gokyuzu.org

Karanlık Enerji Garipleşiyor: Gizemli Kuvvet Zamanla Değişebilir

Karanlık enerji, astronomların düşündüğünden de gizemli olabilir.

Bilim adamları ilk olarak, evrenin genişlemesinin hızlandığına dair şaşırtıcı keşfi açıklamak için bu görünmez gücün, yani karanlık enerjinin, varlığını öne sürdüler (Bu bulgu 2011’de üç araştırmacıya Nobel Fizik Ödülü kazandırdı).

Evrimin ve evrenin yapısını açıklamada en çok kullanılan astrofiziksel model karanlık enerjiyi sabit olarak kabul eder. Doğrusu birçok astronom karanlık enerjinin, Einstein’ın 1917’de genel görelilik teorisinin bir parçası olarak gösterdiği kozmolojik bir sabit olduğuna inanmaktadır.

Ancak kuasar olarak bilinen büyük ve parlak kara delikler üzerinde yapılan yeni bir araştırma, karanlık enerjinin kozmolojik sabit ya da herhangi bir sabit olduğu konusunda bir yanlış anlaşılma olabileceğini gösteriyor. Araştırma ekibi üyelerini söylediğine göre, bu güç 13,8 milyar yıl önce evrenin doğumundan bu yana değişmiş olabilir.

Floransa Üniversitesi’nden yazar Guido Risaliti, bir demecinde: “Büyük Patlama’dan sadece bir milyar yıl sonraki kuasarları gözlemledik ve evrenin genişleme hızının o zamandan bu zamana kadar sandığımızdan çok daha hızlı olduğunu tespit ettik. Bu, kozmos büyüdükçe karanlık enerjinin daha da güçleneceği anlamına gelebilir.” dedi.

Kuasarların illüstrasyonu. Telif: G.Risaliti & E.Lusso/Illustration: NASA/CXC/M.Weiss; X-ray: NASA/CXC/Univ. of Florence

Kuasarlar, galaksilerin kalbinde hızla büyüyen süper kütleli karadeliklerdir. Kuasarların inanılmaz parlaklığı -kuasarlar evrendeki en parlak nesnelerdir- karadeliklerin etrafında dönen malzeme disklerinden kaynaklanır. Bu hızla dönen diskler, yakındaki sıcak gaz bulutlarında elektronlara çarpan yüksek miktarda ultraviyole (UV) ışığı üretir. Bu tür etkileşimler, UV ışınımını X ışını seviyesine yükselterek yüksek enerjili ışığın birden fazla dalga boyunda güçlü bir parlama oluşturur.

Risaliti ve Durham Üniversitesi’nden Elisabetta Lusso’nun belirlediğine göre, bu iki ışık türü arasındaki ilişki bir kuasara olan mesafeyi ortaya çıkarabilir. Yeni çalışmada ikili, bu ilişkiyi yaklaşık 1600 kuasarda incelemiştir. Bunu yaparlarken kuasarların X ışını ışığını gözlemlemek için NASA’nın Chandra X-Işını Gözlemevi’ni ve Avrupa Uzay Ajansı’nın XMM-Newton Uzay Aracı’nı kullandılar; ayrıca nesnelerin UV ışığı çıkışını analiz etmek için yer tabanlı Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması’nı da çalışmalarına dahil ettiler.

Risaliti ve Lusso, birçok kuasarın inanılmaz derecede uzak olduğunu tespit etti. Örneğin bize en uzakta bulunan kuasar, Büyük Patlama’dan yalnızca 1,1 milyar yıl sonra kozmosa büyük miktarda ışık yaymaktaydı.

Evren’in genişleme oranı üzerine önceki çalışma -1990’ların sonunda karanlık enerji kavramını tanıtan çalışmalar da dahil olmak üzere- genellikle süpernova patlamalarının “standart mumlar” olarak gözlemlenmesine dayanıyordu. Araştırmacılar, gerçek parlaklığı bilinen bu nesnelere olan uzaklığı belirlediler ve ışıklarının ne kadar “kırmızıya kaydığını” analiz ederek (daha uzun dalga boyuna gererek) Dünya’ya göre ne kadar hızlı hareket ettiğini belirlediler.

Süpernovalar, daha güçlü ve etkileyici olsalar da kuasarlardan çok daha az parlaklığa sahiptirler ve bu sebeple çok uzaktan gözlemlenemezler. Bu nedenle bu yeni çalışma araştırmacılara daha geniş bir zaman diliminde evrenin genişlemesini belirlemek için kullanılabilecek “başka bir” standart mum veriyor.

Ancak yine de Risaliti ve Lusso bazı süpernova ölçümlerine de baktı.

Lusso, “Bu yeni bir teknik olduğundan, bu yöntemin bize güvenilir sonuçlar verdiğini göstermek için fazladan adımlar attık.” Dedi. “Tekniğimizden elde ettiğimiz sonuçlarla 9 milyar yıl önceki süpernovaların ölçümlerinden elde ettiğimiz sonuçların eşleştiğini gösterdik, bu da sonuçlarımızın önceki sonuçlarda bile inanılır olduğuna dair bize güven verdi.”

Chandra X-Işını Gözlemevi’nin görüntülediği, bir karadeliğin dönüş hızını hesaplayarak karanlık enerjiye dair bilgiler elde etmek için PSS 0955+5940 objesine ait kare. Telif: NASA/CXC/Univ. of Florence/G.Risaliti & E.Lusso

Yeni sonuçlar, nispeten yakınlardaki süpernovaların daha önceki gözlemleriyle tutarlı. Önceki çalışma, görünüşe göre erken evreninkine kıyasla (Büyük Patlama’dan kalan eski ışık, mikrodalga arkaplanın ölçümlerinden türetildiği gibi) açıkça hızlandırılmış bir genişleme oranı buldu.

Risaliti, “Bazı bilim insanları, karanlık enerjini gücünün artması olasılığını da içeren bu tutarsızlığı açıklamak için yeni bir fizik gerekebileceğini öne sürdüler. Yeni sonuçlarımız bu öneriyle aynı fikirde.” dedi.

Yeni çalışma 28 Ocak Pazartesi günü Nature Astronomy dergisinde çevrimiçi olarak yayınlandı. Çevrimiçi yayın sitesi arXiv.org’ta ücretsiz olarak okuyabilirsiniz.

Kaynak: SPACE.COM

Çeviri: Buğra Güneş

Zombi Yıldız; Patladı, Yılmadı, Bir Daha Patladı

Carnegie Mellon Üniversite’sinden Nick Konidaris ve Benjamin Shappee’nin de dahil olduğu uluslararası bir astronomi ekibi, 50 yıl içerisinde birden fazla patlama yaşanan bir yıldız keşfetti. Nature dergisinde yayımlanan bu keşif, yıldızların ölümü hakkındaki mevcut bilgilerimizle tamamen çelişmekte. Konidaris’in yaptığı cihaz da, bu olgunun incelenmesiyle ilgili tam burada hayati bir rol oynamıştır.

2014 Eylül’ünde Caltech ‘’Palomar Transient Factory’’ den bir grup astronom, gökyüzünde yeni bir patlama tespit etti: iPTF14hls.

Patlama sonucu ortaya çıkan ışık, patlamada saçılan maddelerin bileşimini ve hızını anlamak maksadıyla incelendi.

İnceleme sonucunda, bunun bir Tip IIp süpernova patlaması olduğu belirlendi. Keşifle ilgili her şey sıradan görünüyordu. Ta ki, birkaç ay sonra süpernova tekrar parıldamaya başlayana kadar.

Yıldızın, Palomar Rasathanesi Gök Araştırmaları tarafından 1954’deki patlamasında çekilen fotoğrafı (solda), 1993’deki çekilen 2. fotoğrafı (sağda). Süpernovalar genellikle birkaç ay süren bir parıldamanın ardından söner ancak iPTF14hls patlamayı 60 yıl civarı bir süre içerisinde 2 sefer patlama yaşadı. Arcavi et al. 2017, Nature. POSS/DSS/LCO/S. Wilkinson.

2-P tipi süpernovalar genellikle 100 gün kadar ışıldar. Ancak  iPTF14hls 600 günden fazla ışık saçmaya devam etti. Dahası, arşiv verileri, 1954’de tam da aynı noktada bir patlamanın daha olduğunu ortaya koydu.

Yarım asırdan daha uzun bir süre önce patlamış olan bu yıldızın, her nasılsa varlığını sürdürdüğü ve 2014’te tekrar patladığı anlaşıldı.

Kaliforniya Üniversitesi (Santa Barbara) ve Las Cumbres Rasathanesi başyazarı Iair Arcavi: “Bu patlama, süpernovaların nasıl gerçekleştiğine ilişkin bildiğimizi sandığımız her şeyi alt üst etmektedir.”

Konidaris tarafından yapılan bir cihaz, üç yılda beş kere sönüp-parlayan iPTF14hls’in yaydığı ışığı analiz etmede kilit noktasıydı.

SED Makinesi olarak isimlendirilen Konidaris’in cihazı, süpernovaları ve kısa ömürlü astronomik olayları hızlı bir şekilde sınıflandırma kapasitesine sahip. Konidaris ve Caltech’deki meslektaşlarının cihazı ilk yaptıkları dönemde, uzaydaki bu türden sözde geçici nesneleri sınıflandırmada yeni bir bakış açısı büyük bir ihtiyaçtı.

iPTF14hls iki yılda beşten fazla kez parlaklaştı ve tekrardan söndü. Bu daha önce hiç görülmemiş bir durum. Arcavi et al. 2017, Nature. LCO/S. Wilkinson.

Yıldız patlamaları, astronomlara evrenimizi oluşturan maddelerin kökenini anlamaları için çok büyük bir imkan sunuyor. Kim bilir, belki de Güneş Sistemi’mizin oluşmasını da bir süpernova patlaması tetiklemiştir.

Konidaris’e göre: “Ancak, çok da uzun olmayan bir süre evvel, kısa ömürlü göksel olguları tanımlamak; sınıflandırmak ve bize öğretebileceklerini belirlemekten daha kısa sürerdi. İşte tam da bu yüzden SED’i yaptık ancak bu tuhaf ‘zombi yıldız’ı incelememize olanak sağlayacağını hiç beklemedim.”

Gözlem Müdürü John Mulchaey de “Nick’in keşifteki rolü bize sahip olunan enstrümanların varlığının önemini gösterdi. Bu da çoğu üniversitede gitgide nadir görünen türden bir değer.” şeklinde eklemede bulundu.

Kaynak: www.phys.org

Yayın: Nature Journal

Çeviri: Ertuğrul Ceylan