gokyuzu.org

Son 10 Yılın En Parlak Mars’ı

Akşamları gökyüzünü süsleyen gezegenlerden biri olan Mars, neredeyse Jüpiter kadar parlak görünüyor. -2.06 görünür parlaklığıyla son 10 yılın en parlak Mars’ını, güneydoğu yönüne baktığımızda kırmızı rengi sayesinde ayırt edebiliriz. Kızıl gezegenin parlaklığı günler ilerledikçe azalacak ancak yine de parlak Mars’ı görmek için vaktimiz var. Kızıl gezegene eşlik eden iki gökcismi daha var! Akrep Takımyıldızı’nın kalbi olarak da bilinen Antares ile Satürn. Görselde görüldüğü gibi, bu üç gökcisminden en yüksekteki Mars, en soldaki Satürn, diğeri ise Antares. Oluşturdukları üçgen sayesinde gökyüzündeki yerlerini kolaylıkla tespit edebilirsiniz. Bunlara ek olarak batı yönüne doğru bakacak olursak Jüpiter’i de görebiliriz.

Gökyüzünüz açık olsun!

Telif Hakkı: EarthSky

Kaynak: EarthSky

25 Mayıs, Havlu Günü

DON’T PANIC!

*Paniğe kapılma!

Tam da final dönemine yaklaştığımız bu dönemde gayet makul (ya da duruma göre, fazlasıyla yersiz!) bir öneri gibi duruyor, değil mi? Douglas Adams’ın tüm o yazdıklarının ötesinde, kendisiyle özdeşleşen iki kısacık kelime bu: Öyle ki bilim kurgu yazınının en büyük ustalarından Arthur C. Clarke bunun insanlığa verilmiş en iyi nasihat olduğunu söylemiş. Peki kim bu Douglas Adams? Havlu Günü’yle ne ilgisi var? Havlunun GÜNÜ mü olurmuş?!

“Bir de başımıza 42 çıktı!”

Bilmiyor musunuz? ÇOK AYIP.

Neyse… Douglas Noel Adams, (nam-ı diğer DNA), ne tesadüf ki DNA’nın yapısının keşfinden azıcık önce doğmuş, Beatles ve Machintosh hayranı, doğa dostu, zamanında Doctor Who’nun da ucundan tutmuş İngiliz bir yazar. 1978’de BBC’de radyo serisi olarak başlayan Otostopçunun Galaksi Rehberi öyle çok tuttu ki 5 kitaplık bir “üçleme”ye, diziye, bilgisayar oyununa, tiyatro oyunlarına, çizgi romana, havluya ve hatta kıytırık bir Hollywood filmine bile uyarlandı. Komediyle bilim kurguyu harmanladığı kitaplarında ironinin ve geyiğin dibine vurdu ama bunları öyle sarsıcı tespitlerle birlikte yaptı ki ufkunuzun açılmaması için Vogon olmanız lazım. Yani kitapları okumadıysanız sahiden… anlayamazsınız… Okumanız gerek!

Ne mutlu ki final döneminde hiç ders çalışmadan kitaplarını okuyarak oyalanabileceğiniz kadar yazmış Douglas, hani bir gün kütüphanede çalışmaya karar verirsiniz falan 😉

(Bu kadarı da size yetmediyse, DNA’nın “deadline”ları yıkıp geçme alışkanlığını öğrendiğinizde kendisine belki biraz daha sempati besleyebilirsiniz…)

Demek isterdim ki Douglas Adams şu an üçlemenin sekizinci kitabını yaz(ama)makla meşgul. Fakat kendisi, 11 Mayıs 2001’de, henüz 49 yaşında geçirdiği kalp krizi yüzünden aramızdan ayrıldı. Bu zamansız kayıp, Pan Galactic Gargle Blaster’ın yarattığı etkiden bile daha büyük bir şokla DNA hayranlarını aldı götürdü. “Kayıp giden bu parlak dehayı nasıl anabiliriz?” fikrinin sonucu olarak da hayranları ölümünden iki hafta sonrasını, 25 Mayıs’ı, “Havlu Günü” yapmaya karar verdi.

Peki neymiş bu havlu ki bu kadar önemli? Kitapları okumadığımız ne kadar da belli! Bari Rehber’den kontrol etseydiniz… Rehber der ki:

“Bir havlu yıldızlararası seyahat eden bir otostopçunun sahip olabileceği neredeyse en işe yarar şeydir. Bir kere pratikte büyük değeri vardır – Jaglan Beta’nın soğuk aylarında yol alırken ısınmak için ona sarınabilirsiniz. Santraginus V’in ışıl ışıl mermer kumsallarında baş döndürücü deniz buharını içinize çekerken üzerine yatabilirsiniz; çöl dünyası Kakrafoon’un kıpkırmızı ışıldayan yıldızlarının altında onu üzerinize örtüp uyuyabilirsiniz; ağır ağır akan Moth ırmağı üzerinde seyrederken mini salınıza yelken yapabilirsiniz; yumruk yumruğa dövüşlerde kullanmak üzere ıslatabilirsiniz; zehirli gazlardan korunmak ya da Traal’ın kurt gibi acıkmış Cırtlak Canavarı’nın bakışlarından (aşırı aptal bir hayvandır, onu göremiyorsanız sizi göremediğini sanır ve sizi görmez – ot kadar aptal ama çok çok açtır) kaçmak için başınıza sarabilirsiniz; acil durumlarda havlunuzu imdat işareti olarak sallayabilirsiniz ve tabii ki, hala yeterince temiz görünüyorsa onu kullanabilirsiniz. …”

Peki, Havlu Günü’nde ne yapılır? Çok basit: 25 Mayıs’ta yanınıza bir havluyla gezin! Gerisi size kalmış; ister Radiohead’in Paranoid Android’ini dinleyin, ister birkaç arkadaşınıza Rehber’den bir kuple okuyun. Hatta kampüsümüzün kültürünü harmanlayıp havluyla otostop bile çekebilirsiniz. Çok mu saçma? Yok canım! Tam tersi, havluyla geçen bir günden sonra eminim bundan önce havlusuz nasıl yaşamışım diyeceksiniz. Hem Ankara’nın ülkemiz kadar (hadi abartmayalım) dengesiz mayıs havasını düşünürseniz, kurulanmak için gayet faydalı. En kötü, soranlara “döneme havlu attığınızı” söylersiniz (Yalan mı?).

Belki de KKM önünde elinizde havluyla otostop çekerken bir Vogon gemisi sizi alıp uzayın derinliklerine götürüverir, kim bilir?

Yazan: Çağatay Kerem Dönmez

Tarihi Beypazarı Gezisi ve Gökyüzü Gözlemi

ODTÜ Amatör Astronomi ve Tarih Toplulukları olarak, koskoca yorucu bir dönemin ardından, tam da finaller öncesi bir Beypazarı gezisi ile sizleri hem tarihi ve kültürü öğrenmeye hem de gökyüzü gözlemi yapmaya davet ediyoruz. ODTÜ’nün köklü ve çalışkan iki topluluğu, Amatör Astronomi ve Tarih Toplulukları olarak 30. yıllarımızı kutluyoruz, etkinliklerimize Beypazarı Gezisi ile devam ediyoruz! Beypazarı, Anadolu coğrafyasının İstanbul ve Ankara arasındaki bir bölgede, önemli bir kültürel geçiş ve etkileşim, ve tabii ekonomik bölgesinde bulunur. Bu gezimizde, Beypazarı’nın Romalılardan Selçuklulara onlardan da Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemine kadar olan tarihi, sosyal, kültürel, şehirsel ve ekonomik gelişimine bakacağız. Ve yine Beypazarı’nın apaçık ve ışık kirliliğinden nispeten uzak gökyüzüne bakacağız. Yüzlerce yıllık konakları, çarşısı, fırınları, kıraathaneleri, insanları ve tertemiz gökyüzü ile capcanlı şehir hayatının yaşandığı bu kente yapacağımız gezimizi kaçırmayınız!

Etkinlik Bağlantısı:

II. ODTÜ Bilim Günleri

Pek değerli bilim severler,

ODTÜ Bilim Toplulukları olarak bu yıl ikincisini düzenleyeceğimiz “II. ODTÜ Bilim Günleri” etkinliğimiz, 14-15 Mayıs 2016 tarihlerinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecektir. Herkesi bekleriz.

MERKÜR’LÜ GÜNEŞ TUTULMASI

En son 2006 yılında gerçekleşen Merkür Geçişi, bu yıl 9 Mayıs’ta yeniden gözlendi. Biz de, kaptık teleskoplarımızı ve Merkür’ün gözlerimizin önünden süzülmesini bekledik. Hava çoğunlukla kapalıydı, açtığı zamanlarda da çok az gözlem fırsatımız oldu. Fakat yılmadık ve teleskoplarımızın başında bulutların geçmesini bekledik. Sonunda Güneş yüzünü gösterdi bize ve yaklaşık 45 dakika boyunca gözlem yapıp fotoğraf çekme şansımız oldu.

ODTÜ AAT Merkür Geçişi Gözlemi

ODTÜ Merkür’ün Güneş önünden geçişini izliyor! En son 2006’da olan, bir sonraki ise 2019’da olacak bu nadir gök olayını özel teleskobumuz ile gözlemek isterseniz, izlemek için sizleri 15:00 ile 17:00 arasında ODTÜ Fizik Çimleri’ne bekleriz.

Etkinlik Bağlantısı:

Bahar Şenliği Gökyüzü Gözlemi Programı

Her ne kadar eski yıllarda olduğu kadar olmasa da, şenlik havası ODTÜ’yü kaplamışken gökyüzüne bir selam vermeden olmaz derseniz, sizleri şenliğin son günü standımıza bekleriz! Hava raporları, gökyüzünün açık olacağını öngörmekte.

15:00-16:00 saatleri arası ODTÜ Çarşı önünde güneş teleskobu ile gözlem, 20:00-23:00 saatleri arasında da Fizik Çimleri’nde Jüpiter Gözlemi yapacağız. (22:00’dan sonra gökyüzünde belirginleşecek olan Mars’a da duruma göre bakılabilir) İyi Şenlikler! Bol yıldızlı geceler!

Etkinlik Bağlantısı:

Astronomi Tarihi Semineri

ODTÜ’ye 30 yıldır eşlik eden iki önemli topluluk olan Tarih ve Amatör Astronomi toplulukları, ortak yaptıkları etkinliklerin ikincisine imza atıyorlar! Astronomi Tarihi seminerimize tüm gökyüzü ve tarih sever yıldız çocuklarını bekleriz! Etkinliğimiz 3 Mayıs Salı günü, saat 18.00’da, Beşeri Bilimler B-08 Sınıfında yapılacaktır.

Etkinlik Bağlantısı:

ODTÜ’de Bilim Eğlencelidir!

Evet, bilim kesinlikle çok eğlencelidir! Geçtiğimiz hafta ODTÜ öğrenci toplulukları olarak harika bir etkinlik gerçekleştirdik. Küçük çocuklardan yetişkinlere, herkese bilimin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu anlatmaya çalıştık. Tabi ki hem öğrettik, hem de öğrendik.

Mesela, hayatımda ilk defa gerçek bir hücrenin bölünme evrelerini mikroskoptan gördüm! Evet, bir hücrenin nasıl bölündüğü en küçük detaylarına kadar lisede 4 yıl boyunca anlatıldı bana. Ama ben ilk defa bunu kendi gözlerimle görüyorum! Lisede de fazlasıyla canımı sıkardı bu durum. Biyoloji bilimine (her bilim dalına olduğu gibi) büyük bir hayranlık duymama rağmen, biyoloji dersinden nefret ederdim. Biyoloji kadar somut bir bilim, ancak bu kadar soyut anlatılabilirdi! Kolayca pratiğe dökülebilecek her şey teorikte kalırdı lisede. Çok sıkıcı ve anlamsızdı her şey.

Bunun dışında, üyesi olduğum Amatör Astronomi Topluluğu’yla harika bir iş çıkardığımıza inanıyorum. Duvarlara astığımız fotoğraflardaki bulutsuları, kuyruklu yıldızları, gökadaları, radyo teleskopları anlattık insanlara. Hem ufaklıklar hem de aileleri büyük bir ilgiyle dinledi bizleri. Daha sonra Güneş’i gözlemlemek için terasa çıktık. Gökyüzü meraklılarına önce anlattık, sonra da teleskopla gösterdik güzel yıldızımızı.

Bir ara, çok tatlı bir kız geldi standa, bana Astronomi ve Fizik’le ilgili bir sürü soru sordu. Cevaplarını pür dikkat dinledi. Fizik’i ne kadar çok sevdiği öylesine belliydi ki… Sonra, Fizik okumak istediğini ama çevresindeki herkesin işsiz kalırsın diye onu vazgeçirmeye çalıştığını ve bu yüzden Fizik dışında bir şeyler okumayı düşündüğünü söyledi. Gerçekten çok üzüldüm. ”Öyle bir şey yok, canın ne istiyorsa onu oku.” dedim. Fizik bölümü öğrencisi olan topluluk başkanımızla da konuştular biraz. Bize istediği zaman ulaşıp aklına takılan soruları sorabileceğini söyledik. Umarım bizi dinler ve hayallerinden vazgeçmez, yoksa çok pişman olacak, biliyorum.

Ülkemizdeki ”Temel bilim okursan işsiz kalırsın.” düşüncesine inanıp hayallerinden vazgeçen öyle çok genç var ki… İşte bizim bu etkinlikleri düzenleme amacımız, gençlerimizi bu yanlış algıdan kurtarmak. Meslek sahibi olma yolunun sadece mühendislik ve doktorluk diplomasından geçmediğini göstermek. Bu dünyayı daha güzel bir yer haline getirmek için sadece iki temel şeye ihtiyacımız var: bilim ve sanat. Biz ODTÜ öğrencileri olarak bu işin bilim kısmını kendimize görev edindik. Diliyoruz ki daha bir çok gencimiz de, kimin ne dediğine bakmaksızın, korkusuzca girebilsin bu yollara. Eğer bunu sağlayabilirsek, ”Bizler dünyayı değiştirebiliriz…”


Yazar: İlkyaz Aslanöz

Astroparçacık Fiziği’ne Giriş Semineri

Dünyamız, her yanından milyarlarca ışın ile, parçacık ile saldırıya uğruyor. Kimisi biz farkına varmadan içimizden geçip giderken kimisini teleskoplarımızla, detektörlerimizle yakalıyoruz ve bizlere uzak diyarların şarkılarını söylüyorlar. Peki bu nasıl oluyor? Nasıl oluyor da bu yüksek enerjili parçacıklar bizlere bir şey anlatabiliyor? Bulduğumuz bu “astroparçacık”lar CERN gibi Fermilab gibi yerledeki hızlandırıcılarda bizim yarattıklarımıza benziyor mu?

Kafanızdaki buna benzer pek çok soruyu çözüme kavuşturmak isterseniz bu haftaki sunumumuza bekleriz. Konuşmacımız, bu alanda çalışmalar yapmış, CERN ile ortak çalışmalar yürütmüş Doğa Yücalan.

7 Nisan Perşembe 18:00’da Fizik Bölümü 3. Kattaki Cavid Erginsoy Seminer Salonu’na bekleriz. Bol Yıldızlı Geceler!

Etkinlik Bağlantısı: