gokyuzu.org

Lovejoy Kuyruklu Yıldızı (C/2007 E2)

Avustralya’nın Brisbane kentinin Thorlands banliyosunda oturan Terry Lovejoy, 15 Mart 2007 günü fotoğraf makinesi ile gökyüzünü incelerken KY olduğunu sandığı bir cisim gördü ve fotoğrafını çekti. Bu fotoğraf 90 saniyelik 16 pozdan oluşuyordu. Terry pek emin olmadığı için Yeni Zelanda’da yine amatör bir gökyüzü fotoğrafçısı olan John Drummond’a keşfini anlattı ve ondan yardım istedi. Çünkü onun kişisel bir gözlemevi (Possum observatory) dolayısıyla teleskobu vardı. Drummond 16 Mart gecesi koordinatları bildirilen bölgenin fotoğrafını çektiğinde bunun gerçekten bir KY olduğu anlaşıldı. Hemen ABD Cambridge’de bulunan Uluslararası Astronomi Birliğinin merkezine (Central Bureau for Astronomical Telegrams, CBAT) bilgiler gönderildi ve yeni KY’ın resmi adı “C/2007 E2” olarak tescil edildi.

Lovejoy KY’ının gökyüzünde ilginç bir yörüngesi var. Bu yörünge tutulma düzlemi dediğimiz Dünya’nın yörünge düzlemine dik durumda. Dolayısıyla bulunduğu günlerde Güneş sistemine alttan yaklaşmaktaydı ve güney yarımküreden kuzeye yarıküreye doğru yol alıyordu.. 27 Mart günü enberi noktasından geçti, yani Güneş’e en yakın konumuna ulaştı. Enberi noktasında Güneş’e olan uzaklığı 163 milyon km oldu. Nisan’ın ikinci haftasından itibaren kuzey yarımküreden sabah tan aydınlığında gözlenmeye başlanacak ama bir KY en parlak haline enberi noktasında ulaşır, daha sonra gittikçe görünümü sönükleşir. Fakat Dünya’dan bakan bir gözlemci için KY’ın parlak görünmesi sadece bünyesel parlaklığına değil Dünya’ya yakın olmasına da bağlıdır. Lovejoy KY’ı bünyesel olarak gittikçe sönükleşiyor olmasına karşın bize yaklaştığı için onu gittikçe parlak göreceğiz.

Şu anda Oğlak ve yay takımyıldızları arasında olan Lovejoy, 20-25 Nisan tarihlerinde Samanyolunu geçecek ve Kartal takımyıldızına girecek. İşte bugünlerde de Dünya’ya en yakın konumda yani 66 milyon km uzakta olacak. Kesin bir tarih verilmemesinin nedeni KY’ın yörüngesi tam kesin olarak tahmin edilememesi. O gün Lovejoy en parlak halinde kendisine bize gösterecek ama yine de çıplak gözle görülmeyecek. Gözümüz ile en sönük gördüğümüz yıldız 6. kadir iken, Lovejoy bu yakın konumunda 7. kadirden görülecek. Sabah karşı saat 3’de tam tepemizden geçecek Lovejoy’u görmek istersek küçük bir dürbüne veya teleskoba gereksinmemiz var.

Alıntı: TUG  – Ethem Derman

Dünyanın Benzeri Gezegen

Gliese 581 A adlı yıldızın yörüngesinde bulunan Gliese 581 C nispeten düşük yer çekimi ivmesi ve 0-40 santigrat derece arasında değişen yüzey sıcaklığı ve dolayısıyla üzerinde sıvı halde su bulundurma olasılığıyla evrende yalnız olmadığımız konusunda umut veriyor.

Gliese 581 A

Yeni bir küresel yıldız kümesi bulundu

  FSR1735 Fotoğraf ESO‘dan alınmıştır.
  Küresel yıldız kümeleri aynı bulutta doğmuş ve birbirlerine kütle çekimi ile bağlı yıldız topluluklarıdır. Güneş Sisteminin de içinde olduğu Samanyolu galaksisinde günümüze kadar 150 adet küresel yıldız kümesi bulunmuştu. Bu sayı en son bulunan küresel küme ile 151 e çıkacak gibi görünüyor.

Yeni bulunan küresel küme yaklaşık olarak 30.000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Şimdiye kadar bulunamasının nedeni ise Samanyolunun merkezine çok yakın bir koumda olması ve normal teleskoplarla tespit edilemiyor olmasıydı. Avrupa Uzay Organizasyonunun yeni teleskopuyla yapılan kızılötesi gözlemlerle içinde 100.000 yıldız barındıran yeni küresel küme bulunmuş oldu.

19 Mart Parçalı Güneş Tutulması

2007 yılının ilk güneş tutulması 19 Mart Pazartesi günü gerçekleşecek. Parçalı tutulma Türkiye saatiyle gece 2:38:36 da başlayacak ve sabaha karşı 06:25:00 da sona erecek. Tutulma Türkiye’de gece saatine denk geldiğinden izlenemeyecek. Doğu Asya, Japonya, Kore, Hindistan, Çin ve Alaska ise tutulmanın gözlenebileceği şanslı yerler. Bir sonraki Güneş tutulması ise 28 Ağustos’ta izenebilecek.

Seminer “KIZIL GEZEGEN MARS”

Bu hafta yeni bir seminerle daha karşınızdaydık: “Kızıl Gezegen Mars”… Bu seminerde; belki de gelecekte insanoğlunun yeni evi olacak Mars’ı tanıdık. Gönderilen insansız uzay araçlarının çalışmalarından bahsettik.

Seminer “EVRENIN ZAMANI”

Bu Haftaki Seminer

“EVRENIN ZAMANI”

08 Mart 2007 – Saat 18:03:45

Bu seminerde kozmoloji ile ilgili yazılmış kitaplardan izlenimler sunduk. Zaman kavramından söz açıp, evrenin geçmişinden, geleceğinden ve bizi bekleyen muhtemel sonlardan bahsettik. Seminer başlangıcı “ilk üç dakika” kitabına atfen 18:03:45 ti, bir sonraki seminer “KIZIL GEZEGEN MARS”… her perşembe saat 18:00 de yeni bir gök bilim sohbetiyle karşınızdayız. 

3 Mart 2007 Ay Tutulmasının Ardından

3 Mart 2007 sabahı topluluğumuz üyeleri için tam bir hayal kırıklığıydı. Haftalardır açık olan hava tam ay tutulması günü kapanmıştı. Fakat korkulan olmadı ve kristal berraklığında bir hava eşliğinde tutulmayı beklemeye başladık. Tam tutulma esnasında biraz bulut olsa da keyifli bir geceydi.

BM Asteroidlerle Savaşacak

Apophis adlı asteroid, 13 Nisan 2036’da Dünya’nın çok yakınından geçecek ve yeryüzüne çarpma olasılığı bulunuyor
Astronomlar ve kozmonotlar, dünyanın asteroidlerden korunması görevini, Birleşmiş Milletler’in üstlenmesi için bir karar tasarısı hazırlamayı planlıyor.

Birleşmiş Milletler, savaşlar, kuraklık, kıtlık ve hastalıklara karşı mücadele veriyor. Ancak uluslararası örgütün yakında çok farklı ve alışılmadık bir görevi daha olabilir. Dünyayı, yeryüzüne çarpabilecek asteroidlerden korumak.

 

Eski astronot ve kozmonotlardan oluşan bir grup, en az bir asteroidin dünyaya doğru ilerlemekte olduğuna ve 2036’da yeryüzüne çarpması ihtimali bulunduğuna dikkat çekiyor; şimdiden, bu ve diğer asteriodlerdan korunmak için stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Uzay Kaşifleri Derneği üyeleri de, önümüzdeki iki yılda, yetkililer, diplomatlar, astronomlarla ve mühendislerin katılacağı bir seri toplantı organize edecek. Amaç bu toplantılardan, sözkonusu asteriod tehlikesine karşı önlem alacak bir karar tasarısı hazırlamak. Hazırlanacak tasarı 2009 yılında onaylanmak üzere BM’ye sunulacak.

ABD Kongresi de Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’dan, dünyayı tehdit edecek asteroidları yakından takip etmesini istedi. NASA, halihazırda dünyaya çarpabilecek 127 asteriodi izliyor.

Apophis adlı asteriod, 13 Nisan 2036’da dünyanın çok yakınından geçecek. Sözkonusu asteroidin dünyaya çarpması riskinin 45 binde bir olduğunu belirten astronomlara göre, böyle bir durumda İngiltere büyüklüğünde bir alan, dünya haritasından silinebilir.

Kaynak: NTVMSNBC 

Özel Görelilik Teoremi

Bilindiği gibi Einstein’ın görelilik(izafiyet) teoremi ışık hızının evrende hiçbir şekilde aşılamayacağını söyler. Bu nedenle yakın yıldızları bile görme umutlarımız büyük engellerle karşılaşıyor demektir. Bize en yakın yıldızın yaklaşık 4 ışık yılı uzaklıkta olduğunu biliyoruz. Işık hızında hareket eden bir araca sahip olsak bile böyle bir yıldızın yakınına gidip gelmemiz 8 yıl kadar sürecektir. Halihazırdaki teknolojinin bu yüksek hıza ulaşma konusunda çok yetersiz olduğunu düşünürsek evrendeki komşumuza yapabileceğimiz bir ziyaret için bile uzun yıllara ihtiyacımız var demektir.

    Einstein’ın teoremine rağmen, bir çok kişi ışık hızının aşılabileceğini düşünmekte ve bunun üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Üstelik bugüne kadar bir şeylerin ışıktan hızlı gittiği bazı olaylar öne sürülmüş ve bunlar fiziksel olarak deneylerle de saptanmıştır.  Ancak bu deneylerdeki detaylı analizler sonunda bunların hiçbirisinin görelilik kuramına aykırı olmadığı ve olamayacağı saptanmış.

    Işık hızının geçilemezliğini şu şekilde gösterebiliriz: Bir uzay gemisiyle uzak yıldızlardan birine bir sehayat planladığımızı varsayalım. Gemimizin hızının ışık hızını geçip geçemeyeceğini  merak ediyoruz elbette. Buradaki olay, duran bir cismi hızlandırıp ışık hızını geçirmeye çalışmaktır. Uzay gemimizn motoru itme sağlarken aslında araca enerji kazandırmaktadır. Hareketten kaynaklanan bu enerjiye kinetik enerji diyoruz. Einstein’ın ünlü enerji-kütle bağıntısı yasasını gözönünde bulunduracak olursak (E=m*c2) enerjisi, yani hızı artan cismin kütlesinde de bir artış meydana gelecektir. Formüldeki “c” ışık hızı her zaman sabit olduğu için enerjinin artmasına karşılık kütlenin de artması zorunluluğu bulunduğu gayet açık görülmektedir. Fakat formülde, ışık hızının büyüklük bakımından enerji ve kütleye göre çok daha fazla baskın olması, düşük hızlarda çok büyük bir değişiklik gözlenmediği anlamına gelir. Bu durumda, kütledeki artış düşük hızlarda (relativistik olmayan hızlarda) ihmal edilebilir. Fakat ışık hızına yakın hızlarda (relativistik hızlarda) kütledeki artış ihmal edilemeyecek ölçüde belirginleşir. Öyle ki, ışık hızına ulaştığımızda maddenin enerjisi ve dolayısıyla kütlesi sonsuz olur. Görebildiğimiz evdende bile bütün bildiğimiz enerjilerin sonlu miktarda olduğunu düşünürsek, sonsuz miktarda enerjiden bahsetmek imkansızdır. Dolayısıyla Einstein’ın ünlü formülüne göre her şey ışık hızından yavaş hareket etmek zorundadır. Bir cismin durma konumunda başlayıp ışık hızına eşit ya da daha fazla hıza ulaşma imkanı yoktur. 

    Einstein’ın teoremi karşılaşacağımız her duruma açıklık getiremiyor ne yazık ki. Burada dikkat edilmesi gereken şey cisimlerin durağan bir halden başlayıp kademeli olarak hızlanması. Kademeli hızlanma halinde ışık hızına ulaşmak imkansız. Fakat Kademesiz olarak, yani ani bir hızlanmayla ışık hızının üzerine çıkılıp çıkılamayacağı hala bir tartışma konusu. Teorik olarak hesaplanmış fakat varlığı deneysel olarak ispatlanamamış yüksek enerjili egzotik parçacıklardan biri olan takyonların hızının ışık hızından büyük olması gerektiği öne sürülmüş. Eğer bu deneysel olarak da ispatlanırsa anlık hız artışıyla ışık hızının geçilebileceği ispatlanmış olur. Fakat henüz böyle bir ispat yok.

    Einstein’ın bu gibi durunları açıklamak için kullandırı bir başka düşüncesi nedensellik ilkesi olarak bilinmektedir. Nedensellik ilkesi ile ilgili detayları önümüzdeki yazılarda açıklamaya çalışacağız.

Kaynak: Turgut, Sadi; ODTÜ Fizik Bölümü. Bilim ve Teknik Dergisi

http://www.biltek.tubitak.gov.tr