gokyuzu.org

Satürn: Halkalı Dev

Genel Özellikler

İsmini Romalıların Tarım Tanrısı Saturnus’tan alan Satürn, Güneş’e en yakın 6. gezegendir. Güneş ile arasındaki uzaklık 1.427 milyar kilometredir. Bu öyle bir uzaklıktır ki aradaki mesafenin 1.4 milyar kilometrelik bir yol olduğunu düşünürsek  saatte 100 km hızla giden bir araba ile bu yolu geçmemiz 1500 yıldan fazla zaman alırdı! Bu uzaklık Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin 10 katıdır. Satürn çıplak gözle görebileceğimiz en son gezegendir. Kendi çevresinde dönmesi 10.7 saat sürer ve bu hızlı dönüş Satürn’ün ortasından çıkıntı yapmasına yol açar. Güneş’in çevresinde dönmesi ise 29 yıl  sürer. Ortalama sıcaklığının -178 °C olması sebebiyle Satürn yaşama elverişli bir gezegen değildir ama uydularının yaşamı destekleme ihtimali olduğu düşünülmektedir.

Fiziksel Özellikler ve Yapı

Satürn, Jüpiter’den sonra Güneş Sistemi içerisindeki en büyük gezegen olup içine 764 Dünya sığabilecek büyüklüktedir. Bir gaz devi olduğu için katı bir yüzeyi yoktur. Güneş Sistemimizin oluştuğu Solar Nebula’nın ilkel haline benzer bir şekilde %75 hidrojen, %25 helyumdan ayrıca  iz miktarlarda su, metan ve amonyaktan oluşur. Basıklık değeri en yüksek gezegen olup ekvator yarıçapı kutup yarıçapından %9.8 daha büyüktür. Satürn’ün ekvator çapı yaklaşık 120 bin kilometre genişliğe uzanır ve bu genişlik 9 tane Dünya’nın yan yana konulması kadar büyük bir genişlik demektir. Kütle olarak ise Dünya’nın 95 katıdır ve detaylı hesaplamalar sonucunda bu kütlenin %10’unun çekirdekte toplandığı düşünülmektedir. Satürn yoğun bir gezegen değildir.Çekirdek yoğunluğu daha fazla olsada ortalama yoğunluğu ele alındığında bu yoğunluk su yoğunluğundan %30 daha azdır yani Satürn’ü bir havuza yerleştirmeyi başarabilirsek Satürn o havuzda yüzebilir. Ayrıca Jüpiter ile birlikte Güneş Sistemi içindeki gezegensel kütlenin %92sini oluştururlar. Manyetik alanı ise dünyanın manyetik alanına göre 592 kat daha güçlüdür.

Atmosfer

Satürn atmosferi çok kalın bir gezegen olup atmosferinin %96.3’ü hidrojen, %3.25’i helyumdan ve küçük miktarlarda metan, amonyak ,hidrojen deuteride ve etandan oluşmaktadır.Atmosferinde 3 farklı katmanın var olduğu düşünülmektedir. En üstte donuk amonyak kristalleri içeren üst bulut katmanı, ortada amonyum-hidrosülfit içeren orta bulut katmanı, en altta ise su buzul kristalleri tarafından oluşturulan bir bulut katmanı yer alır. Satürn Güneş Sistemindeki en rüzgarlı yerlerden birisidir. Burada rüzgarlar saatte 1770 kilometre hıza ulaşabilir. Bu rüzgarlar Satürn’ün bulutlarını atmosfer etrafında iterler. Bu itmenin sonucunda ise bulutlar gezegeni sarmalayan kalın çizgiler olarak görünürler. Bazı fırtınalar kilometrelerce genişlikte olabilir. Süreleri ise günleri, ayları hatta yılları bulabilir.

İç Yapı

Yoğunluğun 0.01 g/m3’ün üzerinde olduğu durumlarda, hidrojen ideal olmayan sıvıya dönüşmeye başladığı için Satürn çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşmasına rağmen kütlesinin çoğunluğu gaz halde değildir. Satürn’ün Jüpiter’in yapısına benzer bir şekilde taşsal bir çekirdek, sıvı metalik hidrojen tabakası ve moleküler hidrojen tabakasından oluştuğu düşünülüyor. 2004 yılında bilim adamları Satürn’ün çekirdek kütlesinin Dünya’nın çekirdeğinden 9 ile 22 kat arasında daha büyük olması gerektiğini söylemiştir. Satürn’ün Güneş’e olan uzaklığı gezegenin ortalama sıcaklığının düşük olmasına yol açsada çekirdek çok yüksek sıcaklıklara ulaşabilir hatta bu iç sıcaklık 11,700 °C’ i bulabilir.

Halkalar

Satürn’ün bir çok kişi tarafından bilinme nedeni gezegenin sahip olduğu halkalardır. Ancak Satürn halkalara sahip tek gezegen değildir. Jüpiter, Uranüs ve Neptün de halkalara sahiptir ama bu halkalar Satürn’ün halkaları kadar parlak ve büyük değildir. Şu ana kadar Satürn’e ait 8 adet halka keşfedilmiştir. Bu halkalar katı çemberler değildir. Her biri buz ve kaya parçalarından oluşmuştur. En büyük parçalar bir ev büyüklüğünde olabilirken en küçük parçalar ise bir kum tanesi kadar olabilir. Belirgin olan A ve B halkaları ile birlikte solgun olan C halkası dünyadan görülebilir. A ile B halkası arasındaki 4.700 kilometrelik boşluk Cassini Division olarak da bilinir. Satürn’ün sahip olduğu bu halkalar çok incedir. 250.000 kilometreden daha geniş olmalarına rağmen kalınlıkları 1 kilometrenin altındadır. Bu halkaların nasıl oluştuğuna dair ise 2 hipotez vardır.
İlk hipotez halkaların Satürn’ün yok olan bir uydusunun kalıntıları olduğunu söylemektedir.
İkinci hipotez ise halkaların Satürn’ün oluştuğu orijinal bulutsu materyalinin kalıntıları olduğunu söylemektedir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalarda ise Satürn’ün halkalarını çok hızlı bir şekilde kaybettiği ortaya çıkarıldı. Hawaii’de ki 10 metre çaplı Keck teleskobu ile yapılan kızılötesi gözlemler sonucu halkalarda bulunan buz haldeki suyun gezegene yağdığı ortaya çıktı. Su akış hızının 1.5 saatte bir olimpik havuz boyutunda olduğu tahmin ediliyor. Bu sonuçlar Satürn’ün halkalarını 300 milyon yıl içinde kaybedebileceğini gösteriyor.

Uydular

Satürn , 53 tanesi resmi ada sahip olan toplam 62 adet uyduya sahiptir. Satürn’ün büyük uyduları Ay gibi daha yuvarlak şekillerde iken daha küçük uyduları büyük kayalar şeklindedir. Bu uydular soğuk ve buzlu yerlerdir. Uyduların Satürn etrafında dönüş süresi yarım yıldan 4 yıla kadar değişiklik göstermektedir. Satürn’ün en büyük uydusu Titan’dır. Diğer bir çok uydu ise çok küçük boyutludur. Bu uyduların 34 tanesinin çapı 10 kilometreden küçük ve 14 tanesinin çapı ise 10 ile 50 kilometre arasında değişmektedir. Satürn’ün en büyük 3 uydusu sırasıyla Titan, Rhea, Iapetus’tur.

Titan:

Satürn’ün en çok bilinen uydusu Titan , Güneş Sistemindeki en büyük 2. doğal uydu olup Merkür’den bile büyüktür. Ay ile kıyaslandığında ise çap olarak yaklaşık %50 daha uzundur. Titan yoğun bir atmosfere sahip bilinen tek uydudur ve atmosferi Dünyanın atmosferinden 10 kat kalındır.

Rhea:

Satürn’ün 2. en büyük uydusu ve Güneş Sistemindeki en büyük 9. uydudur. Çapı Ay’a oranla %55 daha kısadır. Hassas ölçümlerle onaylanmış hidrostatik denge ile tutarlı şekle sahip , Güneş Sistemindeki en küçük 2. gövdedir. 1672 yılında Giovanni Domenico Cassini tarafından keşfedilmiştir.

Iapetus:

Satürn’ün bilinen en büyük 3. uydusu ve Güneş Sisteminin en büyük 11. uydusudur. Çap uzunluğu ayın %42’si kadardır. Aynı zamanda Güneş Sistemi içinde hidrostatik dengede olmadığı bilinen en büyük gövdedir. Kasım 1671’de Giovanni Domenico Cassini tarafından keşfedilmiştir.

Tarihi

Satürn ilk çağlardan itibaren bilinen bir gezegendir. Babilli astronomlar Satürn’ün hareketlerini sistematik bir şekilde gözlemlemeyi ve kaydetmeyi başarmışlardır.

Satürn’ü ilk defa 1610 yılında Galileo Galilei bir teleskop yardımı ile gözlemlemiştir. Satürn’ün garip görünüşünü not almış ve bu görünüş karşısında kafası karışmıştır.

1655 yılında ise Christiaan Huygens Satürn’ün en büyük uydusu olan Titan’ı keşfetmiştir. Daha sonra 1659’da ise Satürn’ün halkalarını doğru bir şekilde çıkarılmıştır.

1670 ve 80’lerde Giovanni Domenico Cassini , kendi adıyla anılan A ve B halkaları arasındaki Cassini Bölümü ile birlikte 4 tane yeni uydu keşfetti.

1789’da Sir William Herschel gezegenin basıklık derecesi hesapladı ve 2 adet yeni uydu keşfetti.

19.cu yüzyılın sonlarına doğru Edouard Roche, James Maxwell, Daniel Kirkwood halkaların yapısı üzerine olan görüşleri geliştirdiler.

Satürn bir uzay aracı tarafından ise 1979 yılında ziyaret edilmiştir.Pioneer-11 uzay aracı Satürn’ün yakınından geçerek gezegenin ve uyduların fotoğraflarının çekilmesinin yanı sıra yoğunluk ve kütle hesaplamalarının daha doğru ölçümüne olanak sağlamıştır. Ayrıca F halkası bu ziyaret sonucu keşfedilmiştir.

1980 ve 1981 yıllarında sırasıyla Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçlarının geçişi sayesinde ise gezegenin ve uyduların yeni görüntüleri elde edildi. Bu geçişler 4 yeni uydunun keşfine olanak sağladı.Halkaların yapısı ayrıntılı bir şekilde gözlenip D ve E halkalarının varlığı kanıtlandı ayrıca G halkası keşfedildi.

2004 yılında Cassini-Huygens uzay aracı Satürn’ün yörüngesine girerek gezegenin dönüş hızı ile ilgili bilgilerin doğrulanmasına imkan sağladı. Uyduların yüksek çözünürlüklü fotoğrafları çekilerek bilimsel gözlemler yapıldı. Satürn’e ait 4 yeni uydu keşfedildi. 2005 yılında ayrılan Huygens Sondası ise Titan’a iniş yaparak uydu hakkında veriler topladı.

Kaynakça

https://en.wikipedia.org/wiki/Saturn#Natural_satellites
https://nineplanets.org/saturn.html
http://www.yaklasansaat.com/gezegenler/saturn/saturn.asp
https://svs.gsfc.nasa.gov/12672
https://solarsystem.nasa.gov/planets/saturn/overview/
https://www.space.com/48-saturn-the-solar-systems-major-ring-bearer.html
Derek Zobel,Series: Blastoff! Readers. 3, Exploring Space. Minneapolis, MN : Bellwether Media, Inc. 2010.
Waxman, Laura Hamilton. Series: Early Bird Astronomy. Minneapolis : Lerner Publications ™. 2010.
Vogt, Gregory. Series: Gateway Solar System. Brookfield, Conn : Lerner Publishing Group. 1993.

Yazan: Muhammet Tekin

Cassini’nin Ardından…

Yıllardan 2000 olmalı, eğer öyleyse 8 yaşındayım. Ankara’da teyzemlere gelmişiz, akşam sıkılmayayım diye elime eski Bilim ve Teknik dergileri tutuşturuluyor. Bir köşeye çöküp dergilerin resimlerine, yazıların ilgi çekici kısımlarına gömülüyorum. Cassini denen bir uzay aracının ta Satürn’e gönderildiğini işte o zaman öğreniyorum, 1997’de fırlatılışından 3 yıl sonra.

Yazının biri* ilgimi o kadar çekiyor ki yazıyı baştan sona okuyorum. “Büyük kaşiflerin sonuncusu” diyor yazı, ama nasıl şaşkın bir kaşifse Cassini Satürn’e değil Venüs’e doğru fırlatılmış! Çünkü sebebini tam anlayamadığım bir şekilde (“kütleçekim desteği” diye bir yöntem) Cassini önce Venüs’e, sonra uzayda dolanıp gene Venüs’e gidip, oradan Dünya’ya dönüp Satürn’e öyle varacakmış… “Öyle zaman kaybı değil mi, düz gitse daha kolay olmaz mı?” diyorum içimden, ama değilmiş işte! Satürn Güneş’e çok uzakta olduğu için (tam 1,4 milyar kilometre!) aygıtları plütonyum denen radyoaktif bir madde ile çalışacakmış, ama hem fırlatılırken hem de 1999’da Dünya’ya yeniden uğradığında bir aksilik çıkıp uzay aracı patlarsa atmosfere dağılacak o madde bizim için zararlı olabilirmiş. İnsanlar bir sürü eylem yapmışlar ama neyse ki roket fırlatılırken bir şey olmamış. Huygens denen küçük bir uzay aracı da Cassini ile birlikte gidiyormuş, Satürn’e vardıklarında Huygens Titan’a, şu atmosferi olan büyük uyduya inecekmiş. Ama yazıdaki tabloya bakınca bir “of” çekiyorum, çünkü tarihler çok uzak… Cassini daha Jüpiter’e bile varmamış, Satürn’e varmasına ise 4 koca yıl varmış. Görevinin tamamlanması için verdikleri yıl ise 2008. Yeni “milenyum”un heyecanını daha üzerinden atamamış benim için 2008 bana inanılmaz uzak bir tarih gibi geliyor. Evdekiler sesim çıkmıyor diye memnun, ben ise dergiler bitince heyecanlı bir şekilde kafa ütülemeye geri dönüyorum.

Cassini’nin kafamı karıştıran tuhaf rotası

Açıklı koyulu bölgeleriyle İapetus

Hakikaten de Cassini, 2004’te sağ salim Satürn’e varıyor, “Ben daha küçükken biliyordum Cassini’yi, ehe ehe” diyorum içimden. Yakın çekim fotoğraflar yavaştan Dünya’ya ulaşmaya başlıyor. Ertesi yıl, Huygens bir ilki gerçekleştirerek uzaklardaki soğuk ve yabancı bir dünyaya, Titan’a yumuşak iniş yapıyor. Hemen her ay, yeni birkaç fotoğrafla veya yeni bir keşifle kendinden bahsettiriyor Cassini. Henüz hızlı bir internetim veya düzgün bir İngilizcem yok ama haberleri o zamanlar yutarcasına okuduğum Bilim ve Teknik’ten takip ediyorum. Dünya’ya ulaşan fotoğraflardan açıkça görünüyor ki Satürn ihtişamlı halkalarıyla olduğu kadar birbirinden ilginç uydularıyla da eşsiz bir hedef: Kalın metan atmosferi ve metan gölleriyle Güneş Sistemi’ndeki hiçbir yere benzemeyen Titan, koca bir kraterle ısırılmış bir elmayı—ya da bilenler için Yıldız Savaşları’ndaki Ölüm Yıldızı’nı—andıran Mimas, yin-yang gibi bir yarısı kar gibi beyaz, öbür yarısı kömür gibi kara olan İapetus, uzaya su fışkırtan gayzerlere sahip süngerimsi bir buz topuna benzeyen Enceladus… Gerçi 1980 ve 1981’de Satürn’e uğrayıp yollarına devam eden Voyager 1 ve 2 uyduları sayesinde elimizde halihazırda birçok bilgi vardı ama 30 yıl ileri bir teknolojiyle Satürn’ü incelemek, ve bunu yıllarca Satürn’ü turlayan bir uzay aracıyla yapmak ufkumuzu misli misli genişletiyor…

Birçok uzay görevinde olduğu gibi, sorunsuz çalışmaya devam eden Cassini’nin görevi 4 yıldan 13 yıla kadar uzatılıyor, ilkokula başladığım yıl fırlatılan Cassini ise yüksek lisansa devam ederken bile hiç mızmızlanmadan Satürn’ün etrafında turlamaya, uyduların yanından geçip etrafın fotoğraflarını çekmeye devam ediyor, ta ki 2017’nin eylülüne kadar.

Cassini’nin çektiği son fotoğraflardan biri…

Cassini daha uzun süre çalışabilirdi kuşkusuz, fakat her ne kadar faydalı veriler gönderse de 90’ların teknolojisine sahip bir uzay aracını Dünya’dan kontrol etmek çok kolay değil. Cassini zaten ilk planlanan görev süresinin üç katı kadar çalıştı, kaldı ki Cassini’nin enerji kaynağı olan plütonyum bloklar, zaman geçtikçe daha az enerji ürettiği için eninde sonunda Cassini bir gün sessizliğe gömülecekti. Bu yüzden Cassini ekibi, son günlerinin daha da faydalı olması için Cassini’yi Satürn ile halkalarının arasındaki boşluğa akrobatik dalışlar yapan kozmik bir cambaza dönüştürdü. Cassini’nin bu son görevi tehlikeliydi kuşkusuz, ama son günlerini yaşayan bu kozmik cambaz daha fazla fedakarlığı alçakgönüllülükle kabul etti (Neyse ki Cassini, kendisine verilen görevlere burun kıvırabilecek şekilde programlanmamıştı!)… Böylece geçtiğimiz aralıktan beri Cassini, Satürn’e hiçbir uzay aracının olmadığı kadar yaklaşarak, kah Satürn’ün yüksek dozajlı radyasyonuna maruz kalarak, kah halkaların tozlu ve tehlikeli boşlukları arasından geçerek Satürn’ün atmosferi, yüksek bulutları ve halkaları hakkında eşsiz bilgiler topladı. Fırlatılışından 19 yıl, 335 gün sonra, 15 Eylül 2017’de ise Cassini, Satürn’ün eşsiz uydularını “kirletme” riskini ortadan kaldırmak adına Satürn’ün kucağına doğru son bir dalış yaptı. Satürn’ün gittikçe kalınlaşan atmosfer katmanlarına hızla girerken son sinyallerini gönderdi ve yıllardır incelediği gezegenle bütünleşerek sonsuza dek sessizliğe gömüldü…

Cassini, Satürn’ün etrafında dolandığı 13 yıl boyunca merak ettiğimiz birçok gizemi çözüp birçok yeni keşfin yapılmasını sağladı, bir o kadar da yeni sorunun tomurcuklanmasına önayak oldu. Planlanması, montajı, fırlatılması, uzayda turlamasıyla bu yazıyı okuyan birçok genç beyinden daha uzun bir geçmişe sahip Cassini’nin kaybı, uzay aracına yıllarını veren Cassini ekibi kadar dünyanın dört bir yanındaki gökbilim meraklılarını da buruk bir hüzne boğdu. Ne de olsa Cassini değerli bir uzay aracı olduğu kadar birçoğumuzun hayatının önemli bir kısmını dolduran bir simge, uzayda dolanan bir dosttu…

Not: NASA’nın Cassini için hazırladığı İngilizce e-kitaba buradan göz atabilirsiniz (PDF ve e-kitap formatları mevcut).

* Sunay, Çağlar. “Büyük Kaşiflerin Sonuncusu Cassini”. Bilim Teknik. Sayı 360 (Kasım 1997). Sayfa 32-39.

Yazan: Çağatay Kerem Dönmez

HALKA ÖPEN YÖRÜNGELER

Cassini son görevi “Halka Öpen Yörüngeler” e hazırlanıyor…

NASA’nın Cassini uzay aracı yolculuğunun en heyecanlı bölümüne başlamak üzere. Mühendisler bu yıl boyunca büyük bir itinayla uzay aracının eğimini Satürn’ün ekvatoruna ve halkalarına göre arttırmak için  gezegenin etrafında uzay aracının yörüngesini genişletmeye çalıştılar.30 Kasım’da Satürn’ün uydusu Titan’ın gravitasyonel alanından yararlanan Cassini, görevinin heyecan verici son oyununun ilk evresine girecek.

1997’de fırlatılan Cassini, Satürn’ün halkaları ve uyduları  hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak amacıyla gezegenin sistemine oturduğu 2004 yılından beri  yörüngeyi turluyor.Bu yolculuk esnasında, uydusu Enclaudus’un tüm yüzeyi kaplayan okyanusunu bulmakla birlikte diğer uydularından biri olan Titan’da sıvı metan denizleri bulması  gibi sayısız keşiflere imza attı.

Cassini 30 Aralık ile 22 Nisan arasında Satürn’ün keşfedilmemiş bölgelerinde; dışta kalan ana halkaların tepelerine her yedi günde bir dalış yaparak -bu olay 20 defa gerçekleşecek- gezegenin kutuplarının üstünden ve altından dolanacak.

NASA’nın jet itki laboratuvarında Cassini projesinde çalışan Linda Spilker “Biz görevin bu evresine Cassini’nin Halka Öpen Yörüngeleridiyoruz çünkü halkaların en dış tepelerini sıyırıp geçmiş olacağız.” diyor ve ekliyor : “Ayrıca  biz halka düzleminde ilerlerken iki aygıtımız  parçacıkların ve gazların örneklerini değerlendirecek , işte bu yüzden bir bakıma Cassini halkaları sıyıracak.

Bu geçişlerin birçoğunda Cassini’nin aygıtları halkaların yakınında bulunan sönük gaz moleküllerini ve halkaları oluşturan parçacıkların örneklerini direkt almaya çalışacak. Uzay aracı ilk iki halkadaki yolculuğunu sürdürürken, iki küçük uydu olan Janus ve  Epimetheus’a çarpan küçük meteorların oluşturduğu son derece sönük halkanın içinden geçecek. Mart ve Nisan’daki halka geçişleri uzay aracını F halkasının tozlu uzantılarına gönderecek.

Cassini projesinde faaliyet gösteren  Earl Maize : “F halkasına daha önce olduğundan çok daha fazla yaklaşmış olmamıza rağmen hala 7,800 km uzaktayız. Bu aralıktaki toz bulutu tehlikesine dair çok az endişe var.”

F halkası ana halka sisteminin en dış sınırını belirtiyor. Aslında Satürn’ün oldukça fazla halkası var ama gezegenden daha uzak ve ana halkalardan daha sönükler. Karmaşık bir yapıya sahip olan bu F halkası sürekli değişmekte : Cassini’nin görüntüleri, zayıf ipliksi ve sadece saatler içinde ortaya çıkıp gelişen yapılar ortaya koydu. Aynı zamanda halka oldukça dar –sadece 800 km genişliğinde. Çekirdeğinde yaklaşık 50 kilometre genişliğinde daha yoğun bir bölge var.

Görülecek Çok Yer Var

Cassini’nin;Pandora, Atlas, Pan ve Daphnis uydularının en iyi konumlanmış görüntülerini elde etme olanağı da dahil ve bu halkaların uçlarında veya yakınında yörünge izleyen küçük uyduların çeşitliliğini gözlemleme imkanı sunuyor.

Halkaların tepelerinden geçmek , Satürn’ün ana halkaları (A,B  ve F halkaları)nın dış kısımlarına dair daha önce ulaşılmayan birçok bilgiye ulaşma imkanı sağlayacak ve bu alanların 2004’ten bu yana elde edilmiş en ayrıntılı görüntülerini elde etmesi bekleniyorGörev Aralık’ta ,halkaları genişliği boyunca görüntülemekle, piksel başı 1 kilometreden küçük ayrıntıları çözmekle ve Cassini’nin halkalarının karmaşık yapısının en kaliteli ve en iyi bir şekilde  taranmasıyla  başlayacak.

Görev, görünmeyen uyducukların varlığını ortaya çıkaran “pervaneler” adlı A halkasındaki küçük ölçekli yapıların özelliklerini tahkik etmek suretiyle devam edecek. Biliminsanları, uçak pervanelerine benzeyen şekillerinden dolayı ,daha kalıcı özelliklere gayrı resmi isimler vermişler ve bu noktada Atlas Okyanusu’nu tek başına geçen kadın  pilot Amelia Earhart da dahil olmak üzere pilotlardan esinlenmişler.Bu “pervaneler”i yüksek çözünürlükte gözlemlemek muhtemelen kökeni ve yapısı hakkında yeni ayrıntılar ortaya çıkaracaktır.

Mart’ta Cassini Satürn’ün gölgesinde dolaşırken,meteor çarpmalarından dolayı dağılan toz bulutlarını yakalamak umuduyla halkaları gözlemlemeye devam edecek.

Finale Hazırlanmak

Cassini bu halkalarda yolculuğunu sürdürürken Satürn’ün kutup bölgesinde bulunan bulutlarına 90,000 km kadar yaklaşacak.Nisan 2017’de de büyük finalinin ilk evresine başlayacak.Yaklaşık 20 yıl sonra uzay aracının yakıtı gittikçe azaldığı için görev sona yaklaşıyor olacak, Cassini ekibi bu büyük finali, uzay aracını gezegenin potansiyel olarak yaşanabilir uydularını korumak amacıyla Satürn’e göndermeden önce, olağanüstü bilimsel araştırmaları aktarmak için tasarladı.Bu büyük final esnasında,15 Ekim’de Satürn’ün atmosferine son girişi gerçekleştirmeden önce  Cassini, bulutların 1,628 kilometre üzerinden geçecek ve gezegen ile halkaları arasındaki dar aralıktan defalarca dalış yapacak.Fakat bundan önce uzay aracının halkaları geçip son aşamaya ulaşması için hazırlıklar sürüyor.

Cassini,4 Aralık’ta halkalara en yakın konumda bulunurken ana motorunun kısa bir süre yanmasına programlandı.Bu manevra , görevin geri kalanını sağlamak için doğru rotayı belirlemekte  ve yörüngede ince ayar yapmakta önem arz ediyor. Earl Maize bu konuda “Ana motoru ateşlemek 183.  ve son defa planlandı.Motoru kullanmaya tekrar karar vermiş olsak da , kalan manevraları roketleri kullanarak tamamlamak  planımızda.” açıklamasında bulundu.

Gerçekleşecek diğer çalışmalardan biri de Satürn’ün atmosferinin gezegenin üzerinde ne kadar uzandığını tam olarak belirlemek. Biliminsanlarının belirlediklerine göre  gezegenin atmosferi Cassini’nin oraya varışından  beri küçük miktarda da olsa dönemden döneme genişliyor ve büzülüyor. Bu değişkenlik göz önüne alındığında mühendislerin ellerine geçecek bilgiler , uzay aracının güvenli uçuş yaptığından emin olmaları bakımından oldukça önemli.

Cassini’nin bu zorlu yolculuğunu yakından takip etmek ve daha detaylı bilgilere ulaşmak için https://saturn.jpl.nasa.gov/news/2966/ring-grazing-orbits adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kaynakça :

Yazan: Nihan Gulcan

N’oluyor bu Titan’da? Cassini, Titan’daki Metan Bulutlarının Evrelerini Açıklıyor.

Hızlandırılmış bir video, Titan’ın bulutlarının dinamiğini açıklayabilir mi?

Şekil 1: Cassini’nin  Titan’ın üzerinde çektiği metan bulutları.

Kaynak:  (NASA/JPL-Caltech/Space Science Institute)

Nasa’nın uzay aracı Cassini, Satürn’ün uydusu Titan’da  gezen metan bulutlarını görüntüledi.

Her 20 saniyede 1 adet görüntü alarak çekilen ve 11 saat süren bu video, Titan’daki metan bulutlarının  gelişme evrelerinin ardından gezegen büyüklüğündeki uyduda gezindiklerini ve ardından yok olduklarını bize gösterdi.

Videoda da görülen bu bulutların hızları  7 ile 10 m/sn arasında değişmekte.

Cassini’nin şimdiye kadar çektiği fotoğrafların büyük kısmı günler, hatta haftalar almıştı. Bunun yanında, bu video ise sadece 11 saatlik bir gözlem sonucu oluşturuldu.

Bu video, bilim insanlarına bulutların dinamiğini daha iyi inceleme ve gözlemleme imkanı veriyor.  Bu yeni gözlemler, Titan’ın değişim sezonunun daha bitmediğini gösteriyor.

Cassini, Titan’ı ve hava durumunu 2017’ye kadar gözlemlemeye devam edecek.

Kaynak: Astronomy.com

Çeviri: Ege Can Karanfil