Parsekler mesafe ötede başlayan seyahatim henüz nihayete ermiş, kutsal topraklara muvaffakiyetle teşrif etmiştim. Lakin beklediğim üzere oda mühürlü idi. Takribi olarak ışığın uzayda 5.4×10⁸ kilometre mesafe kat ettiği müddet bekledikten sonra Aysu Hanımefendi geldi. Odanın kilidini çözmesinin ardından kendisiyle kısa bir hasbihal ettik. Hasbihalimizin esas mevzularından biri üstat Isaac Asimov’un kaleminden meydana gelmiş Vakıf (Foundation) serisi idi. Üstadın eserlerindeki fevkalade bilinç kullanımına hayretlerimizi dile getirmeden edemedik. Henüz okumamış olanlar için ziyadesiyle tavsiye etmekteyiz. Karşılıklı olarak bu esere methiyeler düzmemizin akabinde usulca öteki dostlarımız da odaya teşrif etmeye başladı. Gün batımının yaklaşık 20 dakika ardından Mert bir beyefendi “Günaydın!” nidası eşliğinde odaya vasıl oldu. Kendisinin bu davranışı kimse tarafından yadsınmadı zira alem bilir ki astronomun günü Güneş battıktan sonra başlar.
Her bir üyenin teşrifinin ardından gerekli edevatlar alınarak fizik yapısı terk olundu ve doğruca birkaç üyenin şahsi bineklerine dağılındı. Mümkün mesafeyi kat etmemizin ardından yola yayan devam etmemiz şart oldu. Karanlık patika boyu uzanan ağaçların arasında aheste ancak güvenle hareketimiz esnasında bizimle aynı emel üzere orada bulunduğunu tahmin ettiğim birtakım çift yaşamlıyla karşılaştık. Kendilerini teşhis etmemize olanak sağlayan kafa kandillerimizi almayı ihmal etmememiz pek güzel olmuştu. Birazdan gözlem noktası olacak konuma varmamızdan hemen önce günün ilk göktaşı ufukta yerini aldı. En başta yürümekte olan birkaç dostumuz haricinde hemen herkes bu güzel ve parlak göktaşını görme şerefine nail oldu. Az önce gözlem noktası olarak belirttiğim yere varmıştık. Burası yeterince geniş ve düz, gölet manzaralı hoş bir mekân idi. Ancak önderlerimizin burayı gözlem noktası olarak belirlemesinde başat etken ise henüz uzakta olmamıza rağmen içimizi ürperten köpek ulumaları idi.
Gerekli tedbirleri almamızın ardından sere serpe uzanıp göğü seyre durduk. Mert Beyefendi yerleşmemizin hemen ardından demin bulduğu bir oyundan bahsetti: Belirlenmiş bir kişi sanki göktaşının görüneceği zamanı biliyormuşçasına istediği miktar saniye geriye sayar ve doğru zamanlamayı tutturabilirse ve tam saymayı bitirdiği anda göktaşı geçerse mükafatlandırılabilir(?). Siz deyin 4 ben diyeyim 5 saat zaman zaman Ercan Beyefendinin disk jokeyliği performansı eşliğinde zaman zaman eskilerden hikayeler dinleyerek, bazen de Mert Beyefendinin bulduğu oyun üzerine geri sayım yaparak geçirdik. Bu süre içerisinde göz birliğiyle takribi yirmi adet göktaşı gözlemleyebildiğimizi söyleyebilirim. Ancak bunlardan hiçbirisi geri sayım oyunuyla tahmin edilemedi.
