gokyuzu.org

Satürn’ün Gizemli Işıkları

 Kutup ışıkları (aurora) deyince çoğumuzun aklına Alaska ya da İzlanda gelir. Belki New York gibi alçak enlemlerde görmüş de olabilirsiniz. Fakat kutup ışıkları başka yerlerde de ortaya çıkabiliyor. Hayır Mısır gibi yerleri kastetmiyorum, Jüpiter ve Satürn gibi yerleri kasdediyorum.              SKY&TELESCOPE Active Image 
 Kutup ışıkları aslında Hubble’ın çektiği bu fotoğraftaki gibi morötesi dalgaboyunda gözlenebiliyorlar.  NASA
 Bu tür gezegenlerde(Dünya gibi) ışıldayan haleler  iki kutup da da görülür. Fakat Satürn’ün ana auroral ovali uzun bir süredir gökbilimcilerin kafasını karıştırıyordu. Dünya ve Jüpiter’dekilerin aksine, araştırmacılar Satürn’deki kutup ışıklarının üç süreçten hangisine uyduğunu saptayamıyorlardı.  Bunları tartışmak için henüz hazır değiliz fakat İngiltere ve A.B.D’den bilimadamları Nature dergisinin 18 Haziran sayısında daha da ilginç birşeyi belirttiler: Satürn’ün ikinci auroral ovali Dünya’dakinden çok farklı işliyor.  Kutup ışıkları yüklü parçacıkların gezegenin manyetik alanına girdikten sonra atmosfere girip oradaki parçacıklarla etkileşmesiyle ortaya çıkıyor. Dünya’ya bu parçacıklar Güneş rüzgarıyla geliyor.  Magnetosfer tabakasına giren bu parçacıklar kutuplarda birleşen manyetik çizgiler üzerinde hareket ederek kutup noktalarına ulaşıyor.  Jüpiter’de ise durum farklı. Jüpiter’in atmosferine giren parçacıklar Jüpiterin ayı Io’daki volkanik patlamalardan geliyor. İnce iyonize gaz Jüpiterin manyetik alanı tarafından yakalanıyor ve hızla gezegene doğru yol alıyor. İyonlar Jüpiter’in çok hızlı dönen ekvatoruna ayak uyduramıyor ve manyetik alan çizgileriyle kutup bölgelerine ulaşıyor.  Satürn’de de yeni keşfeidilen ikinci auroral ovale göre bu durum gözleniyor. Yeni oval ana ovalin yalnızca dörtte biri kadar. Araştırmacılar, keşfe yol açan kızılötesi ışınları pekiştiren morötesi ışın çalışmalarını henüz daha tamamlayamadılar.  Araştırmacılar Satürn’e yüklü parçacıkların nerden geldiği sorusuna hâla cevap veremediler. Leicester Üniversitesi’nden araştırmacı Tom Stallard Satürn’ün plazama kaynağının, büyük ihtimalle, buzullarla kaplı uyduları ve haleleri olduğunu söylüyor. Enseladus’un buz kaynaçlarının Io’nunkinin 4’te 1’i olduğunu da belirtiyor.   Yine de Satürn’ün auroralarının Jüpiter’deki ve Dünya’dakilerin bir karışımı olduğu modeli artık makul değil.

Plüton artık “PLÜTOİD”

Uluslararası Gökbilim Birliği(IAU) dün Oslo’da yapılan yönetim kurulu toplantısında Plüton gibi cüce gezegenler için  plütoid teriminin kullanılmasını kararlaştırdı.

Plüton’un gezegen sınıfından çıkartılıp cüce gezegen sınıfına konulmasının ardından Uluslararası Gökbilim Birliği, Neptün’ün ötesindeki Plüton’a benzeyen cüce gezegenlere yeni bir ad vermeyi kararlaştırdı. Uluslararası Gökbilim Birliği yönetim kurulu dünkü toplantısında Uluslararası Gökbilim Birliği Küçük Cisim Terminolojisi Komitesinin(IAU CSBN)  önerisini onayladı.

Plütoidler Güneş’in etrafında dönen kendi yörüngelerini süpürmeyen Neptün’ün ötesindeki küçük küresel cisimler. Plütoidlerin uyduları kütleleri yeterince büyük olsa dahi plütoid değildirler. Şimdiye kadar bilinen iki plütoid, Plüton ve Eris. Bilim ilerledikçe ve yeni keşifler yapıldıkça daha fazla plütoidin bulunması umut ediliyor.

Cüce gezegen Ceres ise   Jüpiter ve Mars arasında bulunan astereoid kuşağı adı verilen yerde yer aldığından plütoid sınıfına girmiyor. Ceres türünün tek örneği, bu yüzden ona ayrıca bir isim verilmesi de düşünülmüyor.

Solda Plüton ve uyduları Charon Hydra ve Nix- Sağda Eris ve uydusu Dysnomia

Samanyolu Artık İki Kollu

Gökbilimciler Samanyolu’nun neye benzedeğini hiç bir zaman bilemediler. Bir kere biz Samanyolu’nun içinde yer alıyoruz ve Samanyolu’na kuş bakışı bakmamız imkansız. Fakat NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu konuya aydınlık getirmeyi başardı.         NASA Jetli İtki LaboratuvarıActive Image 
İki ana kollu haliyle Samanyolu Resim: NASA 
Spitzer Uzay Teleskobu gösterdi ki Samanyolu şimdiye kadar düşünülenin  aksine 4 değil 2 ana kola sahip. Wisconsin Üniversitesi’nden Robert Benjamin, Amerikan Astronomi Topluluğu’nun 212. buluşmasında “Spitzer bize Samanyolu’nun yapısı hakkında tekrar düşünme olanağını sağladı” diye konuştu. “Eski  kaşifler Dünya’nın haritasını nasıl çıkardılarsa bizde öyle yapacağız”  1950 yılından beri, gökbilimciler Samanyolu’nun haritasını çıkarıyorlar. İlk modeller gökadamızdaki gazın radyo gözlemlerine dayanıyordu ve Cetvel(Norma), Kalkan-Erboğa(Scutum-Centaurus), Yay(Sagittarius) ve Kahraman(Perseus) adında 4 ana koldan oluşuyordu. Güneş Sistemimiz ise Yay ve Kahraman kolları arasındaki Avcı(Orion) adlı küçük kolda yer alıyor. “Yıllardır Samanyolu’nun yalnızca bir kısmı incelenerek ya da tek bir yöntem kullanarak haritalar çıkarıldı fakat modeller birbiriyle karşılaştırılınca her zaman birbirini tutmuyor.” diye ekliyor Benjamin. Benjamin ve meslektaşları 2005 yılında gökadanın çubuğu hakkında bilgi edinmek Spitzer’ın kızılötesi dedektörlerini kullanmışlar ve sonuç: Çubuğun gökada merkezinden, tahmin edilenden daha uzağa genişlemiş olduğu. Şimdi bilimadamları Spitzer’ın çektiği, gökyüzünün bir taraftan öbür tarafa 130o genişliğinde ve gökadanın merkez düzleminin 1o aşağısı ve 1o yukarısı aralığında  kızılötesi resimlere sahip. Bu kapsamlı mozaik, 800.000 enstantane fotoğrafı ve 110 milyon yıldızı kapsıyor. Benjamin yıldızları sayısını hesaplayan bir yazılım geliştirmiş. Kendisi ve takım arkadaşları Kalkan-Erboğa Kolu’nu incelerken spiral koldan beklenenden çok fazla yıldız saptamışlar. Fakat Yay ve Cetvel kollarını incelediklerinde aynı şeyle karşılaşmamışlar.4. kol Kahraman ise gökadanın diğer tarafında kaldığı için Spitzerın çektiği fotoğraflarda görülmüyor. Bu verilere göre gökadamız bir çok gökadada görüldüğü gibi iki ana kola sahip olan çubuklu gökadalara benziyor. Bu büyük kollar Kalkan-Erboğa ve Kahraman, çok yoğun bir şekilde genç,parlak yıldızları ve  yaşlı yıldızları(kırmızı dev) içeriyor. İki küçük kol olan Yay ve Cetvel ise gaz ve genç yıldızların oluşturduğu gaz yıldız karışımını içeriyor. Benjamin, “şimdi gökadanın kollarını çubuğa uydurabiliriz. Tıpkı yap-boz parçası gibi.” diyor. “Ve şimdi ilk kez yapıyı,kolların pozisyonunun ve genişliğinin haritasını çıkarabiliriz”. Daha önceki sonuçlar da Samanyolu’nun iki ana kollu olduğunnu ima ediyordu fakat bu sonuçlar açık değildi ve kolların genişliği ve pozisyonu bilinmiyordu. Spitzer hakkında ayrıntılı bilgi için:  https://www.spitzer.caltech.edu/ ve https://science.nasa.gov/mission/spitzer/ adreslerini ziyaret edin.

Cassiopeia A Supernovası IIb türündenmiş

Cassiopeia A(Kraliçe A) Samanyolu’nun bilinen ilk süpernova kalıntısıdır. Süpernova fizikçileri içinde yegane laboratuvardır. Fakat süpernovanın ne türden bir süpernova olduğu şimdiye kadar bilinmiyordu. Bilimadamları Spitzer Uzay Teleskobu’nun yakaladığı kalıntıdan gelen 300 yıllık ışığın spektrumunu çıkararak süpernovanın IIb türünden olduğunu yani bir kırmızı süperdevin helyum çekirdeğinin patlamasıyla oluştuğunu saptadılar.

SCIENCE 

Amatör Gökbilimci’den Keşif

Amatör astronom en hızlı dönen asteroidi buldu 2008HJ adlı küçük nesne geçen ay Dünya’yı geçerken,İngiliz gökbilimci Richard Miles asteroidin her 42,7 saniyede bir kendi etrafında döndüğünü keşfetti-Güneş sistemindeki şimdiye kadar bilinen  kendi etrafında en hızlı dönen gök cismi         SKY&TELESCOPE  
 Miles’ın 30snlik pozu boyunca asteroidin parlaklık değişimi açıkça görülüyor. Başta parlak, daha sonra sönüyor ve tekrar parlıyor.
2008HJ adlı küçük nesne geçen ay Dünya’yı geçerken,İngiliz gökbilimci Richard Miles asteroidin her 42,7 saniyede bir kendi etrafında döndüğünü keşfetti.Bu Güneş sistemindeki şimdiye kadar bilinen,kendi etrafında en hızlı dönen gök cismi.2008HJ nin her ucu kurtulma hızının 200 katından daha hızlı dönüyor! Miles,İngiliz Astronomi Birliği’nin eski bir başkanı, bu buluş için arka-bahçe teleskoplarını kullanmadı.İnternet üzerinden 2 metrelik(80 inçlik) Faulkes Güney Teleskobu’nu kullandı.Faulkes Teleskopları’nın bir tanesi güneyde bir taneside kuzeyde bulunuyor. Bu teleskoplar Cardiff Üniversitesi ve Santa Barbara’daki Las Cumbres Gözlemevi Küresel Teleskop Ağı(LCOGTN) işbirliği ile işletiliyor.LCOGTN, Google’ın eski yöneticisi Wayne Rosing tarafından kurulmuş.

Sir Arthur C Clarke

Eserleri arasında “2001: Uzay Macerası” da olan, ünlü bilim kurgu yazarı Sir Arthur Clarke 90 yaşında Sri Lanka’da öldü. Düşünmenin ve hayal etmenin önemini çok erken yaşta kavramış yazarlardan biri olan Sir Arthur Clarke yazdığı 100’den fazla eserle bilim ve teknoloji dünyasına ışık tutmuş bir yazardı. Yazılım devi Microsoft ve NASA, ünlü yazar ölmeden önce hala onun geleceğe dair fikirlerini ve görüşlerini öğrenmeye çalışıyordu. Bizim gibi gençlere ve gökyüzü tutkunlarına ışık tuttuğu için çok teşekkür ediyoruz. AAT   Arthur C. Clarke, 90; scientific visionary, acclaimed writer of '2001: A  Space Odyssey' - Los Angeles Times 
 Sir Arthur C. Clarke
Clarke’ın teknoloji ve bilime yaptığı katkılara örnek olarak aşağıdaki düşüncelerini ve yazılarını gösterebiliriz. “Televizyon yayınları ikinci dünya savaşından hemen önce başlamış ancak kısa süre içinde durmuştu. Yayınların kapsadığı alansa, dünyanın eğiminden dolayı sınırlıydı, 10-20 mili geçmiyordu. Ben de bunun üzerine bir şeyin farkına vardım: Eğer uzaya, içinde verici olan bir uydu yerleştirebilirseniz, dünyanın yarısına yayın yapabilirsiniz.” Arthur Clarke bu görüşünü içeren bir yazıyı Wireless World dergisine göndermiş, kendisine yazı karşılığı 5 sterlin ödenmişti. Yazı ise milyonlarca sterlinlik bir sektörün kapısını açmıştı. Clark, henüz 50’li yıllarda romanlarında uzay mekiklerinden, süper bilgisayarlardan, hızlı iletişimi sağlayan özel sistemlerden söz ediyordu. 1940’larda da, insanoğlunun 2000’e kadar aya ulaşacağını savunmuş, o dönem kimse kendisine inanmamıştı.    Düzenleme: ODTÜ AAT Kaynak: BBC Türkiye 

Saturn En Yakın Konumda

Güneş Sistemi’nin halkalı gezegeni Saturn, 24 Şubat gecesi, Dünya’ya en yakın konuma gelecek.  
Saturn (Sedat CANLI 2008)
 Saturn, Güneş Sistemi’nin 5. sıradaki gezegeni ve çıplak gözle gözlemlenebiliyor. Halkalarıyla bilinen gezegenin halkalarını gözlemlemek için ufak çapta bir teleskop yeterli oluyor. 24 Şubat gezeci ise Saturn, Dünya ve Güneş aynı hizaya gelecek ve yılın diğer günlerine oranla Saturn Dünya mesafesi en  kısa konuma gelecek. En kısa konumda Saturn’un gozlemlenmesi icin belirgin bir avantaj sağlamayacak. Normal şartlarda da Saturn gözlemlemek zaten mümkün olabiliyor. Düzenleme: ODTÜ AAT

21 Şubat’ta Ay Tutuldu

Ayın bakır renge dönüştüğü tam ay tutulması Türkiye’den de izlendi. Tutulma 20 Şubat’ı 21 Şubat’a bağlayan gece, Türkiye saati ile 02.36’da başladı. 05.01’de gerçekleşen tam tutulma yaklaşık 50 dakika sürdü.  
Ay Tutulması (İlker DOĞAN 2007)
Tam ay tutulması, dolunay aşamasındaki ayın tamamen ya da kısmen kararması anlamına geliyor. Türkiye’den de izlenen bu olayı 20 Şubat’ı 21 Şubat’a bağlayan gece, Türkiye saati ile 02.36’da başladı. 05.01’de gerçekleşen olan tam tutulma yaklaşık 50 dakika sürdü. Tutulma başlangıcında güney-güneybatı yönünde ufuktan yaklaşık 40 derece yükseklikte görülen Ay, tam tutulma başlangıcında batı yönünde ufuktan yaklaşık 15 derece yükseklikteydi. Tam tutulmadan saat 07.09’da çıkan Ay, 06.38’de battı, bu nedenle tutulmanın sonu Türkiye’den izlenemedi. 21 Şubat’ta gerçekleşen tam Ay tutulması Kuzey ve Güney Amerika, Afrika ve Avrupa kıtalarından da izlenebildi. AY TUTULMASI NEDİR?
Ay, Dünya’nın çevresinde; Dünya da Ay ile birlikte Güneş çevresinde yörünge hareketleri yaparken Güneş’e dönük olan yüzleri aydınlık, öbür yüzleri de karanlık olarak görülüyor. Karanlık tarafta uzayda birer gölge konisi oluşuyor. Ay, Dünya’nın gölge konisine girdiğinde Ay tutulması, Ay’ın gölge konisi yer üzerine düştüğünde ise Güneş tutulması meydana geliyor. Ay tutulması sadece Ay Dolunay evresindeyken Dünya’nın gölgesinin bir kısmından geçerse gerçekleşiyor. Tam Ay tutulması esnasında Ay’ın tümü Dünya’nın tam gölge bölgesinden geçiyor ve bu olay Ay’ın görünen renginin değişime uğramasıyla hemen göze çarpıyor. Ay tutulması dünyanın yuvarlak olduğunun gözlemsel bir tespiti olması bakımından da ilgiyle izleniyor. Çünkü Ay’ı örten dünyanın gölgesi olduğundan gölgenin biçiminden hareketle yerin şekli belirlenebiliyor. Ay tutulmasında Ay’ın dünyaya dönük yüzü kızıl bir renge bürünüyor. Bu kızarmış ışımın incelenmesiyle yer atmosferi hakkında, atmosferin kimyasal pozisyonu ve atmosferdeki toz miktarı gibi ayrıntılı bilgi edinilebiliyor. Düzenleme: ODTÜ AAT

USA 193 Dünya’ya Düşecek mi?

Son günlerde medyada oldukça yer bulan ve Dünya’ya ne zaman düşeceği konusu tartışılan Amerika casus uydusu USA 193 hakkında neleri tam olarak biliyoruz ve bilmiyoruz bir bakalım. 
 USA 193, kontrolden çıkmış bir uydu.
 USA 193 uydusu 14 Aralık 2006 tarihinde Kaliforniya eyaletindeki Vandenberg Hava Kuvvetleri Üssü’nden Delta II adlı roketle fırlatıldı. Yörüngesine ulaşmasından kısa bir süre sonra, yer kontrol üniteleriyle olan bağlantısı kesildi ve tekrar sağlanmadı. Tam olarak tasarımı ve kullanım amacı bir sır olarak gizlenen USA 193’ün uzmanlara göre büyük ihtimalle yüksek çözünürlüklü radar uydusu olduğu tahmin ediliyor. Peki Ne zaman ve Dünya üstünde Nereye Çarpacak? Bu işte insanların en çok ilgisini çeken soru ve maalesef cevabı o kadar da kolay değil. Çünkü uydunun hızı sürtünmeye bağlı olarak sürekli yavaşlıyor ve buna bağlı olarak Dünya’ya yaklaşıyor. Aşağıdaki çizimde de görüldüğü üzere, geçen yıl içinde uydunun yüksekliği giderek azalmış. Ancak belli bir mesafeden sonra atmosferin yoğunluğu artacağından sürtünme de artacak ve uydunun hızı daha da yavaşlayacak. Uydunun atmosfere girmesi ise yaklaşık 100km civarında olacak. Yapılan hesaplamalarda o kadar çok belirsizlik var ki uydunun nereye ve ne zaman düşeceğini tam olarak tahmin etmek, birkaç ay sonra hava durumunu tahmin etmek kadar zor. Şu anda söyleyebileceğimiz tek şey, Mart sonlarına doğru uydunun atmosfere girebileceği. Zaman geçtikçe ve uydunun irtifası azaldıkça, daha iyi tahminler de mutlaka gelecektir ancak yine de düşüşünden 1 gün öncesinden bile tam olarak nereye düşeceğini bilemeyeceğiz. Riskler Nedir? Şanslıyız ki riskimiz yok denecek kadar az. Çünkü Dünya yüzeyinin üçte ikisi okyanuslarla çevrili ve genelde dünyaya yönelen gökcisimlerinin çoğu daha atmosfere ilk girişlerinde sürtünme etkisiyle yanıp buharlaşıyor. Bu durumda, uydunun yanmadan Dünya yüzeyine ulaşıp biryerlere zarar verme ihtimali oldukça zayıf. Uydu Şu Anda Nerede? Yukarıdaki grafikte, uydunun şu anki yörüngesi ve bulunduğu konumu görebilirsiniz. Düşmeden Önce Uyduyu Havada Görebilir miyim? Evet görebilirsiniz. Çünkü uydu yeryüzüne oldukça yakın bir konumda olduğundan çıplak gözle oldukça parlak görünebiliyor. Bunun için www.heavens-above.com adresini kullanarak bulunduğunuz konum için uydu geçiş zamanlarını takip edebilirsiniz. Kaynak: Heavens-Above Çeviri-Düzenleme: ODTÜ AAT

Mars Tutulması!

24 Aralık gecesi gökyüzünde bir çeşit tutulma yaşandı. Bu tutulma sırasında Ay Mars gezgeninin önünden geçti.

Mars tutulması olarakta adlandırabileceğimiz bu gök olayı çok sık rastlanmayan ve nadiren gerçekleşen gezegen tutulmalarından biridir.

Topluluk üyelerimiz tarafından görüntülenen bu gök olayı 24 Aralık Pazartesi sabaha karşı 06.02 de Mars gezegeninin Ay’ın arkasına girmesiyle başladı. Güneş doğmadan hemen önce ise Mars Ay’ın arkasından çıkarak tekrar görünmeye başladı. Böylece tutulma sona ermiş oldu.

 Ay ve Mars (Fotoğraf: Hasan ilker Yelbay)
Mars gezegeni fotoğrafta sol tarafta Kopernik krateri ile aynı hizada görünüyor.