gokyuzu.org

Kuşaklar Nasıl Oluşuyor?

Jüpiter ve diğer gaz gezegenleri, ekvatorları boyunca kuşaklara sahipler. Ama gökbilimciler bunun nedenini tam olarak bilemiyorlar. Ama şimdi fizikçilerden oluşan bir ekip, kuşakların sayıları 60’dan fazla olan uyduların neden olduğu gelgitlerden oluştuğunu düşünüyor. Bu keşfi de çok basit bir laboratuvar modellemesine borçlular.

Jüpiter’in kırmızı lekesi ve kuşakları.

Telif Hakkı: NASA / JPL / University of Arizona

Jüpiter’in kuşaklarında bölgesel rüzgarlar bulunuyor. Bu rüzgarlar, ekvatora paralel yol alıyorlar . Yıllardır, araştırmacılar bu rüzgarların neden oluştuğunu merak ediyor. “40 yılı aşkın süredir, rüzgarlar aktif.” diyor Washington Üniversitesi’nden araştırmacı Peter Rhines. Bilimadamları, bu rüzgarların konveksiyondan (ısı yayılması) kaynaklandığını düşünüyorlardı. Sıcak gazların yukarı çıktığı, soğuyan gazların ise aşağı indiği belirtiliyordu ama bu kuşakların gezegenin üst katmanlarında mı olduğu yoksa çekirdeğine kadar inip inmediği konusunda anlaşmazlık vardı.

Almanya’nın Göttingen Üniversitesi’nden jeolojist Andreas Tilgner ve Fransa’nın Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’ndeki (National  Center of Scientific Research) meslektaşlarına göre belki de neden hiçbir zaman ısı yayılması değildi. Fikirleri şu şekilde: Jüpiter ya da başka bir gaz gezegeni, var olduğundan beri kendi ekseni etrafında dönen küresel bir gaz kütlesine sahiptir. Tekrarlı bir çekme kuvveti yaratan bir aktivite,(mesela gezegenin etrafında dönen bir uydu) hareket halinde olan gazları etkiledi. Etkilenen bu gazlar, kendi eksenleri etrafında değişik hızlarda dönmeye başladı. Silindirik bir şekil oluşturdu ve gezegenin en dış katmanına kadar uzandı. Böylece kuşak denilen şekiller oluşmuş oldu. Bu kuramın matematik kısmı üzerinde iki yıl önce çalışan Tilgner, meslektaşları ile beraber bu kuramı destekleyecek deneyi gerçekleştirdiler.

Yapay bir gaz gezegeni oluşturmak için, esnek silikon bir silindirde küresel bir delik açıldı. Gaz gezegenlerin gazını temsil etmek üzere delik su ile dolduruldu. Suya, resmini daha kolay çekmek için (Işığı diğer yönlere daha fazla yansıttığı için resmi çekmek kolaylaşıyor.) plastik parçacılar eklendi. Silindir döndürüldü ve yapay akımlar oluşturuldu. Bir uydu gezegenin etrafında dolaşırken gezegenin biraz değiştirir. Yakın olan yerleri kendine doğru çekeceğinden gezegen biraz ovalleşir. Bu etkiyi yaratmak için ise silindir bir çift tekerleğin arasında değişik hızlarla sıkıştırılarak döndürüldü. Belli hızlarda dönen silindirdeki su akımı bir sütuna dönüştü.

Kaynak : Science/AAAS

SOHO

SOHO (Solar and Heliospheric Observatory – Güneş ve Heliospherik Gözlemevi) projesi, ESA (European Space Agency) ile NASA (National Aeronautics and Space Administration) tarafından ortaklaşa yürütülen bir projedir. Amacı, Güneş’in çekirdeği ve dış katmanları hakkında bilgi toplamaktır.

SOHO Uzay Aracı, 2 Aralık 1995 tarihinde uzaya fırlatılmıştır. NASA aracın kalkışından ve görevlerinden sorumludur. Aracın üstünde bulunan 12 cihazın 9’u Avrupalı bilimadamları tarafından geliştirilirken 3’ü Amerikalı bilimadamlarının ürünüdür.

Aracın yörüngesi L1 olarak ifade edilen 1. Langrange Noktası’nda bulunur. Bu nokta Dünya’dan 1.5 milyon kilometre uzakta olup Güneş etrafındaki dönüş süresi Dünya ile aynıdır. (Araç her zaman Dünya ile Güneş arasında kalır.)

SOHO Uzay Aracı

Telif Hakkı: Alex Lutkus

Araç, her gün değişik dalga boylarında çektiği Güneş resimlerini Dünya’ya yollar. Sitemizde yayınlanan Güneş fotoğrafları görünür dalga boyunda  MDI (Michelson Doppler Imager) cihazı tarafından çekilmiştir. (Güneş lekeleri bu dalga boyunda çok belirgindir.)

Göktaşı Yağmurları ve Gözlemi

Göktaşı; büyüklüğü bir kum tanesiden, büyük bir kaya parçasına kadar değişebilen kuyrukluyıldız kalıntılarıdır. Halk arasında ‘kayan yıldız’ ya da ‘meteor’ olarak da bilinir. Gerek ‘zamanında’ gerekse bir anlık pencereden baktığımızda, gökyüzünde ışıklı bir iz bırakarak kaybolduklarını görürüz.

Swift-Tuttle Kuyrukluyıldızı’nın neden olduğu Kahraman (Perseid) Göktaşı Yağmuru sırasında alınan bir göktaşının görüntüsü.

 Göktaşı kelimesi yerine de kullandığımız, İngilizce bir kelime olan meteor, Yunanca ‘gökyüzünün yukarısı’ anlamındaki  “meteōros” sözcüğünden gelir. Ayrıca uzaydaki hareketleri süresince değişen konumlarına bağlı olarak çeşitli adlar alırlar; meteoroid; uzayda hareket etmekte olan kaya parçaları, meteor; Dünya’nın atmosferinden girerek ışıldayan parçacıklar ve meteorite; Dünya atmosferinden girdikten sonra yeryüzüne ulaşan kaya parçaları.

Göktaşı yağmurları, Güneş Sistemi’nin iç kısımlarına yaklaşmakta olan bir kuyrukluyıldızın arkasında bıraktığı kaya parçalarından kaynaklanır. Bilim insanları göktaşı yağmurlarına neden olan kuyrukluyıldızları saptayabiliyorlar. Örneğin; Thatcher Kuyruluyıldızı’nın neden olduğu Lir Göktaşı Yağmuru, ünlü Halley Kuyrukluyıldızı’nın neden olduğu Eta Kova Göktaşı Yağmuru. Kuyrukyıldızın bıraktığı bu parçaların içinden geçen Dünya, atmosferine girmeye başlayan meteoroidlerle karşılaşır. Bu parçalar, atmosferin üst tabakalarında temasla birlikte ışıldamaya yani yanmaya başlarlar.

Dikkatli bir şekilde Dünya’nın çekim etkisine giren ve yanmaya başlayan göktaşlarını takip ederseniz belirli bir noktadan çıkıyormuş gibi olduklarını fark edebilirsiniz. Bir göktaşı yağmuru da bu noktanın bulunduğu takımyıldızı ile adlandırılır. Örneğin; şu sıralar en etkin günlerini yaşayan Eta Kova Göktaşı Yağmuru’nda, adından da anlaşılabileceği gibi, göktaşları Kova Takımyıldızı’ndaki bir noktadan çıkıyormuş gibi görünür.

Eta Kova Göktaşı Yağmuru’nda göktaşlarının çıkş noktası Kova Takımyıldızı’nda bulunuyor. Telif Hakkı : Earthsky

Göktaşı yağmurları, herkesin gözleyebileceği bir gök olayıdır. Hiçbir gözlem aleti gerekli değildir. Göktaşı yağmuru gözlemi için etrafın açık olduğu (binalar, evler, ağaçlar vb. olmadığı), ışık kirliğinden az etkilenen bir bölgede bulunmak gerekir. Hangi mevsimde olduğunuza bağlı olarak açık arazide olduğunuz için kalın giysiler, çiy, böcekler ve soğuğa karşı çeşitli koruyucular gerekebilir. Yanınızda ne kadar sürede kaç göktaşı gözlediğinizi not edebilmek için not defteri ve kalem, ayrıca gece görüşünü etkilemeyen kırmızı bir fener bulundurabilirsiniz. Gözlerinizin karanlığa alışması için birkaç dakika bekledikten sonra göktaşlarının çıkış noktasının bulunduğu takım yıldızına bakmanız yeterlidir.

Göktaşı yağmuru gözlemlerinde çıplak gözle yaptığınız gözlemler dışında; küçük bir dürbünle göktaşı gözlemlemeye çalışabilir, 5 ya da 15 dakika gibi uzun pozlarla göktaşlarının fotoğrafını çekebilirsiniz.

Kaynaklar: Sky and TelescopeEarthSkyNASA

Cassini ve Amatörler Satürn’de Fırtına Görüntüledi

Amatör gökbilimcilerin de yardımıyla, NASA’nın Cassini uzay aracının birleşik kızılötesi tayfölçer aleti Satürn’ün atmosferindebüyük bir kar fırtınası gözlemledi. Araç, bugüne kadar gezegenin fırtınalarında sıcaklık ve gaz dağılımını en ayrıntılı gösteren verileri topladı.

Amatör gökbilimci Christopher Go,13 Mart 2010’da bu fırtına görüntüsünü aldı. Ok, fırtınanın yerini; kırmızı çizgiler ise Cassini’nin birleşik kızılötesi tayfölçer aletinin verileri topladığı yeri gösteriyor. (Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : C.Go ve NASA/JPL-Caltech/GSFC

Veriler, bu yıl Washington’da görülen en büyük kar fırtınasından en az beş kat daha büyük bir fırtına olduğunu gösteriyor.

NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde (Goddard Space Flight Center)  birleşik kızılötesi tayfölçer takımının üyesi Gordon Bjoraker; “Amatörlerin böyle bir keşif yapması bizi çok heyecanlandırdı.” diyor.

Cassini’nin radyo ve plazma dalgaları aleti ve görüntüleme aracı, bir süredir Satürn’ün orta enlemleri etrafındaki bir bant üzerinde yıldırım ve fırtınaları takip ediyordu. Fakat Cassini’nin görüntüleme ve tayfölçer gözlemleri aylar önceden yerini alırken, fırtınalar sürekli yer değiştirebilir.

Aralarında Anthony Wesley, Trevor Barry ve Christopher Go’nun bulunduğu amatör gökbilimciler, düzenli olarak radyo ve plazma dalgalarını toplayan aletlerin verdiği uyarıyla Şubat’ta birçok kez onlarca görüntü aldılar.

Mart’ın sonlarında, geçen yaz Jüpiter’in üzerinde bir darbe sonucu oluşmuş yeni koyu noktayı tespit eden Avustralyalı Wesley, Cassini görevindeki bilim insanlarına fırtınanın bir fotoğrafıyla birlikte bir e-posta gönderdi.

Wesley e-postasında; “Bu görüntülerin Cassini veya Hubble Uzay Teleskopu tarafından görüntülenmiş olduğunu düşündüm ve Cassini tarafından da bu görüntülerin alındığından emin olmak istemiştim.”  Demiş.

Şans eseri, birleşik kızılötesi tayfölçer aleti fırtınanın bulunduğu enleme odaklandı. Bilim insanları, orada fırtınalar olabileceğini biliyorlardı ancak bu fırtınaların ne zaman etkin olacaklarını bilmiyorlardı.

25 ve 26 Mart’ta tayfölçer ile alınan görüntülerdeki veriler, umulduğundan daha fazla fosfin (Satürn atmosferinin derininde bulunan bir tür gaz) ve troposferin üst katmanlarından alt katmanlarına malzeme sürükleyen güçlü bir akımın varlığını gösteriyor. Tayfölçerin verileri aynı zamanda, fırtınanın kanıtı olarak; tropopoz’un (durgun stratosfer ve düşük hareketli troposfer arasındaki sınır) çevresindeki bölgelere göre yaklaşık -272.65 C derece daha soğuk olduğunu gösteriyor.

Marylan Üniversitesi’ndan birleşik kızılötesi tayfölçer ekibinde yardımcı bilim insanı Brigette Hesman; “Satürn’ün soğuk stratosferinden 100 kilometre aşağıda uçan bir balon pilotu, amonyak-buz kar fırtınası yaşayabilirdi.” Diyor. “Bu kar fırtınaları, yıldırımların gözlendiği ve su ile amonyaktan bulutların oluştuğu, 100 ya da 200 kilometre aşağıdaki daha güçlü fırtınalarla güçlenebilir.”  diye sözlerine ekliyor Hesman.

Kaynak : NASA

Astrobiyoloji Semineri

05 Mayıs 2010 Çarşamba günü Fizik Bölümü 3. kat Cavid Erginsoy Seminer Salonu’nda Astrobiyoloji Semineri verilecektir. Seminer saati 18:00’dir. Semineri topluluk üyelerimizden Ozan Kıratlı verecek olup tüm gökbilim severleri 2. dönemin onuncu seminerine bekliyoruz.

Dünya’daki Mikroplar Mars’taki Olası Yaşamı Etkileyebilir

Uygulamalı ve Çevre Mikrobiyolojisi Dergisi’nin (Applied and Environmental Microbiology – AEM) Nisan 2010 sayısında yer alan makaleye göre, uzay araçlarındaki bakterilerin Mars’taki yaşamı kirletebileceği düşünülüyor.

Hubble Uzay Teleskopu ile Mars. Telif Hakkı : Jim Bell Cornell ve Hubble Miras Ekibi (AURA/STScI/NASA)

Mars’taki yaşam araştırmaları, NASA’nın Mars Keşif Programı’nın (Mars Exploration Program) ve Astrobiyoloji Enstitülerinin hedefi olmaya devam etmektedir. Mars yüzeyini kirletmemek için, gezegene giden uzay araçlarındaki biyo-akvaryumlar sterilizasyon (mikroplardan arındırma) işlemine tabi tutuluyor.

Bu sterilizasyon işlemine rağmen son yapılan çalışmalarda, fırlatma sırasında uzay aracında farklı mikrobik toplulukların kaldığı görülüyor. Steril edilmiş, düzenli faliyet gösteren uzay araçlarında acinetobacter, bacillus, escherichia, staphylococcus ve streptococcus gibi çok dayanıklı bakteri türlerinin hayatta kaldığı tespit edildi.

Merkez Florida Üniversitesi’nden (University of Central Florida) araştırmacılar, çölleşmiş, düşük sıcaklık ve hava basıncında, morötesi ışıkla aydınlatılmış bir ortam yaratarak Mars’taki koşulları meydana getirdiler. Bir haftalık çalışma süresince, uzay aracındaki muhtemel bir kirletici olan Escherichia coli bakterisinin hayatta kalma ihtimalinin olabileceğini ancak ince toz bulutlarıyla ya da uzay aracındaki morötesi koruyucularla korunuyor olsaydı Mars’ın yüzeyinde yaşayamayacağını buldular.

“Eğer Mars üzerinde uzun süreli mikrobik yaşam mümkün olursa, geçmiş ve gelecekteki çalışmalarla ve mikrobik aşılama yöntemleriyle Mars’ta karasal yaşam sağlanabilir. Bu yüzden, Mars’ta uzun süreli yaşayabilme olasılığını belirlemek için mikrobiyal türlerin çeşitliliği üzerine çalışılması gerekiyor.” diyor araştırmacılar.

İlgili Bağlantılar:

Kaynak : ScienceDaily

Kuyruklu Yıldızlar

Kuyruklu yıldızlar, buz, toz ve gazdan oluşmuş gökcisimleridir.

Kuyruklu Yıldızların Genel Özellikleri:

  • Aynı Güneş Sistemi’ndeki gezegenler gibi belli bir yörüngesi olup belirli bir periyotla bu yörüngede dönerler.  
  • Kuyruklarının uzunluğu 1 AB ile 10 milyon kilometrenin birkaç katı arasında değişir.
  • Güneş Sistemi’nin oluşumu sırasında meydana gelmişlerdir.
  • Kuyruklu yıldızlar, Güneş’ten uzak iken çok az ışık yansıtan gökcisimleridir. Ancak Güneş’e yaklaştıkça ısınmaya, parlamaya ve genişlemeye başlar. Günberideyken yani Güneş’e en yakın konumlarındayken en parlak konumlarına ulaşırlar.

Kuyruklu Yıldızların Yapısı: Tipik bir kuyruklu yıldız, saç (koma), çekirdek (nüve), hidrojen zarfı ve 2 tane kuyruğa sahiptir.

  • Çekirdek (Nüve):  Kuyruklu yıldızın tek katı bölgesidir. Buz, toz ve donmuş gazdan oluşmuştur. Kirli bir kartopunu andırır. Genellikle çapı 1 km ile 20 km arasında değişir. Ama çapı 100 km ile 300 km arasında değişen kuruklu yıldızlar da vardır. Kuyruklu yıldız Güneş’e yaklaştıkça (yaklaşık bir AB) çekirdekte bulunan donmuş su ve gazlar süblimleşir ve saç kısmı oluşur. 
  • Saç (Koma): Çekirdeği saran toz ve gaz bulutudur. Büyüklüğü onbin kilometre ile birmilyon kilometre arasında değişebilir. Saç için kuyruklu yıldızın atmosferi denebilir. Güneş’e yaklaştıkça saç daha büyük bir hale gelir.  
  • Hidrojen Zarfı: Güneş’ten gelen morötesi ışınların saçtaki gazlara etkisi ile kimyasal tepkimeler  sonucu ortaya çıkan iyon bulutlarıdır. Ortaya çıkan iyonlar morötesi spektrumda görülebilir. Bu nedenle atmosferimiz morötesi ışınları soğurduğundan Dünya’dan gözlemlenemez. Ancak SOHO gibi uzay araçları ile tespit edilirler. Büyüklükleri 10 milyon ile 100 milyon km arasında değişir.

Hidrojen zarfı. (Telif Hakkı: SOHO/SWAN (ESA & NASA) & J.T.T. Mdkinen et al.)

  • Kuyruklar: Kuyruklu yıldızlar iyon ve toz kuyruğu olmak üzere iki adet kuyruk taşırlar. Güneş’e yaklaştıkça daha görünür olurlar.
  1. İyon Kuyruğu: Güneş rüzgarlarının etkisi ile oluşur. Güneş rüzgarları kuyruklu yıldızın saçındaki gaz iyonlarına çarparak geri iter. Bu da iyon kuyruğunun oluşumuna sebep olur. İyon kuyruğu her zaman Güneş’e bakar ve yüzlerce milyon kilometre uzunluğunda olabilir. Florasan etkisi ile kendi ışığını yayar. 
  2. Toz Kuyruğu: Oluşumunun ana sebebi Güneş ışığının sıcaklığıdır. Donmuş su ve gazlar eriyince ortaya çıkan mikroskobik gazlar Güneş ışığının ya da radyasyonunun basıncı ile geri itilir ve kuyruk oluşturur. Kuyruklu yıldızın kendi yörüngesindeki dönüşü nedeniyle toz kuyruğu eğilir. Uzunluğu 10 milyon kilometreyi aşar.   

    Kuyruklu yıldızın yapısı. (Telif Hakkı: 2005 (c) Pearson Prentice Hall, Inc.)   Kuyruklu Yıldızın Kuyrukları. (Fotoğraf: Rob JONES)

Kuyruklu yıldızların Kökeni: Kökenlerinin Oort Bulutu’nun ve Kuiper Kuşağı olduğu düşünülmektedir. 

  • Oort Bulutu: Bu görüş Hollandalı gökbilimci Jan Hendric Oort tarafından  ileri sürülmüştür. Jan Hendric Oort, yörüngesi iyi bilinen uzun periyotlu 20 kadar kuyruklu yıldızı incelemiş ve hepsinin belli bir yerde (Güneş’ten uzaklığı 10 bin ile 100 bin AB) kesişim yaptığını farketmiştir. Bu kuyruklu yıldızların Güneş Sistemi’nden çıkmadıklarını ancak iç Güneş Sistemi’nde de dolanım yapmadıklarını görmüştür. Oort Bulutu’nun Güneş Sistemi’nin oluşması sırasında dışarı itilen uzay döküntülerinden oluştuğu düşünülmektedir. Buradan kuyruklu yıldızların ya bir yıldız sisteminin gelgit etkisi ile ya da Samanyolu’nun yarattığı gelgit etkisiyle geldikleri düşünülüyor. Periyotları 200 ile birmilyon yıl arasında değişmekteyken yörüngeleri de dış merkezlidir. 
  • Kuiper Kuşağı: Neptün’ün yörüngesinden sonra gelen bölgedir. Gezegenimsiler, buzlu cisimler ve uzay taşları barındırır. Buradakikuyruklu yıldızların da gaz devlerinin yani Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün çekim gücü ile geldiği düşünülüyor. Periyotları 200 yıldan az ve düzensiz olup yörüngeleri Oort Bulutu’ndan gelen kuyruklu yıldızlara göre daha çemberseldir. 

Kuyruklu Yıldızların Ömrü: Kuyruklu yıldızlar ya bir Güneş Sistemi cismiyle çarpışarak ya uzaya fırlayarak ya da yanarak ölürler. Çok azı ise 4.5 milyon yıllık yaşamlarına devam ederler. Çarpışıp yokolan kuyruklu yıldızlara en iyi örnek şüphesiz 1994 yılında meydana gelen Shoemaker – Levy 9 KY (SL9) ile Jüpiter’in çarpışmasıdır. Çarpışmadan önce kuyruklu yıldız bir çok parçaya ayrılmıştır.   

(Solda) Shoemaker – Levy 9 Kuyruklu Yıldızı’nı Jüpiter’e yaklaşması. Telif Hakkı: NASA – ESA

(Sağda) Çarpışmadan sonra Jüpiter’deki oluşan iz. Telif Hakkı: NASA – ESA

(Altta) Kuyruklu yıldızın 21 parçası. Telif Hakkı: Hubble / NASA  

                                         

Göktaşı Yağmurları: Yılın belli zamanlarında oluşan göktaşı yağmurlarının sebebi kuyruklu yıldızlardır. Kuyruklu yıldız ilerlerken arkasında bir takım tozlar bırakır. Dünya ile bu döküntüler kesiştiği zaman günler süren göktaşı yağmuları oluşur. Dikkatli incelenirse göktaşlarının belli bir noktadan geldiğini görülür. Bu noktaya saçılım noktası denir. Bu yağmurlar saçılım noktasının bulunduğu takımyıldıza göre isimlendirilir. 

Kuyruklu Yıldız Araştırmaları: 1970 yılları astronomi için parlak bir dönem olmasına rağmen (ki bu yıllarda Apollo görevi ile Ay’a gidilmiş gaz devlerine araçlar gönderilmişti) kuyruklu yıldızlar hakkında çok fazla bilgi olmaması araştırmacıları bilgi toplamak amacıyla uzay araçlarına çevirdi. Çünkü kuyruklu yıldız Dünya’ya yakınken kuyruk ve saç kısmı oluştuğu için, uzaktayken de çok küçük göründüğü için gözlenlenemiyordu. Yörüngesinin ve periyodunun uygun olması nedeniyle Halley Kuyruklu Yıldız seçildi. Halley Kuyruklu Yıldızı’na 7 tane araç gönderildi. En başarılısı kuyruklu yıldıza en fazla yaklaşan Giotto Uzay Aracı oldu.  

Kuyruklu Yıldız Gözlemi: Işık kirliliğinin olmadığı bir alanda gökyüzüne dikkatli bakılırsa gökyüzünde yükselen bir ışık sütunu görülebilir. Bu ışık, kuyruklu yıldızların bıraktığı tozların Güneş ışığını yansıtmasıyla ortaya çıkar. (Samanyolu diski ile karıştırılmamalıdır.) Zodyak yani Burçlar Kuşağı’nn etrafında daha parlaktır. Bir kuyruklu yıldız keşfedilmek isteniyorsa bakılması gereken yer Burçlar Kuşağı’dır. Kuyruklu yıldızları daha parlak görmek için ise Güneş battıktan birkaç saat sonra batıya ya da Güneş doğmadan birkaç saat önce doğuya bakılmalıdır.

Burçlar Kuşağı ve Samanyolu Diski. (Fotoğraf: Daniel LOPEZ, Telde Gözlemevi, IAC)

Önemli Bazı Kuyruklu Yıldızlar: 

  • Halley Kuyruklu Yıldızı (1P/Halley): Edmond Halley’in 1705 yılında Newton’un hareket kanunlarını kullanarak 1758’de geçeceğini tahmin ettiği kuyruklu yıldız. Tahminin doğru çıkması üzerine o sırada ölmüş olan Halley’in adı kuyrukluyıldıza verildi. Halley’in ortalama periyodu 76 yıldır fakat Güneş’e yaklaştıkça kütle kaybetmesi ve başka gezegenlerin kütle çekim alanına girmesinden dolayı  bu periyod kesin olarak tahmin edilememektedir. En son 1910 ve 1986 yılında geçtiği bilinen kuyrukluyıldızın bir dahaki ziyaretinin 2062 nin başında olacağı düşünülüyor. Halleyin ölçüleri 16x8x8km dir.
  • Hyakutake Kuyruklu Yıldızı (C1996/B2): 30 ocak 1996’da Yuji Hyakutake’nin basit dürbünler sayesinde keşfettiği kuyrukluyıldız. Astronomlar  Hyakutakede Kuyruklu Yıldızı’nda diğer kuyrukluyıldızların aksine büyük miktarlarda etan ve metan gözlemlediler.
  • McNaught Kuyruklu Yıldızı (C2006/P1): 2007 yılının ocak ayında gözlemlenen kuyruklu yıldız astronomlar tarafından son 10, 20, 30 ve hatta 40 yılın en parlak kuyrukluyıldızı olarak nitelendirildi. Bu ünvanı kendisine kazandıran ise Dünya’dan bakıldığında Güneş’e çok yakın olmasına karşın görülebilmesiydi.
  • Encke Kuyruklu Yıldızı (2P/Encke): Şu ana keşfedilen en ufak periyotlu kuyruklu yıldız. Periyodu 3 yıldır. Çekirdeği 4.8 km çapındadır.
  • Biele Kuyruklu Yıldızı (3D/Biele): 1772 yılında keşfedilen bu kuyrukluyıldız sonraki Dünya ziyaretinde 2 parçaya ayrılmış olarak görüldü. 1852 yılında ise iki parçanın birbirinden yaklaşık 2.5 milyon kilometre uzakta olduğu görülmüştür.

Kuyruklu yıldızlar, Messier Kataloğu’nun hazırlanmasında çok önemli rol üstlenmişlerdir.

Kaynaklar:

  • Astronomy: The Solar System and Beyond / Michael A. Seeds.
  • Comet Science: The Study of Remmants from the Birth of the Solar System 
  • Stars and Planets / Ian Ridpath

Hazırlayan: Sinan CATE

Düzenleyen: Mehmet Kemal ARDOĞA

2009 Kahraman (Perseid) Göktaşı Yağmuru

Ağustos 11’i ve 12’si gökyüzü gözlemcileri için büyük günler çünkü Perseid Göktaşı Yağmuru o tarihlerde maksimum seviyeye çıkmış oluyor.  Swift – Tuttle Kuyrukluyıldızı’nın Dünya yörüngesinde bıraktığı toz ve kaya parçaları, her yıl ağustos ortalarında, atmosferde yanıyor ve gözlemcilere büyük bir görsel şölen yaşatıyor. Bu yıl maksimuma ulaştığında saatte düzinelerce göktaşının görülmesi bekleniyor. Ama göktaşlarının görülmesini engelleyen doğal bir faktör var: Ay. Ayın 12 ‘sinde %55’i görülebilen Ay gözlemcilere engel olabilir.  Perseid Göktaşı Yağmuru, gökyüzünün herhangi bir bölgesinden görülebilir. Ama bir göktaşının bir Perseid olmasını anlamak için saçılma noktasına bakmak gerekir. Saçılma noktasını bulmak için göktaşlarının ilerleme doğrultularına bakmak gerekir. Eğer göktaşlarının bu doğrultuları bir noktada kesişirse o nokta saçılma noktasıdır. Perseidler için saçılma noktası Kahraman (Perseus) Takımyıldızı’ndadır.

Eflâtun Günbatımları

Geçtiğimiz aylarda patlayan Sarychev yanardağının etkileri Türkiye’den de gözlenmeye başladı. Yanardağın patlamasıyla açığa çıkan tonlarca sülfürdioksit (SO2) gazı Dünya’nın her tarafına yayılmış durumda ve stratosferin üst katmanlarında bulunan bu gaz Güneş ışınlarını saçarak mora yakın bir rengin ortaya çıkmasına neden oluyor.

Fotoğraf: M. Raşid Tuğral (ODTÜ – AAT), Canon EOS 400D

Sarychev Yanardağı’nın hayaletini  gözlemlemek için Güneş battıktan 10 dakika sonra 20o-30oyüksekliğe bakın. Bunun için çıplak göz haricinde hiç bir şeye gereksiniminiz olmayacaktır.

TRT Ankara Radyosu

ODTÜ AAT üyesi Muhammed Raşid TUĞRAL ve Gökhan KARAGÖZ, TRT Ankara Radyosu’na konuk oldular. Arkadaşlarımız 22 Temmuz’da gerçekleşen tam Güneş tutulmasından ve güncel gökbilim olaylarından bahsettiler.