gokyuzu.org

ODTÜ AAT’nin Mutlu Günü

11 Temmuz 2009 tarihinde ODTÜ AAT üyesi ve ODTÜ Fizik Bölümü’nde Araştırma Görevlisi İlker DOĞAN ile ODTÜ Fizik Bölümü’nden Nurcan YANARCAN, evliliğe giden yoldaki ilk adımlarını nişanlanarak atmışlardır. ODTÜ AAT olarak, genç çifte önlerindeki uzun yolda bol mutluluklar diliyoruz.

ODTÜ AAT’nin Mutlu Günü

11 Temmuz 2009 tarihinde ODTÜ AAT üyesi ve ODTÜ Fizik Bölümü’nde Araştırma Görevlisi İlker DOĞAN ile ODTÜ Fizik Bölümü’nden Nurcan YANARCAN, evliliğe giden yoldaki ilk adımlarını nişanlanarak atmışlardır. ODTÜ AAT olarak, genç çifte önlerindeki uzun yolda bol mutluluklar diliyoruz.

Astronomi Yaz Kampı

“2009 Astronomi Yılı” çerçevesinde düzenlenen bir çok etkinlikten biri de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Astrofizik Araştırma Merkezi (ÇAAM) ve Ulupınar Gözlemevi’nin birlikte “Astronomi Yaz Kampı”. Kampta, Kazdağları’nda yapımı süren Türkiye’nin en büyük teleskopu görülebilir.

Astronomi Yaz Kampı

“2009 Astronomi Yılı” çerçevesinde düzenlenen bir çok etkinlikten biri de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Astrofizik Araştırma Merkezi (ÇAAM) ve Ulupınar Gözlemevi’nin birlikte “Astronomi Yaz Kampı”. Kampta, Kazdağları’nda yapımı süren Türkiye’nin en büyük teleskopu görülebilir.

İstifleme Metodu ve Süpernovalar

Önceden, çeşitli antik süpernovaları (biri 11 milyar diğeri de 11.4 milyar yıl önce patlamış) farketmiş olan California Üniversitesi’nden Jeff Cooke ve ekibinin 9 Haziran günü ‘Nature’ dergisinde yayınlanan makalesine göre, 8 milyar yaşında yeni bir süpernova daha keşfetti. Bunu da gökyüzü fotoğrafçılarının sıkça kullandığı ‘istifleme’ (stacking) metodu ile buldu.

Sanatçının gözünden bir yıldız, süpernova oluşturmadan önce dışarı attığı gaz kütleleri.

Telif Hakkı: NASA / Swift / Skyworks Digital / Dana Berry

İlk önce gözlemciler Kanada, Fransa ve Hawaii’deki teleskoplarla çekilmiş resimlerdeki uzakta bulunan gökadaları tespit ediyor.  Sonra da bu gökadaların değişik zamanlarda çekilmiş fotoğrafları birleştiriliyor ve fotoğraflar karşılaştırılıyor. 

Eğer gökadanın herhangi bir yerinde olağandışı bir parlama farkedilirse bir süpernovanın oluştuğu anlaşılıyor ve kırmızıya kayma değerleri ölçülüyor. Bu da yaşı hakkında bilgi veriyor.  

Jeff Cooke’un farkettiği süpernovalar 2.Tip süpernovalardan. Yani Güneş’in kütlesinin 50 ile 100 katı arasında değişen yıldızların oluştuğu süpernovalar. Bu yıldızlar patlamadan önce kütlelerinin büyük kısmını dışarı atarlar ve patlarken büyük miktarda mor ötesi ışın yayarlar. 

Şu aralar gökbilimciler bir 2. Tip süpernova için tetikteler. Eta Carinae adındaki yıldız (yaklaşık 7500 – 8000 ışık yılı uzaklıkta) kütlesinin çoğunu uzaya fırlattığı için böyle bir süpernova oluşturmaya aday.

Ayrıca bu yıldız oldukça değişken bir yıldız. 1843’te oluşturduğu bir parlama sayesinde bir saniyeliğine de olsa Güneş’ten sonra en parlak yıldız olan ve Büyük Köpek Takımyıldızı’nda bulunan Sirius kadar parladı. Uzun bir süre 8 kadirde kalırken 1998 – 1999 yıllarında parlaklığı %100 arttı. 

İlgili Bağlantılar:

  • Nature (Jeff Cooke’un Nature dergisindeki makalesi) 

Kaynak: Sky & Telescope

İstifleme Metodu ve Süpernovalar

Önceden, çeşitli antik süpernovaları (biri 11 milyar diğeri de 11.4 milyar yıl önce patlamış) farketmiş olan California Üniversitesi’nden Jeff Cooke ve ekibinin 9 Haziran günü ‘Nature’ dergisinde yayınlanan makalesine göre, 8 milyar yaşında yeni bir süpernova daha keşfetti. Bunu da gökyüzü fotoğrafçılarının sıkça kullandığı ‘istifleme’ (stacking) metodu ile buldu.

Sanatçının gözünden bir yıldız, süpernova oluşturmadan önce dışarı attığı gaz kütleleri.

Telif Hakkı: NASA / Swift / Skyworks Digital / Dana Berry

İlk önce gözlemciler Kanada, Fransa ve Hawaii’deki teleskoplarla çekilmiş resimlerdeki uzakta bulunan gökadaları tespit ediyor.  Sonra da bu gökadaların değişik zamanlarda çekilmiş fotoğrafları birleştiriliyor ve fotoğraflar karşılaştırılıyor. 

Eğer gökadanın herhangi bir yerinde olağandışı bir parlama farkedilirse bir süpernovanın oluştuğu anlaşılıyor ve kırmızıya kayma değerleri ölçülüyor. Bu da yaşı hakkında bilgi veriyor.  

Jeff Cooke’un farkettiği süpernovalar 2.Tip süpernovalardan. Yani Güneş’in kütlesinin 50 ile 100 katı arasında değişen yıldızların oluştuğu süpernovalar. Bu yıldızlar patlamadan önce kütlelerinin büyük kısmını dışarı atarlar ve patlarken büyük miktarda mor ötesi ışın yayarlar. 

Şu aralar gökbilimciler bir 2. Tip süpernova için tetikteler. Eta Carinae adındaki yıldız (yaklaşık 7500 – 8000 ışık yılı uzaklıkta) kütlesinin çoğunu uzaya fırlattığı için böyle bir süpernova oluşturmaya aday.

Ayrıca bu yıldız oldukça değişken bir yıldız. 1843’te oluşturduğu bir parlama sayesinde bir saniyeliğine de olsa Güneş’ten sonra en parlak yıldız olan ve Büyük Köpek Takımyıldızı’nda bulunan Sirius kadar parladı. Uzun bir süre 8 kadirde kalırken 1998 – 1999 yıllarında parlaklığı %100 arttı. 

İlgili Bağlantılar:

  • Nature (Jeff Cooke’un Nature dergisindeki makalesi) 

Kaynak: Sky & Telescope

UUİ Akşam Gökyüzünde

Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) önümüzdeki iki hafta boyunca akşam ve sabah gökyüzünde muhteşem geçişler yapıyor. UUİ’yi bir günde iki kez, üç kez hatta dört kez bile görebilirsiniz. Topluluk üyelerimizden M. Raşid Tuğral , bu akşam UUİ’nin muhteşem geçişlerinden birini yaklamayı başardı.

     Fotoğraf: M. Raşid Tuğral (AAT), Canon EOS 450D, ISO200 20s

Eğer geçtiğimiz günlerde UUİ’yi seyrettiyseniz muhtemelen bir dakika arkasından beliren ve UUİ’nin gitmiş olduğu rotayı izleyen başkı bir uyduyu daha fark etmiş olmalısınız. Bu kayıtlarda olmayan gizemli uydunun adı Progress 33, Rus yük gemisi. Raşid,  UUİ’nin ardından Progress 33’ü de yakaladığını belirtiyor. “Parlaklığı yaklaşık 2.5 kadirdendi”.

UUİ Akşam Gökyüzünde

Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) önümüzdeki iki hafta boyunca akşam ve sabah gökyüzünde muhteşem geçişler yapıyor. UUİ’yi bir günde iki kez, üç kez hatta dört kez bile görebilirsiniz. Topluluk üyelerimizden M. Raşid Tuğral , bu akşam UUİ’nin muhteşem geçişlerinden birini yaklamayı başardı.

     Fotoğraf: M. Raşid Tuğral (AAT), Canon EOS 450D, ISO200 20s

Eğer geçtiğimiz günlerde UUİ’yi seyrettiyseniz muhtemelen bir dakika arkasından beliren ve UUİ’nin gitmiş olduğu rotayı izleyen başkı bir uyduyu daha fark etmiş olmalısınız. Bu kayıtlarda olmayan gizemli uydunun adı Progress 33, Rus yük gemisi. Raşid,  UUİ’nin ardından Progress 33’ü de yakaladığını belirtiyor. “Parlaklığı yaklaşık 2.5 kadirdendi”.

Eflâtun Günbatımları

Geçtiğimiz aylarda patlayan Sarychev yanardağının etkileri Türkiye’den de gözlenmeye başladı. Yanardağın patlamasıyla açığa çıkan tonlarca sülfürdioksit (SO2) gazı Dünya’nın her tarafına yayılmış durumda ve stratosferin üst katmanlarında bulunan bu gaz Güneş ışınlarını saçarak mora yakın bir rengin ortaya çıkmasına neden oluyor.

Fotoğraf: M. Raşid Tuğral (ODTÜ – AAT), Canon EOS 400D

Sarychev Yanardağı’nın hayaletini  gözlemlemek için Güneş battıktan 10 dakika sonra 20o-30oyüksekliğe bakın. Bunun için çıplak göz haricinde hiç bir şeye gereksiniminiz olmayacaktır.

Nadir Güneş Lekelerinin Nedeni

Güneş, bilindiği gibi, aktiflik bakımından minimum seviyede ve 2 yıldan beri şaşırtıcı bir biçimde Güneş lekelerine rastlamak çok zor. İlk defa Güneş fizikçileri, bunun nedenini anlayabilmiş olabilir.

Colorado’daki Amerikan Astronomi Derneği’nin (American Astronomical Society) basın toplantısında, araştırmacılara, Güneş’in içindeki püskürme akımının (jet stream) normalden daha yavaş bir biçimde yıldızın iç bölgelerinden geçtiğini ve bu durumun Güneş lekelerinin eksikliğine yol açtığı duyruldu.

Güneş’in iç yüzeyinin heliosismik haritası. Kırmızı – sarı eğri bantlar püskürme akımlarını gösteriyor. Siyah bölgeler ise Güneş lekeleri aktivitesini belirtiyor. Akım 22o‘ye ulaşınca lekeler oluşmaya başlıyor.  

Tuscon, Arizona’daki Amerikan Ulusal Gözlemevi’nden (National Solar Observatory) Rachel Howe ve Frank Hill, Güneş yüzeyinin 7000 km altındaki püskürme akımlarını belirlemek için “helioseismology” denilen bir teknik uyguladılar. 

11 yılda bir Güneş kutuplarına yakın yerlerde yeni püskürme akımları üretir. Akımlar yavaş yavaş kutuplardan ekvatora doğru hareket eder ve kritik enleme yani 22o‘e ulaşınca yeni Güneş lekeleri oluşmaya başlar.

Howe ve Hill, gelecek lekeleri oluşturacak olan akımların 10o‘lik bir yayı ancak 3 yılda aşabildiklerini farkettiler. Önceki Güneş döngüsündeki akımlar aynı yolu 2 yılda alabilmişlerdi.

Ama sonunda akımlar, Güneş aktivitesinin yıllar sonra yeniden başlayacağının habercisi olan kritik enleme ulaştı. 

Şu andaki Güneş aktivitesinin düşük olması araştırmacılara, 17 yüzyılda meydana gelen “Maunder Minimum”un tekrar yaşanabileceğini düşündürttü. Ama yeni sonuç Güneş aktivitesinin yeniden başlayacağını gösterdiği için bu tip kuramları çürüttü. 

Akımlar Güneş yüzeyini altında olduğu için direk olarak gözükmüyor. Hill ve Howe bu saklı akımları yakalamak için “helioseismology”i kullandı. Güneş’in içinde hareket eden kütleler, yüzeyde dalgalar oluşturuyor. “P dalgaları” denilen dalgalar tüm iç yüzeyi titreştiriyor ve Güneş’in büyük bir çan gibi sallanmasına neden oluyor. Bu titreşimleri inceleyerek içerde olan akımları farketmek mümkün. Aynı tip teknikler Dünya’nın iç yüzeyinin incelenemesi için jeolojistler tarafından da kullanılıyor.

Böyle bir olayda, araştırmacılar SOHO (The Solar and Heliospheric Observatory – Güneş ve Heliospheric Gözlemevi) ve GONG’dan (Global Oscillation Network Group – Küresel Salınım Ağ Grubu) gelen bilgileri kullanıyor. GONG, Güneş’teki titreşimleri Dünya’nın çeşitli yerlerinde gözlemleyen bir ağ grubu. SOHO ise aynı işlemi uzaydan yapıyor. 

Her ne kadar Güneş lekelerinin akımlara bağlı olduğu bilinse de nedeni tam olarak belli değil.     

Bir sanatçının gözünden SDO 

Telif Hakkı: NASA 

NASA tüm bu gizemleri çözmek için bu yıl sonunda SDO’yu (Solar Dynamics Observatory – Güneş Dinamikleri Gözlemevi) fırlatmayı düşünüyor. SDO gelişmiş heliosismik sensörlere sahip olduğundan Güneş’in içinde tam olarak ne olup bittiğini açıklayabilir.  

İlgili Bağlantılar:

  • SDO (Güneş Dinamikleri Gözlemevi’nin sitesi)
  • Grafikler (Basın toplantısında gösterilen grafikler)

Kaynak: Science@NASA