gokyuzu.org

Yine, Yeni, Yeniden: gokyuzu.org

4 Mart 2001, bugünden tam tamına 24 sene önce, Amatör Astronomi Topluluğu tarafından yürütülmekte olan Gökyüzü dergisinin teknolojinin ilerleyişi ile birlikte dijitalleşmesi gerektiği öngörülmüş, bu yolda önemli bir adım olan gokyuzu.org alan adı Sinan Kaan Yerli tarafından topluluk bünyesine kazandırılmıştı.

Sitenin aktif olarak kullanılmaya başlanması ise o kadar çabuk olmayacaktı. Faaliyete geçmesi için bir süre beklemesi gereken web sitemiz 2004 yılında ziyaretçilere açıldı.

(https://web.archive.org üzerinden ulaşılabilen en eski gokyuzu.org görüntüsü.)

Dönemin web sitesinde en güncel gökyüzü haberleri, gelecek ay gökyüzünün nasıl olacağı gibi bir amatör astronomun merakını besleyecek ve işine yarayacak içerikler bulunmaktaydı.

Astrofotoğrafçılık tarafında ise topluluk üyelerimiz tarafından çekilen ve ziyaretçilerimizin bize ulaştırdığı fotoğrafların yanı sıra. Nasa APOD’un gediklisi daimi üyemiz Tunç Tezel için ayrı bir sayfa bulunmaktaydı.

Şimdilerde onlarsız bir günümüzün geçmediği sosyal medyaların bu dönemlerde aktif olarak kullanılmadığı da düşünülürse Amatör Astronomi Topluluğu’nun yaptığı etkinliklerin duyurulması için gokyuzu.org’un son derece önemli olduğunu da belirtmek gerek.

Takvimler Nisan 2010’a yaklaşırken gokyuzu.org’u çok ciddi bir değişim bekliyordu.

Yepyeni tasarımıyla zamanın ruhunu yakalayan -hatta ötesine geçen- gokyuzu.org’un dark side’a geçtiğini söylemek yanlış olmaz.

Bu değişimin ardından yıllar boyunca yüzlerce etkinliğin duyurulduğu ve yüzlerce gökyüzü haberinin paylaşıldığı web sitemizi bir değişim daha bekliyordu. Başlıkta gördüğünüz “yeniden” kelimesi de gokyuzu.org’un sürekli kendini yenileyerek küllerinden doğmasını dile getiriyor aslında.

Takvimlerimiz Ekim 2016’yı gösterirken gokyuzu.org’da görselin de ötesinde köklü değişiklikler yaşandı. Bunlardan en önemlisi ise web sitemizin içerik üretme ve düzenleme konusunda bizlere kolaylık sağlayacak WordPress’e taşınmasıydı. (Fun Fact: dönemin gokyuzu.org tasarımcısı ve evrimagaci.org tasarımcısı aynı kişidir)

(Taşınmasının ardından arkaplan görseli olarak seçilen “Tabby’nin Yıldızı” günümüzde de arkaplan olarak kullanılıyor.)

Uzunca bir süre daha bu modern görünümü ile varlığını sürdüren web sitemiz, teknik aksaklıklar nedeniyle 2020’den bu yana kullanılamıyordu.
Ancak bu yazıyı okuduğunuza göre tahmin ediyorsunuzdur ki bir şeyler olmuş ve gokyuzu.org tekrar kullanıma açılmış.

Peki nasıl?

Öncelikle bu sürecin hiç de kolay olmadığını söylemem gerekiyor.

En başta sadece bir gaz ve toz bulutu yer alıyordu.

Zamanla ve daha önce elini wordpress’e sürmemiş bir üyenin yoğun emekleriyle iki hafta içerisinde sıfırdan şu an gördüğünüz tasarımına kavuştu.

Zor gibi gözükse bile asıl sıkıntılı olan kısım bu değildi.

Geçmişte yazılan bütün yazılar sitenin arşivinde tabii ki yer almalıydı.

Bu yüzden önce sitenin yedeklenmiş eski verilerine ulaşmayı denesek bile Raid5 ile korunması gereken veriler kurtarılamaz biçimde mahvolmuştu.

Madem durum buydu o zaman kollarımızı sıvayım işe bürünmemiz gerekti.

Önce Kaybolan tüm yazıları bulmamız gerekiyordu. Bunun için biçilmiş kaftan webarchive olmasa asla bunu başaramazdık.

WebArchive üzerinden tüm yazıların bir listesini çıkardık ve elimizde 860 satırlık bir tablo oluştu.

860 farklı yazının her biri WebArchive’de yer alıyordu ancak görselleri yedeklenmemişti.

Bu noktada kolları sıvayıp işe koyulduk. Her bir yazının içeriğinden yola çıkarak doğru görselleri bulmamız gerekiyordu. Bu işlemin tamamı bir iki kişi için fazla yük olacaktı ki aşağıdaki listede görebileceğiniz üyelerimiz imdadımıza yetişti.

  • Çınar Şahin
  • Arda Anbarcıoğlu
  • Müge Ancaza
  • Bade Soylu
  • Metin Rıfat Aksu
  • Deniz Kahveci
  • Özgür Yılmaz Bulut
  • Aysu Keseroğlu
  • Taha Keleş

Yoğun emekler, bol bol zaman ve google meet üzerinden sohbet ederken yaptığımız çalışmalar meyvesini verdi ve neredeyse bütün yazılar için gerekli işlemleri tamamladık.

Anlatımı Gecikmiş bir Perseid Göktaşı Yağmuru Hikayesi

Parsekler mesafe ötede başlayan seyahatim henüz nihayete ermiş, kutsal topraklara muvaffakiyetle teşrif etmiştim. Lakin beklediğim üzere oda mühürlü idi. Takribi olarak ışığın uzayda 5.4×10⁸ kilometre mesafe kat ettiği müddet bekledikten sonra Aysu Hanımefendi geldi. Odanın kilidini çözmesinin ardından kendisiyle kısa bir hasbihal ettik. Hasbihalimizin esas mevzularından biri üstat Isaac Asimov’un kaleminden meydana gelmiş Vakıf (Foundation) serisi idi. Üstadın eserlerindeki fevkalade bilinç kullanımına hayretlerimizi dile getirmeden edemedik. Henüz okumamış olanlar için ziyadesiyle tavsiye etmekteyiz. Karşılıklı olarak bu esere methiyeler düzmemizin akabinde usulca öteki dostlarımız da odaya teşrif etmeye başladı. Gün batımının yaklaşık 20 dakika ardından Mert bir beyefendi “Günaydın!” nidası eşliğinde odaya vasıl oldu. Kendisinin bu davranışı kimse tarafından yadsınmadı zira alem bilir ki astronomun günü Güneş battıktan sonra başlar.

Her bir üyenin teşrifinin ardından gerekli edevatlar alınarak fizik yapısı terk olundu ve doğruca birkaç üyenin şahsi bineklerine dağılındı. Mümkün mesafeyi kat etmemizin ardından yola yayan devam etmemiz şart oldu. Karanlık patika boyu uzanan ağaçların arasında aheste ancak güvenle hareketimiz esnasında bizimle aynı emel üzere orada bulunduğunu tahmin ettiğim birtakım çift yaşamlıyla karşılaştık. Kendilerini teşhis etmemize olanak sağlayan kafa kandillerimizi almayı ihmal etmememiz pek güzel olmuştu. Birazdan gözlem noktası olacak konuma varmamızdan hemen önce günün ilk göktaşı ufukta yerini aldı. En başta yürümekte olan birkaç dostumuz haricinde hemen herkes bu güzel ve parlak göktaşını görme şerefine nail oldu. Az önce gözlem noktası olarak belirttiğim yere varmıştık. Burası yeterince geniş ve düz, gölet manzaralı hoş bir mekân idi. Ancak önderlerimizin burayı gözlem noktası olarak belirlemesinde başat etken ise henüz uzakta olmamıza rağmen içimizi ürperten köpek ulumaları idi.

Gerekli tedbirleri almamızın ardından sere serpe uzanıp göğü seyre durduk. Mert Beyefendi yerleşmemizin hemen ardından demin bulduğu bir oyundan bahsetti: Belirlenmiş bir kişi sanki göktaşının görüneceği zamanı biliyormuşçasına istediği miktar saniye geriye sayar ve doğru zamanlamayı tutturabilirse ve tam saymayı bitirdiği anda göktaşı geçerse mükafatlandırılabilir(?). Siz deyin 4 ben diyeyim 5 saat zaman zaman Ercan Beyefendinin disk jokeyliği performansı eşliğinde zaman zaman eskilerden hikayeler dinleyerek, bazen de Mert Beyefendinin bulduğu oyun üzerine geri sayım yaparak geçirdik. Bu süre içerisinde göz birliğiyle takribi yirmi adet göktaşı gözlemleyebildiğimizi söyleyebilirim. Ancak bunlardan hiçbirisi geri sayım oyunuyla tahmin edilemedi.

Bilim Dünyasında Kadın Olmak

Merhaba Yıldız Çocukları💫

8 Mart Dünya Kadınlar Günü adına bu hafta ODTÜ Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Belgin Korkmaz, ODTÜ Biyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Kübra Çelikbaş Yılmaz ve ODTÜ Fizik Bölümü mezunu TÜBİTAK UZAY’da Araştırmacı olarak çalışan Zeynep Altay hocalarımızın katılımıyla “Bilim Dünyasında Kadın Olmak” isimli bir söyleşi düzenleyeceğiz.

Tarih: 6 Mart Perşembe günü saat 18.30
Yer: Cavid Erginsoy Seminer Salonu(Fizik Bölümü 3. Kat)
Hepinizi: bekliyoruzz! ✨

Mart 2025’te Gökyüzü

1 Mart 2025 22.00, 15 Mart 2025 21.00, 30 Mart 2025 20.00 tarihlerinde ortalama gökyüzü görüntüsü. (Stellarium)

Oldukça soğuk geçen bir şubat ayının ardından havaların yavaş yavaş ısınmasıyla gözlemlere akın edecek gökbilim meraklılarını neler bekliyor?

1 Mart 2025 22.00, 15 Mart 2025 21.00, 30 Mart 2025 20.00 tarihlerinde gökyüzü. (Stellarium)

Güneybatı yönünde seyir zevki oldukça yüksek olan kış altıgenine Mars ve Jüpiter’in eşlik etmesiyle izlemeye doyulamayacak bir gökyüzü gözlemlenebilecek.

1 Mart 2025 19.30’da gökyüzü

Kış boyunca oldukça geç vakitlerde battığına şahit olduğumuz Venüs, Mart ayı boyunca daha erken batarak gözlemlenmesi gitgide zor bir hale gelecek. Uzun bir süre yakalaması şu günlerde olduğu kadar kolay olmayacak batı ufku üzerindeki Venüs’ü gözlemlemenizi tavsiye ediyoruz.

2024-25 Bahar Dönemi Tanışma Toplantımızı Gerçekleştirdik

Tarih: 27 Şubat 2025
Yer: Cavid Erginsoy Seminer Salonu (Her zaman olduğu gibi)
Hava: Açık
Astronom: Üşümez

AAT’nin tanışma toplantısı her zaman olduğu gibi yoğun ilgi gördü. Bilet fiyatı cüzi miktarda merak ve gökyüzü sevgisi olan etkinliğimiz tabiri caizse kapalı gişe gerçekleşti. Bu ilgiyi besleyen faktörler arasında kantinde bütün ihtişamıyla parlayarak(veya mat kağıda basıldığı için parlamadan) fizik öğrencilerinin gözünü alıp dersliklerini bulmalarını zorlaştıran devasa afişin de etkili olduğu söylentiler arasında.

Tanışma toplantısı sunumunu yapan Kardelen ve simit dolusu sepetiyle hafızalara kazınan Özgür’ün insana keyif veren anlatımlarına değinmeden edemem.

Açık olan hava ve sunumda insanların içine işleyen astronomi sevgisi bir araya gelince de gözlem yapmak kaçınılmaz oldu.

Bir yandan Venüs, Jüpiter ve Mars’ı gözlemlerken diğer yandan da yeni yıldız çocukları ile kaynaşmak ve bağ kurmak için de bol bol sohbet ettik.

Gecenin sonunda ise her zamanki gibi midemize yenik düşüp Susam’da karnımızı doyurduğumuzu da söylemek gerekir.

Carrington Olayı Nedir? Sebepleri ve Sonuçları

   Tarih 28 Ağustos 1859, henüz 1860 solar maksimumuna birkaç ay varken Güneşimizin üzerinde büyük miktarda Güneş lekesi belirmeye başlar. Bu lekelerin görünmesinin ardından 29 Ağustos’ta Kuzey Yarım Kürede New England, Güney Yarım Kürede ise Queensland’den bile gözlemlenebilen auroralar ortaya çıkar. Bu güneş lekeleri Richard Carrington tarafından 1 Eylül’de detaylı çizimler olarak kayda alınır.

1 Eylül 1859, saat yaklaşık sabah 11.00’de Richard Carrington ve Richard Hodgson birbirlerinden bağımsız olarak tarihte ilk defa bir güneş patlamasını gözlemlediler. Gerçekleşen koronal kütle atımından saçılan parçacıklar normalde Dünya’ya günler içerisinde ulaşırken bu sefer 17.6 saatte Dünyamıza vardı.

   Bu olay şu anda Carrington Olayı olarak isimlendirilen, insanlık tarihinde kayda geçirilmiş en büyük jeomanyetik fırtınaya yol açtı.

   Bu jeomanyetik fırtınadan kaynaklanan auroralar Dünya’nın büyük bir kısmında şahane bir ışık şovu olarak gözlemlendi. Auroraların Rocky Dağları çevresindeki altın madencilerini uyandırıp sabah olduğunu düşündükleri için kahvaltı hazırlamaya başlatacak kadar parlak olduğu söyleniyor. Aynı zamanda Kuzeydoğu Amerika’da yaşayan insanların aurora ışığı altında gazete okuyabildiği anlatılır.

   Ancak maalesef ortaya çıkan jeomanyetik fırtına sadece güzel görüntüler ortaya çıkarmakla kalmamıştır. 1859’un teknolojisinde bile jeomanyetik etkili akım sonucu özellikle telgraf hatlarında önemli sıkıntılar yaşanmış, telgraf direkleri etrafa kıvılcım saçmış ve bazı telgraf operatörleri sistemleri tarafından çarpılmıştır. Science Direct’te yayınlanan bir makalede yer alan telgraf raporunda bu akımların gücünü anlamaya yarayacak bir konuşma geçmekte.

      Boston operatörü (Portland operatörüne): Lütfen bataryanızı hattan [telgraf hattından] 15 dakikalığına tamamen kesiniz.

      Portland operatörü: Yapacağım. Şu anda bağlantı kesik.

      Boston: Benimki de kopuk, şu anda aurora kaynaklı akım ile çalışıyoruz. İletim sana nasıl geliyor?

      Portland: Bataryalı halinden daha iyi. Akım yavaş yavaş gidip geliyor.

      Boston: Benim akımım bazen çok güçlü, Aurora bataryalarımızı bazen nötralize edip bazen çoğalttığı için akım röle mıknatıslarımıza fazla gelebiliyor. Bataryalar olmadan daha iyi çalışabiliriz. Bu olaydan etkilenirken bataryasız çalışmamız lazım gibi.

      Portland: Tamamdır. İşimize devam edeyim mi?

      Boston: Evet. Devam et.

   Bu konuşma bundan sonra yaklaşık 2 saat boyunca devam etmiştir. Bu ve yaşanan bunun gibi olayları makalenin kendisinden araştırabilirsiniz.

   Carrington olayı her ne kadar dinlemesi ve anlatması etkileyici hikayeler yaratmış olsa da Dünya’daki manyetik olaylar ve Güneş arasındaki bağlantıyı kuran, Dünya’daki hayatın kaynağı Güneş’in aynı zamanda bu hayata karşı oluşturabileceği tehlikeyi gözler önüne seren, şimdiki ve gelecekteki insanlığın kulağına küpe etmesi gereken bir olaydır.

   19. yüzyıldan bu yana gelişen teknoloji ve elektriğe artan bağlılık sebebiyle bu tarz olaylar insanlık için çok daha büyük bir tehlike oluştursa da aynı teknoloji güneş patlamalarını daha iyi anlayabilmek ve jeomanyetik fırtınaları önceden tahmin edip gerekli önlemlerin alınabilmesini sağlamakta kullanılıyor. Solar Dynamics Orbiter (SOHO), Parker Solar Probe ve ESA’nın Solar Orbiter’ı gibi araçlar sürekli Güneş’i gözlemleyerek Güneş lekeleri, Güneş patlamaları ve koronal kütle atımlarının altında yatan mekanizmayı anlayabilmemizi sağlayan araçlardan sadece bazıları.

Kaynakça:

https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0273117706000160#aep-section-id15

https://www.nasaspaceflight.com/2020/08/carrington-event-warning

https://www.scientificamerican.com/article/bracing-for-a-solar-superstorm

https://web.archive.org/web/20110305110813/http://news.nationalgeographic.com/news/2011/03/110302-solar-flares-sun-storms-earth-danger-carrington-event-science