamalar olmaya başladı. Bilim adamlarının yaptığı açıklamalara göre içinde bulunduğumuz döngü çift zirveli yani güneşin iki kez maksimum etkinliğe ulaştığı devre olarak tanımlanıyor. Güneş üzerinde şimdiye kadar oluşan en büyük patlama ise 4 Kasım 2003 tarihinde gerçekleşti. Bu patlamanın hızı yaklaşık saniyede 2300 kilometreye ulaştı ama patlamanın olduğu yön dünyaya uzak olduğu için dünyamız bu patlamadan çok fazla etkilenmedi.

Güneş yaşamımız için gerekli ısı ve ışığı sağlayarak dünyayı yaşanır bir hale getiren bizim için çok önemli bir yıldızdır fakat her an güneş fırtınaları bu dengeyi bozabilir ve dünya üzerindeki yaşamı yok edebilir. Güneş üzerinde meydana gelebilecek büyük bir patlama ve beraberinde getirdiği yüklü parçacıklar dünyanın manyetik alanına zarar verek atmosferde ani değişikliklere ve ozon tabakasının delinmesine neden olabilir. İşte o zaman dünyamız güneşten ve uzaydan gelen radrasyona maruz kalıp yok olmanın eşiğine gelebilir. Bizim ise kendimize sormamız gereken soru şu acaba güneşimiz bize ne kadar dost? Ve ya daha ne kadar dost kalacak? Sanırım bu iki soruya da cevap bulmak için beklememiz gerekecek.

Güneş Lekesi 1039

Güneş Lekesi 1039, amatör gözlemcilere çok güzel bir gösteri sunuyor. 31 Aralık 2009 tarihinde çekilen bu fotoğraf Güneş Lekesi 1039’un ne kadar etkin olduğunu gözler önüne seriyor. Çekilen görüntüde siyah lekelerin etrafındaki manyetik akılar rahatça görülebilir.  
2009 yılının bıraktığı Güneş etkinliğini 2010 yılının da sürdürüleceği düşünülüyor. Aralık ayının 22 günü ‘lekeli’ geçti. Eğer tahminler doğruysa Şubat 2011’a kadar ‘lekesiz’ bir gün olmayacak demektir. Son iki yıl boyunca Güneş lekeleri konusunda fazla bir şey öğrenemedik ama bundan sonra bir çok şey öğrenmeye başlayabiliriz. 

Güneş Lekeli Gün Sayısı

Uzay Havası Tahmin Merkezi’nin (Space Weather Prediction Center) ve NOAA’nın (Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosferik Olaylar Dairesi – National Oceanic and Atmospheric Administration) çizdiği grafik. Not: Leke için Güneş’e çıplak gözle bakmak çok tehlikeli.  Sakın denemeyin. Bunun için sitemizde hergün sağ tarafta yayınlanan Güneş fotoğraflarına bakabilirsiniz. Kaynak: Space Weather

Ay’dan Bir Isırık

2009 Dünya Gökbilim Yılı’nı güzel bir gök olayı ile kapatmış bulunmaktayız: Ay’ın ısırılması ile. 

M. Raşid Tuğral Canon EOS 400D+Celestron 5″ Teleskop

Eski Çinliler tutulmaların efsanevi ejderha tarafından Ay’ın veya Güneş’in ısırılmasıyla gerçekleştrildiğine inanırlarmış. Bugün Çincede hala tutulma “şi” yani ısırmak olarak geçmektedir.

Parçalı Ay Tutulması Ay’ın Dünya’nın tam gölge konisine tamamen girememesi sonucu oluşur. Bu yüzden Ay’ın bir kısmı karanlıktır. Ay’ın yörünge düzlemi Dünya’nın yörünge düzlemi ile 5o bir açı yaptığından dolayı her Ay Tutulması tam gerçekleşmez. Eğer bu eğiklik olmasaydı her ay bir tam Ay Tutulması ve bir de Güneş Tutulması görecektik.

Parçalı Ay Tutulması

2009 Dünya Gökbilim Yılı’nı güzel bir kapanışla kapatıyoruz. Yılın son günü%10’luk parçalı bir Ay tutulması var.

Sabahattin Bilsel, Orion ED80+Nikon D70 1/60sn

Tutulma 20:52’de Ay’ın Dünya’nın tam gölge konisine girmesiyle başlayacak. Aslında daha önce Ay yarım gölge konisine girecek fakat bu çıplak gözle gözlenemeyecek. 21:24’te tutulma ortasında Ay’ın %10’luk bir ksımı kararmış olacak. Tutulma 21:54’te Ay’ın tam gölge konisinden çıkmasıyla sona erecek.