gokyuzu.org

Satürn’ün Halkaları Kayboluyor

Satürn’ün uydusu Titan, Satürn’ün önünden geçerken.

Eğer son zamanlarda Satürn’e bakmadıysanız şimdi çıkıp bir bakın çünkü Satürn’ün halkaları yok oluyor. Aslında görünürde öyle. Satürn’ün halkaları hemen hemen kapanmış durumda.  Satürn’ün halkaları Ay sonunda sadece 0.8o açıklıkta olacak ve çok uzun bir süre boyunca ince kalacak. Gezegen Güneş’in etrafındaki bir turunu 14-15 yılda tamamlıyor ve halkalar Dünya ile aynı hizaya geldiği sırada sadece bir çizgi olarak görünebiliyor. Hatta küçük bir teleskopla bakıldığında yok olmuş gibi görünebiliyor. Bu yok olma olayı 10 ay ötede: 24 Eylül 2009.

Satürn’ü gözlemlemek çok kolay. Şafak sökmeden önce teleskobunuzu Aslan takımyıldızındaki “parlak yıldız”a döndürmeniz yeterli. Teleskobunuz yoksa sorun değil Satürn’e çıplak gözle bakmak bile yeterli ama halkaları maalesef göremeyecksiniz. Gökyüzü haritası için haberin devamına tıklayın.

 Gece saat 3:00 sularında Doğu ufku. Bu harita sayesinde Satürn’ü kolayca farkedebilirsiniz. Satürn Aslan takımyıldızında yer alıyor ve her dört dakikada yaklaşık 10 yükseliyor. Böylece sabah Güneş doğmadan önce batmak üzere oluyor. Gökyüzündeki bir çok cisim tıpkı Güneş gibi doğup batmaktadırlar.Bu bilindiği gibi Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesinden kaynaklanmaktadır.

Laser Yardımıyla Krater Avı

LIDAR hava aracı Kanada’daki bu gizli krateri henüz keşfetti.

Telif Hakkı: Herd et al., Geology

Araştırmacılar, yeni bir teknoloji yardımıyla Kanada Alberta’da yaklaşık 1100 yıl önce çarpan bir meteorun oluşturduğu krateri buldular. Uygulanan tekniğin ismi ise LIDAR.

SCIENCE

Alberta Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı uçağa takılan bu sistem sayesinde meteorların oluşturduğu kraterleri bulabiliyor. Sistem, gönderdiği laser ışınlarının yüzeyden yansıması yardımıyla yüzeyin tam olarak topografik haritasını çıkartabiliyor. Bu sistem bilim adamlarının işini çok kolaylaştırıyor çünkü genelde kraterler, göller ya da bitki örtüsü tarafından gizlenmiş oluyor.

Dünya’ya düşen meteorlar genelde Mars ile Jüpiter arasındaki Asteroit Kuşağı’ndan geliyor.Kraterlerde bulunan örneklerden Güneş Sistemi’nin tarihi ve kimyasal bileşimi anlaşılabileceği için kraterlerin bulunması büyük önem taşıyor.

Leonidlerin Dönüşü

Caltech’li(Kaliforniya Teknoloji Estitüsü) ve NASA’lı (Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi) gökbilimciler iki hafta önce ortaya çıkan Leonid göktaşı yağmurlarındaki beklenmeyen artıştan  2009 Leonid Göktaşı Yağmuru’nun yarı-fırtına şeklinde gerçekleşeceğini tahmin ediyorlar.

NASA Bilim Haberleri

NASA ve Caltech’ten gökbilimciler 2009 Leonid Göktaşı Yağmuru’nun çok etkili olacağını tahmin ediyor. Gökbilimciler tahminlerini, bir kaç yıllık sessizliğin ardından, 17 Kasım’da meydana gelen Leonidler’deki beklenmeyen artışa bağlıyorlar. 

Marshall Uzay Merkezi’nden Bill Cooke, Leonidler’in 17 Kasım 2009 tarihinde saatte 500 kayan yıldıza ulaşacağını tahmin ettiklerini belirtti. “Bu çok güçlü bir gösteri olacak” diyor Bill Cooke.

Tahminciler bir göktaşı fırtınasını saatte 1000 veya daha fazla kayan yıldız olarak tanımlıyor. 2009’daki göktaşı yağmuru ise yarı-fırtına şeklinde gerçekleşeceğe benziyor.

 17Kasım 2008’de Dünya 55P/Tempel-Tuttle kuyrukluyıldızından kalan toz kalıntısının içinden geçti. Bu kumlu kalıntı 500 yıldan daha uzun bir süre önce 1466 yılında Leonidler’i oluşturan kuyruklu yıldız tarafından bırakıldı.Kimse Leonidler’in bu kadar güçlü olacağını tahmin etmiyordu fakat Asya ve Avrupa’daki gözlemciler saatte ortalama 100 tane göktaşı saydılar.

 Jeremie Vaubaillon karşılaşmayı 1 saatlik bir hassaslıkla tahmin etti. Vaubaillion,” Ben de bir bilgisayar programı var. Bu program sayesinde Leonid kalıntılarının akımı hesaplanabilmektedir. Bu program  bunun gibi eski kalıntıları hesaplama konusunda dahi çok iyi iş görüyor”, diye belirtti.

17 Kasım 2009’da Dünya tekrar 1466 kalıntısının içinden geçecek. fakat bu sefer merkeze daha yakın olacak. 2008’de gözlenen göktaşı sayılarına dayanarak  Vaubaillion yaklaşan göktaşı yağmurunun gücünü tahmin edebilmekte: 21:43 UT’de (evrensel zaman dilimi) saatte 500 veya daha fazla Leonid.

“Bizim kendi bağımsız modelimiz de bu sonucu onaylıyor” diyor Cooke. “17 Kasım 2009’da 21:34 ve 21:44 UT arasında bir yarı-fırtına tahmin ediyoruz.”

 Her ne kadar Cooke Kuzey Amerika’yı bu güzel yağmurun haricinde tutmasa da, bu zamanlama en çok Asya’daki gözlemcilerin işine yarıyor.(Türkiye’de bu şanslı ülkerlerden bir tanesi)

Uluslararsı Göktaşı Kuruluşu (IMO)  üyeleri tarafından derlenen 2008 Leonid patlamasının sayımı.

 Bir çok okuyucu 1998-2002 yıllarının muhteşem Leonid yağmurlarını hatırlıyordur. En iyi yıllar  olan 1999 ve 2001 yılları saatte 3000’e yakın kayan yıldız meydana getiren Leonid fırtınaları üretmişti. 2009 gösterisi bu kadar yoğun olmayacak fakat eğer tahminler doğru çıkarsa gelecek yılın göktaşı yağmuru 1998’inkine benzeyecek, 1333’teki kalıntının neden olduğu  yarı-fırtına seviyesinde. Bu eski kalıntının, alev topları üreten külçe boyutundaki kalıntılar bakımından zengin olduğu ortaya çıktı. Bir çok gözlemci 1998 Leonidleri’nin hayatında gördükleri en iyi göktaşı yağmuru olduğunu belirtmişlerdi.

2009’daki de bunun gibi olabilir mi? Vaubaillon buna benzer fakat alev topları bakımından biraz daha fakir göktaşları bekliyor. Eğer modeller doğruysa 1466 kalıntısı Dünya’nın izlediği yolda bir çok toz parçası taşıyor fakat külçe sayısı o kadar da fazla değil. İşte bu, alev toplarının sayısını azaltıyor. Öte yandan Kasım’ın 17’sinde Ay, Yeni Ay evresinde olacak ve hiç bir şey bu muhteşem göktaşı yağmurunn önüne geçemeyecek. (Yazar hava koşullarını unutmuş. Umarım hava açık olur).

İkili Uçuşlar Başladı

Atlantis ve UUİ ayrıldıktan hemen sonra.

Fotoğraf: Pawel Warchal-Polonya

Uzay mekiği Endeavour, bugün saat Tsi 16:47’de  Uluslararası Uzay İstasyonu‘ndan (UUİ)  ayrıldı. Gökyüzünün bu iki parlak cismi ,Endevaour’un 30 Kasım’da Kennedy Uzay Merkezi’ne inmesine kadar ikili uçuşlar yapacak. İkili her gün birbirinden daha uzakta görülecek. Bu az rastlanır ikili uçuşların geçiş tarihleri hakkında bilgi almak ve onları gözlemek isterseniz forumumuzu ziyaret etmeniz yeterli.

Hiç Uzay İstasyonu Gördünüz mü?

Hiç Uzay İstasyonu Gördünüz mü?

Fotoğraf: Scott Peshia

Resimde görülen parlak nesnelerden sağdaki Ay ve Ay’ın hemen solunda Venüs görülüyor. Üstteki çizgi ise UUİ’nin ta kendisi. Resim uzun pozda çekildiği için UUİ  bir çizgi oluşturmuştur.

Uluslararası Uzay İstasyonu artık çok parlak. Uzay mekiği Endeavour 16 Kasım’da yeni ekibi ve yaklaşık 6 tonluk kargoyu iletmek üzere  Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) kenetlendi. Bu haliyle UUİ artık halk arasında Çoban Yıldızı olarak bilinen Venüs’ten bile daha parlak.

Dünya’nın Manyetik Alanındaki Büyük Açıklık

NASA’nın beş THEMIS uzay aracı Dünya’nın manyetik alanında tahmin edilenin 10 katı büyüklüğünde bir yarık buldu. Güneş rüzgarları, bu açıklıktan içeri girerek ve manyetosferi yükleyerek çok büyük jeomanyetik fırtınalara yol açabilir. Ama bilim adamlarını şaşırtan bu değil. Onlar daha çok yarığın nasıl oluştuğuyla ilgileniyorlar çünkü bu durum bir çok uzay fiziği hakkındaki düşünceleri çürütüyor.

Bilindiği gibi manyetosfer, Dünya’yı bir balon gibi sarar ve Dünya’yı Güneş rüzgarlarından korur. Şubat 2007’de fırlatılan THEMIS uzay araçlarının asıl görevi buydu. Büyük buluş 3 Haziran 2007’de geldi. Araçtaki sensörler manyetosferin içine giren Güneş rüzgarlarıyla gelen parçacıkları keşfetti.

Açıklık çok büyüktü; öyle ki Dünya’nın kendisinden daha genişti. Saniyede 1027 tane parçacık manyetosferden içeri girdi. Bu rakam olabileceği düşünülen sayının çok üzerindeydi.

Sanatçının gözünden Dünya’nın etrafındaki bölgeyi araştıran THEMIS araçlarından bir tanesi.

Olay az sayıdaki Güneş rüzgarlarının Dünya’ya ulaşmasıyla başladı. Rüzgarlar Dünya’yı sardı ve manyetosferi çatlattı. Bu olaya manyetik yeniden bağlanma (magnetic reconnection) deniyor. Çünkü Dünya’nın kutupsal, karasal ve Güneşsel manyetik çizgileri, Güneş rüzgarları için kanal oluşturdu. Bu kanallar kutuplardan başlayarak dakikalar içinde ekvatora kadar yayıldı, tam bu anda da Dünya’nın yörüngesindeki uzay aracı şu ana kadar kaydedilmiş en yüksek manyetik açılmayı kaydetti.

  Telif Hakkı:Jimmy Raeder/UNH

Aslında daha önce de bu tip vakalar görülmüştü ama bu kadar büyüğüne daha önce hiç rastlanmamıştı ve bu oluşan açıklık tüm gün boyunca sürdü.

Uzay fizikçileri, daha önceleri  Dünya’nın manyetosferindeki deliğin sadece Güneş’in manyetik alanı güneyden geldiğinde oluştuğunu düşünmüşlerdi. Ama bu olay bunu çürüttü çünkü bu manyetik alan kuzeyden gelmişti.

Bu durum çok şaşırtıcıydı: Nedeni de şuydu: Güneş rüzgarları gezegenimizin manyetik alanının kuzeye doğru olduğu ekvatora baskı yapar. Manyetik alnımız boyunca ilerleyen güneş manyetizması da kuzeye de baskı yapmış olur. Bu kuzeye baskı yapan manyetik alana da Kuzey IMF (Northern IMF) deniyor.

Kuzey IMF’in, manyetik fırtınalarını doğrudan tetikleyecek bir özelliği yoktur ama gene de oluşması için gereken ortamı hazırlarlar. (Ortamı plazma ile yüklerler.) Koronal kütle atımı (Coronal Mass Ejection-CME) olduğu zaman yüklenmiş bir manyetosfer, kutup ışıklarından (aurora) ve elektrik kesilmelerinden sorumludur.

Yıllar da bu konuda çok önemlidir. Çünkü bu yıl “24. Güneş Döngüsü”ne (Solar Cycle 24) giriyor. Nedeni tam anlaşılamasa da çift sayılarda (24 gibi) koronal kütle atımları gerçekten büyük bir yarık açabilir ve uzun zamandır görülmeyen manyetik fırtınalara yol açabilir.

Not: Güneş döngüsü Güneş’in üzerindeki lekelerle ilgilidir. Güneş Döngüsü 24’de de Güneş patlamalar bakımından çok faal olacaktır. Güneş şu anda minimumdadır fakat önümüzdeki yıllarda gittikçe hareketlencektir ve leke sayısı 2012’de maksimuma ulaşacaktır. Bir Güneş döngüsü 11 yıl sürer.

Kaynak: science.nasa.gov

Dolunay Tacı

Bu cumaki dolunay yılın en büyük ve en parlak dolunayı olacak. Bu, Ay taçlarının (lunar corona) da daha büyük ve daha parlak olacağı anlamına geliyor. Kuzey İrlanda’dan Martin Mc Kenna bu örneği fotoğraflamış:

 Fotoğraf detayları: Fujifilm S6500fd, ISO100, 4saniye

 “Tertemiz, pırıl pırıl bir geceydi ta ki dağınık bulutlar Ay’ın önüne geçip bu güzel görüntüyü oluşturuncaya kadar”, diyor McKenna. Taç, bulutlardaki küçük su tanelerinin veya bazen buz parçacıklarının Ay’ın veya Güneş’in önüne geçmesiyle oluşuyor.Bu taneler ışığı saçarak ışığın renklere ayrılmasına neden oluyor.

Yarın ki dolunayı sakın kaçırmayın.

SpaceWeather.com

Patlayışın 1. Yıldönümü

Patlayışının 3. haftasında kuyrukluyıldız 17p/Holmes

Kuyrukluyıldız Holmes’in patlamasının ardından tam bir yıl geçti. 24 Ekim 2007’de patlayan kuyrukluyıldız 17P/Holmes gökbilimcileri çok şaşırtmıştı. Ani patlamasının ardından bir kaç saat içinde parlaklığını 1 milyon kat artıran kuyrukluyıldız Kahraman takımyıldızında 2. kadirden bir yıldız olarak kendini gösterdi. 3 gün içinde hacmi Jüpiter’in hacmine ulaştı ve 3.haftasında Güneş’in kendisinden de büyük bir  hale geldi. NASA’nın Spitzer teleskobu, patlamayı 24 kilotonluk TNT’nin gücüne eşdeğer olarak ölçtü. Holmes geçmişte iki kez patladı. Birincisi 1897’de ikincisi ise 2007’de. Peki daha ne kadar devam edecek? Bu soruyu kimse yanıtlayamıyor.

Kuzey Işıklarını Plazma Mermileri Alevlendiriyor

Kutup ışıklarının gizemi çözüldü. Geçen sene fırlatılan 5 THEMIS uydusu auroraların sır kapısını aralamayı başardı. THEMIS uydularının elde ettiği bilgilere göre kutup ışıklarına mermi şeklindeki devasa proton ve elektron bulutları neden oluyor.       SCIENCE@NASAActive Image 
 Kanada semalarında uçaktan fotoğrafı çekilen bir tali fırtınası. Fotoğraf: Jeff Hapeman 
       NASA’nın 5 THEMIS uzay aracının verilerinden elde edilen sonuç bu. Bu devasa mermiler Dünya-Ay arası mesafenin 1/3’ü kadar olan mesafede gerçekleşen patlamalar sonucu fırlatılıyor ve Dünya’ya ulaştıklarında Kuzey Işıkları’nın tali fırtınası(substorm) denen renkli görüntüsünün patlak vermesine neden oluyor. “Kuzey Işıkları’nın renkli dansının neden meydana geldiğini keşfettik” diyor THEMIS projesinin yöneticisi Vassilis Angelopoulos. THEMIS filosu, gözlemcilerin kafasını karıştıran beklenmedik zamanlarda renk patlamalarıyla ortaya çıkan tali fırtınalarının gizemini aydınlatmak için 2007 Şubat’ında fırlatılmıştı.Uzay aracları tali fırtınalarını sadece uzaktan seyretmesi için yollanmamıştı; onlar aslında üstlerindeki aygıtlarla parçacıkları ve alanları ölçmek için fırtınanın içine dalıvereceklerdi. Bilim adamları böylece tali fırtınalarına neyin neden olduğunu öğrenebileceklerdi ve öğrendiler. Keşif, sakin olarak başlayan 26 Şubat 2008 günü sahneye çıktı. Arktik gökleri karanlıktı ve Dünya’nın manyetik alanı sakindi. Gezegenin çok üzerinde, beş THEMIS uydusu Dünya’nın manyetik kuyruğunın(Güneş rüzgarı tarafından uzaya çekilen 1 milyon kilometre uzunluğundaki manyetik kuyruk) ortasında kendilerini henüz hazırlamışlardı. İşte bu tam da patlamanın meydana geldiği andı. THEMIS’in tek sıra halindeki dizisinin orta yerinin biraz daha yukarısında gerçekleşen manyetik alan patlamasının şiddetinin 1015 Joule’lük enerjiye denk geldiğini söylüyor Angelopoulos. “Karşılaştırma yaparsak eğer patlamanın enerjisi 5 şiddetindeki bir depremin enerjisine tekamül ediyor.” Her ne kadar patlama Dünya’nın manyetik alanında gerçekleşmiş olsa bile, bu aslında Güneş’ten gelen bir enerji salınımı. Güneş rüzgarı Dünya’nın manyetik alanını gerdiğinde, enerjiyi orda biriktiriyor, bu sanki baş parmağınızla işaret parmağınız arasında gerilmiş bir paket lastiği gibi geriliyor ve işaret parmağınız büktüğünüzde -pat!- lastik başparmağınıza geri dönüyor ve biriken enerji patlamayla açığa çıkmış oluyor. Böyle bir patlama 26 Şubat 2008’de Dünya’nın manyetik kuyruğunda gerçekleşti. Manyetik alan gerildi ve büyük bir patlamayla sonlandı. Bu süreç “manyetik tekrar bağlanma” diye adlandırılıyor ve gezegenlerin ve yıldızların manyetik alanlarında sıkça gerçekleştiği düşünülüyor. Patlama iki “plazma mermileri”,devasa proton ve elektron bulutları, fırlattı. Bunlardan biri Dünya’ya doğru ve diğeri Dünya’nın aksi yönüne doğruydu. Dünya’ya doğru fırlatılan bulut Dünya’ya çarptı ve Kanada ve Alaska’daki 20 THEMIS yer istasyonu tarafından gözlenen parlak auroralar ortaya çıktı. Diğer bulut ise belki de hala uzayın boşluğunda ilerliyor.Active Image  Yukarıda: Sanatçının gözünden patlama anındaki THEMIS uyduları. Uydular Dünya’nın manyetik kuyruğunda bir çizgi üstünde yerleşmiş vaziyette. Patlama 4. ve 5. uydu arasında gerçekleşiyor THEMIS uyduları atışı yakalamak için mükemmel bir şekilde konumlanmıştı. “Güneş panellerinin üzerinde atış tahtalarımız vardı” diyor THEMIS projesinde çalışan bir bilim adamı olan David Sibeck. “Uyduların dördü Dünya’ya doğru gelen bulut tarafından vurulurken aksi yönde giden bulut da 5. uyduyu vurmuştu. “Uydulara hiçbir zarar gelmedi. Plazma mermileri, yüksek atmosferdeki en zarif birikintilerden bile daha az yoğunluğa sahip muazzam bir yapıya sahipti. Mermi şeklindeki bulutlar Dünya’nın yarısı kadar genişlikte, 10 katı kadar  uzunluktalar ve saatte yüzlerce kilometre hızla hareket ediyorlar. Böyle bir mermi Dünya’yı vurduğu zaman, parlak kutup ışıkları ve jeomanyetik fırtınalar ortaya çıkıyor. “THEMIS ilk kez bütün sürecin harekette olduğunu gösterdi-manyetik tekrar bağlanmalardan kuzey ışıklarına kadar” diyor Sibeck. “Sonunda tali fırtınalarını çözdük.” ”THEMIS görevinin bir yıl kadar daha devam etmesi planlanıyor, ve bu süreçte Angelopoulos bu fırtınalardan bir sürü görmeyi hedefliyor.-“düzinelerce” diyor. “Bu bize plazma mermileri ni daha detaylı öğrenmemizi ve uzay meteorolojisi(space weather) hakkında daha iyi tahmin yapmamızı sağlayacak.” Sibeck THEMIS’in keşiflerini henüz bitirmediğine inanıyor. “Belki de bunlardan en güzeli yakında gelmek üzere.” Çeviri: ODTÜ AAT Kaynakhttp://science.nasa.gov/headlines/y2008/24jul_plasmabullets.html

2008 Perseid Göktaşı Yağmuru

 2008 Perseid göktaşı yağmuru 12 Ağustos’ta zirveye ulaşacak ve mükemmel bir gösteri olacak. Dakikada bir ya da 2 tane kayan yıldızın görülmesi bekleniyor.Göktaşı yağmurundan daha fazla haz almak için uzmanlar şehir ışıklarından uzaklaşmanızı tavisiye ediyor.             SCIENCE@NASAActive Image 
California’daki National Park’tan bir Perseid göktaşı. Fotoğraf:Joe Westerberg
 “Bakmak için en iyi zaman 12 Ağustos Salı günü güneş doğmadan önceki karanlık saatler.” diyor NASA Marshall Uzay Merkezi’nden Bill Cooke. “Bir sürü göktaşı göreceksiniz-belki de dakikada bir ya da iki tane!”  Göktaşlarının kaynağı Swift-Tuttle kuyrukluyıldızı. Kuyrukluyıldız çok uzaklarda olsa bile kuyruklı yıldızın geçerken bıraktığı kalıntıları Dünya’nın yörüngesine denk geliyor. Dünya Ağustosta kalıntıların arasından geçerken kuyrukluyıldızın tozları  saatte 200.000Km hızla atmosfere girecek. Bu hızda en küçük toz zerreleri bile çizgi şeklinde ilerleyerek ışık çıkarır.Perseid göktaşı yağmuru Perseus(Kahraman) takımyıldızında gerçekleştiği için ismini burdan alıyor.  Ciddi göktaşı avcıları gözlemlerine, 11 Ağustos Pazartesi akşamı saat 21:00’de Kahraman takımyıldızı kuzeydoğudan yükselirken başlamalı. Bu vakit Dünya-sıyıranları(earth-grazer) gözlemek için en uygun zaman. “Dünya-sıyıranlar uzun, yavaş ve renklidirler; onlar göktaşlarının en güzelidir” diyor Coke ve uyarıyor; bir saat boyunca onlardan ancak 2-3 tane görebilirsiniz ama bir tanesini görmeniz dahi bütün geceyi şenlendirebilir. Ilık bir yaz gecesi. Parlak göktaşları kafanızın üzerinden birer birer geçiyor ve doruk noktası gelmek üzere. Bundan daha iyisi ne olabilir? Cevap gökyüzünün güneyinde yatıyor: Jüpiter ve ilk dördünü geçen Ay Ağustos 11-12’de bir araya geliyor. Bunu şehir ışıklarının arasından bile görebilirsiniz. Maksimum etki için “şehir ışıklarından uzaklaşın” diye tavsiye veriyor Cooke. Parlak meteorlar şehiriçinden görülebilir fakat sönükleri görmeniz için açık alana gitmeniz gerekir. Perseidler geliyor. Keyfini çıkarın!