gokyuzu.org

Theia’yı Arayan STEREO Araçları

NASA’nın ikiz STEREO (Solar Terrestrial Relations Observatory – Güneş Dünya İlişkileri Uydusu) uzay araçları, bir zamanlar Dünya’ya çok da uzak olmayan Güneş merkezli bir yörüngede dolanan eski bir gezegeni bulmak için uzayın gizemli bir kısmına giriş yaptılar. Eğer bu bölgede bir şey bulunabilirse büyük bir bilmece de çözülmüş olacak: Ay’ın kaynağı.

“Gezegenin ismi Theia” diyor Goddard Uzay Uçuş Merkezi  (Goddard Space Flight Center) STEREO proje görevlisi Mike Kaiser. “Bu sadece kuramsal bir dünya. Biz şu ana kadar bu gezegeni gözlemleyemedik ama bazı araştırmacılar 4.5 milyar yıl önce bu gezegenin Dünya ile çarpışıp Ay’ı oluşturduğunu düşünüyor.”

‘Theia Kuramı’, Princeton kuramcılarından Edward Belbruno ve Richard Gott’un parlak bir fikri. Bu fikrin çıkışı ise popüler Büyük Çarpışma Teorisi (Great Impact Theory). Çoğu gökbilimci, Güneş Sistemi’nin oluşumu sırasında Dünya ile çarpışan Mars büyüklüğündeki daha tam gezegen olamamış gök cisminin olduğuna inanıyor. Bu çarpışmadan oluşan enkaz, ki bu enkaz her iki gök cisminden de madde taşıyor, Dünya etrafında dönmeye başlıyor ve Ay’ı oluşturuyor. Bu senaryo, Ay’ın çekirdeğinin büyüklüğünü, yoğunluğunu ve Ay taşlarının izotopik birleşimini inceleyen ay jeolojisinin çoğu görüşünü destekler nitelikte.

Bu iyi bir kuram ama gene de akılları karıştıran bir soru daha var: Bu tam oluşamamış gezegen nereden geldi?

Belbruno ve Gott, bu gezegenin bir Güneş – Dünya Lagrange noktalarından geldiğini düşünüyor.

Dünya – Güneş Lagrange noktalarında Güneş ve Dünya çekim kuvvetleri birleşerek bir nevi yerçekimsel kuyu yaratır. Bu noktalarda daha fazla gök cismi bulunabilir. 18. yüzyılda matematikçi Josef Lagrange Güneş – Dünya sisteminde bu kuyu özelliğine sahip 5 nokta olduğunu belirtti: L1, L2, L3, L4 ve L5.

Güneş Sistemi gençken, bu noktalar gezeginimsiler, yani gezegeni oluşturan göktaşı büyüklüğünde kütleler tarafından istila edilmişti. Belbruno ve Gott, L4 ve L5 Lagrange noktalarında toplanan gezegenimsilerin Theia’yı oluşturduğunu düşünüyor.

“Eğer Theia, yeteri kadar maddenin birleşmesini sağlayan kuvvetlerin oluşabildiği L4 ve L5 noktalarında oluştuysa bilgisayar modellemelerine göre Theia Ay’ı üretebilecek kadar büyümüş olabilir” diyor Kaiser. “Daha sonra Venüs gibi yerçekimi artan gezegenlerin etkisiyle Dünya ile çarpışmış olabilir.”

Bu düşünceye göre Theia yok olmuş olmalı. Ama Theia’dan ayrılan bazı parçacıklar halen L4 ve L5’de duruyor olabilir.    

“STEREO araçları, uzayın bu bölgelerine girdiler. Burası da Theia’nın göktaşı büyüklüğündeki artıklarını incelemek için çok iyi bir yer.” diyor Kaiser. 

Bu artıklara ‘Theiasteroid’ deniyor.

Astronomlar Theiasteroidlare önceden teleskopla baktılar ama 1 km çaplı cisimler hariç hiç bir şey bulunamadı. STEREO araçları bu cisimleri çok daha yakından inceleyebilecek.

 “Araştırma aslında geçen ay başladı. İlk resimlere göre bir kaç bilinen göktaşı ve yeni bulunan Itagaki Kuyrukluyıldızı belirlendi ama Theiastereoidler’den bir iz yok.”

Kaiser sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Theiasteroid avlamak, STEREO uzay arçlarının birinci görevi değil. STEREO görevinin asıl amacı Güneş gözlemi. İki uzay aracı Güneş’e göre karşı tarafa geçince 3 boyutlu Güneş aktivitesini gözlemleyebileceğiz. Sadece L4 ve L5 alanlarından geçiyoruz.” 

“Hiç birşey bulanamayabilir. Ama bir çok göktaşı keşfedilirse bu göktaşlarını analiz eden bir görev düşünülebilir. Eğer göktaşlarının Dünya ve Ay yapısında olduğu bulunursa, Belbruno ve Gott’un iddiası güçlenir.”

Lagrange noktaları 50 milyon km genişliğinde alanlar olduğundan araştırma aylarca sürecek. Şu anda bu alanın dış yüzeyinde yer alan araçların iç tarafa ulaşması ise 2009 yılının Eylül veya Ekim aylarını bulacak.

Bu görevde kamuoyundan da yardım bekleniyor. STEREO araçlarından gönderilen fotoğraflarda eğer yıldızlara göre hareket eden bir ışık kaynağı görünürse bir Theiasteroid bulunmuş olabilir.

İlgili Bağlantılar:

Kaynak: Science@NASA

Gagarin Efsanesi

İnsanoğlunun uzaya çıkışının üzerinden tam 48 yıl geçti. Rus kozmonotu Yuri Gagarin, 12 Nisan 1961‘de uzaya çıkan ilk insan olma onuruna ulaşmıştı.

Rusya ve bütün Dünya, Yuri Gagarin’in bundan 48 yıl önce uzaya gitmesini kutlamalarla anıyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve uzay çalışmalarındaki gerilemeye rağmen, uzaya giden ilk insan Gagarin’in başarısı Rus halkının anılarında yaşıyor. Bu olağanüstü adımın üzerinden bunca zaman geçtikten sonra Rusya’da ‘Gagarin kültü’ yeniden doğuyor. Gençler arasında Gagarin modası yayılıyor.

1961’de Gagarin uzaya çıkarken 7 yaşında olan ve o günü dün gibi hatırladığını söyleyen kozmonot Pavel Vinogradov şöyle konuşuyor: “Gagarin’in uzaya çıkışı tam bir çılgınlıktı o zamanlar. İnsanlar o gece uyuyamamıştı.” 4 yıl önce Rus uzay istasyonu MİR’e giden Vinogradov, “Gagarin benim gözümde ilahtı. O zamanlar, onun başarısını tekrarlayabileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. 1968’de öldüğünü duyduğumda, çok yakınımı yitirmiş gibi üzüldüğümü anımsıyorum” diye konuştu.

Gagarin’in uzaya gittiğinin açıklanması, bütün ülkede olağanüstü sevinç ve heyecan dalgası yaratmış, herkes bu olayla gururlanmıştı. Birçok film ve şarkı Gagarin’e adanmış, başkent Moskova’da devasa bir Gagarin anıtı yapılmıştı. Uzay adamının resimleri bütün gazete bayilerini süslüyor, şoförler onun resimlerini araçlarının camlarına yapıştırıyordu. Bütün Rus çocukları kozmonot olmayı düşlüyordu. 

Sovyet rejiminin yıkılması ve eski yönetimin adamlarının gözden düşmesine rağmen, “yıldızlara değen” adamın anısı unutulmadı. İlk tarihsel uçuşun üzerinden 48 yıl geçmesine karşın, Gagarin kültü bugünkü Rus toplumunda yeniden canlanıyor.

Birçok rock ya da tekno müzik grubu, Gagarin ile ondan önce uzaya gönderilen hayvanlar için şarkılar söylüyor. Elektronik müzik yapan bir grup, Gagarin’in sesini müziklerinde kullanıyor.

      
ÖLÜMÜ HALA SIR

Gagarin, uzaya gittikten 7 yıl sonra gizemli bir uçak kazasında öldü. 27 Mart 1968’de ünlü kozmonotun eğitim uçuşu sırasında öldüğü kaza, aradan bunca yıl geçmesine rağmen aydınlatılamadı. Moskova yakınlarında meydana gelen kazayı soruşturmakla görevlendirilen komisyon, KGB komplosundan uzaylılara kadar bütün olasılıkları değerlendirdi, ancak kazayı aydınlatamadı.

Soruşturma komisyonu kazayı açıklayacak kanıt bulamadı ve “Gagarin’in Mig-25 tipi jetiyle bir hava balonuna çarpmış olabileceği”ne hükmetti.

Ay Teknolojisi

Apollo programı sırasında Ay’a inen Ay Gezinti Modülü (Lunar Excursion Module)’nü kontrol eden bilgisayar sadece 4 KB RAM’e ve 74 KB sabit sürücüye sahipti. Astronotların giydiği uzay giysisi ise alüminyum folyonun sadece 2 katı kalınlıktaydı.

 Apollo 12 astronotu Alan Bean Ay’da, 1969. Telif Hakkı: Charles Conrad, Apollo 12, NASA

Apollo için bu teknoloji yeterliydi ama 2020 yılında Ay’a insan göndermeyi planlayan NASA donanımını geliştirmek zorunda.

Astronotlar, Ay yüzeyinde aylarca kalıp, keşfetme işini biraz daha ileri götürmek istedikleri için bazı yeniliklerin yapılması gerekiyor: Yardımcı robotlar, kamyon büyüklüğündeki Ay araçları, şişirilebilir yaşam alanları gibi. NASA’nın Keşfetme Teknolojisini Geliştirme Programı (Exploration Technology Development Program – ETDP) yöneticisi Frank Peri şöyle diyor: “Eğer Ay yüzeyinde uzun süre kalacaksak Ay şartlarına dayanıklı araçlar geliştirmek zorundayız.” Apollo döneminde robot yardımcılar sadece bilim kurgu dünyasında gerçekti. Eğer astronotlar ağır bir aleti taşımak isteselerdi, bunu kendilerinin yapması gerekirdi. Eğer bir krateri incelemek isterlerse, ilk gözlem için bir robot gönderemiyorlardı. ETDP yarı otomatik robotlar tasarlayarak astronotlara yardım etmeyi planlıyor.  Örümceğe benzer, 6 bacaklı ATHLETE adı verilen robot, ağır yükler için astronotlara yardım edecek. “Bir nevi kamyon, eşyaları koyuyorsunuz, istediğiniz yere götürüyorsunuz.” diyor Frank Peri. NASA Jet Motorları Geliştirme Laboratuarı (Jet Propulsion Laboratory) tarafından yapılan prototipin her bacağında tekerlek var. Böylece kaldırılacak eşyanın altına girebilir ve istenilen yere götürebilir. Üstelik bir ya da birden fazla bacağın yerine matkap gibi yararlı aletler de takılabiliyor.
ATHLETE
ATHLETE
ATHLETE, ETDP tarafından geliştirilen daha küçük robotlarla birlikte, astronotların sesleri ve jestleri hakkında bilgi toplayabilecek kadar merkezi işlem birimine sahip olacak. Aynı zamanda uzaktan kontrol de edilebilecek. Ama 4 KB RAM bu iş için yeterli değil. Astronotlar Ay yüzeyinde gezinti yapmak istediklerinde eski Apollo aracından daha iyi bir araca ihtiyaçları olacak. “Eğer bir videoda astronotların Ay yüzeyinde Apollo aracıyla gittiğini görmüşseniz muhtemelen yolculuğun ne kadar zor olduğunu tahmin etmişsinizdir.” diye yorumluyor Peri. Eğer bu araç bir bebek arabasına benzetilirse, yeni araç bir arazi aracı olacaktır. Araç, uzun gezintilerde astronotların uyuyabilmesi bir yere sahip olacak ve kabarcık biçimindeki pencereden astronotların Ay yüzeyine inmeden araştırma yapabilmelerini sağlayacak. Dışarı çıkılmak istenildiğinde ise uzay giysileri direk kabine bağlı olduğu için giymek çok kolay olacaktır. Ayrıca bu yeni uzay giysileri, Ay tozuna Apollo’da kullanılanlardan çok daha dayanıklı. Peri’nin bu konu hakkındaki düşüncesi şöyle: “Apollo elbiseleri üç gün içinde değersiz birer çöp oluyordu. Ama bu yeni giysiler sert koşullarda aylarca ve hatta yıllarca dayanabilecek.”

Astronotlar, üsse geri döndüklerinde, hava, su, yiyecek ve zararlı radyasyondan korunmak için kalkanlara sahip bir eve ihtiyaçları olacak. Apollo aracının ince tabakası astronotları yeterince uzun süre koruyamıyordu. Ayrıca gelecekte, görevlerini tamamlamak için, daha büyük enerji sistemleri, yaşam destek üniteleri, yaşanacak ve çalışacak yerlere ihtiyaç duyulacak.

EDTP, şişirilebilir yaşam alanı ve onu Ay yüzeyinden koruyacak teknikler üzerine çalışıyor. İçerdekileri radyasyondan iyi koruyabilmesi için alanın etrafının regolit ile kaplanması düşünülüyor. 

Aslında tüm bu planlanan donanımı başka bir hedef için de düşünüyorlar: MARS

Kaynak: Science@NASA  

Yeni Bir Kuyrukluyıldız: Yi-SWAN

Yeni bir kutupsal kuyrukluyıldız bulundu. Kuyrukluyıldız Yi-Swan 8. kadirden ve küçük teleskoplarla gözlenebilmesi mümkün. Fakat Ay ışığı nedeniyle ay sonuna kadar gözlenmesi bir hayli zor olacak. Kuyrukluyıldız şu an Kraliçe takımyıldızında ve Kahraman’a doğru hareket ediyor ve cumartesi gecesi Şedar’ın(alfa Cassiopeiea) 0.4 derece güneyinden geçecek böylece ikisi birlikte teleskobun görüş alanına girmiş olacaklar. Yi-Swan, 23-24 Nisan’da da İkiz Küme’nin 1.2o güneyinden geçecek.
Sample Image      
                   Telif Hakkı:  Ernesto Guido, Giovanni Sostero, ve Paul Camilleri
Kuyrukluyıldızı ilk bulan kişi, Koreli amatör gökbilimci Dae-am Yi. Kendisi 26 Mart’ta Canon 50d ve 90mm’Lik lens kullanarak keşfetmiş. Rob Matson da kuyrukluyıldızı bağımsız olarak 4 Nisan’da SOHO’Nun SWAN fotoğraflarından  keşfetmiş. Bu yüzden kuyrukluyıldızın adı Yi-SWAN (C/2009 F6) konulmuş. SKY&TELESCOPE

Redoubt Tekrar Patladı

23 Mart’ta patlayan Alaska’daki Redoubt yanardağı tekrar patladı. Patlamanın etkisiyle püskürtülen su buharı ve sülfür gazı en az 15000 metre yükseğe ulaştı. Geçen sefer, Ağustos ayında patlayan Kasatochi yanardağı patladığında açığa çıkan toz ve sülfürdioksit gazı (SO2) çok güzel günbatımlarına neden olmuştu. Eğer pembe günbatımlarını kaçırdıysanız, bu sizin için iyi bir fırsat. Güncel bilgiler için sitemizi takip edin.

A pumpkin in front of a lake

AI-generated content may be incorrect. 

100 Saat Gökbilim

2009 Dünya Gökbilim Yılı çerçevesinde düzenlenen etkinliklerden bir tanesi de 100 saat gökbilim etkinliğidir. Etkinlik 2-5 Nisan tarihlerinde olup amacı Dünya çapında aralıksız 100 saat gözlem yapılarak gökyüzünün güzelliklerini halka ulaştırmaktır. Biz de ODTÜ-AAT olarak bu etkinlikte yerimizi aldık. Cuma günü saat 20:00’da ODTÜ Fizik bölümü otoparkında ve Cumartesi günü saat 20:00’de Ankamall alışveriş merkezinde gözlem araçlarımızı halka açacağız. Gözlemlerimiz katılmak isteyen herkese açıktır.

Olağanüstü Patlama

Güneş’i sürekli görüntüleyen SOHO uydusu Güneş’te olağanüstü bir patlama görüntüledi. Bilimadamları patlamanın çok büyük olduğunu ve Dünya’mızı çok olumsuz etkileyeceğini söylüyorlar.
Sample Image
Güneş uzun süredir sakinliğini koruyordu fakat sessiziliğini bozması çok sert oldu. Patlamanın etkisiyle yola çıkan plazma kütlesi 2 gün içinde Dünya’mıza ulaşacak. Bir çok yerde elektrik kesintisinin olması ve Türkiye gibi alçak enlemlerde dahi kutup ışıkları görülmesi bekleniyor. Ayrıntılı bilgi için tıklayın .

Discovery Eve Döndü

Discovery uzay mekiği 13 gün süren görevinin ardından Cumartesi günü TSİ 21:14’te Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ne başırılı bir iniş yaptı. Görevi sırasında Discovery, Uluslararası Uzay İstasyonu’na iki büyük güneş paneli yerleştirdi.

Öte yandan Rusların Soyuz TMA-14 aracı Cumartesi günü TSİ 15:05’te UUİ’ye kenetlendi. UUİ ve Soyuz TMA-14 gökyüzünde birlikte hareket ediyorlar. Bu hafta içinde UUİ’nin geçişleri oldukça parlak.

Venüs Artık Sabah Yıldızı

Venüs bugün sabah gökyüzüne geçti. Gezegeni gözlemlemek için artık sabah Güneş doğmadan önce sabah gökyüzüne bakmanız gerekiyor. Venüs’ü gözlemlemek şu an için odukça zor çünkü Güneş’e çok yakın. Fakat önümüzdeki hafta içinde gezegen hızla yükselmeye başlayacak. Halk arasında “Çoban Yıldızı” olarak da bilinen Venüs gezegeni Güneş ve Ay’dan sonra gökyüzünde yer alan en parlak doğal nesnedir. Öyleki  parlaklığı en parlak yıldız olan Sirius’tan (Akyıldız) 20 kat daha fazladır. Venüs’e küçük bir teleskopla bakarak gezegenin hilal şeklini gözlemleyebilirsiniz.

Mars Araçlarının Yeni Görevi

Ocak 2004’te NASA, Spirit ve Opportunity adında ikiz robotları Mars’a göndermişti. İkizler, 3 aylık görevleri sırasında su ve olası yaşamı araştırdı. Ama bu dinamik ikili, aradan 5 yıl geçmesine rağmen araştırma işini başarıyla ilerleterek Mars’ı keşfetmeye başladı. Active Image   Opportunity Uzay Aracı Telif Hakkı: NASA/APOD Mars Araştırmaları Araç Görevi (Mars Exploration Rover Mission) baş araştırmacısı Steve Squyres şöyle diyor: “Spirit ve Opportunity, bize yeni bir alanın gelişmesinde yardımcı oldular: Robotik Alan Bilimi (Robotic Field Science). Onlar bize mühendis ve bilimadamlarından oluşan bir takımın uzak bir gezegendeki robot araçların yürütülmesi için nasıl organize olmaları gerektiğini öğrettiler.
5 yılda araçlardan alınan bilgiler, geçmişte Mars’ın su anki kadar kuru ve soğuk olmadığını gösteriyor. Yani bir zamanlar, Mars’ta bir yaşam formu oluşmuş olabilir. Mars Keşfetme Görevi (Mars Exploration Mission) takım üyeleri, milyarlarca kilometre uzaklıktaki araçların manevraları sırasında oluşabilecek tehlikeleri öğrenmiş bulunuyorlar. “Şu ana kadar kum tepelerini ve taşları nasıl aşacağımızı ve en önemlisi onlardan nasıl kaçınmamız gerektiğini öğrendik. 5 yılımızı yeni ve daha gelişmiş haritalar çizerek ve görevler için yazılım yazarak harcadık. Bütün bunlar, gelecekte uzaya gönderilecek araçlara yardımcı olacak.” diyor Squyres. İkizlerin çalışmaya devam edeceğini düşünen umutlu planlamacılar, gelecek görevleri planlamaya başladılar bile. Ama gene de onlar da uzay araçlarının onları yarı yolda bırakabileceğini biliyorlar. Zaten iki robotta da hasar var. 2006 yılında Spirit, tekerini sıkıştırdıktan sonra sadece arkaya doğru gidebilirken Opportunity de bir elektrik kablosunun kopması yüzünden robot kolunu kısıtlı bir şekilde kullanabiliyor. İkizlere planlanan program şu: Squyres’e göre ‘şanslı araç’ Opportunity şu anda bulunduğu Endeavor Krateri’nin (20 km çapında, 100 lerce metre derinliğinde) dipine inmeye çalışacak.  “5 yıllık yaşlı aracımızı şu ana kadar ilerlediği mesafe kadar daha yürütmek zorundayız. Dipe varmamız yaklaşık 2 yılımızı alacak. (Normal bir günde Opportunity 100 metre ilerleyebiliyor) Kraterde ne kadar derine inilirse Mars’ın tarihi hakkında o kadar çok şey öğrenilir” diyor Squyres. Active Image   Opportunity’nin tekerlek izleri Telif Hakkı: NASA Baş araştırmacı vekili Ray Arvidson bu konuya çok özen gösteriyor: “Endeavor çok ilgi çekici bir hedef. Çünkü, Endeavor Krateri, Opportunity’nin ulaşmış olduğu diğer kraterlerden farklı yapıda taş tiplerine sahip. Kayalar, milyarlarca yıl önce Mars’ın yüzeyinde asit göllerinin olduğunun kanıtı.” “Spirit bizim için yürütmesi zor bir araç. Bulunduğu yerde fazla rüzgar olmadığı için güneş panellerinin üstündeki toz kalkmıyor ve araç Güneş’ten çok fazla yararlanamıyor. Ayrıca Spirit’in arazisindeki taşlar ve gevşek kum, Spirit’i çok zorluyor. Tabi ki her şeyden önce Spirit’i arka arka sürmek zorundayız.” diyor Squyres. “Ama Spirit’in indiği arazinin ufak bir bölgesinde çok büyük bir jeolojik çeşitlilik var.”
Spirit, 250 metre mesafedeki ‘Von Braun’ adındaki düz bir kayaya doğru yavaş yavaş yol alıyor. Ama bu yolculuk bir kaç ay sürecek. Sonrasında ise 30 metre çapındaki volkanik bir kratere ulaşmaya çalışacak. (Bu tip bir yerde hidrotermal aktivite olabileceği düşünülüyor)  “Spirit, su yüklü bir volkanik patlamadan çıkan kayayı inceleyebilecek donanıma sahip. Bu tür arazilerde yaşam oluşmuş olabilir.” “Spirit’in kışı geçirdiği ‘Home Plate’ adındaki düzlük, erozyona uğramış bir yapı olduğundan orada bulunan jeolojik katmanları görebileceğiz. ‘Von Braun’ ve komşusu ‘Goddard’ yapılarının da aynı yapıda olduğuna inanıyoruz” Mars Araştırma Takımı, robotların sorunlara rağmen bütün bu hedeflere ulaşacağını düşünüyor. Kaynak: science.nasa.gov