Çarpışmadan etkilenecek bölge Ay’ın güney kutbuna yakın Cabeus Krateri (Crater Cabeus) olacak. NASA, Ay Krateri Gözlem ve Aygılama Uydusu’na (LCROSS – Lunar Crater Observation and Sensing Satellite) rehberlik edecek. Çarpışmanın yaratacağı etkinin TSİ 14.30’da başlayacağı düşünülüyor. İlk olarak Centaur roketi bünyesindeki 10 milyar jouleluk kinetik enerjisini, inerken, göz kamaştırıcı bir ışığa ve ısıya dönüştürecek. Araştırmacılar enkaz bulutunun 10 km’ye kadar yükselebileceğini düşünüyor. Hemen ardından LCROSS’un ana gemisi çarpışmayı fotoğraflayacak ve toz bulutunun içinden geçecek şekilde hareketini sürdürecek. Su, tuz, toprak, su bileşimli mineraller, organik moleküller vb. herşey uzay gemisinin yüzeyinde bulunan izgeölçerlerle (spektrometer) ölçülecek. Centaur yüzeye indikten 4 dakika sonra, 700 kilogramlık LCROSS uydusu, Cabeus Krateri’nin yakınlarına indirilecek. Uzay araçlarının indirileceği Ay’ın Güney Kutbu. Telif Hakkı: NMSU / MSFC Tortugas Gözlemevi Not: Uzay araçlarının inişleri ne yazık ki ülkemizden görülemeyecek ancak TSİ 13.15’ten itibaren bu inişleri NASA TV’den naklen izleyebilirsiniz. İlgili Bağlantılar: NASA TV (Uzay araçlarının inişini canlı olarak veren kanal) Kaynak: Science@NASA |
Uzay Araştırmaları
Karadeliklerin Oyunu
Bilimadamları iki karadeliğin bu kadar yakınlaşmalarının nedenini birbirleri etrafında dönüşlerinin ortalarında olmalarını gösteriyor. 30 milyon yıl önce başlamış olan bu dönüş günümüzden milyonlarca yıl sonra tamamlanacak ve iki karadelik daha büyük bir karadelik yaratacak. Uzmanlar iki karadeliğin birleşmesinden doğan sonuçları anlayabilmek için bu tip, daha çok astrofiziğin alanına giren, olayları inceliyor. Evrenin en güçlü yerçekim dalga kaynağı olduğu düşünülen süper kütleli karadelikler (supermassive blackhole) çoğu galaksinin merkezinde bulunuyor. Bu tip çift karadeliklerin de süper kütleli karadeliklerin ivmeli bir şekilde büyümeleri sırasında ortaya çıkan çok güçlü fışkırmalarda kendini gösteren (powerful jets) bükülmeleri ve eğilmeleri açıklayabileceği düşünülüyor. İlgili Bağlantılar: Marshall Uzay Uçuş Üssü (Marshall Space Flight Center) (Resmin daha yüksek çözünürlüklü versiyonlarının bulunduğu site) Kaynak: Universe Today |
Başka Bir Mars Meteoridi
Aşağıda ise aynı resmin 3 boyutlu hali bulunmaktadır. Opportunity Uzay Aracı’nın çektiği ‘Shelter Island’ resminin 3 boyuta çevrilmiş hali. Çevirme İşlemi: Stu Atkinson Kaynak: Universe Today |
UFO mu Hayal Gücü mü?
1996 yılında insanların gördüklerini iddia ettiği 609 UFO’nun betimlemesi ile 1995 yılında yayınlanan ‘X Dosyaları’ (X files) dizisi ve aynı yıl sinemada gösterime girmiş ve uzaylıları konu alan ‘Kurtuluş Günü’ (Independence Day) gibi filmlerdeki 117 UFO görüntüsü karşılaştırılmıştır. Uzman David Clarke’a göre açık bir şekilde sinema filmleri ve televizyon programları halkın UFO beklentilerini ve olayın enteresanlığını arttırıyor ve aynı zamanda insanların UFO’lara nasıl inandığını gösteriyor. Raporda UFO gördüğünü iddia eden polis memurlarının, savaş uçağı pilotlarının ve hatta küçük çocuklarının betimlemelerine dahi yer verildi. Sonuç olarak, tüm tasvirlerin %90’nın parlak yıldızlar ve gezegenler, kayan göktaşları, yapay uydular ve bazı havadan yapılan reklam amaçlı nesneler olduğu anlaşıldı. %10’luk kısım ise açıklanmayan nesneler olarak listelenmiş durumda, bunun sebebi de anlatıcının verdiği eksik bilgi. Kaynak: Universe Today |
Kepler’in Başarısı
NASA’nın yeni Güneş Sistemi dışı gezegen avcısı Kepler Uzay Teleskopu, artık olağanüstü özelliklerini kullanmaya başladı. Science dergisinde yayınlanacak makaleye göre, Kepler Uzay Teleskopu, iyi bilinen bir gaz devinin atmosferini saptayabildi. |
Washington’da bulunan NASA merkezindeki Astrofizik dalı başkanı Jon Morse bu gidişattan çok menmun: “İlk 10 günde alınan bilgilerle, bu gezegenin atmosferini saptamak daha sadece başlangıç. Gezegen avı başladı!.” 6 Mart 2009’da, Florida’daki Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssü’nden fırlatılan Kepler Uzay Teleskopu, gelecek 3.5 yılı Dünya büyüklüğündeki ve ‘Goldilocks Bölgesi’ (Goldilocks Zone) olarak adlandırılan sıvı suyun bulunma olasılığının yüksek olduğu yerlerdeki gezegenleri arayarak geçirecek. Bunu da periyodik olarak yıldızın parlaklığındaki azalmaya göre bulacak. Atmosferi tespit edilen gezegen HAT-P-7. Çevresinde döndüğü yıldız Dünya’dan bin ışık yılı uzakta ve gezegenin yıldızı etrafındaki periyodu 2.2 gün. Gezegenin yıldızına yakınlığı da Dünya’nın Güneş’e yakınlığının 26’da biri. Bu da onu ‘Sıcak Jüpiter’ tanımına sokuyor. HAT-P-7 gezegeni, Kepler Uzay Teleskopu uzaya gönderilmeden önce bilindiği için Kepler Uzay Teleskopu buralarda araştırmalar yaptı. Teleskopun ölçtüğü değerlerin kesinliği araştırmacılara, gezegenin değişik evrelerdeki ışık azalmasını ve artmasını kesin olarak gösterdi. Aynı zamanda teleskop, gezegenin yıldızın arkasına geçtiği zaman ışığının tamamen kesilmesini de tespit etti. Bu kesilmeye ‘örtülme’ (occultation) adı veriliyor. Kepler Uzay Teleskopu gönderilen eşi görülmemiş detaydaki bilgileri iletti. Işık eğrisindeki örtülmeden, dalga boyundan ve şeklinden gezegenin yaklaşık 2400oC ‘deki atmosferi belirlendi. Örtülme sırasındaki zamanın yıldızın önünden geçerkenki zamanın karşılaştırılmasıyla gezegenin çembersel yörüngesi olduğu da keşfedildi. Kaynak: Science@NASA |
Ay’daki Araçların Fotoğrafları
Ay’ın etrafındaki yörüngesinde dolanan LRO (Lunar Reconnaissance Orbiter) yörünge aracı, Ay yüzeyini fotoğraflayarak geçtiğimiz haftalarda bir seri fotoğraflar gönderdi. Fotoğraflar ise NASA’nın Apollo Projesi kapsamında Ay’a yolladığı insanlı uzay araçlarından geriye kalan yardımcı aygıtların, fırlatma rampalarının hatta Ay yürüyüşü yapmış astronotların ayak izleri.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan.İşaretlenmiş yer Apollo 14’ün fırlatma rampası.
Telif Hakkı: NASA
Fotoğraflar, yıllardır süre gelen ve insanoğlunun Ay’a ayak basışının 40. yılının kutlandığı bugünlerde iyice hararetlenen “NASA Ay’a gitti mi? Mevcut fotoğraflar sahte mi? Soğuk Savaş’ın bir parçası mı?” gibi onlarca tartışmalı soruyu açıklığa kavuşturup, akıllarda kalan soru işaretlerini cevaplayacak gibi görünüyor.
LRO bu fotoğraflarının ilk kısmnı 11 – 15 Haziran tarihleri arasında yolladı ve o esnada fotoğraflama yapacağı yörüngeye yerleşmemişti. Araç asıl yörüngesine yerleştiği zaman yollayacağı görüntüler bu fotoğraflardan çok daha kaliteli ve yüksek çözünürlüklü olacak. LRO baş tasarımcısının bu konuda yorumu şöyle: “Bu fotoğraflarda dahi yüzeyde geriye kalmış uzay araçlarının parçaları rahatlıkla seçilebiliyor ve sanki bizi bekliyor gibi görünüyorlar… LRO takımı olarak yollanan fotoğraflarda herhangi bir modülün ilk fotoğrafını görmek için oldukça heyecanlı bir bekleyiş içindeydik. Kameraların ne kadar güzel odaklandığını görmek bizi çok şaşırttı.” Yollanan fotoğraflarda sadece Apollo-12 uzay aracına ait iniş bölgesi fotoğrafı yok. Önümüzdeki hafta o bölgenin de fotoğraflanması ve Apollo-12’den kalan parçalarının da görüntülerinin elde edilmesi planlanıyor.

Apollo 11, Apollo 15, Apollo 16 ve Apollo 17 araçlarının indiği bölgeler. İşaretlenmiş yerler uzay araçlarının fırlatma rampalarını göstermektedir.
Telif Hakkı: NASA
Fotoğraflardaki çözünürlük farkının sebebi ise LRO aracının yörüngesinin eliptik olmasından ve Güneş ışığının yataya yakın bir açı ile gelmesinden kaynaklanıyor. Yüzeydeki küçük bir çukur veya yükselti bile uzun bir gölge yaratabiliyor.
Fotoğraflarda 4 feet x 4 feet ‘lik bir alan (16 feet2=1.48 m2) bir piksel ile gösteriliyor. Fırlatma rampası ise yaklaşık olarak 12 feet(=3.65 m) olan bir daire kadar alanı (10.45 m2) kaplıyor. Rampa alanı ile yaklaşık 9 pikseli dolduruyor. Ancak gölgesi ile hesap edildiği zaman (rampa+ gölgesi) toplam 20 pikseli dolduruyorlar. Bunun sebebi Güneş ışığının yatay gelmesi ve buna bağlı olarak gölgenin çok uzun olması.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan ve görülebilen izler.
(Scientific Instruments: Bilimsel Aygıtlar, Astronaut Footprints: Astronotların Ayak İzleri, Lunar Module: Ay modülü(Antares aracın ismi), LM Shadow: Ay Modülünün Gölgesi)
Telif Hakkı: NASA
Apollo-14 fotoğrafında ise ışık geliş açısı oldukça iyi olduğundan astronotların ayakizleri gayet net. Hatta Ay yüzeyinde yapılan bir deney için gerekli aygıtları taşıyan paket de (Scientific Instruments) fotoğrafta farkedilebiliyor.
Kaynak: Universe Today
Ay’daki Araçların Fotoğrafları
Ay’ın etrafındaki yörüngesinde dolanan LRO (Lunar Reconnaissance Orbiter) yörünge aracı, Ay yüzeyini fotoğraflayarak geçtiğimiz haftalarda bir seri fotoğraflar gönderdi. Fotoğraflar ise NASA’nın Apollo Projesi kapsamında Ay’a yolladığı insanlı uzay araçlarından geriye kalan yardımcı aygıtların, fırlatma rampalarının hatta Ay yürüyüşü yapmış astronotların ayak izleri.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan.İşaretlenmiş yer Apollo 14’ün fırlatma rampası.
Telif Hakkı: NASA
Fotoğraflar, yıllardır süre gelen ve insanoğlunun Ay’a ayak basışının 40. yılının kutlandığı bugünlerde iyice hararetlenen “NASA Ay’a gitti mi? Mevcut fotoğraflar sahte mi? Soğuk Savaş’ın bir parçası mı?” gibi onlarca tartışmalı soruyu açıklığa kavuşturup, akıllarda kalan soru işaretlerini cevaplayacak gibi görünüyor.
LRO bu fotoğraflarının ilk kısmnı 11 – 15 Haziran tarihleri arasında yolladı ve o esnada fotoğraflama yapacağı yörüngeye yerleşmemişti. Araç asıl yörüngesine yerleştiği zaman yollayacağı görüntüler bu fotoğraflardan çok daha kaliteli ve yüksek çözünürlüklü olacak. LRO baş tasarımcısının bu konuda yorumu şöyle: “Bu fotoğraflarda dahi yüzeyde geriye kalmış uzay araçlarının parçaları rahatlıkla seçilebiliyor ve sanki bizi bekliyor gibi görünüyorlar… LRO takımı olarak yollanan fotoğraflarda herhangi bir modülün ilk fotoğrafını görmek için oldukça heyecanlı bir bekleyiş içindeydik. Kameraların ne kadar güzel odaklandığını görmek bizi çok şaşırttı.” Yollanan fotoğraflarda sadece Apollo-12 uzay aracına ait iniş bölgesi fotoğrafı yok. Önümüzdeki hafta o bölgenin de fotoğraflanması ve Apollo-12’den kalan parçalarının da görüntülerinin elde edilmesi planlanıyor.

Apollo 11, Apollo 15, Apollo 16 ve Apollo 17 araçlarının indiği bölgeler. İşaretlenmiş yerler uzay araçlarının fırlatma rampalarını göstermektedir.
Telif Hakkı: NASA
Fotoğraflardaki çözünürlük farkının sebebi ise LRO aracının yörüngesinin eliptik olmasından ve Güneş ışığının yataya yakın bir açı ile gelmesinden kaynaklanıyor. Yüzeydeki küçük bir çukur veya yükselti bile uzun bir gölge yaratabiliyor.
Fotoğraflarda 4 feet x 4 feet ‘lik bir alan (16 feet2=1.48 m2) bir piksel ile gösteriliyor. Fırlatma rampası ise yaklaşık olarak 12 feet(=3.65 m) olan bir daire kadar alanı (10.45 m2) kaplıyor. Rampa alanı ile yaklaşık 9 pikseli dolduruyor. Ancak gölgesi ile hesap edildiği zaman (rampa+ gölgesi) toplam 20 pikseli dolduruyorlar. Bunun sebebi Güneş ışığının yatay gelmesi ve buna bağlı olarak gölgenin çok uzun olması.

Apollo 14’ün iniş yaptığı alan ve görülebilen izler.
(Scientific Instruments: Bilimsel Aygıtlar, Astronaut Footprints: Astronotların Ayak İzleri, Lunar Module: Ay modülü(Antares aracın ismi), LM Shadow: Ay Modülünün Gölgesi)
Telif Hakkı: NASA
Apollo-14 fotoğrafında ise ışık geliş açısı oldukça iyi olduğundan astronotların ayakizleri gayet net. Hatta Ay yüzeyinde yapılan bir deney için gerekli aygıtları taşıyan paket de (Scientific Instruments) fotoğrafta farkedilebiliyor.
Kaynak: Universe Today
Yeni Merkür Kraterleri
MESSENGER, (MErcury Surface, Space ENvironment, GEochemistry and Ranging spacecraft – Merkür Yüzeyi, Uzay Çevresi, Jeokimya ve Uzaklık uzay aracı), Merkür yüzeyinden çeşitli fotoğraflar aldıkça göktaşlarının oluşturduğu bir çok krater de ortaya çıkmış oldu. Geçenlerde yapılan Uluslararası Astronomi Birliği’nin (International Astronomical Union) toplantısında MESSENGER’ın ekimden beri bulduğu 16 kratere hayatını kaybetmiş sanatçıların ismi verildi. İsimleri verilmiş sanatçılar arasında bir de Türk var.

Ekimde MESSENGER Merkür’ün yanından geçtiği fotoğraflar. Her bir kare arasında 5 dakika fark var.
Telif Hakkı: NASA / Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuarı / Carnegia – Washington Enstitüsü
İsimleri verilmiş olan sanatçılar ve kraterlerin isimleri (alfabetik sırayla):
- Abedin — Zainul Abedun, Bangledeşli ressam ve grafiker
- Benoit — Rigaud Benoit, Haitili sanatçı
- Berkel — Sabri Berkel, Türk ressam
- Calvino — İtalo Calvino, İtalyan yazar
- de Graft — Joe Colemon de Graft, Ganalı hikaye ve oyun yazarı
- Derain — Andre Derain, Fransız ressam
- Eastman — Charles A. Eastman, Amerikalı yazar ve doktor
- Gibran — Kahlil Gibran, Lübnan asıllı Amerikalı şair ve yazar
- Hemingway — Ernest Hemingway, Amerikalı yazar ve gazeteci
- Hodgkins — Frances Hodgkins, Yeni Zelandalı ressam
- Izquierdo — Maria Izquierdo, Meksikalı ressam
- Kunisada — Utagawa Kunisada, Japon grafiker
- Lange — Dorothea Lange, Amerikalı fotoğraf sanatçısı
- Matabei — Iwasa Matabei, Japon sanatçı
- Munkàcsy — Mihàly Munkàcsy, Macar ressam
- Ngoc Van — Ngoc Van, Vietnamlı sanatçı
Bu isimlerin bir kısmı MESSENGER çalışanları tarafından önerilirken başka bir kısmı da halktan gelen istekler doğrultusunda şekillendi.
Kaynak: Universe Today
Yeni Merkür Kraterleri
MESSENGER, (MErcury Surface, Space ENvironment, GEochemistry and Ranging spacecraft – Merkür Yüzeyi, Uzay Çevresi, Jeokimya ve Uzaklık uzay aracı), Merkür yüzeyinden çeşitli fotoğraflar aldıkça göktaşlarının oluşturduğu bir çok krater de ortaya çıkmış oldu. Geçenlerde yapılan Uluslararası Astronomi Birliği’nin (International Astronomical Union) toplantısında MESSENGER’ın ekimden beri bulduğu 16 kratere hayatını kaybetmiş sanatçıların ismi verildi. İsimleri verilmiş sanatçılar arasında bir de Türk var.

Ekimde MESSENGER Merkür’ün yanından geçtiği fotoğraflar. Her bir kare arasında 5 dakika fark var.
Telif Hakkı: NASA / Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuarı / Carnegia – Washington Enstitüsü
İsimleri verilmiş olan sanatçılar ve kraterlerin isimleri (alfabetik sırayla):
- Abedin — Zainul Abedun, Bangledeşli ressam ve grafiker
- Benoit — Rigaud Benoit, Haitili sanatçı
- Berkel — Sabri Berkel, Türk ressam
- Calvino — İtalo Calvino, İtalyan yazar
- de Graft — Joe Colemon de Graft, Ganalı hikaye ve oyun yazarı
- Derain — Andre Derain, Fransız ressam
- Eastman — Charles A. Eastman, Amerikalı yazar ve doktor
- Gibran — Kahlil Gibran, Lübnan asıllı Amerikalı şair ve yazar
- Hemingway — Ernest Hemingway, Amerikalı yazar ve gazeteci
- Hodgkins — Frances Hodgkins, Yeni Zelandalı ressam
- Izquierdo — Maria Izquierdo, Meksikalı ressam
- Kunisada — Utagawa Kunisada, Japon grafiker
- Lange — Dorothea Lange, Amerikalı fotoğraf sanatçısı
- Matabei — Iwasa Matabei, Japon sanatçı
- Munkàcsy — Mihàly Munkàcsy, Macar ressam
- Ngoc Van — Ngoc Van, Vietnamlı sanatçı
Bu isimlerin bir kısmı MESSENGER çalışanları tarafından önerilirken başka bir kısmı da halktan gelen istekler doğrultusunda şekillendi.
Kaynak: Universe Today
İstifleme Metodu ve Süpernovalar
Önceden, çeşitli antik süpernovaları (biri 11 milyar diğeri de 11.4 milyar yıl önce patlamış) farketmiş olan California Üniversitesi’nden Jeff Cooke ve ekibinin 9 Haziran günü ‘Nature’ dergisinde yayınlanan makalesine göre, 8 milyar yaşında yeni bir süpernova daha keşfetti. Bunu da gökyüzü fotoğrafçılarının sıkça kullandığı ‘istifleme’ (stacking) metodu ile buldu.

Sanatçının gözünden bir yıldız, süpernova oluşturmadan önce dışarı attığı gaz kütleleri.
Telif Hakkı: NASA / Swift / Skyworks Digital / Dana Berry
İlk önce gözlemciler Kanada, Fransa ve Hawaii’deki teleskoplarla çekilmiş resimlerdeki uzakta bulunan gökadaları tespit ediyor. Sonra da bu gökadaların değişik zamanlarda çekilmiş fotoğrafları birleştiriliyor ve fotoğraflar karşılaştırılıyor.
Eğer gökadanın herhangi bir yerinde olağandışı bir parlama farkedilirse bir süpernovanın oluştuğu anlaşılıyor ve kırmızıya kayma değerleri ölçülüyor. Bu da yaşı hakkında bilgi veriyor.
Jeff Cooke’un farkettiği süpernovalar 2.Tip süpernovalardan. Yani Güneş’in kütlesinin 50 ile 100 katı arasında değişen yıldızların oluştuğu süpernovalar. Bu yıldızlar patlamadan önce kütlelerinin büyük kısmını dışarı atarlar ve patlarken büyük miktarda mor ötesi ışın yayarlar.
Şu aralar gökbilimciler bir 2. Tip süpernova için tetikteler. Eta Carinae adındaki yıldız (yaklaşık 7500 – 8000 ışık yılı uzaklıkta) kütlesinin çoğunu uzaya fırlattığı için böyle bir süpernova oluşturmaya aday.
Ayrıca bu yıldız oldukça değişken bir yıldız. 1843’te oluşturduğu bir parlama sayesinde bir saniyeliğine de olsa Güneş’ten sonra en parlak yıldız olan ve Büyük Köpek Takımyıldızı’nda bulunan Sirius kadar parladı. Uzun bir süre 8 kadirde kalırken 1998 – 1999 yıllarında parlaklığı %100 arttı.
İlgili Bağlantılar:
- Nature (Jeff Cooke’un Nature dergisindeki makalesi)
Kaynak: Sky & Telescope