gokyuzu.org

Perklorat Mars’ta Yaşam Olasılığını Etkiler mi?

NASA’nın Phoenix Mars aracı Mars toprağında kimyasal olarak çabuk tepkime veren bir madde keşfetti. Bu madde daha önce var olduğuna inanılan  Mars’taki yaşam olasılığını azaltabilir.           Sky&TelescopeActive Image 
NASA
  NASA’nın Phoenix Mars aracı Mars toprağında kimyasal olarak çabuk tepkime veren bir madde keşfetti. Bu madde daha önce var olduğuna inanılan  Mars’taki yaşam olasılığını azaltabilir Bilim adamları geçenlerde Mars’ın kuzey kutbundaki toprağın Dünya’daki asparagus yeşil fasulye ve şalgam gibi bahçe bitkilerinin yetiştiği türden olduğunu bildirmişlerdi fakat ikinci laboratuar testinin ön sonuçlarında çabuk oksitlenen bir madde olan perklorat bulundu ki bu karmakarışık bir çevre yaratabilir. İlk testler “Dünya bezeri toprak olduğunu gösterdi. Daha sonraki testler ise toprak kimyasının Dünya benzeri olmayan maddeler içerdiğini açığa çıkardı,” diyor Arizona Üniversitesinden Peter Smith. Dünya’da, perklorat doğal ve insan yapımı olarak bulunuyor, bazen toprakta ve sualtında da görülüyor. Bu madde katı roket yakıtlarının başlıca bileşenini oluşturuyor ve havaifişekler ve diğer patlayıcılarda da bulunabiliyor. Perklorat’ın Mars’ta nasıl oluştuğu ve ne miktarda bulunduğu henüz bir açıklığa kavuşmadı. NASA maddenin fırlatma öncesi kirlilikle birlikte oraya gidip gitmediğini araştırıyor. Phoenix, düzeltici roketleri çalıştırmak ve kızıl gezegene inmek için hidrazin denen başka bir madde kullanmıştı. Phoenix perklorat tuzunu kimyasal bir deneyim sayesinde tespit etti. Araç Dünya’dan getirdiği suyu çay bardağı boyutundaki deney şişesinde tuzla karıştırdı ve biraz çalkaladı. Deney şişesinin içerisindeki iki düzine algılayıcı toprağın pH’ını ve içerdiği mineralleri  tespit etti. İlk test toprağın birazcık alkalin olduğunu gösterdi. Toprağın içerdiği magnezyum, sodyum, potasyum ve klorit gibi maddeler yaşam için zorunludur. İkinci test ise yüksek reaktiflik özelliği taşıyan perkloratı buldu. Bilim adamları sonuçlarını onaylamayı istiyorlar çünkü Phoenix’in fırınlama ve koklama özelliğine sahip başka bir aygıtı perklorata dair hiçbir ize rastlamadı. Brown Üniversitesi’nde jeolog olarak görev yapan John Mustard –kendisinin görevde hiçbir rolü yok- Mars toprağının yaşamı destekleyecek potansiyelinin olup olmadığıyla ilgili yargıların, tüm verilerin ulaşmasına kadar ertelenmesi gerektiğini söylüyor. Fakat ilk bakışta, “reaktif bir madde. Genelde yaşam için göz önünde tutulduğu söylenen bir madde değildir,” diyor Mustard. En son toprak incelemeleri NASA’nın üç aylık Phoenix görevini beş hafta daha uzatmasından hemen sonra gelmişti. Üç ayaklı araç Mars’a indiğinden beri, başta Mars’ın kuzey bölgesinde su bulunduğunu onaylamasıyla birlikte bilim adamlarını çok etkilemişti. Aracın ana görevi iniş bölgesinin, yaşamın gelişmesi için uygun olup olmadığı hakkında araştırma yapmak

Karanlık Enerjinin Maskesini Düşürmek

 Gökbilimciler evrenin ivmeyle genişlemesini sağlayan karanlık enerjiyi bulma yolunda muhteşem bir adım daha attı. Havai Üniversitesi’nden bir grup bilim adamı karanlık enerjinin evrenin en büyük yapılarını doğrudan nasıl etkilediklerini gözlemledi. Eğer onaylanırsa bu keşif, kendilerini 10 yılı aşkın zamandır çileden çıkartan bir fenomene daha yakın hale getirecek.         SCIENCEActive Image 
 Gökbilimciler karanlık enerjinin kanıtını süperkümelerde olduğu kadar (kırmızı çemberler) süpeboşluklarda  (mavi çemberler) da buldu. Telif hakkı: B. Granett/M. Neyrinck/I. Szapudi
    Gökbilimciler evrenin ivmeyle genişlemesini sağlayan karanlık enerjiyi bulma yolunda muhteşem bir adım daha attı. Havai Üniversitesi’nden bir grup bilim adamı karanlık enerjinin evrenin en büyük yapılarını doğrudan nasıl etkilediklerini gözlemledi. Eğer onaylanırsa bu keşif, kendilerini 10 yılı aşkın zamandır çileden çıkartan bir fenomene daha yakın hale getirecek. 1990’ların ortasında araştırmacılardan oluşan uluslararası bir grup yavaşlayarak genişleyen evreni ölçmek için girişimde bulundular. Araştırmacılar uzak gökadalardaki üzerinde çokça çalışılan süpernova türlerinin parlaklıklarını dikkatlice ölçmeye karar verdiler. Çünkü bu süpernovalardan her birinin parlaklığı hemen hemen eşit olmalıydı. Araştırmacılar ev sahibi gökadaların uzaklıklarını ve hızını hesaplayabiliyorlardı. Fakat 1998 itibariyle grup beklenmedik bir sonuçla karşılaştı: Evrenin genişleme hızı azalmıyordu, aksine evren hızlanarak genişleniyordu. Daha sonra bu bilinmeyen etkiye karanlık enerji adı verildi. O zamandan beri araştırmacılar evrenin %76 olarak görünen kütle-enerji dengesini oluşturan bu garip kuvveti saptamak için çabalıyorlar. Yeni çalışmayı yönetmek için gökbilimci Istvan Szapudi, önceden tamamlanmış evrenin iki geniş ölçekli gözlemlerini birleştirdi: büyük patlamanın en son ölen üyelerini temsil eden Kozmik Mikrodalga Arkaplanı (CMB) ve milyonlarca gökadanın resimlerini oluşturan Sloan Dijital Gökyüzü  Gözlemi. Şu anki kuram karanlık enerjinin, yarım milyar ışık yılı genişliğindeki süperkümelerden geçerken yavaşça CMB ışınımını ısıttığını öngörüyor. Karşıt olarak karanlık enerji evrenin süperboşluklar olarak bilinen evrenin büyük boşuklarından geçen mikrodalga ışınımını soğutuyor. Çalışma “türünün bu zamana kadar yapılanlarının en iyisi” diyor Baltimore, Maryland’deki Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsündeki Adam Rieses. Riess’ın takımı, Havai’li takım tarafından kullanılan metodla karanlık enerji üzerine ilk kağıtlarını yayınlamıştı fakat ne kuvvetin kendisi hala tespit edilebildi  ne de kuramların hangisinin karanlık enerjiyi daha iyi tanımladığı konusunda yardım edebildi- eğer boş uzayın doğurduğu vakum enerjisi yada zamanla değişen bir nevi “cevher” enerji olduğu konusunda. “Hala elimizde kozmik bir gizem var” diyor Riess.

LCROSS Fırlatma Öncesi Testlerini Başarı İle Tamamladı

  Ay Krater Gözlemci ve Algılayıcı Uydusu (LCROSS) Ay yüzey araştırmaları için heyecan verici bir proje.Geçtiğimiz haftalarda Phoenix’in Mars’da suyu keşfinin ardından artık insanoğlu ilgisini diğer , içerisinde su kaynakları bulundurabilecek ,  kayaç gezegen ve uydulara yönlendiriyor. Eğer Ay yüzeyinde ki kraterler içerisine saklanmış donmuş su kaynakları bulunabilirse 2020 yılında Ay’a yapılması planlanan insanlı uçuş için çok yararlı olabilir.. Active Image 
 LCROSS’un temsili resmi
         LCROSS bu yılın sonlarına doğru yörünge aracı (Lunar Reconnaissance Orbiter) ile  bir Atlas-5 roketi üzerine bağlanacak.Atlas-5 roketinin fırlatılmasından önce LCROSS görev alacağı proje için en zor testlerini tamamladı ; ki görevi Ay yüzeyine çakılması ile son bulacak
  LCROSS’un seyahati boyunca karşılaşacağı aşırı derecede büyük ısı değişimlerine karşı koyabileceğinden emin olmak için mühendisler Kaliforniya’da bulunan Northrop Grumman tesislerinde şiddetli ısı dönüşümü olan odalarda testleri gerçekleştirdiler.Bu ısı testlerinden öncede , bu ayın başlarında , ısı vakum testleri de başarı ile tamamlandı.Isı testlerinde araç 13,5 gün 110 ˚C ve yine 13,5 gün  -40˚C ısıya sahip ortamlarda tutuldu.Bu ölçüler ayın döngü süresi ve ısısı ile birebirdir.Aracın bilimsel aygıtları ise geçtiğimiz Ocak ayında eklendi.    2009 yılında LCROSS  Ay yörüngesinde olacak ve çarpışma sonucunda Ay yüzeyinde iki adet toz bulutu oluşturacak.Hedef ise Ay’ın kutup bölgesine yakın bir yerde bulunan ve sürekli bir gölgesi olan krater olacak.Ayrıca bu bölge su buzunun oluşabileceği ve bulunabileceği en iyi bölge , eğer tarih boyunca bir şekilde oluşmuş ise.    Atlas-5 roketinin üst kısmı (eğer roketi yere paralel olarak düşünürsek en uç kısmı) LCROSS uydusunu Ay’a taşıyacak ve Ay etrafındaki uçuşunu gerçekleştirecek.Aracı Ay’a taşıyan roketin üst kısmı LCROSS’u takip edeceği yörüngesine yerleştirmek için önce kendisi belirlenen yörüngeyi izleyecek ve ardından LCROSS ile taşıyıcısının birbirinden ayrılma işlemi başlayacak.Taşıyıcı LCROSS’dan ayrıldıktan sonra Ay yüzeyine doğru kamikaze dalışını gerçekleştirecek.Taşıyıcı Ay yüzeyine çarptıktan sonra gaz ve toz bulutları yüzeyden yükselmeye başlayacak ve LCROSS’un yörünge mesafesine kadar ulaşacak böylece LCROSS üzerinde bulunan bilimsel aygıtları ile toz ve gazların analizini gerçekleştirecek.Bilgiler ise Dünya da bulunan merkeze hemen yollanacak ve LCROSS’un sadece bir kez analiz yapma fırsatı olacak , çünkü LCROSS kendiside Ay yüzeyine doğru ikinci ve son çarpışmayı gerçekleştirmek üzere yola çıkacak.İkinci çarpışmanın ardından ise gözlemler Dünya’da bulunan merkez tarafından gerçekleştirilecek.   Kaynak :    http://www.universetoday.com  http://lcross.arc.nasa.gov/   Haber tarihi : 26 Haziran 2008 Çeviri          : ODTÜ AAT

Mars’ta Su Bulundu

Doksan günlük görevinin üçüncü haftasında Phoenix, yaklaşık iki haftadır tartışılan fotoğraftaki maddenin  buz mu tuz mu olduğu tartışmasını bir sonuca  bağladı(bknz. Mars’ta Buz).                     SpaceWeather.com  Active Image 
 Phoenix’in farklı zamanlarda çektiği bu iki fotoğrafta da görüldüğü gibi beyaz maddenin bir kısmı buharlaşmış. Bu, maddenin tuz olamayacağının bir kanıtı. NASA
 Bilimadamları en sonunda Phoenix’in çektiği fotoğrafta görünen  gizemli beyaz maddenin buz olup olmadığı konusundaki soruya bir açıklık getirdi. Dört günlük güneş banyosunun ardından beyaz maddenin süblimleştiği ya da başka bir deyişle sıvı halden gaz hale geçtiği belirlendi. Bu suyun Mars’ta nasıl davrandığının bir göstergesi. Mars’taki atmosfer basıncı çok düşük(Dünya’dakinin %1i kadar). Atmosfer suyun sıvı halde bulunmasına nadiren izin veriyor. Geriye iki seçenek kalıyor: katı ve gaz.Bazı okuyucular soruyor bunun donmuş karbondioksit(kuru buz) değil de su olduğunu nerden anlıyoruz? Cevap:Phoenix’in indiği alan kuru buzun bulunmasına el vermesi için çok sıcak.Ortalama sıcaklık-70Fo, kuru buzun bulunması için gereken sıcaklık ise -109o den daha düşük. Mars’ta su bulma Phoenix’in en önemli görevlerinden bir tanesiydi. Sıvı halde bulunmak H2O için sorun olsada belki de zaman zaman toprağın altında sıvılaşabilir ve bu da mikroorganizmalar için yaşam ortamı hazırlamış olabilir.

Efsane Geri Döndü

 Discovery uzay mekiği, Japonya’nın Kibo modülünün 2.parçasını Uluslararası Uzay İstasyonu’na yüklemesinin ardından Dünya’ya döndü.Mekik, bugün TSİ 18:15’de Mark Kelly ve Pilot Ken Ham’ın kontrolünde Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ne yumuşak bir iniş gerçekleştirdi. STS-124 123. uzay mekiği görevi ve uzay istasyonuna yapılan 26. ziyaret.        NASA Active Image 
Discovery’nin Kennedy Uzay merkezi’ne inişi  Fotoğraf: NASA 

GLAST Fırlatıldı

 GLAST bugün TSİ 19:05’te Delta II roketinin başarılı bir şekilde kalkışıyla havalandı. GLAST evrenin gizemli dünyasını keşfedecek çok güçlü bir teleskop. Bu teleskop sayesinde bilimadamları evrenin büyük bir bölümünü kaplayan karanlık maddenin nelerden oluştuğu, karadeliklerin nasıl ışık hızına yakın jetler fırlattığı ve gama ışını patlamalarıyla ilgili sorulara açıklık getirmeyi umut ediyorlar.       NASA GLAST (FGST, Fermi) - Gunter's Space Page 
 Fotoğraf:NASA

NASA Güneş’i Ziyaret Etmeyi Düşünüyor

400 yılı aşkın süreçte insanlar Güneş’i hep uzaktan seyrettiler. Şimdi NASA onu ziyaret etmeyi düşünüyor.           Science@NASA 
Güneş Sondası+’nın temsili resmi(Solar Probe+) NASA 
“İlk defa canlı,nefes alan bir yıldızı ziyaret edeceğiz” diyor NASA’nın üst düzey yetkililerinden Lika Guhathakurta. “Bu Güneş Sistemi’nin keşfedilmemiş bir bölgesi.” Görevin adı Solar Probe+(solar probe plus) Türkçe’ye çevirecek olursak Güneş Sondası Artı. Bu araç, ısıya karşı korumalı ve Güneş atmosferinin içine dalıp Güneş rüzgarlarını ve manyetizmayı ilk elden inceleyebilecek şekilde tasarlanmış. Fırlatma 2015 gibi erken bir zamanda gerçekleşebilir. 7 yıl sonra görevini bitirdiğinde bilimadamları Güneş Sonadası+’nın gökfiziğinin iki gizemli sorusuna cevap vermiş olacağını ve bir çok yeni keşif yapmış olacağına inanıyorlar. Sonda halâ tasarımının erken safalarında, yetkililer tarafından ön safa A olarak adlandırılıyor. “Yapmamız gereken bir çok iş var fakat bu çok heyecanlandırıcı bir şey” diyor Guhathakurta.Johns Hopkins’in  Uygulamalı Fizik Laboratuvarı(APL) bu işi NASA için üstlenecek. APL Güneşe araç gönderme konusunda bayağı deneyimli. APL’nin Merkür’e gönderdiği Haberci(messenger) uzay aracı ilk yakın geçişini Ocak 2008’de tamamlamıştı ve Haberci’nin ısı kalkanı Güneş Sondası+’ya moral veriyor.(Not:Görevin ismi Güneş Sondası artı çünküAPL’nin 2005 yılının başlarında tasarladığı Güneş Sonda’sını devam ettiriyor.) En yakın konumda sonda Güneş’ten 7 milyon km ya da 9 Güneş yarıçapı(solar radii) uzakta olacak. Isı kalkanı karbon bileşimli bir maddeden yapılacak ve 1400oC’e kadar dayanabilecek. Ayrıca sonda, şimdiye kadar deneyim kazanılmamış ışınım patlamalarına dayanabilecek. Doğal olarak, araç Güneş enerjisiyle çalışacak.Enerjisini sıvı-soğutmalı Güneş panellerinden alacak ve güneş ışınları çok youğun hale geldiğinde bir kısmını yansıtabilecek.Güneş gökyüzünde Dünya’dan görüldüğünden 23 kat kadar daha büyük yer kaplayacak. Active Image  İki gizemli sorun Güneş’in taç tabakasının(corona) yüksek sıcaklığıyla ve Güneş rüzgarlarının kafa karıştıran ivmesiyle ilgili. Sorun#1-taç tabakası: Eğer güneşin yüzeyine termometre tutacak olursanız sıcaklık yaklaşık 6000oC’i gösterecektir ve Güneş’ten uzaklaştıkça sıcaklığın düşmesi gerekir.Fakat öyle olmuyor. Yıldızın dış atmosferine, taç tabakasına çıktığınız zaman sıcaklık 1milyonoC’i buluyor. Bu sorun,60 yıl önce ilk ölçüldüğü günden beri gizemini koruyor. Sorun#2-Güneş rüzgârı: Güneş 1,5 milyon km/saat hızla Güneş sistemine doğru yüklü parçacıklar püskürüyor.Gezegenler,kuyrukluyıldızlar,astereoidler hepsi bunu hissediyor.Tuhaf olan Güneş’in yüzeyinde rüzgar hissedilmezken, gezegenler arasında çok kuvvetli bir rüzgar hissediliyor. Bilinmeyen bir yerlerde bir ajan rüzgara bu olağanüstü hızı veriyor ama ne? “Bu sorunları çözmek için Güneş Sondası+ Taç tabakasının içine girecek. İşte olay burda” diyor Guhathakurta. Aracın yükü etrafı algılayabilecek magnetometre,plazma dalgası algılayıcısı,toz saptayıcısı,elektron ve iyon çözümleyicisi gibi araçlardan yapıldı.Güneş Sondası+’nın yalnız aygıtı HI(hemispheric imager-yarım küresel görüntüleyici)tıbbi CAT taramalarına benzeyen yöntemle güneşin taç tabakasının 3 boyutlu görüntülerini ortaya çıkaracak. Koronal Tomogrofi diye adlandırılan yöntemle koronal bulutların ve akıntıların üzerinden uçarken onları görüntüleyebilecek.Mayıs 2015 de düşünelen fırlatmanın ardından Solar Probe+, Güneş Devri 24(solar cycle24)ün sonlarında göreve başlayacak ve Güneş Devri 25’in maksimum döneminde 2022de görevine son verecek. Böylece uzay aracı değişik dönemlerde Güneş’in taç tabakasını gözlemleyebilecek. Güneş Sonadası+’nın tekrarlı taç tabakasının içine dalışları Venüs’ün yakınından geçmesiyle başarılı olacak.Uzay aracı 6 yıl boyunca Güneş’e daha da yaklaşmak için Venüs’ün yakınından 7 kez geçecek. Venüs bu program için hedef olmasada, gökbilimciler Venüs ile ilgili  yeni şeyler öğrenmeyi umut ediyorlar. “Solar Probe+ keşif ve derin bir anlayış için sıradışı bir görev” diyor Guhathakurta.”Başlamak için sabırsızlanıyoruz.” 

Discovery’nin Astronotları 3. Uzay Yürüyüşünü Yaptı

STS-124’ün astronotları Ron Garan ve Mike Fossum 3. uzay yürüyüşlerini gerçekleştirdiler. 6 saat 33 dakika süren uzay yürüyüşleri TSİ 23:28’de bitti .Fossum ve Garan nitrojen tankını yenisiyle değiştirdiler, TV gereçlerini yüklediler ve Japonya’nın yeni robotik kolundan ısıl örtüyü kaldırdılar. Japonya Uzay Ajansı astronotu Akihiko Hoshide ve görev uzmanı Karen Nyberg görev sırasında UUİ’nin ana robotik kolu Canadarm2 ile birlikte Fossum ve Garan’a eşilk ettiler.   NASA Active Image 
STS-124 görev uzmanı Ron Garan, uzay yürüyüşü sırasında UUİ’nin dışarısında çalışıyor Fotoğraf:NASA TV 

Phoenix İlk Kazısını Yaptı

NASA’nın Phoenix Mars Aracı bilimsel çalışmalar için Mars toprağını dün ilk defa kazdı ve kazdığı toprağı aracın sırtındaki laboratuvar aletine koydu. Alet toprağı pişirecek ve içeriğindeki su gibi uçucu maddeleri tespit edecek.  NASA Jetli İtki Laboratuvarı This image of the trench shows a white layer that has been uncovered by the Robotic Arm (RA) scoop onboard NASA's Phoenix Mars Lander and is visible in the wall of the trench. 
Bu resim inişten 11 gün sonra 5.06.2008 tarihinde Phoenix Mars Lander’s Surface Stereo Imager tarafından çekildi. Fotoğraf: NASA/JPL-Caltech/Arizona Üniversitesi/Texas A&M üniverstiesi
 Emirler 6 Haziran Cuma günü toprağı kazması ve kazdığı toprağı Termal ve Gelişmiş-Gaz Çözümleyicisi(TEGA)’nin üstündeki deliğe bırakması için Phoenix’e ulaştı. Phoenix’in baş araştırmacısı Arizona Üniversitesi’nden Peter Smith “Bizim için güzel örneklere benziyor” dedi. ” Bir kaç gün boyunca,belki de bir hafta, TEGA bu örnekleri çözümlüyor olacak.” Phoenix’in robotik kolu aracın kuzeyinde bulunan “Yavru Ayı” olarak adlandırılan bölgenin 2-4cm altından topladı örnekleri. Geçen hafta mühendisler Phoenix’in robotik koluna kazı için çalışmalar yaptırmışlardı. Yavru Ayı’yı kazdırmışlar ve kazdığı toprağı tekrar yüzeye bıraktırmışlardı. Mühendisler yıllarca Dünya üzerinde robotik kolun simulasyonuyla çalışmışlar. NASA Jetli İtki Laboratuvarı’ndan Matt Robinson “Bu tıpkı bir futbol takımında oynamaya benziyor. 5 sene maç için hazırlık yaptık ve en sonunda maça başladık.” diyor. Robinson, robotik kolun uçuş yazılımının liderliğini yönetiyor. Phoenix Mars Aracı örnekleri çözümlemeye Mars atmosferinden örnekleri çözümledikten sonra başlayacak. Su, killer ve karbonatlar gibi diğer minarellere bağlı olabilir ve bazı minarellerden ayrışması diğerlerinden ayrışmasından daha fazla ısı gerektirir.  “Biz kısmi olarak minarellerin nasıl oluştuğuyla ve toprakta bulunan sıvı su su tarafından nasıl değiştirildiyle ilgileniyoruz” diyor Smith.  Phoenix görevi, Denver’daki Lockheed Martin’in geliştirme ortaklığıyla JPL’deki proje yönetimiyle Arizona Üniversitesi’ndeki Smith tarafından yürütülüyor. Uluslararası katkılar Kanada Uzay Ajansı’ndan, İsviçre’deki Neuchatel Üniversitesi’nden, Danimarkada’ki Kophenag ve Aarhus üniversitelerinden, Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden ve Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü’nden geliyor.

Mars’tan Gelen Yüksek Çözünürlük

NASA’nın Phoenix Mars Lander aracındaki bir mikroskop,  Mars’dan gelen en yüksek çözünürlükteki kum ve toz fotoğrafını gönderdi. Bu ayrıca başka bir gezegenden gelen en yüksek çözünürlükteki fotoğraf!           NASA Jetli İtki LaboratuvarıActive Image 
Fotoğraf iniş sırasında ortaya çıkan toza maruz kalmış 3mm çapındaki silikonu gösteriyor. NASA 
Görevin Optik Mikroskop’u iniş sırasında ortaya çıkan insan saçının 1/10’u çapındaki toz parçacıklarını görüntüledi. Pasedana,Kalifornya’daki NASA Jetli İtki Laboratuvarı(JPL)’ndan Michael Hecht “Mars yüzeyindeki minarel çeşitliliğini gösteren gezegen araştırmalarında şimdiye kadar karşılaşılmamış ölçekte resimlere sahibiz” dedi. Hecht, Phoenix’in Mikroskop, Elektrokimya ve İletkenlik Tahlilcisi(MECA) adlı aygıtın liderliğini yürütüyor. Phoenix aynı zamanda Perşembe günü ilk toprak örneklerini toplamak için emirler aldı. Emirler ilk olarak Çarşamba günü gönderilmişti fakat NASA’nın Mars Odyssey uydusu kısa bir süreliğine kendisini askıya aldığı için Phoenix’e ulaşamadı. Phoenix görevi, Denver’daki Lockheed Martin’in geliştirme ortaklığıyla JPL’deki proje yönetimiyle Arizona Üniversitesi’ndeki Smith tarafından yürütülüyor. Uluslararası katkılar Kanada Uzay Ajansı’ndan, İsviçre’deki Neuchatel Üniversitesi’nden, Danimarkada’ki Kophenag Ve Aarhus üniversitelerinden, Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden ve Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü’nden geliyor. Phoenix hakkında ayrıntılı bilgi için:  http://www.nasa.gov/phoenix ve http://phoenix.lpl.arizona.edu adreslerini ziyaret edin.