gokyuzu.org

Jüpiter Hilali Şafaktan Önce Gökyüzünde Karşılıyor

Son günlerde sabahları iş yolculuğum keyifli geçiyor. Orion (Avcı) takımyıldızı dışarıda,  güneybatı yönünde beni bekliyor. Arabamı garajdan çıkarıp kuzeye doğru dönerken Kutup Yıldızını saptamam birkaç saniyemi aldı. Çok parlak değil fakat yine de amatör astronomlar için güvenilir bir yol bulucu. Yolcuğumun geri kalan 45 dakikası boyunca çoğunlukla doğuya doğru gittim. Bence bu şanslı bir yön, çünkü sabahın karanlığına doğu ufkunu net bir biçimde görmeyi ekleyince ortaya Jüpiter’in harika görüntüsü çıkıyor.

Venüs’ü “Sabah Yıldızı” olarak aklınıza yerleştirmiş olabilirsiniz, fakat bu sabah doğuda gördüğünüz  -1.7 kadirlik  parlak ışık Jüpiter’diJüpiter 2 haftadır şafakta ufkun üstünde kendini gösteriyor. Her sabah gündoğumuyla kendi doğumu arasındaki süreyi  biraz daha arttırıyor: bugün(27 Ekim 2016), 40° Kuzey enlemindeki gözlemciler için Güneş’in doğuşundan 1 saat önce Jüpiter 11° yukarıda olacak; bugünden itibaren 2 hafta boyunca, Jüpiter’i görmek için Güneş doğmadan 1 saat önce doğu-güneydoğu istikametine  doğru ufuktan 30° yukarıya bakabilirsiniz.

İş yolcuğumla ilgili bir diğer güzel şey ise “ufalan” Ay’ dan geliyor. 15 günden daha az bir süre önce, Dolunay’ın ışığı sayesinde evden çıkarken balkonumda uzun bir gölge bırakıyordum. O zamandan beri Ay’ın aydınlık kısmının küçülüşünü, Yeni Ay’a doğru ilerleyişini izliyorum. Küçülen Ay Dünya çevresindeki hareketi sayesinde, gökyüzünde doğuya doğru kayıyor. Günden güne Ay, gökyüzünde çizdiği yolda Jüpiter’e yaklaşarak doğuya doğru ilerliyor.

Yarın sabah (28 Ekim Cuma), Kuzey yarımkürenin orta enlemlerindekiler için çıplak gözle görülebilecek olan bu yakınlaşmada Ay ve Jüpiter 2° den daha az bir mesafede olacaklar.Eğer doğu ufkunu net bir şekilde görebiliyorsanız, Jüpiter çok alçakta olmasına rağmen en iyi gözlem gündoğumundan 90 dakika önce olacaktır. Eğer karanlık gökyüzünde bulabilirseniz dürbün ile Galileo uydularını ve İkizler Takımyıldızı’nın en parlak 3. Parlak yıldızı olan Alhena’yı da görebilirsiniz. Hava aydınlandıkça, Jüpiter’in uydularını ve Alhena’yı seçmenin inanılmaz şekilde zorlaştığını ve gözünüzün önünde solup yok olduğunu göreceksiniz.

Yaz akşamları  Vega’nın  ne kadar erken gökyüzünde görünmeye başlayacağını bulmaya çalışırım. Kışın gezegenler sabahları erken saatlerde görüldükleri zaman buna benzer bir oyun oynarım: Aydınlanan gökyüzünde ne zaman gezegeni görememeye başlayacağım? Güneşin doğuşuna yaklaşık 1 saat kalana dek Jüpiter hafifçe yükselmiş olacak ve  çıplak gözle görülecektir. Peki başka bir yere bakıp hemen ona tekrar baktığınızda, onu tekrar tespit edebilir misiniz? Aslında, Hilal size Jüpiter’in yerini tekrar bulmada yardım edecektir, lakin o olmadan yeniden bulmak çok daha zor. Bu sonbahar bir gözünüz saatinizde olsun ve bize Jüpiter’i ne kadar uzun süre boyunca görebildiğinizi bildirin.

Telif Hakkı: Konstantinos Christodoulopoulos

Çeviren : Doğu Can Şahin

Kaynak: Sky & Telescope

Lisans Atölyeleri II – LaTeX Eğitimi

ODTÜ Fizik Bölümü Toplulukları Gururla Sunar!

Bu dönemin eğitim serisi Lisans Atölyeleri’nin ikinci eğitimi LaTeX!

Akademik dünyanın makale, kitap, paper, vs. yazmak için kullandığı yegane ve en elverişli program olan LaTeX’i kolay ve anlaşılır bir anlatımla, en temel seviyeden başlayarak öğrenmek isteyen herkesin çok işine yarayacak bu eğitimi kaçırmayın!

ODTÜ Fizik Topluluğu ve ODTÜ Amatör Astronomi Topluluğu olarak düzenlediğimiz Lisans Atölyeleri’ne hepinizi bekliyoruz! Etkinliğimiz saat 18.00’de Fizik Bölümü 3. katta bulunan Cavid Erginsoy Seminer Salonu’nda olacaktır.

Eğitime gelmeden önce bilgisayarınıza TeXstudio ve MiKTeX yüklemeyi unutmayın!

TeXstudio: http://www.texstudio.org/
MiKTeX: https://miktex.org/download

Teleskop mu, O da Ne ?

Bu dönemki ilk eğitimimizi teleskop türleri, çalışma prensibi ve kurulumu üzerine verdik. Bulutlara söz geçirebilseydik eğer, anlattığımız teorik bilgileri pratiğe dökme imkanımız da olacaktı Fizik Bölümü‘nün çatısında…

Kutularından çıktı yine de teleskoplar. Önce nur topu gibi bir ekvatoryal kundak çıktı meydana; tripodun işlevini, su terazisinin gerekliliğini, Kutup yıldızının nasıl bulunacağını, motor sisteminin nasıl çalıştığını ve kundak tipinin önemini anlattık. Daha sonra, 5 inçlik optik teleskopumuzu çıkardık ve kundağa yerleştirdik; Schmidt Cassegrain tipi ona o kadar çok yakışıyor ki… Kundağı kullanarak gökyüzündeki bir cismi bulmayı ve onu takip etmeyi teorik olarak anlattık, çalışma prensibini tahta üzerinde gösterdik. Daha sonra teleskop aksesuarlarından bahsettik. Ayrıca tüm  bu esnada, sunumdaki perdede bir yıldız izi fotoğrafı bulunuyordu. Bundan sonra ipler çözüldü, çok güzel sorular gelmeye başladı bize. Esprili yanıtlarımıza karşılık gülen suratları görünce daha da heveslendik, mutlu olduk. Daha bitmedi tabi… Kraliçe çıktı ortaya, Güneş teleskobumuz. Seda’nın önderliğinde kurduk onu, incecik ayaklarının üzerinde. Seda bu teleskobun kurulumunu ve dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı bize. Ha bir de tacından bahsetti, H-alfa filtresinden. Tabi Türk geleneğidir, fiyatlarını soran oldu her zamanki gibi. pek mutlu olmadılar öğrenince…

Amatör Astronomlar Kermeste

Merhaba Yıldız Çocukları,
Hepinizin kafasındaki Amatör Astronomi Topluluğu nasıl? Sadece bilimsel gelişmeler hakkında çalışmalar yapan, gözlemler yapan bir topluluk ise yanılıyorsunuz. Bizim topluluğumuz eğlenmeyi de bilir ve “Gastronomi” alanında da çalışmalar yapabilen bir topluluktur. Topluluğumuzun bu yönlerini de ortaya çıkaralım dedik ve bir kermes etkinliği düzenledik.
ODTÜ kütüphanesinin önünde kurulan standımızda çaylar içildi, Venüsçük’lerimiz yendi, kahkahalar atıldı, sohbetler edildi. Başka neler mi vardı? Galaktik kurabiyeler, “Mark Watney’in Mars patatesi ile yapılmış” patates salataları, “Mars topraklı” revani, kekler, içecekler ve kartpostallar. 2016 bizim topluluğumuzun 30. yılı ve bu köklü topluluğumuzun 30. yılını kutlamak adına geçen bahar döneminde etkinlik düzenlenmiş, bu etkinlikle eski ve yeni AAT üyeleri bir araya gelmişti. Eğlenceli organizasyonların yanında topluluk üyeleri resim yeteneklerini ortaya koyarak kartpostallar hazırlamıştı. Kermesimizde yer alan kartpostallar da yiyecekler gibi ilgi gördü.

Peki bu kermesin başka ne gibi katkıları vardı, biraz da onlardan bahsedeyim. Kimi arkadaşlarımızın yurt mutfaklarında bir araya gelip ortaya çıkardığı şaheserler, kimi arkadaşlarımızın da evde yapmış olduğu şaheserler standımızda yerini aldı. Görev dağılımı yapılarak her saat başı farklı arkadaşlarımız standda görev aldı. Bunun en güzel yanı da kesinlikle benim gibi yeni üyelerin topluluktaki diğer üyelerle tanışarak güzel vakit geçirmesiydi. Yakında yine eğlenceli organizasyonlarda görüşmek dileğiyle. Astronomiyle kalın…

Yazan: Aylin Açıkgöz

NASA JPL 80. yılını kutluyor! Peki NASA JPL nedir? Nelerle uğraşır? 80 yılda neler değişti? Sizin için bu soruların cevabını araştırdım.

İlk önce söylemeliyim ki hepimiz uzayla ilgili birçok haberde NASA adını görürüz. Genelimiz açılımını bile bilmeyiz. NASA’nın açılımı National Aeronautics and Space Administration yani Türkçe olarak Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’dir. 1 Ekim 1958 tarihinden itibaren askeri amaçlar yerine sivil alanda barışçıl bir şekilde faaliyet göstermeye başlayan NASA’nın çalışma kollarından biri olan JPL(Jet Propulsion Laboratory) kurulalı tam 80 yıl oldu.

NASA JPL ne yapar? NASA JPL ; Dünya’yı, Güneş Sistemi’ni ve evrenimizi keşfeden birçok robotsal görevi yürüten laboratuvardır.

Hali hazırda Mars’ın keşif araçlarından biri olan Curiosity, Jüpiter’e en çok yaklaşan ve sırlarını çözmekte olan Juno, dış Güneş Sistemi’ni ve ötesini araştıran bir uzay sondası olan ve Jüpiter ve Satürn’ü ziyaret etmiş, bu gezegenlere ait uyduların detaylı fotoğraflarını elde eden Voyager 1, Uranüs ve Neptün’ü tek ziyaret eden uzay sondası ve Voyager 1’in ikiz kardeşi diyebileceğimiz Voyager 2, yeni gök cisimlerini ışık ölçer yardımı ile araştırma ve algılama amaçlı olarak tasarlanmış bir uzay teleskobu olan Kepler Uzay Teleskobu ve Satürn’ün yörüngesine giren ilk uzay sondası olan Cassini gibi daha birçok misyonu bulunmaktadır.

Bunların dışında geçmişte yapılmış olan misyonları arasında şu an görevi bitmiş olan ve Mars hakkında bilgiler edinmemizi sağlayan araçlar, 20.yy’ın yetersiz teknolojisinin karşısında fiziğin akıllıca kullanılmasıyla Venüs’ün kütle çekim etkisinden yararlanılarak Jüpiter’e giden Galileo ve -çok uzağa gitmeye gerek yok- Dünya’mızı tanımamızı sağlayan uydular ve yine tabii ki nicesi bulunmaktadır.

Şimdiyi konuştuk, geçmişi konuştuk, git gide gelişen teknolojinin ve hızla önem kazanan uzay teknolojisi için NASA/JPL’in ilerisi için ne gibi misyonları var? Dünya’nın yüzey suları ve okyanuslarını inceleyecek uydulardan, uzayın derinliklerini keşfedecek yeni teleskoplara, Dünya’nın

gözünü çevirmiş olduğu Kırmızı Gezegen Mars’ın bilinmeyen yönlerini ortaya çıkaracak yeni uzay araçlarına kadar birçok misyonu var.

80.yılını kutlayan JPL, sosyal medya üzerinden ise güzel paylaşımlarda bulundu. 80 yıl önce ve sonrasının karşılaştırıldığı paylaşım gerçekten dikkat çekiciydi. 1 asır bile geçmemesine rağmen teknolojinin ne kadar gelişip değiştiği açıkça ortada.

JPL in hazırlamış olduğu zamanda yolculuk çalışmalarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz, incelemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
http://www.jpl.nasa.gov/about/timeline/
http://www.jpl.nasa.gov/about/then-now/
http://www.jpl.nasa.gov/news/news.php?feature=6660
Ayrıca Türk bir astrofizikçi olan Umut Yıldız’ın, çalıştığı kurum olan NASA/JPL’i tanıttığı ve içinde küçük bir tur yaptığı periscope yayınına;
https://www.youtube.com/watch?v=U2afGmx3etM
Misyonlarını takip edebileceğiniz siteye;
http://www.jpl.nasa.gov/missions/
bu linklerden ulaşabilirsiniz. Dilerim ki benzer yazılar Türkiye’nin Uzay Ajansı için de yazılır. Ülkemizde astronomi biliminin gelişmesi siz yıldız çocuklarının elinde. Astronomi ile kalın…

Yazan: Aylin Açıkgöz

NASA JPL 80. yılını kutluyor! Peki NASA JPL nedir? Nelerle uğraşır? 80 yılda neler değişti? Sizin için bu soruların cevabını araştırdım.

İlk önce söylemeliyim ki hepimiz uzayla ilgili birçok haberde NASA adını görürüz. Genelimiz açılımını bile bilmeyiz. NASA’nın açılımı National Aeronautics and Space Administration yani Türkçe olarak Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’dir. 1 Ekim 1958 tarihinden itibaren askeri amaçlar yerine sivil alanda barışçıl bir şekilde faaliyet göstermeye başlayan NASA’nın çalışma kollarından biri olan JPL(Jet Propulsion Laboratory) kurulalı tam 80 yıl oldu.

NASA JPL ne yapar? NASA JPL ; Dünya’yı, Güneş Sistemi’ni ve evrenimizi keşfeden birçok robotsal görevi yürüten laboratuvardır.

Hali hazırda Mars’ın keşif araçlarından biri olan Curiosity, Jüpiter’e en çok yaklaşan ve sırlarını çözmekte olan Juno, dış Güneş Sistemi’ni ve ötesini araştıran bir uzay sondası olan ve Jüpiter ve Satürn’ü ziyaret etmiş, bu gezegenlere ait uyduların detaylı fotoğraflarını elde eden Voyager 1, Uranüs ve Neptün’ü tek ziyaret eden uzay sondası ve Voyager 1’in ikiz kardeşi diyebileceğimiz Voyager 2, yeni gök cisimlerini ışık ölçer yardımı ile araştırma ve algılama amaçlı olarak tasarlanmış bir uzay teleskobu olan Kepler Uzay Teleskobu ve Satürn’ün yörüngesine giren ilk uzay sondası olan Cassini gibi daha birçok misyonu bulunmaktadır.

Bunların dışında geçmişte yapılmış olan misyonları arasında şu an görevi bitmiş olan ve Mars hakkında bilgiler edinmemizi sağlayan araçlar, 20.yy’ın yetersiz teknolojisinin karşısında fiziğin akıllıca kullanılmasıyla Venüs’ün kütle çekim etkisinden yararlanılarak Jüpiter’e giden Galileo ve -çok uzağa gitmeye gerek yok- Dünya’mızı tanımamızı sağlayan uydular ve yine tabii ki nicesi bulunmaktadır.

Şimdiyi konuştuk, geçmişi konuştuk, git gide gelişen teknolojinin ve hızla önem kazanan uzay teknolojisi için NASA/JPL’in ilerisi için ne gibi misyonları var? Dünya’nın yüzey suları ve okyanuslarını inceleyecek uydulardan, uzayın derinliklerini keşfedecek yeni teleskoplara, Dünya’nın

gözünü çevirmiş olduğu Kırmızı Gezegen Mars’ın bilinmeyen yönlerini ortaya çıkaracak yeni uzay araçlarına kadar birçok misyonu var.

80.yılını kutlayan JPL, sosyal medya üzerinden ise güzel paylaşımlarda bulundu. 80 yıl önce ve sonrasının karşılaştırıldığı paylaşım gerçekten dikkat çekiciydi. 1 asır bile geçmemesine rağmen teknolojinin ne kadar gelişip değiştiği açıkça ortada.

JPL in hazırlamış olduğu zamanda yolculuk çalışmalarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz, incelemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
http://www.jpl.nasa.gov/about/timeline/
http://www.jpl.nasa.gov/about/then-now/
http://www.jpl.nasa.gov/news/news.php?feature=6660
Ayrıca Türk bir astrofizikçi olan Umut Yıldız’ın, çalıştığı kurum olan NASA/JPL’i tanıttığı ve içinde küçük bir tur yaptığı periscope yayınına;
https://www.youtube.com/watch?v=U2afGmx3etM
Misyonlarını takip edebileceğiniz siteye;
http://www.jpl.nasa.gov/missions/
bu linklerden ulaşabilirsiniz. Dilerim ki benzer yazılar Türkiye’nin Uzay Ajansı için de yazılır. Ülkemizde astronomi biliminin gelişmesi siz yıldız çocuklarının elinde. Astronomi ile kalın…

Yazan: Aylin Açıkgöz

Kozmik Okyanusta Bir Şişe

Günümüzden tam 44 sene önce Pioneer 10 ve 11 isimli uzay araçları, daha önce hiç yapılmamış olan uzun bir yolculuğa çıktılar. İki uzay aracına da uzak gelecekte bulunma ihtimali göz önünde bulundurularak hangi zamandan ve nereden geldiklerine dair bilgiler içeren küçük metal plaklar yerleştirildi. NASA, bu örneği daha da geliştirerek Pioneer uzay araçlarının fırlatılmasından beş sene sonra, insan aklının hayal dahi edemeyeceği uzunluktaki yolculuklarına çıkacak olan Voyager 1 ve 2 uzay araçlarına daha detaylı bilgiler ve mesajlar içeren bir plak yerleştirdi: Altın Plak. Voyager uzay araçlarına yerleştirilen plaklar, Dünya dışından olanlara Dünya’nın hikayesi anlatmak üzere 1972 yılında kozmik okyanusta yüzmeye başladılar.

Plak içeriğinde ne olacağını belirlemek üzere oluşturulan komiteyi Cornell Üniversitesi’nden Carl Sagan yönetti. Sagan ve çalışma arkadaşları kaydın içerisine dünyamızı anlatan 115 adet görsel; rüzgâr sesi, kuş, yunus ve diğer hayvanların seslerinden oluşan çeşitli doğa sesleri ve farklı kültürlerden müzikler toparladılar. Bunların yanı sıra, plağa 55 farklı dilden ve dönemin ABD başkanı Carter ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Waldheim tarafından gönderilen mesajlar yerleştirildi. İçeriklerin hazırlanmasının ardından plakların üzerlerine nasıl kullanılacaklarına dair sembolik bir dil ile talimat kazındı ve uzay araçları uzun yolculuklarına başlamaları için fırlatıldılar. Voyager, 1990 yılında Plüton’un yörüngesinden çıktıktan sonra kendisini karanlık, sonsuz bir uzay boşluğunda buldu ve sonraki 40 bin yıl boyunca herhangi bir gezegenli sisteme denk gelmemek üzere yoluna devam etti ve günümüzde hala devam etmekte. Bu görevin gerçeklemesi için çok büyük emek sarf eden Carl Sagan yaşananların ardından, “Bu uzay aracının taşıdığı kaydı yalnızca uzay yolculuğu yapan, ya da uzaya araç gönderebilen gelişmiş bir tür dinleyebilir. Ama bu mesajı kozmik okyanusa göndermemiz bile bu gezegendeki hayat için çok umut verici bir olaydır.” şeklinde bir yorumda bulundu. Voyager ile gönderilen müzikleri, farklı dillerin mesajlarını, dünyanın seçmece görüntülerini ve seslerini ilgili kelimelerin üzerine bastıktan sonra açılan pencerede görebilirsiniz.

Şimdilerde hepimizi düşündüren, bizlere yaptıklarımızı sorgulatan, etrafımıza daha geniş bir çerçeveden bakmamızı sağlayan; Dünya’nın aslında ne kadar kırılgan ve küçük olduğunu anlamamızı sağlayan o ünlü “Soluk Mavi Nokta” isimli fotoğraf 1990 yılında Carl Sagan’ın önerisi üzerine Voyager’ın kamerasının son kez gezegenimize çevrilmesi sonucu çekilmiştir. O fotoğrafın çekilmesinin ardından Carl Sagan’ın yaptığı konuşmanın yer aldığı videoya çoğunuz denk gelmişsinizdir. Bu video ile Carl Sagan hatırı sayılır çoğunlukta insanın hayatında değişikliklere sebep olmuştur. O insanlardan biri de benim ve ben eminim ki o video daha çok fazla insanın hayatını küçük ya da büyük bir şekilde etkileyecektir.

İnsanlığın yalnızlığını paylaşma güdüsüyle kendisinin zaman anlayışına göre son derece uzun, kozmik zamana göre ise oldukça kısa sayılabilecek bir süre için yalnızlığa mahkûm ettiği şişe. şu anda kozmik okyanusta, bizlerden çok uzakta bizim hikayemizi taşımakta. Her ne kadar bizler ve bizden sonrakiler bu mesajın birilerine ulaşıp ulaşmadığını göremeyecek olsak da, türümüzün böyle bir adım atması Carl Sagan’ın da dediği gibi oldukça umut verici. Voyager kozmik okyanusta yüzmeye başlayalı tam olarak 39 sene geçti ve bu zaman diliminde gezegenimizde bilime dair çok önemli gelişmeler yaşandı, hala yaşanıyor. Bütün bunlara ilham veren, insanlara bilimi sevdiren, bilimin sadece bilim yapanlar için olmadığını, onu herkesin kullanabileceğini bizlere kanıtlayan nice güzel insanlar gezegenimizde yaşadılar. Bugün biz, o insanların bizlere bıraktığı mirası alıp gelecek nesillere aktarmalıyız, aktarmalıyız ki gelecek nesiller hayallerinin gerçek olabileceğine inansın, bilime güvensin ve bilim ile hayatına devam etsin. Gezegenimizin ona değer veren insanlığa ihtiyacı var, insanlığın yine insanlığa ihtiyacı var. İnsanlığın geleceği, onun uzaya ve bilime ne kadar önem verdiğine bağlı. Bizler gelecek nesillere ne aktaracağımıza karar vermeliyiz ve bizler gelecek nesillerin hayatlarını daha iyi yapabilme şansına sahibiz. İnsanlık bir şeyleri değiştirebildiği için bu zamana kadar yaşayabildi. Ve bundan sonra perspektifimizi daha da genişletmeliyiz; geleceğimiz olaylara nasıl yaklaştığımıza göre şekillenecek, eğer bizler uzaya ve bilime hak ettiği değeri verirsek, evren bize çok fazla imkân sağlayabilir.

Bugünden tam 39 sene önce atılan o adım insanlığın uzaya ve bilime olan aşkının sembolü niteliğindedir. Altın Plak bu açıdan hepimiz için fazlasıyla büyük bir önem taşıyor. Altın Plak bizlere bazı şeylerin hala düzgün yapılabileceğini hatırlatıyor. İnsanlık kendisi için daha iyisini yapabilecekken ve daha önce yapmışken neden şu anda daha iyilerini yapmasın ki? Sizleri Carl Sagan’ın “Soluk Mavi Nokta” isimli videosuyla yalnız bırakıyorum. İyi seyirler.

Teknik bilgiler, kapak görseli ve plak içerikleri için kaynak : voyager.jpl.nasa.gov

Yazan: Doğuş Kaçmaz

Topluluk Kermesimize Bekleriz!

Sevgili Yıldız Çocukları,

Amatör Astronomi Topluluğu olarak 31 Ekim Pazartesi günü saat 10:30’dan akşam saatlerine kadar ODTÜ Kütüphanesi önünde kermes standı açacağız. Kermesimizde bulunan birbirinden lezzetli yemeklerimizi tadıp, topluluk üyesi yıldız çocuklarımızın hazırladığı kartpostallarımızı inceleyebilirsiniz.

Hepinizi bekleriz!

Genç Fizikçiler, Hoşgeldiniz (Fizik Bölümü 101)

ODTÜ Fizik Bölümü Toplulukları olan Amatör Astronomi ve Fizik Toplulukları sunar,

Lisansa her başlayan öğrenci bazı sorunlar yaşar. Yaşadıkları bu sorunların büyük bir bölümünü ondan önce o yolu geçenler çoktan yaşamıştır. Biz de lisans öğrencilerine yalnız olmadıklarını göstermek için, bir bakıma, hiç kimsenin dünyaya profesör olarak gelmediğini göstermek için bir etkinlik düzenlemek istedik.

Fizik Bölümü öğrencilerinin lisanslarının ilk yıllarından aşina olduğu hocalarımız olan Altuğ Özpineci, Atakan Gürkan, Hande Toffoli ve Sadi Turgut bizlere lisans yıllarını, öğrencilik süreçlerini anlatacak, yaşadıkları zorlukların üstesinden nasıl geldiklerinden bahsedecek. Değerli hocalarımıza, bizleri kırmayarak etkinliğe katıldıkları için tekrardan teşekkürü borç biliriz.

Tüm bilimseverleri etkinliğimize bekleriz.

Etkinliğimiz 2 Kasım Çarşamba Günü 18:00’de Fizik Bölümü P1 Amfisinde yapılacaktır.

Etkinlik bağlantısı: Facebook

Yazan: Özgür Can Özüdoğru

Afiş Tasarımı: Enfal Sartaş

Lisans Atölyeleri I: Matlab Dersi

ODTÜ’de Fizik Bölümü Öğrencileri, lisans hayatları boyunca pek çok deney sonuç çizimlerini MATLAB üzerinden yapmaktalar. Ancak üniversiteye ilk defa başlayan arkadaşlarımızın kodlama dünyasına hemen adım atması zor olabiliyor. ODTÜ Amatör Astronomi Topluluğu ve ODTÜ Fizik Topluluğu olarak “Bölüm öğrencilerimize nasıl yardımcı olabiliriz?” diye düşünerek, okul hayatlarında ihtiyaçları olacak atölyeler düzenlemeye karar verdik. Atölyelerimizin ilki MATLAB üzerine olacak ve bir giriş niteliği taşıyacak.

Tüm Yıldız Çocuklarını, Salı günü saat 18.00’de Fizik Bölümü 3. katta bulunan Cavid Erginsoy Seminer Salonu’nda yapılacak olan dersimize bekliyoruz!

Yazan: Özgür Can Özüdoğru

29 Ekim Kutlu Olsun!

Dünya’nın en ileri ülkeleri, halkın yönetime katıldığı ülkelerdir. Otoriterliğin yaygınlaştığı ve özgürlüklerin kısıtlantığı ülkeler ise tarihin karanlık sayfalarında yer almaya mahkumdur. Bilimsel düşünce, özgür düşüncenin yeşerdiği topraklarda gelişir, ifade özgürlükleri ile demokrasiyi birbirinden ayırmak ise mümkün değildir.

Bizler de ODTÜ’nün Gökyüzü’nü Seven Yıldız Çocukları olarak bu ışıklı ülkü doğrultusunda Cumhuriyet Yönetim Biçimi’nin, laikliğin, akıl ile mantığın ve tüm cumhuriyet kazanımlarının destekçisiyiz.
Gökyüzünü incelemek ve halk için bilim yapmak bizce, ancak “halk için yönetim” anlayışının yaygın olmasıyla tam olarak bir anlam kazanabilir.

Tüm bunların bilinci ile Cumhuriyet Bayramınızı kutlar, Cumhuriyetimizin Kurucularını, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere rahmet ile anarız.