gokyuzu.org

Ay’a Çarpan Araçlar

Bir uzay gemisinin gece gökyüzünde büyük bir hızla dalıp zemine çarpıp parçalandığını hayal edin. Gökyüzüne yayılan enkaz bulutunun arasından ikinci bir geminin de hemen arkasından takip ettiğini görüyorsunuz. 4 dakika sonra ikincisi de yere çarpıyor. Tam anlamıyla bir ‘uzay gemisi yağmuru’ gibi.  
LCROSS  
LCROSS’un Ay zeminine inişinin bilgisayar modellemesi. Telif Hakkı: NASA/Ames

Kasklarınızı takın ve bu olaya hazırlanın. Çünkü 9 ekim cuma günü bu düşündükleriniz Ay’da gerçek olacak, ve isterseniz bunu yakından takip eden insanlar arasında da olabilirsiniz.
Çarpışmadan etkilenecek bölge Ay’ın güney kutbuna yakın Cabeus Krateri (Crater Cabeus) olacak. NASA, Ay Krateri Gözlem ve Aygılama Uydusu’na (LCROSS – Lunar Crater Observation and Sensing Satellite) rehberlik edecek.  Çarpışmanın yaratacağı etkinin TSİ 14.30’da başlayacağı düşünülüyor. İlk olarak Centaur roketi bünyesindeki 10 milyar jouleluk kinetik enerjisini, inerken, göz kamaştırıcı bir ışığa ve ısıya dönüştürecek. Araştırmacılar enkaz bulutunun 10 km’ye kadar yükselebileceğini düşünüyor. Hemen ardından LCROSS’un ana gemisi çarpışmayı fotoğraflayacak ve toz bulutunun içinden geçecek şekilde hareketini sürdürecek. Su, tuz, toprak, su bileşimli mineraller, organik moleküller vb. herşey uzay gemisinin yüzeyinde bulunan izgeölçerlerle (spektrometer) ölçülecek. Centaur yüzeye indikten 4 dakika sonra, 700 kilogramlık LCROSS uydusu, Cabeus Krateri’nin yakınlarına indirilecek. Uzay araçlarının indirileceği Ay’ın Güney Kutbu. Telif Hakkı: NMSU / MSFC Tortugas Gözlemevi Not: Uzay araçlarının inişleri ne yazık ki ülkemizden görülemeyecek ancak  TSİ 13.15’ten itibaren bu  inişleri NASA TV’den naklen izleyebilirsiniz. İlgili Bağlantılar: NASA TV (Uzay araçlarının inişini canlı olarak veren kanal)   Kaynak: Science@NASA

Karadeliklerin Oyunu

Chandra Uzay Aracı’ndan alınan X – ışını (kırmızı, turuncu ve sarı ile gösterilenler) ile 2008 yılında Hubble Uzay Teleskopu’ndan alınan normal (gözle görülebilir) görüntülerin birleştirilmesinden oluşturulan aşağıdaki görüntüde ortada görülen iki parlak nokta, birbirlerinde 3000 ışık yılı uzaklıkta olan birbirleri etrafında dönen iki karadelik. Bu olay, NGC 6240 ismiyle anılıyor.   NGC 6240
NGC 6240. Telif Hakkı:  X – ışını; NASA/CXC/MIT/ C.Canizares, M.Nowak Görünür ışık; NASA/STScI
Bilimadamları iki karadeliğin bu kadar yakınlaşmalarının nedenini birbirleri etrafında dönüşlerinin ortalarında olmalarını gösteriyor. 30 milyon yıl önce başlamış olan bu dönüş günümüzden milyonlarca yıl sonra tamamlanacak ve iki karadelik daha büyük bir karadelik yaratacak.    Uzmanlar iki karadeliğin birleşmesinden doğan sonuçları anlayabilmek için bu tip, daha çok astrofiziğin alanına giren, olayları inceliyor.   Evrenin en güçlü yerçekim dalga kaynağı  olduğu düşünülen süper kütleli karadelikler (supermassive blackhole) çoğu galaksinin merkezinde bulunuyor. Bu tip çift karadeliklerin de  süper kütleli karadeliklerin ivmeli bir şekilde büyümeleri sırasında ortaya çıkan çok güçlü fışkırmalarda kendini gösteren (powerful jets) bükülmeleri ve eğilmeleri açıklayabileceği düşünülüyor.      İlgili Bağlantılar: Marshall Uzay Uçuş Üssü (Marshall Space Flight Center) (Resmin daha yüksek çözünürlüklü versiyonlarının bulunduğu site)  Kaynak: Universe Today

Başka Bir Mars Meteoridi

Mars Araştırma Araştırma Aracı Oppurtunity yeni bir göktaşı buldu. 3 hafta önce aynı araç ‘Block Island’ adı verilen bir  göktaşı daha bulmuştu. Bu taş üzerinde 6 hafta çalıştıktan sonra ayrılmıştı. Yeni bulunan göktaşının ismi ise ‘Shelter Island’. Yaklaşık 47 cm uzunlukta. ‘Block Island’ ise 60 cm uzunluktaydı. İki taşın arasındaki mesafe ise 700 metre kadar. İki meteoridin kimyasal yapısının benzer olduğu düşünülüyor. (Oppurtunity, ‘Block Island’ın nikel ve demirden oluştuğunu bulmuştu) Bu resim 2022. Mars gününde yani 1 Ekim 2009’da çekildi. 
A rock in the sand

AI-generated content may be incorrect.
Opportunity Uzay Aracı’nın çektiği ‘Shelter Island’ fotoğrafı. Telif Hakkı: NASA/JPL – Caltech.
Aşağıda ise aynı resmin 3 boyutlu hali bulunmaktadır.
Opportunity Uzay Aracı’nın çektiği ‘Shelter Island’ resminin 3 boyuta çevrilmiş hali.
Çevirme İşlemi: Stu Atkinson   Kaynak: Universe Today

UFO mu Hayal Gücü mü?

İngiltere Savunma Bakanlığı, 1981 ve 1996 yılları arasını kapsayan yüzlerce UFO haberini detayları ile incelediği 4000 sayfalık bir rapor yayınladı. UFO uzmanı David Clarke, bilim adamları ve olaya kuşku ile yaklaşanlar gibi hiç şaşırmamış durumda; çünkü görünmüş tüm UFO’ların betimlemeleri bilim kurgu filmlerindeki ve televizyon programlarındaki UFO’lar ile çok yakın benzerlikler göstermekte.  

 Kurtuluş Günü adlı filmden alınmış bir kare. Telif Hakkı: 20th Century Fox
1996 yılında insanların gördüklerini iddia ettiği 609 UFO’nun betimlemesi ile 1995 yılında yayınlanan ‘X Dosyaları’ (X files) dizisi ve aynı yıl sinemada gösterime girmiş ve uzaylıları konu alan ‘Kurtuluş Günü’ (Independence Day) gibi filmlerdeki 117 UFO görüntüsü karşılaştırılmıştır. Uzman David Clarke’a göre açık bir şekilde sinema filmleri ve televizyon programları halkın UFO beklentilerini ve olayın enteresanlığını arttırıyor ve aynı zamanda insanların UFO’lara nasıl inandığını gösteriyor. Raporda UFO gördüğünü iddia eden polis memurlarının, savaş uçağı pilotlarının ve hatta küçük çocuklarının betimlemelerine dahi yer verildi. Sonuç olarak, tüm tasvirlerin %90’nın parlak yıldızlar ve gezegenler, kayan göktaşları, yapay uydular ve bazı havadan yapılan reklam amaçlı nesneler olduğu anlaşıldı. %10’luk kısım ise açıklanmayan nesneler olarak listelenmiş durumda, bunun sebebi de anlatıcının verdiği eksik bilgi.   Kaynak: Universe Today

Kepler’in Başarısı

NASA’nın yeni Güneş Sistemi dışı gezegen avcısı Kepler Uzay Teleskopu, artık olağanüstü özelliklerini kullanmaya başladı. Science dergisinde yayınlanacak makaleye göre, Kepler Uzay Teleskopu, iyi bilinen bir gaz devinin atmosferini saptayabildi.
Washington’da bulunan NASA merkezindeki Astrofizik dalı başkanı Jon Morse bu gidişattan çok menmun: “İlk 10 günde alınan bilgilerle, bu gezegenin atmosferini saptamak daha sadece başlangıç. Gezegen avı başladı!.” 6 Mart 2009’da, Florida’daki Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssü’nden fırlatılan Kepler Uzay Teleskopu, gelecek 3.5 yılı Dünya büyüklüğündeki ve ‘Goldilocks Bölgesi’ (Goldilocks Zone) olarak adlandırılan sıvı suyun bulunma olasılığının yüksek olduğu yerlerdeki gezegenleri arayarak geçirecek. Bunu da periyodik olarak yıldızın parlaklığındaki azalmaya göre bulacak.    Atmosferi tespit edilen gezegen HAT-P-7. Çevresinde döndüğü yıldız Dünya’dan bin ışık yılı uzakta ve gezegenin yıldızı etrafındaki periyodu 2.2 gün. Gezegenin yıldızına yakınlığı da Dünya’nın Güneş’e yakınlığının 26’da biri. Bu da onu ‘Sıcak Jüpiter’ tanımına sokuyor.   HAT-P-7 gezegeni, Kepler Uzay Teleskopu uzaya gönderilmeden önce bilindiği için Kepler Uzay Teleskopu buralarda araştırmalar yaptı. Teleskopun ölçtüğü değerlerin kesinliği araştırmacılara, gezegenin değişik evrelerdeki ışık azalmasını ve artmasını kesin olarak gösterdi. Aynı zamanda teleskop, gezegenin yıldızın arkasına geçtiği zaman ışığının tamamen kesilmesini de tespit etti. Bu kesilmeye ‘örtülme’ (occultation) adı veriliyor. Kepler Uzay Teleskopu gönderilen eşi görülmemiş detaydaki bilgileri iletti.  Işık eğrisindeki örtülmeden, dalga boyundan ve şeklinden gezegenin yaklaşık 2400oC ‘deki atmosferi belirlendi. Örtülme sırasındaki zamanın yıldızın önünden geçerkenki zamanın karşılaştırılmasıyla gezegenin çembersel yörüngesi olduğu da keşfedildi.   Kaynak: Science@NASA

Ay’daki Araçların Fotoğrafları

Ay’ın etrafındaki yörüngesinde dolanan LRO (Lunar Reconnaissance Orbiter) yörünge aracı, Ay yüzeyini fotoğraflayarak geçtiğimiz haftalarda bir seri fotoğraflar gönderdi. Fotoğraflar ise NASA’nın Apollo Projesi kapsamında Ay’a yolladığı insanlı uzay araçlarından geriye kalan yardımcı aygıtların, fırlatma rampalarının hatta Ay yürüyüşü yapmış astronotların ayak izleri.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan.İşaretlenmiş yer Apollo 14’ün fırlatma rampası.

Telif Hakkı: NASA

Fotoğraflar, yıllardır süre gelen ve insanoğlunun Ay’a ayak basışının 40. yılının kutlandığı bugünlerde iyice hararetlenen “NASA Ay’a gitti mi? Mevcut fotoğraflar sahte mi? Soğuk Savaş’ın bir parçası mı?” gibi onlarca tartışmalı soruyu açıklığa kavuşturup, akıllarda kalan soru işaretlerini cevaplayacak gibi görünüyor.

LRO bu fotoğraflarının ilk kısmnı 11 – 15 Haziran tarihleri arasında yolladı ve o esnada fotoğraflama yapacağı yörüngeye yerleşmemişti. Araç asıl yörüngesine yerleştiği zaman yollayacağı görüntüler bu fotoğraflardan çok daha kaliteli ve yüksek çözünürlüklü olacak. LRO baş tasarımcısının bu konuda yorumu şöyle: “Bu fotoğraflarda dahi yüzeyde geriye kalmış uzay araçlarının parçaları rahatlıkla seçilebiliyor ve sanki bizi bekliyor gibi görünüyorlar… LRO takımı olarak yollanan fotoğraflarda herhangi bir modülün ilk fotoğrafını görmek için oldukça heyecanlı bir bekleyiş içindeydik. Kameraların ne kadar güzel odaklandığını görmek bizi çok şaşırttı.” Yollanan fotoğraflarda sadece Apollo-12 uzay aracına ait iniş bölgesi fotoğrafı yok. Önümüzdeki hafta o bölgenin de fotoğraflanması ve Apollo-12’den kalan parçalarının da görüntülerinin elde edilmesi planlanıyor.

Apollo 11, Apollo 15, Apollo 16 ve Apollo 17 araçlarının indiği bölgeler. İşaretlenmiş yerler uzay araçlarının fırlatma rampalarını göstermektedir.

Telif Hakkı: NASA 

Fotoğraflardaki çözünürlük farkının sebebi ise LRO aracının yörüngesinin eliptik olmasından ve Güneş ışığının yataya yakın bir açı ile gelmesinden kaynaklanıyor. Yüzeydeki küçük bir çukur veya yükselti bile uzun bir gölge yaratabiliyor. 

Fotoğraflarda 4 feet x 4 feet ‘lik bir alan (16 feet2=1.48 m2) bir piksel ile gösteriliyor. Fırlatma rampası ise yaklaşık olarak 12 feet(=3.65 m) olan bir daire kadar alanı (10.45 m2) kaplıyor. Rampa alanı ile yaklaşık 9 pikseli dolduruyor. Ancak gölgesi ile hesap edildiği zaman (rampa+ gölgesi) toplam 20 pikseli dolduruyorlar. Bunun sebebi Güneş ışığının yatay gelmesi ve buna bağlı olarak gölgenin çok uzun olması.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan ve görülebilen izler.

(Scientific Instruments: Bilimsel Aygıtlar, Astronaut Footprints: Astronotların Ayak İzleri, Lunar Module: Ay modülü(Antares aracın ismi), LM Shadow: Ay Modülünün Gölgesi)

Telif Hakkı: NASA 

Apollo-14 fotoğrafında ise ışık geliş açısı oldukça iyi olduğundan astronotların ayakizleri gayet net. Hatta Ay yüzeyinde yapılan bir deney için gerekli aygıtları taşıyan paket de (Scientific Instruments) fotoğrafta farkedilebiliyor.

Kaynak: Universe Today

Ay’daki Araçların Fotoğrafları

Ay’ın etrafındaki yörüngesinde dolanan LRO (Lunar Reconnaissance Orbiter) yörünge aracı, Ay yüzeyini fotoğraflayarak geçtiğimiz haftalarda bir seri fotoğraflar gönderdi. Fotoğraflar ise NASA’nın Apollo Projesi kapsamında Ay’a yolladığı insanlı uzay araçlarından geriye kalan yardımcı aygıtların, fırlatma rampalarının hatta Ay yürüyüşü yapmış astronotların ayak izleri.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan.İşaretlenmiş yer Apollo 14’ün fırlatma rampası.

Telif Hakkı: NASA

Fotoğraflar, yıllardır süre gelen ve insanoğlunun Ay’a ayak basışının 40. yılının kutlandığı bugünlerde iyice hararetlenen “NASA Ay’a gitti mi? Mevcut fotoğraflar sahte mi? Soğuk Savaş’ın bir parçası mı?” gibi onlarca tartışmalı soruyu açıklığa kavuşturup, akıllarda kalan soru işaretlerini cevaplayacak gibi görünüyor.

LRO bu fotoğraflarının ilk kısmnı 11 – 15 Haziran tarihleri arasında yolladı ve o esnada fotoğraflama yapacağı yörüngeye yerleşmemişti. Araç asıl yörüngesine yerleştiği zaman yollayacağı görüntüler bu fotoğraflardan çok daha kaliteli ve yüksek çözünürlüklü olacak. LRO baş tasarımcısının bu konuda yorumu şöyle: “Bu fotoğraflarda dahi yüzeyde geriye kalmış uzay araçlarının parçaları rahatlıkla seçilebiliyor ve sanki bizi bekliyor gibi görünüyorlar… LRO takımı olarak yollanan fotoğraflarda herhangi bir modülün ilk fotoğrafını görmek için oldukça heyecanlı bir bekleyiş içindeydik. Kameraların ne kadar güzel odaklandığını görmek bizi çok şaşırttı.” Yollanan fotoğraflarda sadece Apollo-12 uzay aracına ait iniş bölgesi fotoğrafı yok. Önümüzdeki hafta o bölgenin de fotoğraflanması ve Apollo-12’den kalan parçalarının da görüntülerinin elde edilmesi planlanıyor.

Apollo 11, Apollo 15, Apollo 16 ve Apollo 17 araçlarının indiği bölgeler. İşaretlenmiş yerler uzay araçlarının fırlatma rampalarını göstermektedir.

Telif Hakkı: NASA 

Fotoğraflardaki çözünürlük farkının sebebi ise LRO aracının yörüngesinin eliptik olmasından ve Güneş ışığının yataya yakın bir açı ile gelmesinden kaynaklanıyor. Yüzeydeki küçük bir çukur veya yükselti bile uzun bir gölge yaratabiliyor. 

Fotoğraflarda 4 feet x 4 feet ‘lik bir alan (16 feet2=1.48 m2) bir piksel ile gösteriliyor. Fırlatma rampası ise yaklaşık olarak 12 feet(=3.65 m) olan bir daire kadar alanı (10.45 m2) kaplıyor. Rampa alanı ile yaklaşık 9 pikseli dolduruyor. Ancak gölgesi ile hesap edildiği zaman (rampa+ gölgesi) toplam 20 pikseli dolduruyorlar. Bunun sebebi Güneş ışığının yatay gelmesi ve buna bağlı olarak gölgenin çok uzun olması.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan ve görülebilen izler.

(Scientific Instruments: Bilimsel Aygıtlar, Astronaut Footprints: Astronotların Ayak İzleri, Lunar Module: Ay modülü(Antares aracın ismi), LM Shadow: Ay Modülünün Gölgesi)

Telif Hakkı: NASA 

Apollo-14 fotoğrafında ise ışık geliş açısı oldukça iyi olduğundan astronotların ayakizleri gayet net. Hatta Ay yüzeyinde yapılan bir deney için gerekli aygıtları taşıyan paket de (Scientific Instruments) fotoğrafta farkedilebiliyor.

Kaynak: Universe Today

Yeni Merkür Kraterleri

MESSENGER, (MErcury Surface, Space ENvironment, GEochemistry and Ranging spacecraft – Merkür Yüzeyi, Uzay Çevresi, Jeokimya ve Uzaklık uzay aracı), Merkür yüzeyinden çeşitli fotoğraflar aldıkça göktaşlarının oluşturduğu bir çok krater de ortaya çıkmış oldu. Geçenlerde yapılan Uluslararası Astronomi Birliği’nin (International Astronomical Union) toplantısında MESSENGER’ın ekimden beri bulduğu 16 kratere hayatını kaybetmiş sanatçıların ismi verildi. İsimleri verilmiş sanatçılar arasında bir de Türk var.  

Ekimde MESSENGER Merkür’ün yanından geçtiği fotoğraflar. Her bir kare arasında 5 dakika fark var.

Telif Hakkı: NASA / Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuarı / Carnegia – Washington Enstitüsü

İsimleri verilmiş olan sanatçılar ve kraterlerin isimleri (alfabetik sırayla):

  • Abedin — Zainul Abedun, Bangledeşli ressam ve grafiker 
  • Benoit — Rigaud Benoit, Haitili sanatçı 
  • Berkel — Sabri Berkel, Türk ressam
  • Calvino — İtalo Calvino, İtalyan yazar
  • de Graft — Joe Colemon de Graft, Ganalı hikaye ve oyun yazarı 
  • Derain — Andre Derain, Fransız ressam
  • Eastman — Charles A. Eastman, Amerikalı yazar ve doktor
  • Gibran — Kahlil Gibran, Lübnan asıllı Amerikalı şair ve yazar
  • Hemingway — Ernest Hemingway, Amerikalı yazar ve gazeteci
  • Hodgkins — Frances Hodgkins, Yeni Zelandalı ressam
  • Izquierdo — Maria Izquierdo, Meksikalı ressam
  • Kunisada — Utagawa Kunisada, Japon grafiker
  • Lange — Dorothea Lange, Amerikalı fotoğraf sanatçısı
  • Matabei — Iwasa Matabei, Japon sanatçı
  • Munkàcsy — Mihàly Munkàcsy, Macar ressam
  • Ngoc Van — Ngoc Van, Vietnamlı sanatçı

Bu isimlerin bir kısmı MESSENGER çalışanları tarafından önerilirken başka bir kısmı da halktan gelen istekler doğrultusunda şekillendi. 

Kaynak: Universe Today

Yeni Merkür Kraterleri

MESSENGER, (MErcury Surface, Space ENvironment, GEochemistry and Ranging spacecraft – Merkür Yüzeyi, Uzay Çevresi, Jeokimya ve Uzaklık uzay aracı), Merkür yüzeyinden çeşitli fotoğraflar aldıkça göktaşlarının oluşturduğu bir çok krater de ortaya çıkmış oldu. Geçenlerde yapılan Uluslararası Astronomi Birliği’nin (International Astronomical Union) toplantısında MESSENGER’ın ekimden beri bulduğu 16 kratere hayatını kaybetmiş sanatçıların ismi verildi. İsimleri verilmiş sanatçılar arasında bir de Türk var.  

Ekimde MESSENGER Merkür’ün yanından geçtiği fotoğraflar. Her bir kare arasında 5 dakika fark var.

Telif Hakkı: NASA / Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuarı / Carnegia – Washington Enstitüsü

İsimleri verilmiş olan sanatçılar ve kraterlerin isimleri (alfabetik sırayla):

  • Abedin — Zainul Abedun, Bangledeşli ressam ve grafiker 
  • Benoit — Rigaud Benoit, Haitili sanatçı 
  • Berkel — Sabri Berkel, Türk ressam
  • Calvino — İtalo Calvino, İtalyan yazar
  • de Graft — Joe Colemon de Graft, Ganalı hikaye ve oyun yazarı 
  • Derain — Andre Derain, Fransız ressam
  • Eastman — Charles A. Eastman, Amerikalı yazar ve doktor
  • Gibran — Kahlil Gibran, Lübnan asıllı Amerikalı şair ve yazar
  • Hemingway — Ernest Hemingway, Amerikalı yazar ve gazeteci
  • Hodgkins — Frances Hodgkins, Yeni Zelandalı ressam
  • Izquierdo — Maria Izquierdo, Meksikalı ressam
  • Kunisada — Utagawa Kunisada, Japon grafiker
  • Lange — Dorothea Lange, Amerikalı fotoğraf sanatçısı
  • Matabei — Iwasa Matabei, Japon sanatçı
  • Munkàcsy — Mihàly Munkàcsy, Macar ressam
  • Ngoc Van — Ngoc Van, Vietnamlı sanatçı

Bu isimlerin bir kısmı MESSENGER çalışanları tarafından önerilirken başka bir kısmı da halktan gelen istekler doğrultusunda şekillendi. 

Kaynak: Universe Today

İstifleme Metodu ve Süpernovalar

Önceden, çeşitli antik süpernovaları (biri 11 milyar diğeri de 11.4 milyar yıl önce patlamış) farketmiş olan California Üniversitesi’nden Jeff Cooke ve ekibinin 9 Haziran günü ‘Nature’ dergisinde yayınlanan makalesine göre, 8 milyar yaşında yeni bir süpernova daha keşfetti. Bunu da gökyüzü fotoğrafçılarının sıkça kullandığı ‘istifleme’ (stacking) metodu ile buldu.

Sanatçının gözünden bir yıldız, süpernova oluşturmadan önce dışarı attığı gaz kütleleri.

Telif Hakkı: NASA / Swift / Skyworks Digital / Dana Berry

İlk önce gözlemciler Kanada, Fransa ve Hawaii’deki teleskoplarla çekilmiş resimlerdeki uzakta bulunan gökadaları tespit ediyor.  Sonra da bu gökadaların değişik zamanlarda çekilmiş fotoğrafları birleştiriliyor ve fotoğraflar karşılaştırılıyor. 

Eğer gökadanın herhangi bir yerinde olağandışı bir parlama farkedilirse bir süpernovanın oluştuğu anlaşılıyor ve kırmızıya kayma değerleri ölçülüyor. Bu da yaşı hakkında bilgi veriyor.  

Jeff Cooke’un farkettiği süpernovalar 2.Tip süpernovalardan. Yani Güneş’in kütlesinin 50 ile 100 katı arasında değişen yıldızların oluştuğu süpernovalar. Bu yıldızlar patlamadan önce kütlelerinin büyük kısmını dışarı atarlar ve patlarken büyük miktarda mor ötesi ışın yayarlar. 

Şu aralar gökbilimciler bir 2. Tip süpernova için tetikteler. Eta Carinae adındaki yıldız (yaklaşık 7500 – 8000 ışık yılı uzaklıkta) kütlesinin çoğunu uzaya fırlattığı için böyle bir süpernova oluşturmaya aday.

Ayrıca bu yıldız oldukça değişken bir yıldız. 1843’te oluşturduğu bir parlama sayesinde bir saniyeliğine de olsa Güneş’ten sonra en parlak yıldız olan ve Büyük Köpek Takımyıldızı’nda bulunan Sirius kadar parladı. Uzun bir süre 8 kadirde kalırken 1998 – 1999 yıllarında parlaklığı %100 arttı. 

İlgili Bağlantılar:

  • Nature (Jeff Cooke’un Nature dergisindeki makalesi) 

Kaynak: Sky & Telescope