Haberler
2009 Çalgı (Lyrid) Göktaşı Yağmuru
21 Nisan’ı 22 Nisan’a bağlayan gece uyanık kalırsanız buna pişman olmayacaksınız. Zira o gün Çalgı (Lyra) Takımyıldızı’nda Vega’nın yanında Lyrid Göktaşı Yağmuru’nu görebilirsiniz. Bu yağmurun nedeni ise Thatcher Kuyrukluyıldızı. Her yıl Dünya Nisan sonu gibi onun bıraktığı tozların arasından geçer. Yalnız bu izin tam olarak haritalandırılmaması, bu yağmurun ne kadar yoğun olacağını bilinmesini engeller. Tipik bir Lyrid Göktaşı Yağmuru’nda kuzey yarımkürede saatte 10 ila 20 göktaşı sayılırken, 1982 yılında gözlemciler saatte 90 göktaşı saymıştı. Yağmuru izlemek için de en uygun saat gündoğumu öncesi.
Kaynak: SpaceWeather.com
Güneş Fırtınalarının Şaşırtıcı Şekli
“Artık bir korona kütle atımının ne zaman gerçekleşeceğini 3 saat farkla tahmin edebiliyoruz.” diyor araştırmalara yardım eden Deniz Araştırmaları Laboratuarı’ndan (Naval Research Lab) Angelos Vourlidas. “Bu, eski metotlara göre 4 kat daha fazla gelişim demek.” Korona kütle atımları, milyarlarca ton sıcak manyetize olmuş gazın patlayarak Güneş’ten saatte 1.5 milyon milyon km hıza ulaşan püskürmelerle dışarı atımıdır. Dünya’ya ulaştığında ise jeomanyetik fırtınalara, uydu arızalanmalarına, auroralara ve elektrik kesintilerine yol açan korona kütle atımlarının hızı ve doğrultusu, uzay havasının tahmininde çok kritik bir değere sahip. “Bu çok önemli bir gelişme.” diyor Washington DC’de bulunan NASA genel merkezinde STEREO program görevlisi Lika Guhathakurta. “Uzaktan kütle atımları çok karmaşık ve çok çeşitli gözüküyor. Ama son yapılan gözlemlerle o kadar da çeşitli ve karmaşık olmadığı ortaya çıktı. Şu ana kadar incelenen 40’dan fazla korona kütle atımının çoğu aynı biçimdeydi: kruvasan.” Şu ana kadar binlerce korona kütle atımı NASA ve ESA uzay araçları tarafından gözlemlendi ama şekilleri tam olarak bilinemedi. Nedeni ise gözlemlerin belli bir noktadan yapılıyor olmasıydı. STEREO görevinin avantajı ise sayıları. Güneş’i aralarına alan ikiz STEREO uzay araçları yıldızı ters istikametten görüntülediler. Geniş açılı kameraya sahip araçlar, korona kütle atımlarını Güneş’ten Dünya’ya ulaşana kadar izledi. |
“Korona kütle atımının kruvasan şeklinde olmasının nedeni ise bükülmüş manyetik alanlar.” diyor Vourlidas. Olayı daha iyi anlamak isteyenler için de şöyle diyor: “Sabit uzunluktaki bir ipi iki elinize alın ve ters tarafa doğru ortada kalın bir düğüm oluşana kadar burkun. Bu, korona kütle atımı nasıl başladığını gösteriyor. Güneş manyetizmasının bu ipi çevirdiğini düşünün. Burkulmada toplanan enerji belli bir sınırı aşınca patlıyor. Ortası kalın, kenarlar da ince olduğu için görüntü kruvasan şeklinde oluyor.”
Kütle atımlarının sadece şekli değil, aynı zamanda içeriği de önemli. Ne kadar plazma taşıyor? Manyetik alanının şiddeti ve dağılımı ne? Bir korona kütle atımı olduğunda oluşan hasar şekle bağlı olduğu kadar yukarda bahsedilen etkenlere de bağlı.
Ağustos 2009’da atılması planlanan Güneş Dinamikleri Gözlemevi (Solar Dynamics Observatory) ve hala proje aşamasında olan ve Güneş fırtınalarına girmesi planlanan Güneş Sondası + (Solar Probe +) ile bu sırlar aralanana kadar STEREO araçları 7 gün 24 saat görev başında olacaklar.
Kaynak: Science@NASA
Theia’yı Arayan STEREO Araçları
NASA’nın ikiz STEREO (Solar Terrestrial Relations Observatory – Güneş Dünya İlişkileri Uydusu) uzay araçları, bir zamanlar Dünya’ya çok da uzak olmayan Güneş merkezli bir yörüngede dolanan eski bir gezegeni bulmak için uzayın gizemli bir kısmına giriş yaptılar. Eğer bu bölgede bir şey bulunabilirse büyük bir bilmece de çözülmüş olacak: Ay’ın kaynağı.
“Gezegenin ismi Theia” diyor Goddard Uzay Uçuş Merkezi (Goddard Space Flight Center) STEREO proje görevlisi Mike Kaiser. “Bu sadece kuramsal bir dünya. Biz şu ana kadar bu gezegeni gözlemleyemedik ama bazı araştırmacılar 4.5 milyar yıl önce bu gezegenin Dünya ile çarpışıp Ay’ı oluşturduğunu düşünüyor.”
‘Theia Kuramı’, Princeton kuramcılarından Edward Belbruno ve Richard Gott’un parlak bir fikri. Bu fikrin çıkışı ise popüler Büyük Çarpışma Teorisi (Great Impact Theory). Çoğu gökbilimci, Güneş Sistemi’nin oluşumu sırasında Dünya ile çarpışan Mars büyüklüğündeki daha tam gezegen olamamış gök cisminin olduğuna inanıyor. Bu çarpışmadan oluşan enkaz, ki bu enkaz her iki gök cisminden de madde taşıyor, Dünya etrafında dönmeye başlıyor ve Ay’ı oluşturuyor. Bu senaryo, Ay’ın çekirdeğinin büyüklüğünü, yoğunluğunu ve Ay taşlarının izotopik birleşimini inceleyen ay jeolojisinin çoğu görüşünü destekler nitelikte.
Bu iyi bir kuram ama gene de akılları karıştıran bir soru daha var: Bu tam oluşamamış gezegen nereden geldi?
Belbruno ve Gott, bu gezegenin bir Güneş – Dünya Lagrange noktalarından geldiğini düşünüyor.
Dünya – Güneş Lagrange noktalarında Güneş ve Dünya çekim kuvvetleri birleşerek bir nevi yerçekimsel kuyu yaratır. Bu noktalarda daha fazla gök cismi bulunabilir. 18. yüzyılda matematikçi Josef Lagrange Güneş – Dünya sisteminde bu kuyu özelliğine sahip 5 nokta olduğunu belirtti: L1, L2, L3, L4 ve L5.
Güneş Sistemi gençken, bu noktalar gezeginimsiler, yani gezegeni oluşturan göktaşı büyüklüğünde kütleler tarafından istila edilmişti. Belbruno ve Gott, L4 ve L5 Lagrange noktalarında toplanan gezegenimsilerin Theia’yı oluşturduğunu düşünüyor.
“Eğer Theia, yeteri kadar maddenin birleşmesini sağlayan kuvvetlerin oluşabildiği L4 ve L5 noktalarında oluştuysa bilgisayar modellemelerine göre Theia Ay’ı üretebilecek kadar büyümüş olabilir” diyor Kaiser. “Daha sonra Venüs gibi yerçekimi artan gezegenlerin etkisiyle Dünya ile çarpışmış olabilir.”
Bu düşünceye göre Theia yok olmuş olmalı. Ama Theia’dan ayrılan bazı parçacıklar halen L4 ve L5’de duruyor olabilir.
“STEREO araçları, uzayın bu bölgelerine girdiler. Burası da Theia’nın göktaşı büyüklüğündeki artıklarını incelemek için çok iyi bir yer.” diyor Kaiser.
Bu artıklara ‘Theiasteroid’ deniyor.
Astronomlar Theiasteroidlare önceden teleskopla baktılar ama 1 km çaplı cisimler hariç hiç bir şey bulunamadı. STEREO araçları bu cisimleri çok daha yakından inceleyebilecek.
“Araştırma aslında geçen ay başladı. İlk resimlere göre bir kaç bilinen göktaşı ve yeni bulunan Itagaki Kuyrukluyıldızı belirlendi ama Theiastereoidler’den bir iz yok.”
Kaiser sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Theiasteroid avlamak, STEREO uzay arçlarının birinci görevi değil. STEREO görevinin asıl amacı Güneş gözlemi. İki uzay aracı Güneş’e göre karşı tarafa geçince 3 boyutlu Güneş aktivitesini gözlemleyebileceğiz. Sadece L4 ve L5 alanlarından geçiyoruz.”
“Hiç birşey bulanamayabilir. Ama bir çok göktaşı keşfedilirse bu göktaşlarını analiz eden bir görev düşünülebilir. Eğer göktaşlarının Dünya ve Ay yapısında olduğu bulunursa, Belbruno ve Gott’un iddiası güçlenir.”
Lagrange noktaları 50 milyon km genişliğinde alanlar olduğundan araştırma aylarca sürecek. Şu anda bu alanın dış yüzeyinde yer alan araçların iç tarafa ulaşması ise 2009 yılının Eylül veya Ekim aylarını bulacak.
Bu görevde kamuoyundan da yardım bekleniyor. STEREO araçlarından gönderilen fotoğraflarda eğer yıldızlara göre hareket eden bir ışık kaynağı görünürse bir Theiasteroid bulunmuş olabilir.
İlgili Bağlantılar:
Kaynak: Science@NASA
Gagarin Efsanesi
İnsanoğlunun uzaya çıkışının üzerinden tam 48 yıl geçti. Rus kozmonotu Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961‘de uzaya çıkan ilk insan olma onuruna ulaşmıştı.
Rusya ve bütün Dünya, Yuri Gagarin’in bundan 48 yıl önce uzaya gitmesini kutlamalarla anıyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve uzay çalışmalarındaki gerilemeye rağmen, uzaya giden ilk insan Gagarin’in başarısı Rus halkının anılarında yaşıyor. Bu olağanüstü adımın üzerinden bunca zaman geçtikten sonra Rusya’da ‘Gagarin kültü’ yeniden doğuyor. Gençler arasında Gagarin modası yayılıyor.
1961’de Gagarin uzaya çıkarken 7 yaşında olan ve o günü dün gibi hatırladığını söyleyen kozmonot Pavel Vinogradov şöyle konuşuyor: “Gagarin’in uzaya çıkışı tam bir çılgınlıktı o zamanlar. İnsanlar o gece uyuyamamıştı.” 4 yıl önce Rus uzay istasyonu MİR’e giden Vinogradov, “Gagarin benim gözümde ilahtı. O zamanlar, onun başarısını tekrarlayabileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. 1968’de öldüğünü duyduğumda, çok yakınımı yitirmiş gibi üzüldüğümü anımsıyorum” diye konuştu.
Gagarin’in uzaya gittiğinin açıklanması, bütün ülkede olağanüstü sevinç ve heyecan dalgası yaratmış, herkes bu olayla gururlanmıştı. Birçok film ve şarkı Gagarin’e adanmış, başkent Moskova’da devasa bir Gagarin anıtı yapılmıştı. Uzay adamının resimleri bütün gazete bayilerini süslüyor, şoförler onun resimlerini araçlarının camlarına yapıştırıyordu. Bütün Rus çocukları kozmonot olmayı düşlüyordu.
Sovyet rejiminin yıkılması ve eski yönetimin adamlarının gözden düşmesine rağmen, “yıldızlara değen” adamın anısı unutulmadı. İlk tarihsel uçuşun üzerinden 48 yıl geçmesine karşın, Gagarin kültü bugünkü Rus toplumunda yeniden canlanıyor.
Birçok rock ya da tekno müzik grubu, Gagarin ile ondan önce uzaya gönderilen hayvanlar için şarkılar söylüyor. Elektronik müzik yapan bir grup, Gagarin’in sesini müziklerinde kullanıyor.
ÖLÜMÜ HALA SIR
Gagarin, uzaya gittikten 7 yıl sonra gizemli bir uçak kazasında öldü. 27 Mart 1968’de ünlü kozmonotun eğitim uçuşu sırasında öldüğü kaza, aradan bunca yıl geçmesine rağmen aydınlatılamadı. Moskova yakınlarında meydana gelen kazayı soruşturmakla görevlendirilen komisyon, KGB komplosundan uzaylılara kadar bütün olasılıkları değerlendirdi, ancak kazayı aydınlatamadı.
Soruşturma komisyonu kazayı açıklayacak kanıt bulamadı ve “Gagarin’in Mig-25 tipi jetiyle bir hava balonuna çarpmış olabileceği”ne hükmetti.
Ay Teknolojisi
Apollo programı sırasında Ay’a inen Ay Gezinti Modülü (Lunar Excursion Module)’nü kontrol eden bilgisayar sadece 4 KB RAM’e ve 74 KB sabit sürücüye sahipti. Astronotların giydiği uzay giysisi ise alüminyum folyonun sadece 2 katı kalınlıktaydı.

Apollo 12 astronotu Alan Bean Ay’da, 1969. Telif Hakkı: Charles Conrad, Apollo 12, NASA
Apollo için bu teknoloji yeterliydi ama 2020 yılında Ay’a insan göndermeyi planlayan NASA donanımını geliştirmek zorunda.
Astronotlar, üsse geri döndüklerinde, hava, su, yiyecek ve zararlı radyasyondan korunmak için kalkanlara sahip bir eve ihtiyaçları olacak. Apollo aracının ince tabakası astronotları yeterince uzun süre koruyamıyordu. Ayrıca gelecekte, görevlerini tamamlamak için, daha büyük enerji sistemleri, yaşam destek üniteleri, yaşanacak ve çalışacak yerlere ihtiyaç duyulacak.
EDTP, şişirilebilir yaşam alanı ve onu Ay yüzeyinden koruyacak teknikler üzerine çalışıyor. İçerdekileri radyasyondan iyi koruyabilmesi için alanın etrafının regolit ile kaplanması düşünülüyor.
Aslında tüm bu planlanan donanımı başka bir hedef için de düşünüyorlar: MARS
Kaynak: Science@NASA
Yeni Bir Kuyrukluyıldız: Yi-SWAN
Redoubt Tekrar Patladı
23 Mart’ta patlayan Alaska’daki Redoubt yanardağı tekrar patladı. Patlamanın etkisiyle püskürtülen su buharı ve sülfür gazı en az 15000 metre yükseğe ulaştı. Geçen sefer, Ağustos ayında patlayan Kasatochi yanardağı patladığında açığa çıkan toz ve sülfürdioksit gazı (SO2) çok güzel günbatımlarına neden olmuştu. Eğer pembe günbatımlarını kaçırdıysanız, bu sizin için iyi bir fırsat. Güncel bilgiler için sitemizi takip edin.
100 Saat Gökbilim
2009 Dünya Gökbilim Yılı çerçevesinde düzenlenen etkinliklerden bir tanesi de 100 saat gökbilim etkinliğidir. Etkinlik 2-5 Nisan tarihlerinde olup amacı Dünya çapında aralıksız 100 saat gözlem yapılarak gökyüzünün güzelliklerini halka ulaştırmaktır. Biz de ODTÜ-AAT olarak bu etkinlikte yerimizi aldık. Cuma günü saat 20:00’da ODTÜ Fizik bölümü otoparkında ve Cumartesi günü saat 20:00’de Ankamall alışveriş merkezinde gözlem araçlarımızı halka açacağız. Gözlemlerimiz katılmak isteyen herkese açıktır.
Olağanüstü Patlama
Güneş’i sürekli görüntüleyen SOHO uydusu Güneş’te olağanüstü bir patlama görüntüledi. Bilimadamları patlamanın çok büyük olduğunu ve Dünya’mızı çok olumsuz etkileyeceğini söylüyorlar. |
Güneş uzun süredir sakinliğini koruyordu fakat sessiziliğini bozması çok sert oldu. Patlamanın etkisiyle yola çıkan plazma kütlesi 2 gün içinde Dünya’mıza ulaşacak. Bir çok yerde elektrik kesintisinin olması ve Türkiye gibi alçak enlemlerde dahi kutup ışıkları görülmesi bekleniyor. Ayrıntılı bilgi için tıklayın . |