2009 Dünya Gökbilim Yılı’nı güzel bir gök olayı ile kapatmış bulunmaktayız: Ay’ın ısırılması ile.
M. Raşid Tuğral Canon EOS 400D+Celestron 5″ Teleskop
Eski Çinliler tutulmaların efsanevi ejderha tarafından Ay’ın veya Güneş’in ısırılmasıyla gerçekleştrildiğine inanırlarmış. Bugün Çincede hala tutulma “şi” yani ısırmak olarak geçmektedir.
Parçalı Ay Tutulması Ay’ın Dünya’nın tam gölge konisine tamamen girememesi sonucu oluşur. Bu yüzden Ay’ın bir kısmı karanlıktır. Ay’ın yörünge düzlemi Dünya’nın yörünge düzlemi ile 5o bir açı yaptığından dolayı her Ay Tutulması tam gerçekleşmez. Eğer bu eğiklik olmasaydı her ay bir tam Ay Tutulması ve bir de Güneş Tutulması görecektik.
2009 Dünya Gökbilim Yılı’nı güzel bir kapanışla kapatıyoruz. Yılın son günü%10’luk parçalı bir Ay tutulması var.
Sabahattin Bilsel, Orion ED80+Nikon D70 1/60sn
Tutulma 20:52’de Ay’ın Dünya’nın tam gölge konisine girmesiyle başlayacak. Aslında daha önce Ay yarım gölge konisine girecek fakat bu çıplak gözle gözlenemeyecek. 21:24’te tutulma ortasında Ay’ın %10’luk bir ksımı kararmış olacak. Tutulma 21:54’te Ay’ın tam gölge konisinden çıkmasıyla sona erecek.
Gökbilimciler, Dünya’dan 40 ışık yılı uzaklıkta bulunan kırmızı cüce bir yıldızın etrafında hareket eden ‘süper dünya’ bir gezegen keşfettiklerini açıkladılar. En az keşif kadar önemli olan bir diğer haber ise keşfi yapan teleskopların, bugün amatörlerin kullandığı teleskoplardan büyüklük olarak çok farklı olmaması. Her ne kadar gökbilimciler keşfedilen gezegenin dünya benzeri bir yaşam için çok sıcak olduğunu belirtseler de yer teleskoplarının hala işlevlerini koruduklarını göstermesi açısından keşif heyecan verici.
Kütlesi, Dünya kütlesinin 1 ila 10 katı arasında olan gezegenlere ‘süper dünya’ gezegenler denilmektedir. Yeni keşfedilen ve GJ1214b ismi verilen gezegen de yaklaşık olarak 6.5 dünya kütlesinde olması nedeniyle bir “süper dünya”dır. Etrafında döndüğü, ev sahibi yıldız GJ1214 ise kırmızı, M sınıfı bir yıldız ve Güneş’in beşte biri büyüklüğünde. Yüzey sıcaklığı ise yaklaşık 2700°C derece olup Güneş’in parlaklığının yalnızca binde üçü parlaklıktadır.
GJ1214b, yıldızının etrafındaki bir dönüşünü ortalama 2 milyon kilometre uzaklıkta, yaklaşık 38 saatte tamamlar. Gökbilimciler, yaptıkları hesaplarda gezegenin yüzey sıcaklığını yaklaşık olarak 200 °C derece olarak ölçmüşler. Fırın kadar sıcak bir yer olsa da yıldızına bu kadar yakın dönen benzer gezegenlerden çok daha soğuk bir gezegen GJ1214b. Bu durumu da gökbilimciler GJ1214b’nin yıldızının oldukça küçük ve sönük bir yıldız olmasına bağlıyorlar.
GJ1214b’nin yıldızının önünden sık sık geçiş yapması gökbilimcilerin hem onu keşfedebilmelerine hem de hakkında ölçümler yapabilmelerine olanak vermiş. Yapılan ölçümler yarı çapını Dünya’nın yarı çapının yaklaşık olarak 2.7 katı kadar olduğunu göstermiş ve onu bugüne kadar keşfedilen en küçük geçiş (yani yıldızının önünden geçen) gezegenlerinden biri yapmıştır (diğeri için bkz: CoRoT-7-b). Yoğunluk hesapları da göstermiştir ki GJ1214b’nin dörtte üçü su ve öteki buzlardan, dörtte biri ise kayadan meydana gelmektedir. Ayrıca gezegenin gazdan bir atmosfere sahip olduğu yönünde de önemli kanıtlar elde edilmiş.
“Yüksek yüzey sıcaklığına rağmen, sulak bir dünya gibi duruyor.” diyor gezegeni veriler içerisinde ilk tespit eden Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nde çalışan yüksek lisans öğrencisi Zachory Berta. “Bilinen bütün Güneşdışı gezegenlerden daha küçük, daha soğuk ve Dünya’ya en çok benzeyen…” diyor ve ekliyor Berta; gezegende bulunması muhtemel su, Buz 7 (deniz seviyesindeki atmosfer basıncının 20000 katı daha büyük basınçta eriyen kristalimsi bir buz formu) gibi çok olağan dışı formlarda bulunabilir.
Gökbilimciler yeni gezegeni MEarth Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sırasında keşfettiler. Proje kapsamında, 8 tane aynı tip 16 inçlik (40 cm) optik teleskopla daha önceden belirlenmiş 2000 tane kırmızı dev yıldızın incelenmesi hedefleniyor. Bu yıldızların etrafında var olması muhtemel gezegenler tespit edilmeye çalışılacak. Projede kullanılan her teleskop Bisque Paramount yazılımı ve Apogee Alta U42 CCD çip taşıyan kameralarla güçlendirilmiş.
“Bu süper dünya tipi gezegeni küçük bir yer teleskobuyla bulduğumuza göre, benzer bir teleskoba sahip ve iyi bir CCD kamerası olan herkes benzer keşifler yapabilir. Bundan böyle öğrenciler de bu konuda çalışmalar yapabilir ve bu gezegenleri onlar da inceleyebilirler!” diyor Harvard Astrofizik Merkezi’nde çalışan MEarth Projesi’nin fikir babası ve yöneticisi David Charbonneau.
MEart Projesi ile bilim insanları parlaklıkları düzenli olarak değişim gösteren “değişen yıldızlar” üzerinde çalışıyorlar. Yıldızların parlaklıklarının azalmasına neden olanın, önlerinden geçen bir gezegen ise bunu fark etmek amaçlanıyor. Böyle bir mini tutulma sırasında, gezegen yıldızın ışığının bir kısmının geçmesine engel olmakta ve onun az da olsa bir miktar sönük görünmesine neden olmaktadır. Yaratıcı ve yenilikçi veri işleme teknikleri ile gökbilimciler bu parlaklık değişimine bir gezegenin sebep olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar. Çünkü bu tip bir parlaklık değişimini yalnızca gezegeni olan yıldızlarda değil, birbirileri etrafında dönen çift yıldızlarda da görülmektedir.
NASA’nın Kepler görevi de Güneş benzeri yıldızların önünden geçen Dünya benzeri gezegenleri tespit etmeyi amaçlayan yakın bir strateji üzerine kurulu. Fakat Güneş benzeri bir yıldızın önünden geçen Dünya benzeri bir gezegenin neden olabileceği parlaklık azalması sadece onbinde bir gibi çok küçük bir değişime denk gelmektedir. Bu tip yüksek duyarlılık isteyen ölçümler yalnızca Uzay’dan; yani Uzay’a gönderilen Kepler benzeri uydular vasıtası ile yapılabilmektedir.
Gökbilimciler, GJ1214b’nin hesaplanmış yarı çapını teorik modellerle karşılaştırdıklarında, gözlenmiş yarı çapın teorik yarı çaptan daha büyük olduğunu fark etmişler. Gezegenin saf sudan oluştuğunu varsayan modellemelerde bile sonuç aynı çıkmış. Bu durum gezegenin katı yüzeyinden başka, yıldızın ışığının geçmesine engel olan başka birşeyin daha varlığına işaret etmektedir: Atmosfere!
Araştırma ekibi diyor ki; eğer gezegen bir atmosfere sahipse, bu gazlar bizim bildiğimiz temel formlardaki gazlar gibi olmayabilirler. Çünkü gezegenin etrafında döndüğü yıldızın yüksek sıcaklığı bu tip gazları atmosferin dışına çoktan buharlaştırmış, dolyaısıyla orjinal atmosfer çoktan kaybolmuş olabilir.
Gökbilimciler için bundan sonraki ilk adım doğrudan atmosferi tespit edip bileşenlerini analiz etmek olacak. Bu noktada gökbilimcilerin imdadına NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu gibi uzay teleskopları yetişiyor. GJ1214b Dünya’dan sadece 40 ışık yılı uzaklıkta ve uzaydaki gözlerimizin görüş alanı içerisinde.
“Bu gezegen Dünya’ya çok yakın. Hubble Uzay Teleskobu gezegenin atmosferini tespit edip, hangi elementlerden meydana geldiğini bizlere gösterebilmeli…” diyor Charbonneau. “Bizim bildiğimiz tür bir yaşamı desteklemiyor olsa bile; bu gezegen, atmosferinin varlığı kesinleşmiş ilk süper dünya olacak.”
Şu anki Güneş Döngüsü 24, yeni lekesi 1035 ile kendini gösterdi. Şu anda Leke 1035 Dünya’nın yaklaşık 7 katı. Güneş araştırmacıları, bu lekenin 2009’un en büyük lekesi olacağını düşünüyorlar. Aslında 2009 yılında bu lekeyle yarışabilecek potansiyeline sahip bir leke de yoktu. Yılın 259 günü lekesiz geçti.
Bunun dışında Güneş’te başka aktiviteler de var. 14 Aralık 2009 tarihinde TSİ 03.20’de leke’nin etrafından Dünya’ya doğru atılan C-14 sınıfı taçsal kütle atımı 18 Aralık 2009 cuma günü yüksek enlemlerde kutup ışıklarını yani auroraları oluşturacak.
14 Aralık 2009’da Güneş’ten atılan taçsal kütle atımı.
Telif Hakkı: NASA / SoHO
Not: Leke için Güneş’e çıplak gözle bakmak çok tehlikeli. Sakın denemeyin. Bunun için sitemizde hergün sağ tarafta yayınlanan Güneş fotoğraflarına bakabilirsiniz.
İlgili Bağlantılar:
SoHO (Solar and Heliospheric Observatory – Güneş ve Güneş Atmosferi Gözlemevi)
SpaceWeather (Günlük Güneş olaylarının yanısıra uzay havası hakkında bilgi veren site.)
2009’un İkizler (Geminid) Göktaşı Yağmuru muhteşem bir görsel şölene dönüştü. İyimser gökbilimcilerin tahminilerine göre bu yılki göktaşı yağmurunun saatte 140 adet kayan yıldız seviyesine ulaşması bekleniyordu fakat Uluslararası Göktaşı Kuruluşu IMO’nun verilerine göre bu değer 180’i buldu. Ancak şehir ışıkları altında durum farklı.
M. Raşid Tuğral, Canon EOS 400D, ISO800
Geminidlerin zirveye ulaştığı gecenin hemen ardından 14-15 Aralık gecesi topluluk olarak havanın ağarmasına kadar gözlem yaptık. Gözlem için hava biraz bulutluydu fakat genel olarak açık sayılırdı. Toplamda 3-4 saat süren gözlemde gözleyebildiğimiz kayan yıldızların sayısı ise 20’nin altındaydı. Yaklaşık bir saat boyunca Kutup Yıldızı’nı aralıksız fotoğraflamamızla bir adet sönük bir geminid yakalamayı başardık. Yukarıdaki fotoğraf 250 adet 13s’lik pozların birleştirilmesiyle oluştu. Böylece toplamda 54dk’lık tek bir poz elde etmiş olduk.
NASA’nın WISE (Geniş-Alan Kızılötesi Araştırma Kâşifi) uzay teleskobu bugün TSİ 16:09’da Kaliforniya’daki Vanderberg Hava Kuvvetleri Üssü’nden DELTA II roketiyle birlikte başarıyla fırlatıldı. WISE uzay teleskobu kutupsal yörüngede hareket edecek ve dokuz ayda gökyüzünün tamamını bir buçuk kez taramış olacak. Görev boyunca WISE evrenin saklı cisimlerini ortaya çıkaracak. Bunlara sönük yıldızlar, karanlık asteroidler ve en parlak gökadalar da dahil.
17 Aralık 2009 Perşembe günü Fizik Bölümü 3. kat Cavid Erginsoy Seminer Salonu’nda Mitoloji Semineri verilecektir. Seminer saati 18:00’dir. Semineri topluluk üyelerimizden Zeynep Tonga verecek olup tüm gökbilim severleri dönemin sekizinci seminerine bekliyoruz.
Özel Sanko Okulları’nın davet etmiş olduğu ODTÜ AAT, Gaziantep’e 2 gün gökbilim dolu günler yaşattı. Topluluk başkanı Seçkin Karabağ ile topluluk üyeleri Muhammed Raşid Tuğral ve Sinan Cate’nin vermiş olduğu seminerler büyük ilgi gördü. 07 ve 08 Aralık 2009 günlerinde, ilköğretim, ortaokul ve lise öğrencilerine farklı ağırlıklarda seminerler verildi. Gökyüzünün açık olduğu zamanlarda teleskopla Andromeda Gökadası ve gaz devi Jüpiter gözlemlendi. Havanın gözleme elverişli olmadığı zamanlarda ise ‘Stellarium’ programı ile gökyüzündeki cisimler tanıtıldı.
ODTÜ AAT, davetlisi olarak gittiği Kütahya’da 05 Aralık 2009 tarihinde, Başaran Yıldız Eğitim Kurumları’nda seminerler verdi. Topluluk üyelerinden Sedat Canlı, Yıldızların Evrimi ve Karadelikler Semineri’ni verirken topluluk üyelerimizden Ayla Öylek ise Genel Gökyüzü Semineri’ni verdi. Seminerlerden sonra soru – cevap kısmına geçilip merak edenlerin soruları cevaplandı. Günün sonunda da hava bulutlu olduğundan bilgisayar eşliğinde ‘Stellarium’ programı ile gökyüzündeki takımyıldızlar, yıldızlar ve gezegen tanıtıldı. Merak edenler ise teleskopla tanışma fırsatı buldu.
Topluluk üyelerimizden Sedat Canlı seminerini verirken…
10 Aralık 2009 Perşembe günü Fizik Bölümü 3. kat Cavid Erginsoy Seminer Salonu’nda Gökyüzü Fotoğrafçılığı Semineri verilecektir. Seminer saati 18:00’dir. Semineri topluluk üyelerimizden Sedat Canlı verecek olup tüm gökbilim severleri dönemin yedinci seminerine bekliyoruz.