gokyuzu.org

Yeşil Kuyrukluyıldız

Kuyrukluyıldız Lulin(C/2007 N3) şu günlerde en yüksek parlaklık değerine ulaşmış bulunmakta. Kuyrukluyıldızın rengi  ise yeşil. Kuyrukluyıldızın yeşil olmasının nedeni ise kuyrukluyıldızın atmosferinin çoğunlukla çok zehirli gazlar olan karbondioksit (CO2) ve siyanürden (CN) oluşması. Lulin’in çekirdeği gezegenimize göre çok küçük olmasına karşın atmosferi yaklaşık üç Jüpiter büyüklüğünde ve toz kuyruğu da yaklaşık 1.5 milyon km uzunluğunda.
Active Image
“Kuyrukluyıldız o kadar büyük ki artık teleskobumun görüş alanına sığmıyor” diyor gökyüzü fotoğrafçısı Jack Newton. Newton yukarıdaki fotoğrafı 14″lik Meade Hyperstar kullanarak 16 dakikada çekmiş. Kuyrukluyıldız 24 Şubat’ta Dünya’ya en yakın konumuna ulaştığında yaklaşık 38 milyon km uzakta olacak ve bu tarihte tahmini +5.0 kadire ulaşacak. Lulin ayın 25’inde ise Güneş’in tam aksi yönde yer alacak (180o). Lulin’in karşıkonumda  olması nedeniyle fazladan parlayıp parlamayacağı ise bilinmiyor.

Satürn’ün Dikkat Çekici Fotoğrafı

Satürn’de çok güzel şeyler olacak. Bu güzel şeyi görmek için Hubble bile işini bırakıp Satürn’e bakacak. Aynı zamanda  teleskoplu amatörler de bu olayı gözlemleyebilecek. Satürn’ün dört uydusu aynı anda Satürn’ün önünden geçecek ve gezegenin üzerine aynı anda gölgelerini düşürecekler.
Satürn’de Hubble’ın bile durup bir bakmasına yol açacak güzel şeyler olacak. “24 Şubat’ta Satürn’ün uydularından dördü Satürn’ün önünden geçecek” diye belirtiyor Hubble Uzay Teleskopu Bilim Enstitüsü’nden Keith Noll. “Titan, Mimas, Dione ve Enceladus, Satürn’ün önünden geçecekler ve onlar geçerken biz de uyduları ve onların bulutların üstüne düşen gölgelerini gözlemleyeceğiz.” Hubble, gözlemleyebilen tek araç olmayacak. Amatör astronomlar da bu olayı görebilecekler. Geçiş zamanı sırasında Kuzey Amerika’nın Pasifik kıyıları, Alaska, Hawaii ve Avustralya ve Doğu Asya’dan gözlemciler bu olayı gözlemleyebilecek. 8 Şubat’ta, gökyüzü fotoğrafçısı Filipinler’den Christopher Go, Titan, Satürn’ün önünden geçerken bu olayı kamerasına kaydetti.   Active Image 8 Şubat 2009’da Titan’ın geçişi. Telif Hakkı: Christopher Go, Cebu, Filipinler “Sabah 1’de Titan’ı Satürn’ün önünden geçerken fotoğrafını çekmek için kalktım.” diyor Go. “Gökyüzü bulutluydu ama bulutların arasından, geçiş anının son kısmını çekebilecek şansı yakaladım. Titan’ın Satürn’ün görüntüsünden çıkışı, uyduya 3 boyutluluk kazandırdığı için hayret verici bir olaydı!” Bunun gibi geçişlere ender rastlanıyor. “Uyduların, Dünya’dan bakıldığında Satürn’ün aynı tarafında olması her 14-15 yılda bir kere oluyor.” diyor Noll. 1995-96 yıllarında Hubble, 2 uydunun (Titan ve Tethys) ve 3 uydunun (Mimas, Enceladus, Dione), uydular geçiş yaparken fotoğrafını çekebilmişti. İlk kez, dört uydu aynı anda geçiş yaparken görüntülenecek. Geçiş zamanı salı günü Türkiye saati ile 12.54’de, Titan’ın gölgesi Satürn’ün bulutlarına düştüğü zaman başlayacak. Yaklaşık kırk dakika sonra, Titan’ın kırmızı yüzeyi gözükecek. “Titan çok büyük olduğu için küçük teleskoplarla bile görünebilir. Özel bir donanıma ihtiyacınız yok.” diye hatırlatıyor Go.  
Active Image             1995 yılında Hubble Uzay Teleskopu’ndan çekilmiş Titan ve Tethys geçişi Telif Hakkı: E. Karkoschka (Arizona Üniversitesi) ve G. Bacon (STScI) 
  Sırasıyla, daha küçük olan uydular Mimas, Dione ve Enceladus, Titan’dan sonra ortaya çıkacaklar. Türkiye saati ile 16.24’ de dört uydu ve gölgeleri Satürn’ün yüzeyinde gözükecek. “Daha küçük uyduların fotoğrafını çekmek için, orta çaplı bir teleskopla iyi bir CCD fotoğraf makinesine ihtiyacınız var.” diye belirtiyor Go.             Hubble’ın bu tip gözlemleri, genel halk kitlesinin beğenisi için fotoğraf çekmeyi amaç edinmiş olan 10 yıllık Hubble Heritage Projesi’nin bir parçasıdır. “Hubble’ın gözlem zamanlarının sadece % 0.5 kısmı Heritage Projesi’ne ayrılmış durumda” diyor bu projenin liderlerinden Noll. “Bu yüzden fotoğrafını çekeceğimiz olaylar için çok titiz davranıyoruz.” Aynı zamanda Noll, bu dörtlü uydu geçişinin, Hubble’ın arşivindeki en güzel gezegen fotoğrafı olacağını düşünüyor.   “Titan’ın geçişi özel bir ilgi çekecek.” diye belirten Noll, şöyle devam etti: “Araştırmacılar, bilimdeki son gelişmeleri kullanarak dev uydunun atmosferinin büyüklüğünü ve saydamlığını tespit etmek için Satürn’den gelen arka plan ışını kullanmayı planlıyor.” Hubble, aynı zamanda halka çizgi halindeyken Satürn’ün resmini çekeceği için halkadaki bozulmalar, keşfedilmemiş uydular ve halkadaki parçacıkların yansıtması hakkında yeni birtakım bilgiler ortaya çıkabilir. Not: 24 Şubat’ta Satürn’ü bulmak için gündoğumundan önce güneybatıya bakın.  Çok parlak olduğu için gökyüzünde bulmak kolay. Rastlantıya bakın ki, 24 Şubat’ta Lulin Kuyrukluyıldızı Dünya’ya en yakın konumuna gelecek ve Satürn’ün hemen sağ tarafında gözükecek. Ufak bir  teleskop yardımıyla hem Satürn hem Lulin Kuyrukluyıldızı hem de dörtlü geçişi gözlemleyebilirsiniz. Ama ne yazık ki bu olayı Türkiye’den gözlemlemek mümkün olmayacak.    Kaynak: science.nasa.gov

Çarpışan Uydular

Bu zamana kadar ilk kez iki büyük uydu Dünya yörüngesinde çarpıştı. Olay 10 Şubat Salı günü Sibirya’nın yaklaşık 800 km yukarısında  Kosmos 2251 uydusunun Iridium 33 uydusuna çarpmasıyla gerçekleşti. İki uydu da tamamen harap oldu.

Amerikan Stratejik Komutanlığı yüzlerce uydu kalıntısını takip ediyor. Çarpışmanın ardından geçen +48 saatte çarpışmanın artıkları her iki yörüngeye de dağılmış durumda.

Bu kalıntılar aslında 800 km yukarıdaki uzay çöplüğünün nüfusunu artırmış oluyor. Çarpışmalar artık hiç olmadığı kadar muhtemel. Neyseki Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) bu çöplükten şimdilik etkilenmeyecek çünkü UUİ çok daha aşağılarda seyrediyor: 350 km. Hubble Uzay Telekobu’ysa 610 km’de pek de güvende sayılmaz. Araştırmacılar, kalıntıları aşağılara inme risklerinden dolayı önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı inceleyecekler.

Gama Işını Yayan Yıldız

NASA’ya ait uzay araçları kuvvetli gama ışınları yayan Dünya’dan 30.000 ışık yılı (1 ıy= 10 trilyon km) uzaklıktaki bir yıldızı izliyor. Yıldızın yaptığı parlamalardan bazıları Güneş’in yirmi yılda yaydığı enerjiden  de fazla enerji gönderebiliyor.

NASA’nın ‘Swift’ ve ‘Fermi’ uzay aracı, Dünya’dan 30000 ışık yılı uzaklıktaki ve güçlü gama ışımaları yapan bir nötron yıldızını izliyor.

“Bazı zamanlarda, bu dikkati çeken nesne, 20 dakika gibi kısa bir süre içinde yüzden fazla ışıma yaparak patlıyor” diyor Pennsylvania Üniversitesi’nde ‘Swift’in araştırmalarını yöneten Loredana Vetere. “En yoğun ışımalar, Güneş’in yirmi yılda yaydığı enerjiden daha fazla.”

SGR J1550-5418 diye bilinen yıldız Cetvel (Norma) Takımyıldızı’nın güney kısmında yer alıyor. Patlamalar 3 Ekim 2008’de başladı, biraz ara verdikten sonra 22 Ocak’ta devam etti.

Gökbilimciler bu cismi “Yumuşak Gama Işını Yenileyicisi (Soft-gama-ray repeater)” tanımına uyan 6. cisim olarak sınıflandırdı. 2004 yılında bir “Yumuşak Gama Işını Yenileyicisi”nden gelen yoğun bir ışıma Dünya’nın üst atmosferini 50000 ışık yılı uzaklıktan iyonlaştırdı.

Sanatçının gözünden ışıma yapan bir yıldız

Telif Hakkı: NASA/Goddard Uzay Uçuş Merkezi Kavramsal Görüntü Laboratuarı 

“Swift” aracı üzerindeki X-ışını teleskopundan alınan bilgiler kullanılarak, Colombia Üniversitesi’nden Jules Halpern bir yumuşak gama ışın yenileyicisinden beri ilk “ışık yansıması (light echoes)” buldu. Son ışımaların başlangıcında elde edilen görüntüler, kaynağın etrafında oluşan ışık halkalarını genişletenin ne olduğu gösterdi. X-ışınları ile toz bulutları etkileşirken çeşitli halkalar oluşuyor.

Swift uzay aracından X- ışını teleskopu yardımıyla çekilmiş bir  SGR J1550-5418 fotoğrafı. Çevresinde halkalar görünüyor.             (Telif Hakkı: NASA/Swift/Jules Halpern, Columbia Üniv.)

Araştırmacılar ışınların kaynağının ise dönen nötron yıldızı olduğunu düşünüyor.  Sadece 12 mil (yaklaşık 19 km) genişlikte olmasına rağmen, bir nötron yıldızı Güneş’ten daha fazla kütle içerir. Bu bahsedilen nötron yıldızının ise bir magnetar – çok yoğun manyetik alana sahip nötron yıldızı – olduğu düşünülüyor.

Popüler bir teoriye göre ışımaların nedeni magnetarın dış kabuğunda meydana gelen “yıldız sarsıntıları (starquakes)”. Bir magnetarın muazzam manyetik alanı değiştikçe, manyetik alan, kabuğu korkunç manyetik kuvvetlerle zorlar ve genellikle de kırar. Kabuk kırıldıkça yıldız deprem dalgası gibi sismik dalgalarla sallanır ve gama ışınları yayar.

Hiç kimse detaylardan emin değil; çünkü aktif yıldızları anlamak için daha yapılacak çok iş var.

2008 yılının haziran ayında fırlatılan NASA’nın Fermi Gama-Işını Uzay Teleskopu (Fermi Gamma-ray Space Telescope) bu iş için ideal. “Fermi’nin gama ışınlarını izleme tertibatı, bize bu tip olayların yapısını çözmek için magnetarların nasıl enerji saldığını anlamamızda yardım edecek.” diyor Huntsville, Ala’da bulunan NASA’nın Marshall Uzay Uçuş Merkezi’nden Chryssa Kouveliotou. Cisim, Fermi’nin gama ışınlarını izleme tertibatı 22 Ocak’tan beri 95’ten fazla ışıma kaydetti.

NASA’nın “Wind” uydusu ve Japonya Suzaku görevi ve Avrupa Uzay Ajansı’nın ortak “Integral” uydusu da SGR J1550-5418’den gelen ışınları fark etti.     

Kaynak: science.nasa.gov

Yerberi Ay’ı

Yerberi Ay’ı

Fotoğraf: Eric Ingmudson

Bilindiği gibi 2008 yılının Aralık ayındaki dolunay yerberi(perige) Ayı idi. Bu dolunay 2008 ‘deki diğer dolunaylardan %14 daha büyük ve %30 daha parlaktı. Bu cumartesi gecesi (10 ocak) yerberi Ayı tekrar ortaya çıkıyor.

Yerberi olayı 400 yıl önce Johannes Kepler tarafından açıklanmıştı. Yörüngesi elips olan Ay, bazen Dünya’ya 50000 km daha fazla yaklaşıyor ve bu zamanlarda bu ismi alıyor. Yerberi dolunayları ise yılda 1 veya 2 defa oluyor.

Eğer Aralık 2008’deki dolunayı kaçırdıysanız, cumartesi gecesi Yerberi Ay’ına bakmayı unutmayın.

Kaynak: science.nasa.gov

Venüs’teki Su Nereye Gitti?

9 Kasım 2005’te Venüs’ün yörüngesine fırlatılan Venus Express, geçtiğimiz sene, Venüs’ün karanlık yüzünde gerçekleşen, atmosfer tabakasındaki kaybı saptamıştı. Son olarak, Venüs’ün atmosferinin Güneş’e bakan tarafından meydana gelen kayıplar da saptandı. Son bulgularla birlikte bilimadamları Venüs’te bir zamanlar Dünya’daki kadar bol bulunan suyun esrarengiz kaybı ile ilgili sır perdesini aralamaya başladılar.

Venus Express

Venus Express’in yüklü parçacıkları tesbit eden modülü MAG (magnetometer instrument), Venüs’ün Güneş’e bakan yüzünden azımsanmayacak miktarlarda hidrojen kaçtığını saptadı. Bu olay, daha önceden de olabileceği tahmin edilmekle birlikte, Venüs etrafında yüksek derecede eliptik bir yörünge izleyrek kutuplardan geçen Venus Express sayedinde ilk defa gözlenmiş oldu.

Güneş Sistemi’nin oluşumu sırasında yaklaşık aynı zamanlarda ve aynı büyüklükte oluştuğu tahmin edilen Venüs ve Dünya, kimyasal içerik bakımından da benzerlikler taşıması beklenilen gezegenlerdir. Fakat bilindiği gibi Venüs üzerindeki su miktarıyla Dünya üzerindeki su miktarı arasında çok büyük fark vardır. Dünya’da yaşamı oluşturan su, bugün Venüs’tekinin 100000 katıdır. Su miktarlarındaki bu büyük farklılıkla birlikte, bilim adamları Venüs’ün güne bakan yüzünden saniyede 2×1024 hidrojen çekirdeğinin kaçtığını tesbit ettiler.

Geçen yıl Venüs’ün karanlık yüzünden bu miktarın yaklaşık 2 katı kadar hidrojen çekirdeğinin kaçtığı gözlenmişti. Tüm bu kaçışların hidrojen çekirdeği şeklinde olması sonucunda bilimadamları, suyun Venüs’ün atmosferinde sürekli parçalanıyor olabileceği ihtimalini düşünmeye başladılar.

Venüs’ün Dünya’nınki gibi bir manyetik alana sahip olmaması, onu Güneş rüzgarları karşısında korumasız bırakır. Güneş rüzgarları atmosferin üst katmanlarına çarparak, buradan parçacık koparır. Gezegen bilimcileri, 4,5 milyar yıl önce oluşan Venüs’ün bu şekilde su kaybederek günümüzdeki haline geldiğini düşünüyorlar.

Hidrojen çekirdeklerinin kaçışının aynı zamanda su moleküllerinin kaçtığını göstermesi için, hidrojen miktarının yarısı kadar oksijenin (su 2 hidrojen ve 1 oksijenden oluştuğu için) de Venüs’ten kaçtığının gözlenmesi gerekiyor. Fakat şu ana kadar yapılan araştırmalar atmosferden oksijen kaçışına dair kesin bir bulgu göstermedi. Bu durumda kaçan hidrojenin sudan değil de direk olarak Venüs’ün atmosferinin üst katmanındaki fazla hidrojenden kaynaklandığı görüşü açığa çıkıyor. Bu görüş de bu kez Venüs’ün üst katmanlarındaki fazla hidrojenin nereden geldiği sorusunu akıllara getiriyor.

Güzellik tanrıçası Venüs, her hâlükârda esrarengizliğini korumaya devam ediyor…

Kaynak: Avrupa Uzay Ajansı (ESA)

UUİ ve Taç

Bu sabah saat 5:30 civarlarında Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) -2.7 kadir parlaklığıyla Ankara semalarından geçti. Topluluk üyelerimizden  M. Raşid Tuğral elinde fotoğraf makinasıyla hazır bekliyordu. “Saat 3:00’ten sonra hava bulutlarla kaplandı. Bir an için UUİ’yi göremeyeceğimi sandım fakat son anda UUİ’nin rotası üzerindeki bulutlar dağıldı ve onu  Ay’ın etrafındaki taçla birlikte yakalamayı başardım.”, diye aktarıyor. Fotoğrafta sağ altta görülen çizgi UUİ’nin 8sn’de bıraktığı izi oluşturuyor.

Samsung  s750  ISO200  8sn    f/2.7 (Katkılarından dolayı Erdem Aytekin’e teşekkürler)

Güneş Işımasında Sürpriz

Güneş ışımaları, Güneş Sistemi’ndeki en güçlü patlamalardır. Bir patlama yaklaşık  100 milyon hidrojen bombasının gücüne eşittir ve bir patlama olduğunda  1 tane atom bile bu patlamadan bozulmadan kalamaz. Ama 5 Aralık 2006 tarihinde beklenmedik bir şey oldu.

 2006 yılındaki Güneş Işıması

5 Aralık 2006 tarihinde olan Güneş ışımasının şiddeti çok büyüktü. (Güneş ışımaların büyüklüğünü ölçmekte kullanılan Richter ölçeğine göre X1 büyük patlamalar için kullanılırken bu patlama X9 şiddetindeydi.) Bu patlama son 30 yılın en büyük patlamasıydı.

Güneş’in atmosferinde patlamadan sonra yayılan şok dalgalarından, bilim adamları patlamadan yayılan parçacıkların yolda olduğunu anladı. Patlamadan yaklaşık 1 saat sonra ilk parçacıklar ulaştı ve onların bombardımanı yaklaşık 90 dakika sürdü. Fakat gelen bu parçacıklar bilim adamlarını çok şaşırttı çünkü bunlar bozulmamış hidrojen atomlarıydı.(İçinde Güneş’in en yaygın ikinci maddesi helyum bile yoktu.) Bundan da yaklaşık yarım saat sonra beklenen parçacıklar(bozulmuş atomlar – helyum, demir ve oksijen gibi) geldi.

Merak edilen konu şuydu: Neden hidrojen atomları diğer sonradan ulaşan atomlar gibi bozulmadı? Bilim adamları bu olayı şöyle açıklıyorlar: Başlangıçta hidrojen aslında parçacıklardan (yani elektron ve protonlardan) oluşuyordu. Güneş’te patlama olunca parçacıklar hızlıca yol almaya başlıyorlar. Yeterince uzaklaştıktan sonra da yolculukları sırasında protonlar, elektron yakalıyorlar ve hidrojene dönüşüyorlar. Diğer bir soru da şuydu: Neden hidrojen atomları, bozulmuş atomlara göre daha erken geldiler? Bilim adamları bunun nedenini de şöyle tahmin ediyorlar: İyonlar yani bozulmuş parçacıklar Güneş’in manyetik alanından etkileniyorlar ve yollarına zig zag çizerek devam ediyorlar. Ama bozulmamış hidrojen için böyle bir şey söz konusu olmadığından yoluna dümdüz devam ediyor. (Bunun sonucu olarak iyonlar tüm açılardan gelirken, hidrojen atomları belli bir açıdan gelmiştir.)

Patlamadan bozulmamış hidrojen yayıldığı ilk defa fark edildi ve bilim adamları tekrar böyle bir patlama olmasını bekliyorlar.

Kaynak:science.nasa.gov

Sıçrama Saniyesi

GMT (Greenwich Mean Time) ile 31 Aralık 2008 tarihinde saat 23.59.59’de tüm Dünya’daki atomik saatlere 1 saniye eklenecek. Nedeni de şu: Bir gün tam olarak 24 saat değildir. 24.0000003 saattir. Bu sondaki küsüratın nedeni ise 1967’de değiştirilen saniye tanımı. (Burada astronomik tanımdan atomik tanıma geçilmiştir.) Bunun için belli bir zamandan sonra atomik saatlerdeki süre ile Dünya’nın kendi etrafındaki dönme süresi birbirine eşit olmayacaktır. Bunu engellemek için Uluslararası Dünya Dönüş Ekseni ve Referans Hizmetleri (International Earth Rotation and Reference Systems Service-IERS), Eşgüdümlü Evrensel Zaman’a (Coordinated Universal Time-UTC) Türkiye saati ile 1 Ocak 2009’da 1.59.59’da Dünya’daki tüm atomik saatlere bir sıçrama saniyesi ekleyecek. Böylece astronomik ve atomik süreler birbirine eşitlenecek. 

Kaynak: skyandtelescope.com

İkizler Göktaşı Yağmuru

Her yıl görülen İkizler (Geminid) Göktaşı Yağmuru , Aralık’ın 13’ünü 14’e bağlayan gece Dünya, yok olan kuyrukluyıldız 3200 Phaethon’un kalıntısının içinden geçerken zirveye ulaşıyor. Genellikle saatte 120 kayan yıldızın görüldüğü göktaşı yağmurunda, bu sene parlak Ay ışığı nedeniyle saatte sadece 30 kayan yıldızın görülmesi bekleniyor. Halâ iyi bir göktaşı yağmuru sayılabilir. Daha iyi bir sonuç için  13 Aralık günü saat 22:00’dan, 14 Aralık sabahı hava aydınlanana dek gökyüzünü seyretmeye çalışın (tabi soğuğa dayanabilirseniz).