gokyuzu.org

Saç Kümesi’nde ‘Ada Evren’

Hubble Uzay Teleskopu’nun uzun pozlu bu görüntüsü, Kuzey Yarı Küre’deki Berenices’in Saçı Takımyıldızı’ndan 320 milyon kilometre uzaklıkta ve Saç Kümesi (Coma Cluster) gökadalar grubu içerisinde bulunan görkemli bir gökadayı gösteriyor.

(Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : NASA, ESA ve Hubble Heritage Team (STScI/AURA)

NGC 4911 olarak bilinen gökadanın merkezine yakın bölgelerde çok sayıda toz ve gaz şeritler bulunur. Bunlar, yenidoğan parlak yıldız kümelerinin ve devam etmekte olan yıldız oluşumlarının bir göstergesi olan yanardöner pembe hidrojen bulutlarının kontrastını (silüet) oluşturuyor. Hubble aynı zamanda, çeşitli büyüklükteki diğer binlerce gökadanın arasında NGC 4911’in dış eliptik kollarını yakaladı. Yüksek çözünürlükteki Hubble’ın fotoğraf makineleri, oldukça uzun pozlarla birlikte bu sönük ayrıntıların gözlenebileceğini gösterdi.

Kümenin merkezi yakınındaki NGC 4911 ve diğer sarmallar, komşu gökadalarının kuvvetli yerçekimsel etkileriyle oluşuyor. NGC 4911’in dış sarmal kollarının incecik yayları, bir eş gökadanın (NGC 4911A) kuvveti tarafından (sağ yukarıya doğru) çekilir ve kırılır. Bunun sonucunda oluşan çizgili yapılar en sonunda Saç Kümesi (the Coma Cluster) boyunca dağılacak.

Saç Kümesi, yaklaşık 10.00 gökadaya ev sahipliği yapar (ki bu onu en yoğun gökadalar gruplarından biri yapar) ve birbirine yakın gökadalar arasındaki etkileşimler nedeniyle bu zamana kadar gökadalar oluşturmaya devam ediyor.

Bu kümedeki gökadalar o kadara yoğundur ki sık sık etkileşimlere ve çarpışmalara rastlanır. Birbirine yakın kütlelerde gökadalar birleştiğinde, eliptik gökadalar oluşur. Birleşme gökada yoğunluğunun yüksek olduğu kümenin merkezinde daha fazla görülür.

Geniş Alan Gezegen Kamerası 2 (Wide Field Planetary Camera 2) ve Araştırmalar için Gelişmiş Kamera’nın (the Advanced Camera for Surveys)  2006, 2007 ve 2009’da elde ettiği veriler birleştirilerek oluşturulan bu doğal renkli Hubble görüntüsü 28 saatlik pozlama süresiyle elde edildi.

Hubble Uzay Teleskopu, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın uluslar arası ortaklığında gerçekleştirilen bir projedir. NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi (Goddard Space Flight Center) teleskopu yönetir. Uzay Teleskopu Bilim Enstitüsü (The Space Telescope Science Institute – STScI) Hubble bilim operasyonlarını yürütür. Astronomi Çalışmaları Üniversiteler Derneği (the Association of Universities for Research in Astronomy) tarafından işletilir.

İlgili Bağlantılar:

Kaynak : NASA

Bir Güneş Tsunamisi

Bir yıldan fazladır uykuya dalmış olan yıldızımız, sonunda kış uykusundan uyandı. Uzmanlar 2013’ün ortalarına kadar güneş etkinliği beklemiyorlardı. Ancak bu uyanışın işaretleri, bu etkinliğin açık bir kanıtı.

Birkaç gün önce Güneş, büyük bir püskürtü fırlattı. 1 Ağutos’ta, yörüngedeki uydular, oldukça büyük leke 1092’den püsküren büyükçe bir parlamaya şahit oldu. Bu patlamanın uzunluğu, C3’e (bir patlamanın gidebileceği en az uzaklık) kadar uzandı. Fakat hala, Güneş diskinden  saniyede 1.000 kilometrelik hızla yayılan koronal kütle atımları (Coronal Mass Ejection – CME) devam etmektedir. NASA’nın STEREO uzay aracının bir videosuna buradan ulaşabilirsiniz.

Bu parlama meydana geldiğinde, NASA’nın yakın zamanda uzaya fırlattığı Güneş Dinamiği Gözlemevi (Solar Dynamics Observatory – SDO), bu manyetik etkinliğin aşırı ısınmış gaz ipliklerini nasıl oluşturduğunu izledi.  NASA’nın SDO uzay aracının bir videosuna buradan ulaşabilirsiniz.

Bütün bu karmaşa Güneş’in Yer’e bakan tarafında gerçekleşti ve 3-4 Ağustos’ta kutuplara yakın bölgelerdeki gökyüzü tutkunları, renkli kutup ışıkları gösterileriyle eğlendi.

NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) birlikte yürüttüğü Güneş ve Heliosferik Gözlemevi (The Solar and Heliospheric Observatory – SOHO) neredeyse 15 yıldır görevini sürdürüyor. TRACE uzay aracının 21 Haziran’da görevine son verilmesine rağmen,  NASA’nın hala SDO, STEREO, ve ACE (Gelişmiş Birleşim Kaşifi – Advanced Composition Explorer) gibi uzay araçları var

Bunlara ek olarak ise Japonya Havacılık Dairesi’nin Hinode uzay aracı da yüksek çözünürlüklü görüntüler almaya devam ediyor.

İlgili Bağlantılar:

  • SDO ( SDO uzay aracının NASA’nın internet sitesindeki sayfası)
  • STEREO (STEREO uzay aracının NASA’nın internet sitesindeki sayfası)
  • Hinode (Japonya Havacılık Dairesi’nin Hinode uzay aracının internet sitesi)

Kaynak : SkyAndTelescope

Gökyüzünde Şölen

Gökyüzünde güzel görüntüler oluşturan iki gök olayı 12 Ağustos’ta gerçekleşecek. Gün batımından hemen sonra, alacakaranlıkta; Venüs, Satürn, Mars ve hilal şeklindeki Ay şova başlıyor. Gece yarısından sonra ise Kahraman Göktaşı Yağmuru ile şölen sabaha kadar devam edecek.

Venüs, Satürn ve Mars gezegenleri ile henüz iki günlük olan Ay yaklaşık 10 derece çapında bir alan içerisinde birbirlerine çok yakın bir konumda batı ufku üzerinde olacaklar. Bu sıralanmayı görmek için Güneş battıktan sonra batı ufku üzerine bakmanız yeterli. Neredeyse 22.00’a kadar gezegenlerin ve Ay’ın bu güzel sıralanışlarını görebileceğiz.

Ancak bundan sonra, gezegenler ve Ay ufkun altına geçtiğinde, şölen bitmiyor; çünkü o saatlerde Kahraman Göktaşı Yağmuru başlamış olacak. En yoğun saatlerini gece yarısı ve sabah alacakaranlığı arasında yaşayacak olan Kahraman Göktaşı Yağmuru, pek çoğumuz için gezegenlerin ve Ay’ın sıralanışından daha etkileyici bir şova dönüşecek.

Bu göktaşı yağmuru, Swift-Tuttle Kuyrukluyıldızı’nın kalıntılarından kaynaklanıyor. Bu kuyrukluyıldız her 133 yıl da bir Güneş Sistemi’ni ziyaret eder ve arkasında toz ve çakıl kalıntıları bırakır. Dünyamız, bu kalıntıların içinden geçtiğinde ise bu toz ve çakıl taşları gezegenimizin atmosferine girer ve bir parlamayla birlikte parçalanır. Bu göktaşı yağmurunun isminin Kahraman olmasının nedeni ise göktaşlarının Kahraman Takımyıldızı’ndaki bir noktadan çıkıyormuş gibi görünmesidir.

Swift-Tuttle’ın kalıntıları çok geniş bir alan kaplar. Şuan Dünya bu kalıntıların kıyısında diyebiliriz. 12-13 Ağustos gecesi ise gezegenimizin bu kalıntıların tam ortasından geçmesi bekleniyor. Bu yüzden de 12-13 Ağustos gecesi oldukça fazla sayıda (saatte yaklaşık 80 ile 100) göktaşı görülmesi bekleniyor. Son yıllara göre, bu Kahraman Göktaşı Yağmuru’nun daha güzel geçmesi bekleniyor; çünkü ışığıyla gözlemleri olumsuz etkileyen Ay bu tarihlerde gökyüzünde olmayacak. Gökyüzündeki bu güzelliği ise hiçbir araca gerek olmadan, ışık kirliliğinin olmadığı bir yerde, yere uzanarak seyredebilirsiniz.

Gökyüzünüz açık olsun!

Kaynak : NASA

Mars’ın Yeni Görüntüleri

NASA’nın Mars Keşif Yörünge Aracı’ndaki (Mars Reconnaissance Orbiter) Yüksek Çözünürlükte Görüntüleme Bilim Deneyi (High Resolution Imaging Science Experiment – HiRISE) kamerası ile Mars’taki çeşitli yüzey şekillerinin ayrıntılı görüntüleri elde edildi.

Mars’ın kuzeyinde, orta enlemlerde bulunan bir alanın bu renklendirilmiş görüntüsünde; yaklaşık 6 metre çapında yeni oluşmuş bir krater mavi renkte görülüyor. (Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : NASA/JPL-Caltech/Arizona Üniversitesi

Oldukça küçük boyuttaki yüzey şekillerinin görülebildiği bu görüntüler, 6 Haziran ve 7 Temmuz 2010 tarihleri arasında alındı.

Bu kamera, 2006’da Mars’a ulaşan NASA’nın Mars Keşif Yörünge Aracı’ndaki altı araçtan bir tanesi.

Bu yeni görüntülere aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:

İlgili Bağlantılar:

Kaynak: NASA

Rhea’nın Çevresindeki Yapı Halka Değil

2005’te, Cassini uzay aracındaki altı aracın, Satürn’ün uydusu Rhea’nın çevresinde geniş bir halka kalıntısı bulduğu sanılıyordu. Kesin bir kanıt olmamasına rağmen araştırmacılar, uydunun etrafında yayılmış bir halka olduğunu düşünmüşlerdi. Bu, bir uydunun etrafında bulunan ilk halka olabilirdi. Öte yandan yeni gözlemler bu ‘halka’ fikrini reddediyor; fakat hâlâ Satürn’ün ikinci büyük uydusu Rhea’nın çevresinde ilginç ve simetrik bir yapı oluşturan bir şeyler var.

2010 Mart’ta Cassini uzay aracı tarafından alınan görüntü; Rhea. (Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : NASA/JPL/Uzay Bilim Enstitüsü

Araştırmacılar, Rhea’nın etrafındaki elektronlardaki keskin ve simetrik bir düşüşü gösteren bulguları 2008’de duyurmuşlardı. Bilim insanları bu düşüşe neyin neden olduğunu bulmak için araştırmalara başlamışlardı. Rhea’nın etrafında bir halka kalıntısı olsaydı, yaklaşık 1.500 km (950 mil) çapındaki uydunun boydan boya birkaç bin mil uzunlukta ölçülmesi ve bu halkanın küçük çakıl taşlarından büyük kaya parçalarına kadar büyüklüklerdeki maddelerden oluşması gerekirdi.

Hipotezi test edilirken, Cassini uzay aracı uydu üzerinde birkaç kere uçuş yaptı ve 2008 – 2009 yılları arasında 65 adet görüntü aldı. Cassini bu uçuşları, yüksek miktarda maddenin bulunabileceği yer olan uydunun halkalarının üzerinde yaptı.

Işığın yaptığı açılara bakılarak (eğer halka var olsaydı), bilim insanlarının mikro büyüklükteki maddelerden büyük kayalara kadar nesneler görmesi gerekirdi.

Ancak göremediler.

Cornell Üniversitesi’nden Matthew Tiscareno, Rhea’nın etrafında çok güçlü ve ilginç ve açıklanamayan bir elektromanyetik etkinin var olduğunu fakat bunun katı maddelerden kaynaklanmadığını gösteren oldukça güçlü kanıtlarının olduğunu söylüyor.

Bu ‘halka hipotezi’ geçerliliğini yitirirken, uydunun etrafındaki yüklü parçacıkların oluşturduğu simetrik yapıya neyin neden olduğu hâlâ bir gizem.

Cassini uzay aracı ve ekibi bu gizemi çözmek için çalışmalarına devam ediyor.

İlgili bağlantılar:

Kaynak : UniverseToday

2010 Delta Kova (Aquarid) Göktaşı Yağmuru

27 Temmuz sabahı eğer ışık kirliliği olmayan bir yerde bulunursanız çok şanslısınız. Çünkü o gün Delta Kova (Aquarid) Göktaşı Yağmuru var. 12 Temmuzda başlayan ve 19 Ağustos’ta sonlanması beklenen göktaşı yağmuru 27 Temmuz gecesi maksimum sayıya ulaşıyor. Yağmurun saçılma noktası Kova Takımyıldızı. Saatte görülebilecek olan sayı ise 20. Ama aynı gece dolunay evresinde olan Ay ise Kova Takımyıldızı’nın komşusu Oğlak Takımyıldızı’nda. Bu da gözlem verimini oldukça düşürebilir. Aslında bu göktaşı yağmuru iki farklı yağmurdan oluşuyor. Kuzey ve Güney Kova Göktaşı Yağmurları. Fakat bu iki göktaşı yağmurunun etkin olma zamanları ve yerleri birbirine yakın olduğu için bunlara Kova Göktaşı Yağmuru deniyor. Asıl yağmuru Güney Kova Göktaşı Yağmuru yarattığı için aşağıdaki resimde de bu göktaşı yağmuru gösterilmiştir. Kuzey Kova Göktaşı Yağmuru biraz daha kuzeyde bulunur.

Ejderha Şeklindeki Toz Bulutu

NASA’nın Spitzer Uzay Teleskopu’ndan (Spitzer Space Telescope) alınan yeni görüntüde ejderha şeklindeki bir toz bulutu, yıldızlarla birlikte uçacakmış gibi görünüyor. Görünür ışıkta, varlık bulutun içinde kayboluyor.

Ejderha şeklindeki bir toz bulutu,  görünür ışıkta görüntülendiğinde (görüntünün üst yarısı) tamamıyla gölge içinde saklanan varlık, bu kızılötesi görüntüde (görüntünün alt yarısı) büyük bir patlamadan uçacakmış gibi görünüyor. Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : NASA/JPL – Caltech/ Penn State/DSS

Kızılötesi görüntü, M17 SWex olarak adlandırılan bu siyah bulutsu varlığın öfkeli bir biçimde yıldız oluşumlarına neden olduğunu ancak henüz ‘O yıldızlar’ olarak bilinen en ağır yıldızları meydana getirmediğini ortaya çıkardı. Bunun gibi dev gök cisimleri M17’i bulutsusunu aydınlatıyor (görüntünün merkezinde) ve M17’nin göz alıcı sol kenarını oluşturan gaz ve toz arasındaki büyük bir ‘kabarcık oluşturdu.

Bu bölgedeki gaz ve yıldızlar, şimdi Samanyolu’nun sarmal kolu Yay  (Sagittarius) boyunca hareket ediyor. Yıldız oluşumunun en erken evresi, sarmal kola giren tozlu ejderhanın içinde geçiyor. Zaman içerisinde, bu bölge M17 Bulutsusu gibi genç ağır yıldızların ışığında parlayacak. Yıldız oluşumunun en eski patlaması, bölgede görülen ‘kabarcığı’, M17 EB olarak adlandırılan en soldaki bölgeye savurdu.

Bu bölgenin görünür ışıktaki görüntüsü, ‘kabarcık’la beraber M17 Bulutsusu’nu açıkça gösteriyor. Öte yandan M17 SWex ‘ejderha’, görünür ışığı engelleyen toz bulutunun içinde saklı. Bu örtülü bölgeden ışık yakalayabilmek ve yıldız oluşumunun en erken evrelerini görebilmek için kızılötesi bir görüntü alındı.

Ejderha şeklindeki bir toz bulutu bu kızılötesi görüntüde büyük bir patlamadan uçacakmış gibi görünüyor. Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : NASA/JPL – Caltech/ Penn State

Üstteki üç renkli birleşik görüntü, iki Spitzer aracından alınan kızılötesi gözlemleri gösteriyor.  Mavi renk, 3.6-mikron ışığı ve yeşil ışık da 8-mikron ışığı temsil ediyor. Kırmızı renk ise, 24-mikron ışığı simgeliyor. En alttaki görünür-ışık görüntüsü, Birleşik Krallık Schmidt Teleskopunun Sayısal Gökyüzü Araştırıcısı’ndan (Digitized Sky Survey – DSS) alınan görünür ışık verilerinin bir birleşimidir. Bölgeden kırmızı ve mavi ışığı temsil eden iki gözlemin birleştirilmesi ile oluşturuldu.

Spitzer Uzay Telescopu’nu, NASA’nın Kaliforniya – Pasadena’daki Jet İtki Laboratuarı yürütüyor.

İlgili Bağlantılar:

Kaynak : NASA

Planck’ten Tüm Gökyüzü

Bir yıllık gözlemler sonrasında, Planck Gözlemevi (the Planck Observatory) ekibi, tüm gökyüzünün mikrodalga görüntüsünü yayınladı. Gözlemevindeki uydu, Büyük Patlama’nın (BigBang) yankılarını (Kozmik Mikrodalga Arkaplan – the Cosmic Microwave Background – CMB) duymak için elektromanyetik tayfın mikrodalga alanlarında tüm gökyüzünü izliyor. Bu yeni görüntü, gökadamızı dolduran gaz ve toz karışımının önplandaki yayılımının arkasındaki saklı kozmik sinyali gösteriyor.

Planck’in ‘tüm gökyüzü’ ayrıntılarıyla birlikte görülüyor. (Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : ESA / HFI / LFI

Kırmızı ve sarı renklerdeki görüntünün en üst ve en altında bölge, Kozmik Mikrodalga Arkaplan’ın açıkça görüldüğü yer.

“Öte yandan, gökyüzünün büyük bir bölümünü, her ne kadar düşük bir yoğunlukta olsa da gökadasal düzlem boyunca parlayan ve bu düzlemin yukarısı ve aşağısı boyunca uzanan Samanyolu kaplıyor.” diyor Planck Projesi’nda bilim insanı Jan Tauber.

Bu görüntüyü elde etmek için, Planck ekibi Planck’in tüm frekanslarında elde edilen veriler birleştirildi. Gökadamızın ana diski, görüntünün ortasında, Samanyolu’nun aşağısı ve üstüne doğru ilerleyen soğuk toz akımlarıyla birlikte uzanıyor. Bu gökadasal örgü, yeni yıldızların doğduğu yerler ve Planck, henüz oluşma aşamasında olan ya da gelişimlerine yeni başlamış birçok yıldız keşfetti.

Planck, bize Evren’in ilk göz alıcı görüntüsünü yolladı. Bu tek görüntüde Samanyolu’nun bizim bulunduğumuz bölgesi ve Büyük Patlama’nın izleri görülüyor. Böyle muhteşem bir keşif makinesini destekliyor olmaktan gurur duyuyoruz ve bu görüntünün güzelliğinin arkasındaki derin anlamları bulmayı bekliyoruz.” diyor Birleşik Krallık Uzay Ajansı’nın (the UK Space Agency) Uzay Bilimi ve Keşfi yöneticisi Dr. David Parker.

İlgili Bağlantılar:

  • Planck Projesi (Planck’in internet sayfası)
  • Avrupa Uzay Ajansı (European Space Agency – ESA’nın internet sitesinde yayınlanan Planck ile ilgili makale)

Kaynak : UniverseToday

Plüton Gözlem İçin İyi Konumda

Plüton bu hafta, Yay (Sagittarius) Takımyıldızı’ndaki simsiyah toz bulutu Barnard 92’den geçecek.

Görüntüde Plüton’un 2010’da izlediği yol görülüyor. Telif Hakkı : Sky&Telescope

Bir amatör gökbilimci Alfredo Garcia Jr., “Dün gece, iki kere 25 cm.’lik teleskopumu kullanarak Plüton’u görüntüleyebildim (aşağıda).” diyor. Garcia, bu görüntüyü Kaliforniya, Lockwood Vadisi’nden almış.

İki çizgi arasında Plüton yer alıyor. (Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : Alfredo Garcia Jr.

“Plüton çok sönüktü ancak karanlık arka planda açıkça görülüyordu. O anı yakalayabildiğim için çok mutluyum.” diyor Garcia.

Bir cüce gezegen olan Plüton’u gözlemek için ise en az 20 cm.’lik açıklığa sahip bir teleskop, ışık kirliliğinden tamamen uzak bir bölgede olmak, biraz sabır ve iyi bir gökyüzü haritası gerekiyor.

Heavens Above internet sitesinden elde edilen bir başka görüntüde Plüton. (Resmi büyültmek için üzerine tıklayınız.) Telif Hakkı : Heavens Above

Plüton’un yerini tespit edebilmek için Stellarium gibi bilgisayar programları kullanabileceğiniz gibi Heavens Above gibi bulunduğunuz yerin koordinatlarını ve gözlem yapacağınız saati girip gökyüzünü gösteren sitelerden yararlanıp gözleminizi yapabilirsiniz.

İlgili Bağlantılar:

  • Heavens Above (Yer ve saat girdikten sonra gökyüzünün durumunu öğrenebilirsiniz.)
  • Stellarium (Bu programı bilgisayarınıza indirip kullanabilirsiniz.)

Kaynaklar : SpaceWeatherSky&TelescopeHeavensAbove

Rhea’daki Halkalar

Araştırmacılar, 2008 yılında Satürn’ün ikinci büyük uydusu olan Rhea’da 3 kısımdan oluşan buz katmanları bulduklarını duyurdu. Ama daha detaylı araştırmalar aslında halkaların olmadığını söylüyor. O zaman bir soru ortaya çıkıyor: Araştırmacılar ne gördü?

Rhea’nın Cassini tarafından çekilmiş fotoğrafında halkalar görünmüyor. Eğer halkası olsaydı sağ taraftaki gibi görünecekti.

Telif Hakkı: NASA/JPL/Space Science Institute; (içteki) Tiscareno et al., Geophysical Research Letters (2010)

İlk halka tespiti, 2005 yılında Satürn etrafında dönen Cassini Uzay Aracı’nın plazma ölçerlerinin ölçümlerine dayanıyor. Londra Kolej Üniversitesi’nden (University College Londan) Geraint Jones ve meslektaşları Rhea etrafında daha önceden görülmemiş katı maddenin Satürn’ün manyetosferin yakalanan enerji yüklü elektronları emdiği görüldü. Bu emiş, aynı halkanın ince bir gölge yaratması gibi, elektron gölgeleri yarattı. Uydunun her tarafında oluşan bu elektron gölgeleri, uydunun buzlu bir halkasının olabileceğini düşündürdü. Bu şu an için olabilecek tek mantıklı açıklama.

Zaten varsayılan bu halkalar baştan beri araştırmacıları rahatsız ediyordu. Böyle halkaların Satürn’ün kütle çekimi ve ufak çarpışmalarla zaten oluşamamış olması gerekirdi.

Cornell Üniversitesi’nden Matthew Tiscareno bu halkaya kuşkuyla bakanlardan biriydi. 2008 sonralında ve 2009 başlarında, o ve 3 meslektaşı, Cassini Uzay Aracı’ndaki görünür ışık kamerasını kullanarak Rhea’yı inceledi. Rhea’nın Güneş’e göre hem önden hem de arkadan fotoğraflarını alındı. Eğer ortada bir halka varsa görünmesi gerekirdi ama görünmedi. “Cassini’nin araştırması daha küçük elektron gölgelerini tespit edebilecek kadar hassasiyeti iyi.” diyor araştırmacılar. Ayrıca Tiscareno ekliyor: “Şimdilik elektron gölgelerinin katı maddeden oluştuğu ihtimalini eledik.”

Jones’un takımı ise buna karşı çıkıyor: “Tiscareno ve meslektaşlarının ulaştığı sonuca karşı çıkamayız.” diyor Jones. “Muhtemelen gördüğümüz şey Rhea ve onu çevreleyen manyetosferle ilgili bir şeydi.” Rhea dışında hiçbir uyduda böyle bir durum olmadığı için Jones’un elinde bu ilgiyle alakalı bir ipucu da yok. Ama neyse ki Cassini Uzay Aracı’nın gelecekte uyduyu inceleyebilecek fırsatı olacak.

Kaynak: Science/AAAS